Bölüm 8: Mühürlü Sözleşme

En başından başla
                                    

Yine de Momo sarhoş olunca ve rastgele dans edince komik olduğunu düşündüm. Ayrıca ondan hoşlanan kişileri de reddetmeye ya da bir kenara atmaya başlamıştı. Jeongyeon iddiayı kazanmıştı ama sırlar söylenmemişti ya da ben öyle düşünmüştüm.

Birkaç yudumdan sonra Dahyun durmaksızın ağlamaya başlamıştı. Onunla ilgilendim ve yatağa yatması için hazırladım.

"Dadu, sorun ne? Neden ağlıyorsun?" Sordum.

Kafasını salladı.

"Hadi ama, bana anlatabilirsin." Göz yaşlarını silerken söyledim.

Yatağında kıvrıldı ve yine ağlamaya başladı, "Momo..."

"Momo'ya ne oldu?" Şaşırdım. Aralarında bir mesele mi vardı?

"..." Sadece ağladı.

"Hadi, Dahyun anlat bana~"

"Momo, ben..." Yine ağladı ve yatağında kıvrılırken belime sarıldı.

"Buradayım, buradayım." Sırtını okşadım. Onu çok incitiyormuş gibiydi. Sanki inkar edilemez bir acı saklıyordu.

"Momo, ondan nefret ediyorum..." Ağlarken mırıldandı, "Ondan nefret ediyorum... Ondan nefret ediyorum..."

Tamamen şok olmuştum. Ne diyordu?

Neden Dahyun?!

"Ondan nefret ediyorum ama..."

Ondan sonra uyuyakaldı. Dahyun ve Momo'nun arasında bir mesele olduğunu fark etmemiştim bile. Diğerleriyle içmek için oturma odasına geri döndüm. Jihyo ve Jeongyeon kalmıştı. Tek kalan bizdik.

"Nayeon~ iç hadi!" Jihyo başka bir bardak daha verdi.

"Momo ve Dahyun'un arasında bir mesela olduğunu hiç bilmiyordum." dedim.

Jeongyeon kafası karışık ve şok olmuş görünüyordu.

"Evet." dedi Jihyo.

"Biliyor muydun?!"

"Hepsini değil, birazını. Anlamıyorum ama bir gerginlik var."

"Evet, bir ara hissetmiştim ama hislerimin doğru olduğunu bilmiyordum." dedi Jeongyeon.

Hissedemeyecek kadar kalın kafalı mıydım cidden?

"Eski sevgililerin arasında olan bir gerginlik gibi." Jihyo başka bir bardak daha içerken söyledi.

"Peki o zaman, ben uyuyacağım. Başım dönüyor, iyi şanslar çocuklar!" Jihyo ayağa kalkıp yatak odasına giderken söyledi.

Başka bir bardak daha içen Jeongyeon ile tek kalmıştım. Tabiki de karizmatik ve havalı bir şekilde içiyordu. Bir hayranın bile ona evlilik teklif etmesine şaşmamalı.

İçtikten sonra aniden bana baktı.

Gözleri benimkilerle buluştu. Omo, neden kalbim hızlanmaya başladı?

"Hey sorun ne?" Birden söyledi.

Önceki hislerim geri gelmişti, yine acılı hissetmeye başlamıştım.

"Hiçbir şey. Bir sorunum yok." Gülümsedim.

"Bu bende işe yaramaz." Kafama vururken söyledi. "Cidden ne oldu? Biliyorsun, benimle her zaman konuşabilirsin."

Kelimeleriyle ağlayasım gelmişti. Her zaman ne sorunum olduğunu biliyordu. Her zaman beni baştan sona kadar görebiliyordu ve sahte gülümsemelerimi de. Bu kız kalbimde daimi yeri olan birisiydi. Sormadan ne hissettiğimi bildiğinden orada çok uzun zaman boyunca kalmıştı.

The ContractHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin