7.Bölüm: Buna Asla İzin Vermem!

En başından başla
                                    

°°°

Yazarın anlatımından,

Genç adam uyandığında içinde bir his vardı. Bugün güzel bir şeyler olacak gibi hissediyordu. Banyoya girip duş aldı. İlk olarak Baran'ın yanına gitti. Bir haber olup olmadığını sordu. Baran hiç bir haber olmadığını söyledi. Dün genç adam eve gittikten sonra Baran Rüzgar'ın resmini her yere asmış, kayıp ilanı vermişti. Polislerde her yerde Rüzgar'ı arıyordu zaten.

"Kayıp ilanı verdim bende. Sen gittikten sonra."

"İyi."

Bu sırada Baran'ın telefonu çalmıştır.

"Efendim."

"..."

"Emin misiniz?"

"..."

"Çok teşekürler. İyi günler."

Genç adam hiç bir şey anlamamıştı. Baran'a dönüp "hayırdır abi ne oldu."
dedi. "Murat sakin ol ama Rüzgardan haber var hala bodrumdaymış. Onu görmüşler ormanlık alanda. Hadi çabuk çıkalım."
Genç adam hem şaşırır hemde sevinir. Haber doğruysa Rüzgar yaşıyor demektir. Baranla beraber hiç vakit kaybetmeden yola çıkarlar.

°°°

Melih'in anlatımından,

"Bulun lan onu. Çabuk her tarafa bakın. Ormana da bakın. Hadi!"

Salak kız. Ya ormana gittiyse. Havada karardı. Başına bir şey gelmemiştir umarım. Acaba çok mu ileri gittim. Ama ne yapayım. Deli gibi seviyordum ben Rüzgar'ı. O ipeksi teni ve saçları. Dolgun dudakları. Hele gözleri. O nasıl bir kahverengidir.

Neyse şimdi onu bulmalıyım. Cezasını da vereceğim ama aptal kızın. Bana tekme atmak ne demek göreceksin. Can'a bir sorayım. Bakalım o ne alemde. Telefonu çıkarıp Can'ın numarasını tuşladım.

"Alo Can. Senden bir haber var mı?"

"Yok ağabey. Sanki yer yarıldı da içine girdi. Şimdi ormana bakacağım. Umalımda ormanda olmasın. Gece tek başına hayvanlar çıkabilir karşısına. Hadi sende gel ormana."

"Tamam geliyorum."

Telefonu kapatıp yola çıktım. Çok geçmeden varmıştım. Can arabasına yaşlanmış sigara içiyordu.

"Hadi gidelim."

"Ağabey bulunca bırakalım kızı. Sana dünde söyledim. Kız çok korkuyor. İstemiyor işte. Bırak gitsin. Hayatına bak."

"Benim onsuz bir hayatım yok Can. Daha fazla kurcalamayı bırak. Hadi arayalım."

Bir şey demedi. Zaten deseydi yumruğu yemişti yanağına. Ormanda bir süre ilerledik. Kaç kez bağırdım 'Rüzgar' diye. Ama hiç cevap gelmemişti. Hava aydınlanmaya başlıyordu. Biraz daha aradık. Tam burda olmadığına kanaat getirecektim ki inleme sesi duyuldu. Rüzgar. Bu Rüzgar'ın sesiydi. Sesi takip ettik. Az biraz ilerde Rüzgar'ın baygın bedeni göründü. Yanına çöküp kafasını kucağıma çektim. Başı kanıyordu. Nabzına baktım. Yaşıyordu. Hemen onu kucağıma aldım. Can da bizi arkadan tekip edip ambulansı aradı. Biz ormandan çıktığımızda çoktan ambulans gelmişti.

°°°

Rüzgar'ın anlatımından,

Bu ne koku böyle. Gözlerimi hızla açıp yerimde kıpırdandım. Etrafa bakıyordum. Hastanedeydim ve iğrenç bir şey kokuyordu. Kalkmaya yeltendiğim de acı ile çığlık atmam bir oldu.

Neden kafam acıyor. Anî kalkmadan olsa gerek. Bu sefer yavaşça kalkmayı denedim. Gayet güzeldi ama bacağımın üzerine basmamla yere düşerken belimden tutulması aynı anda olmuştu. Kafamı kaldırdığımda Melih' gördüm. Ağzında sigara dumanı bana doğru üflüyordu. Demek bu koku ondandı. Kolunu sıktım beni bırakması için ama o hala pis pis sırıtıyordu.

"Bırak beni hayvan. Of ya niye istediklerim hiç olmuyor. Bırak!"

"Benden kaçabileceğini sandın dimi. Ama bak hala kollarımdasın."

"Bırak!"

"Emin misin?"

"Bırak dedim sana bırak."

"Peki."

Kollarını belimde bir hışımla çekti. Sonuç ben yerde acı içinde kıvranıyorum. Öküz beni küt diye bıraktı. İnsan yatağa bırakır.

"Senden nefret ediyorum allahın belası herif. Duydun mu beni. Senden. Nefret. Ediyorum. Melih. Kotan. Niye anlamak istemiyorsun bırak gidiyim."

"Seni asla bırakmam. Sende kabul et artık. Ölene kadar benimsin. Ölene kadar!"

"Hastasın sen. Ben hiç bir zaman senin olm-"

Sol yanağım çok acıyordu. Kahretsin bana yine tokat atmıştı. Sessizce kalkmaya çalıştım. Her denemem başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Çünkü bacağım çok acıyordu. Ormanda yuvarlandığım sırada bir yere çarpmış olmalıydım. Yatak başlığına dört elle sarılıp kalkmaya çalıştım yine. Bu sefer oldu. Sadece tek ayakla ayaktaydım ve başlığa dayanıyordum. Kendimi yatağa bıraktım. Üzerime örtüyü çekip başımı geriye attım. Bu benim gözyaşlarımı geri itme yöntemimdi. Ama olmuyordu. Artık özgür olmak istiyordu göz pınarlarımdaki yaşlar. Bende daha fazla dayanamadım ve onları özgür bıraktım.

"Ağlama."

"..."

"Lanet olsun ağlama dedim sana Rüzgar ağlama. Dayanamıyorum. Bana korkuyla bakmana dayanamıyorum. Seni köpek gibi seviyorum ama sen hep benden kaçmaya çalışıyorsun."

"Ya sen benim ailemi elimden aldın be adam. Ailem senin yüzünden öldü. Annem ve babam senin yüzünden öldü. Ve Arda. O da senin yüzünden öldü. Annem hamileydi. Yedi buçuk aylık hamileydi. Ama sen onu, onları benden aldın. Seni sevmemi nasıl beklersin. Seni seviyordum. Neden biraz beklemedin. Babamın inadı geçerdi. O bana kıyamazdı. Ama sen onlara kıydın. Benim ne halde olduğumdan haberin var mıydı senin? Beni nasıl bir acıyla bıraktığından, nasıl çaresiz, savunmasız olduğumdan haberin var mıydı? Bana sakin seni seviyorum deme. Sakın. Seven adam bunu yapmazdı."

"Seni nasıl sevdiğimi tahmin bile edemezsin. Sakın benim sevgimi sınama. Ailen konusunda çok üzgünüm. Sana açıklamasını yaptım. Sarhoştum. Babana öfkeleydim. Bir anda oldu. Annen hesapta yoktu ama oldu. Anlamadım bir şey. Kendimde değildim. Hepsini seni sevdiğimden yaptım."

"Eğer bana birazcık değer veriyorsan beni bırakırsın. Eğer acı çekmeme dayanamıyorsan beni bırakırsın. Ben senin yanında hiç iyi değilim anlamıyor musun?"

"Buna asla izin vermem. Bir kez daha seni kaybedemem!"

Kahretsin! 

Arkadaşlar hiç yorum yok ama 😢

Mucize'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin