İşin ironik tarafı da şudur ki en sevdiğim dersin hocasıdır.Ben tam bir Biyoloji tutkunuyum.O derse oldum olası extra bir ilgim vardır ama Matematik yapamam.Tarihim her zaman iyi olmuştur.Edebiyatımda yazarlar haricinde iyidir.Yine de inek bir öğrenci olmasam da Biyoloji ve Tarihte en yüksek not her zaman benimdi.Kimse de beni geçmek gibi bir çaba da bulunmuyordu.
O çaba da olanlar iki yazılı sonra pes edip kendi çaplarında notlar almaya devam ediyorlardı.
Çantamdan siyah defterimi çıkardım ve dersle ilgili notlar almaya başladım.
Biraz sonra defterimin üzerine düşen kağıt kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.Bakışlarımı sınıfta gezdirdiğimde Ulaş’la göz göze geldik.
Ulaş grubumuzun Batudan önce mi sonra mı geldiğini bilmediğim kötü adamı.Batudan daha kaslı ve uzun olduğu kesin.Ve daha tehlikeli olduğuda kesin.Ve kesin olan diğer şey ise okuldaki kızların yarısından fazlasını altına aldığı.Evet Cüneyt kadar olmasa da çok yakışıklıydı.Ve Cünytin en yakın arkadaşıydı.
Bu çocuklar içinde durupta sen nasıl böylesin diye sormayın?Ya da Cüneyt?
Evet Cüneytte kendi çapında çok usta bir çapkındı.Ama asla benim yanımda bir kıza asıldığını görmedim.Onunda kızlarla birlikte olduğunu biliyordum ama asla bunları bizim kulağımıza getirmezdi.
Ben nasıl böyle olmadım diye sorarsanız o da Cüneyt yüzünden.Yakışıklı bulduğum bir çocukta hemen kötü özellikler bulurdu.Tabi bunların artık hiçbir önemi yok.Ben evliydim hemde Rüzgar Erkinle evli.
Ulaş sırıttı ve göz kırpıp önüne döndü.Bende kağıdı Demir Ayhana yakalanmadan kağıdı açtım.
‘’Tenefüste size yemek ısmarlayacağım.Bizimlesiniz güzellik.’’
Başımı kaldırdım ve bana sırıtarak bakan Ulaşa gözlerimi kıstım.
‘’Evet Su?Sanırım bu sorunun cevabını sen vereceksin?’’ dedi Demir Erkan.
İsmimi duymamla hemen başımı kaldırdım ve hemen tahtaya baktım.Basit bir soruydu.
‘’120 Timin.’’ Dedim hemen.Tabi ki soruyu cevaplayabileceğimi o da biliyordu.Alayla sırıttım ve sırama gömüldüm. Baş ağrısı yavaş yavaş ensemden gelmeye başlamıştı. Gözlerimin bulantısı bir gelip bir gitse de henüz o kadar da rahatsız etmiyordu.
Bu sırada zil çaldı ve Ulaş anında başımızda bitti.
‘’Hadi bakalım güzellikler.’’ Dedi ve ikimizi de kollarının altına alıp yürümeye başladı.Biraz sonra diğer çocuklar yanımızda bittiğinde Cüneyt Ulaş’ın kolunu itip beni ondan kurtardı ve yanımda yürümeye başladı.
‘’Sınavlar iki haftaya başlayacakmış.’’ Dedi yüzünü buruşturup.’’Desene cehennem geri döndü.’’ Dedim.Cüneytin Rüzgar konusundan özellikle kaçındığını biliyordum.Bende bu yüzden bilerek üzerine gitmiyordum.
Telefonum cebimde titreyince gelen mesajın kimden geldiğini görünce gözlerimi devirdim.
Cehennem: ‘’Bizim şirkete gel.Baban da burada.Acil.’’
Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım.Bana yine mi emir veriyordu?Gözlerimi sinirle yumdum ve cevaplaya tıkladım.
‘’Okulum var.’’
Cevap hiç gecikmeden geldi.
‘’Sana gelir misin demedim.Gel dedim.’’
Sinir tüm benliğimi sarmaya başlayınca derin derin nefesler aldım ve çocuklara döndüm.’’Hey çocuklar.Babam çağırıyor.Gitmem gerek.’’ Dedim sıkıntılı bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Teen FictionSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...
18-''Sürtük''
En başından başla