''Yorgunum ve uyuyacağım. Size cariyeniz yardım etsin.'' dediğinde dayanamayıp bir kolumu bacaklarının altından geçirirken diğerini beline dolayıp kucağıma aldım. Ayaklarının yerden kesilmesiyle birlikte duraksamasından faydalanarak birkaç şey söyledim.

''Seni yormayacağım merak etme. Uyuyana kadar yardım etsen de olur.''

''Yaa Taehyung bırak beni.'' diyerek karşı çıktığında güldüm. İsmimin dudaklarından dökülmesi kalp atışlarımın hızlanmasına sebep oldu. 

''Bir daha söylesene.'' dediğimde bıkkınlıkla nefesini verdi.

''Neyi?'' 

''İsmimi.'' 

Bakışları benimkileri bulduğunda uzun dar koridorda benim de gördüğüm tek şey onun gözleriydi. Saatlerce yorulmadan,bıkmadan izleyeceğim gözleri..

Bir cevap vermeden bakışlarını benden çektiğinde boynumdaki elini de çekti fakat muhtemelen düşmekten korktuğu için bir eli omzumun üzerinde asılı kalmıştı. Bakışları benim haricimde her yerde dolanmaya başladığında odama geldiğimizi fark ettim. Harem ağasının kapıyı açması üzerine içeri geçip Danbi'yi masamın yanında yere nazikçe bıraktım.

Daha önce kontrol etmiş olduğum belgeleri hemen yanımda oturmasını sağlayacak şekilde masanın üzerine bıraktığımda yanımdaki boşluğa pat patladım.

''Bunların hepsini bitirmen gerekecek.''

''Hepsini mi?'' diye masumca sorduğunda başımı hızlıca salladım.

''Evet, hepsi senin sorumluluğunda.'' diyerek elime birkaç belge alıp çalışmaya koyuldum. Amacım kendini baskı altında hissetmeyip her zaman yaptığı gibi usul adımlarla yanımdaki yerini almasıydı fakat buraya onu nasıl getirdiğimi düşünecek olursak baskı yapmadığım pek de söylenemezdi.

Beklediğim gibi usul adımlarla masaya yerleşmiş olsa da belgeleri biraz geri çekerek aramızda mesafe bırakmayı tercih etti. Belgelere odaklandığını fark ettiğimde gülümseyip tamamlanması gereken belgelere gömüldüm.

Uzun bir sürenin ardından Danbi kendi kendine bir şeyler mırıldanıp ardından ilgimi elindeki belgeye çektiğinden başımı kaldırıp ona baktım. 

''Pirinç miktarını daha önce sizinle hesaplamıştım.''

Aslında kontrolünü bitirdiğim belgeleri gözlemlemesini istediğimi anladığında bir şeyler söylemek için hazırlandığımda devam etmesiyle duraksadım.

''Daha önceki hesabımda ülkede yetiştirilen pirinç miktarı halkın bir senelik ihtiyacını kolaylıkla karşılıyordu. Fakat buradaki rakamlarla yeniden hesap yaptığımda uyuşmazlık ortaya çıkıyor. Bu belgeye göre yılın ilk dört ayından sonra pirinç kıtlığı yaşanacak gibi görünüyor. ''

Dikkat çekmeye çalıştığı belgeyi alıp incelediğimde rakamların aslında benim yazıma hiç benzemediğini görerek kaşlarımı çattım.

''Üstelik rakamlar neden diğer yazılara göre daha kalın?'' diye soran Danbi'yle birlikte rakamların üzerinde birinin oynadığını düşünerek Danbi'nin hesap yaptığı kağıdı alıp inceledim. 

Daha önce kontrolünü tamamlamış olduğum belgelerde böyle bir açığı gözden kaçırmış olmamın imkansız olduğunu biliyordum. Üstelik Danbi'nin bu hesabı yaptığı ve bulduğu sonucu daha dün gibi hatırlıyordum. Bu durumda rakamlar birileri tarafından değiştirilmiş gibi görünüyordu.

Danbi'nin elindeki bütün belgeleri alarak kontrol ettiğimde birçok belgede gördüğüm değiştirilmiş rakamlarla bütün çenemin kasıldığını hissettim. Birileri benim kuyumu kazmaya çalışıyordu belli ki. Muhtemelen tahta çıkmamı istemeyen birisi bu belgelere göre tuzak hazırlayacak ve gözden kaçırdığımı sunarak Majestelerinin beni yetersiz görmesini sağlayacaktı. 

''Benim düşündüğümü mü düşünüyorsunuz siz de?'' diye soran Danbi'ye döndüm.

''Ne düşünüyorsunuz prensesim?'' dediğimde endişeli bakışlarını bana yöneltti.

''Belgelerin üzerinde oynandığını düşünüyorum. Size tuzak kurmak isteyen birileri olabilir mi? Hem geçen gün saraydaki haine kimin yardım ettiğini henüz bilmiyorsunuz. Üstelik hainin hedefi de sizdiniz.''

Danbi'nin haklı olabileceğini düşünerek bu konuyu en kısa sürede çözüme ulaştırmam gerektiğine karar verip endişeli bakışlarıyla bana bakan Danbi'ye yaklaşarak elini avuçlarımın arasına aldım. Endişesi şaşkınlığa dönüşürken parmaklarımı elinde gezdirdim bir süre.

''Sen olmasaydın böyle bir açığın farkına varamayacaktım.''

Elini ellerimin arasından kurtaran Danbi benden biraz uzaklaşarak yanıt verdi.

''O yüzden mi bana zaten kontrol ettiğiniz belgeleri verdiniz?''

Anlamamasını zaten beklemediğimden gülümsedim.

''Demek ki yeniden kontrol edilmesi gerekiyormuş.'' dedim.

''Geç oldu artık ben gitsem iyi olacak'' diyerek ayaklanan Danbi'yi o an durdurmak istedim. Ona ihtiyacım olduğunu hiç bu denli hissetmemiştim. 

Ok Mi'yi saraydaki endişelerimden beni bir nebze uzaklaştırdığı için yanımda istediğimi düşünüyordum hep. Fakat asıl ihtiyacım olan şeyin endişelerimi benimle birlikte paylaşacak olan kişi olduğunu henüz anlayabilmiştim. Az önce birilerinin bana tuzak kurduğu gerçeğinden çok bu konu yüzünden benimle birlikte endişelenen Danbi aklımı meşgul etmişti üstelik bunun kalbimin en ücra köşelerine dokunduğu da bir gerçekti.

''Danbi'' diyerek gitmekte olan prensesi durdurduğumda yerimden kalkıp hızlı adımlarla ona ulaşarak ellerini ellerimde hapsettim.

Merak ve şaşkınlık barındıran bakışları beni bulduğunda dudaklarımdan sözcükler alenen döküldü.

''Benimle kalamaz mısın?''

Ben geldimmm :)

Bu bölümü yazmadan önce çok daha farklı tasarlamıştım fakat akışına engel olamadım :D 

Kıskançlık dolu bir bölüm olsun istiyordum fakat diğer bölüme kaldı o artık :D 

Danbi ne diyecek sizce ? :D:D

Yazarken çok heyecanlandım nedense :DD: 

Evet söyleyeceklerim bu kadar :D Sizin yorumlarınızı bekliyorum :) 

Hain kim yada kimler olabilir?

Prince of Goryeo ❧ VHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin