Benim yanımdan geçip her pazar vaaz verilen kürsüye çıktı ve kollarını iki yana açtı. Sırayı önüme alarak kendimi korumaya çalışırken " Taylor bunu neden yaptın?" diye sordum. Kürsüye yaslanıp bana bakarken " Bir adam var.. David. Onun için bir iyilik yapmamı istedi. Karşılığında da bana bu güçleri verdi." dedi. Başımı sallarken " Sana güvenmiştim." dedim.
" Ailen sana kimseye güvenmemen gerektiğini öğretmedi mi?"
" Sayende öğrendim."
" Biraz geç oldu sanki."
" Geç olsunda güç olmasın."
Kahkahası kilisenin duvarlarına çarpıp yankı olaran bana döndüğünde hız kesmeden konuşmasına " Seni öldürmem gerektiğini biliyorsun değil mi?" diye sordu. Ona hafif bir tebessümle bakarken " Bugün değil." diye fısıdladım ve hızla koştum. Kapıyı açıp diğer odaya geçtim. Arkamdan hiç acele etmeden , ağır adımlarla geldiğini duyabiliyordum. Bir plana ihtiyacım vardı ve hemen şimdi vardı.
Tek çıkış yerim birkaç metre ötedeki kapıydı ve o da doğrudan kilisenin çan kulesine gidiyordu. Baika seçeneğim yoktu ama ben daha o kapıya ulaşmadan içeriye girerdi. Odaya göz attım. Burda da az da olsa kilise sıralarından vardı. Saldırıya geçmek , kaçmaktan daha mantıklı görünüyordu.
Bir tanesinin arkasına çökerek nefesimi düzenlemeye çalıştım. Kapının açılıp , adımların benimle oynar gibi tahta zemin üzerinde gezindiğini duyabiliyordum. Adımlar benden uzaklaştığı sırada bir anda onun arkamda olduğunu hissettim. Beni tutup fırlattı ve yaklaşık 4 metre hava uçtuktan sonra duvara çarpıp yere düştüm. Sırtıma aldığım darbeden dolayı nefesim kesilmişti. Dizlerimin üzerinde doğrulurken öksürdüm. Bana doğru gelmeye başladığı sırada bacağımdaki bıçağı çıkarıp ona doğru fırlattım.
Omzuna saplanan bıçakla acı bir çığlık attı. Bu onu bir süre oyalamıştı. Ona doğru koşup kolunu yakarken çığlıkları tüm kiliseyi doldurdu. Açıkta kalan eliyle bana bir yumruk attı. Kollarımdan tutarak beni bir sıraya yatırdı ve ellerini ceketiyle kapatırken beni sıkıca tuttu. Alevlerin bu sefer işe yaramadığını gördüğümde gülerek " David beni uyarmıştı." dedi. " Peki bu konuda da uyardı mı?" derken bacaklarının arasına tekmemi geçirdim. Dizimi karnına geçirip onu üzerimden attım ve sıranın üzerine çıkarken " Bu Aaron içindi." diyerek suratına bir tekme attım. O sersemlemiş bir şekilde yere yığılırken omzumdaki bıçağı çekip çan kulesine açılan kapıya doğru koştum.
Arkamdan kapıyı kapatıp köşede bulduğum sandalyeyi altına çektim. Merdivenleri yarıladığım sırada kapıya atılan tekmeleri duyabiliyordum. En yukarı ulaşıp çanın , düşündüğümden daha büyük olduğunu görünce durakladım. Yanlarından bir sürü ip sarkıyordu ve bunlardan birine takıldığım an aşağıya düşerdim. Belki atlayabilirim umuduyla aşağıya baktım ama bu bizim gibi insanlar için bile atlaması güç bir yükseklikti.
Kapının kırılma sesi geldi ve iplerin arasından onun merdivenlere doğru koştuğunu görebildim. Bir şeyler düşünmem lazımdı. Yerden elime gelen ilk ipi aldım ve merdivenlerin yanındaki boşluğa sokuldum. Planımın pek iyi olmadığını biliyordum ama aklıma başka bir şey gelmiyordu. Şu lanet olası ceket olmasa onu kile çevirene kadar yakardım.
Saklandığım boşluğa daha çok sokulurken yüzünü gördüm. Karanlık bu sefer benim yanımdaydı çünkü beni görmek için her yere iyice bakması gerekiyordu. Gözlerim , ondan daha önce geldiğim için karanlığa alışmış sayılırdı. Gülümseyerek yavaş adımlar atarken " Adena nerdesin? Elma dersem çık armut dersem çıkma.." dedi ve kıkırdayarak etrafta dolaşmayı sürdürdü. "Elma!" diye bağırırken benim olmadığım bir köşeye doğru eğilmişti. Orda olmadığımı anlayıp geri doğrulduğunda bana iyice yaklaşmıştı. En ufak yanlış hareketimde altımdaki zemin çatırdayarak yerimi belli ederdi. Nefes bile almadan beklerken " Saklanbaç oynamak için biraz büyük değil miyiz?" demesinin ardından sırtı bana dönük bir şekilde eğilmesiyle aradığım fırsatı bulmuştum.
Birkaç adım geriye atında üstüne atladım. İpi boğazının etrafından geçirip sıkarken bağrışları insanı sağır edecek derecedeydi. Kollarımı tuttu ama bu beni durduramadı. İpi sıkarken beni çekmesiyle öne savruldum ve tahte zemine düştüm. Ayağa kalkmaya çalıştığımda karnıma indirdiği tekmeyle beni durdurdu. Yere düşürdüğüm bıçağı eline alarak üzerime eğildi ve gülerken " Belki de seni Aaron olarak öldürmeliyim." dedi.
Çenesine bir tekme atıp onu susturdum. Eline bir tekme attığımda bıçağımı geri alabileceğimi ummuştum ama parmaklarının arasından kayan bıçak doğruca aşağıya düştü ve karanlıkta gözden kayboldu. Ellerini bedenimde hissettiğimde yumruklarımı ve tekmelerimi savurdum ama işe yaramamıştı. Kendimi boşlukta buldum. Beni kurtarabilecek tek şey olan tahta zemine tırnaklarımı geçirdiğimde Taylor'un yakınıma geldiğini görebiliyordum. Eğilerek gülümsediğinde Aaron'a dönüşmüştü.
" Dediğim gibi. seni Aaron olarak öldürmeme ne dersin? Belki burdan sonra ona giderim. Sıra ona geldi sayılır."
" Ondan uzak dur!"
" Belki David onuda hallettiğimi duyunca bana daha fazla güç verir."
" Kapa çeneni!"
" Hadi ama.. Umutsuz aşığı oynamayı bırak ve soruma cevap ver. Seni o olarak öldürmeme ne dersin?"
Tırnaklarımı tahtaya daha çok geçirdiğimde ayağını kaldırım elimin üzerine koydu ve elimi ezmeye başladı. Çığlıklarımın arasında bizden başka birinin sesini duydum.
" Ya ben seni kendim olarak öldürsem!"
Duyduğum sesle derin bir nefes aldım. Elimi ezen ayak çekildiğinde bir anda bir yere düşme sesi geldi. Dövüşmeye başlamışlardı. Yükselen çığlıkla endişelere boğuldum. Lanet olası Taylor , Aaron 'a dönüştüğü için ikisininde sesleri aynıydı ve ayırt etmek imkansızdı. Kendimi yukarıya çekmeye çalıştım ama ezilmiş elim ve güçsüz kalmış kollarımla bunu başaramıyordum. İkisinin sesi birbirine karışırken benim orda durmaktan başka çarem yoktu. Bir güçle kendimi tekrar yukarı çekmeye çalıştım. Bu sefer kollarım işe yaramıştı ama ayağıma takılan ip beni aşağıya çekiyordu.
Ellerim acımaya başlamıştı. İkisinin de bağırma seslerini ve yere düşen ya da etrafa çarpan bedenlerinin seslerini duyabiliyordum. Artık gücümün son noktasına geldiğim sırada daha büyük bir hareketlilik oldu. Bazı tahtaların kırıldığını duydum ve bir anda bir beden üzerimden geçti. Aşağıya doğru düştü ve sert taş zemine çarpınca korkunç bir ses çıktı. O yere çarpan.. Hangisiydi?
Özür diliyorum ve sabrınız için teşekkür ediyorum. biraz gecikti ama bilgisayarım bende değildi üzgünüm ve alır almazda koydum işte.
Yorumlarınız için de çok teşekkür ederim. sizleri seviyorum. umarım beğenirsini.. iyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞLE OYNAMA
Teen Fiction- Sen beni mi izliyordun? - Hemde tahmin edebileceğinden çok daha uzun zamandır. Birden ortadan kayboldu. Etrafıma bakındım. Hayır yoktu. Gittiğini umdum ama birden sağımda belirdi. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu. - S...
Hangisi?
En başından başla