"Kim olabilir?" Diye söyleniyordu.

"Benim umrumda değil." Dedim.

"Benim umrumda!" Dedi sertçe, kaşlarımı çattım.

"Neden?" Sinirle bana döndü.

"Sen bana emanet edildin ve şu an sana tanımadığın biri saçma sapan mesajlar atıyor. Bana emanetsin sen, farkında mısın? Seni her türlü beladan uzak tutacağım, her şeye karşı koruyacağım. Baban bu yüzden bana güvendi. Baban çıkana kadar senin hayatın benim hayatım, anlıyor musun bunu?" Başımı salladım.

"Doğru." Diye mırıldandım.

Sonuçta Kurt'a güvenmişti, güvenmese asla böyle bir şeyi düşünmezdi. Üç günlük tanıdığı adama ise nasıl bu kadar güvendiği meçhuldü.

Nasıl bu kadar güvenip beni bu adama emanet etmişti, hâlâ aklım almıyordu.

Telefonumun çalmasıyla yavaşça ekrana baktım, annem arıyordu.

"Alo?" Sesimin soğuk çıkmasına engel olamamıştım.

"Alo, anneciğim?" Dedi sıcacık sesiyle, iç çektim.

"Ne oldu anne?" Dedim.

"Aramam için illa bir şey mi olması gerekiyor?" Dedi alayla. "Seni özledim ve sesini duymak istedim." Güldüm.

"Tamam anne." Diye mırıldandım.

"Sende beni çok özledin biliyorum..." İğnelercesine söylediği sözlerle göz devirdim.

"Evet." Dedim.

"İki gün sonra yanına geliyorum haberin olsun. Babanı aradım ulaşamadım, kaç gündür arıyorum ses soluk yok." Meraklı sesiyle birlikte gülümsedim.

"Telefonunda bir sıkıntı olabilir." Dedim yalan söylediğimde. Annem zaten iki gün sonra gerçekleri öğrenecekti. Şimdilik her şeyi bilmesine ve telaşlanmasına gerek yoktu.

"İyi o zaman." Dedi. "Kuzum seni nasıl özledim bir bilsen! Rüyalarımda görüyorum artık seni, yanına gelmem şart oldu. Dediğim gibi iki güne geleceğim anneciğim. Benim İstanbul da ki evime gideriz yine, olur mu güzelim benim?" İç çektim.

"İki gün mü kalacaksın?" Diye sordum.

"Hayır yine fazla değil ama olsun. Dört gün kadar kalıp gideceğim. Biliyorum az ama işlerim var annem. Zaten bu işleride bırakacağım artık, tamamen senin yanına gelmek istiyorum." Dedi.

Bir anda annemin yüzü gözlerimin önüne gelince hüzünle gözlerimi kapattım. Ona ne kadar kızsamda yine özlüyordum. Annemdi sonuçta, kıyamıyordum ki...

Ne olursa olsun gururumdan da vazgeçemiyordum. Bu özelliğim ona çekmişti işte.

"Benim yanımda mutlu olur musun sence? Orada işlerin var, arkadaşların var, hayatın var. Bir tek benim için mi buraya yerleşeceksin?" Kurt dikkatle yüzümü inceliyordu.

"O nasıl söz öyle? Arkadaşlarımda, işimde senden önemli değil. Hayatımda senin yanında olunca güzel olacak. Evet, çok mutlu olurum. Belki bir şeyleri telafi edemem çünkü bana kızgın olduğunu biliyorum. Haklısın da, gururlu olmanı seviyorum. Sana yolladığım paraya hâlâ dokunmuyorsun. Bak her şeyde gurur yap ama sakın para konusunda bana gurur yapma. Senin hesabına yatırdıklarım hariç benimde ikimiz için biriktirdiğim bir para var. Oraya yerleşince çok rahat geçineceğiz." Bakışlarım Kurt'a dönerken hafif bir merakla bana bakıyordu.

"Ne zaman yerleşeceksin?" Diye sordum.

"Şu son projeyi tamamen hallettiğimizde güzelim. Tamamen bitmesi bir yıl veya bir buçuk yıl sürecek gibi duruyor. Biliyorum annem yine çok bir zaman ama bu iş çok iyi bir para getirecek. Unutma güzelim, ben senin için çalışıyorum." Dedi.

Hapisteki Emanet (KARADENİZ SERİSİ-I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin