''Geleceğini bilmiyordum.''
Hoseok bir kez daha güldü.
''Sürpriz yapmak istedim.''
Gerçekten de sürpriz olmuştu. Hoseok, Min'lerin aile dostlarının oğluydu. Yoongi'nin de yakın bir arkadaşıydı. Ve tabi kız kardeşimle de bir ara yakınlaşmış, anlaşamadıklarında arkadaş kalmaya karar vermişlerdi.
''Nerelerdeydin?''
Onun hiçbir yerde uzun bir süre kalmadığını biliyordum. Yoongi'ye bağlı olan klanlarda dolaşıp dururdu.
''Kim klanından geliyorum.''
Taehyung'un yüz ifadesi gerildi. Nedenini anlayamamıştım.
''Bunları yemekten sonraya saklayın.''
Yoongi'nin sert komutuyla üçümüz de yerlerimize oturmuş, yemeklerimize odaklanmıştık.
''Yemekleriniz bile güzelleşmiş.'' dedi Hoseok iştahla tabağındaki eti parçalarken.
''Jimin'in damak zevkine uymayan yemekler vardı. Aşçıyı değiştirmek zorunda kaldık.''
Taehyung'un söylediğiyle biraz utanmıştım. Gereksiz yere sorun çıkartan biri gibi hissediyordum şu an.
''Liderin eşini memnun etmek zor, huh?''
İmalı ses tonu yüzünden Hoseok Yoongi'den sert bir bakış kazanmıştı. Farkında olmadan kıkırdadığımda Yoongi uzanıp bileğimi kavramış, elimi dudaklarına götürerek de minicik bir öpücük bırakmıştı tenime. Ağlamaktan kızaran yanaklarımın şimdi de utanmaktan kızardığına emindim. Bunun ''Özür dilerim.'' demek olduğunu biliyordum. Karşılığında bir şey söylemedim. Zaten yanıt beklediğini de sanmıyordum.
''Söylesene...''
Taehyung sıkıntıyla yerinde kıpırdandı.
''O nasıl?''
Eskiden birlikte olduğun birine şimdi birlikte olduğun kişiyi sormak zor olsa gerek, diye düşünmüştüm.
''Aptal olmasını görmezden gelirsek iyi.''
Hoseok sesinin neşeli çıkması için uğraş veriyor gibiydi.
''Gerçekten mi?''
Yoongi'ye döndüğümde ciddi bir ifadeyle ikiliyi dinlediğini fark ettim. Gözleri avuçları arasındaki elimdeydi.
''Elbette! O domuz gibidir, bilmez misin? Sırf sana yaklaşmayayım diye bile sonsuza kadar yaşayabilir!''
Jungkook'un böyle biri olmadığını hepimiz gibi Hoseok da biliyordu ve Taehyung'u endişesinden kurtarmak içim söylediği şeyler boşa gitmişti.
''Neden sana inanmıyorum?''
Hoseok'un gülümsemesi kayboldu.
''Bana ne zaman inandın ki?''
Dizlerindeki mendili tabağının yanına sıkıştırırken konuşmaya devam etti.