Para benim için anlamsızdı fakat zamanında anneme yaptıklarının bedelini çekecekti o herif.

Ayak seslerinin odaya yaklaştığını fark edince elim silaha sarılmıştı.

Silahın şarjörünü çıkarıp diğer cebimdeki mermileri yerleştirdim şarjörü yuvaya yerleştirdikten sonra sürgüyü kendime doğru çekip bıraktım. Emniyeti açıp silahı kapıya doğrulttuğumda ayak sayısı bire inmişti. Ve duraksamışlardı kasayı kapatıp ayağa kalktığımda bir elim tetikteydi. Kapıyı yavaşça açtığımdaysa kimsenin olmadığını fark ettim. Yana bakındığımda Elif'le Bilal'ın yiyiştiklerini gördüm.

'' Başka yer bulamadınız mı lan!''

Elif bakışlarını benden kaçırıp kafasını eğerken Bilal bana yaklaşıyordu.

''Holding senin mi koçum?''

''Payını almadın mı lan defol git artık!''

''Annemin hakkını bu holdingin tamamı bile ödeyemez lan! Baban annemin namusunu nasıl aldıysa bende bu holdingi öyle alırım!''

Sinirden seğiren yüz kaslarıma aldırmadan boşta olan elimle boğanıza sarılım.

''Pezevenk ben çok mu memnunum 22 yaşındayken cici anne sahibi olmaktan?''

''Doğru konuş lan annemle''

''Yalan mı lan, ben mi dedim git Erdem'in... Diye?''

''Babanın hatası ayartmasaydı annemi!''

Telaştan çikolatası elinden alınmış çocuk gibi zırvalamaya başlamıştı.

Aylar sonra etmediğim küfürleri 5 dakikada ettirdiği için şu iti boğabilirdim.

Suçlu Erdem'di her şey üzerime geliyordu ve ben sırf o herif benim babam olduğu için savunma yapmaktan memnun değildim.

''Lan it! Bana şu silahı kullandırma''

Elif öne atılıp Bilal'ın önüne geçtiğinde sert bir kahkaha attım.

''Sen mi duracaksın kız şu silahın karşısında?''

Elif, buranın 15 yıllık çalışanıydı, zamanında babamınkilerden biri olduğunu biliyordum.

Bilal'sa Babamın annemi terk ettikten sonra bulduğu kadının çocuğuydu.

İt! Holdingi bize yarı yarıya paylaştırmıştı.

Elimdeki silahın emniyetini açıp belime yerleştirdim. Kasadan bana ayrılan parayı alıp masanın önünde duran siyah poşete doldurdum. Bu, para saklamak için kullanılan en iyi yöntemdi.

Ellerimin titremesi geçerken etiğim küfürlerin pişmanlığını yaşıyordum. Ama yapmak zorundaydım, yapmasaydım ezilirdim asıl.

Kural buydu. Masumundan masum, güçlüsünden güçlü yeri geldiğinde çocuğundan çocuk gözükmek zorundaydım.

Odadan çıkıp kapıyı kapattığımda Bilal'la Elif kaybolmuşlardı.

Poşeti korumaya çalışırken diğer elim her an silaha yeniden gitmeye hazırlanıyordu.

Etraf Erdem Erdal'ın şartlı servetinden yararlanan adamlarla doluydu. Burada çalışmak şartıyla her ay düzenli düşük bir miktar alıyorlardı.

Poşeti torpidoya koyup kahveye yakın olan sahilde durdum.

Geçen oturduğumuz banka ilerlediğimde Yakut'un orda olduğunu gördüm.

Yanına oturup yönümü ters dönerek gözlerimi kapattım.

''Liseli ergenler gibi trip mi atacaksın?''

RUHSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin