"Gidelim o zaman?"

Matt'le el ele tutuşup direk otoparka girdik hepimiz.Şoförümüz iyi ki güvenebilir biriydi.Başkası olsa arabada sızar kalır.Bizimkisi emir bekliyor.

Arabaya bindik ve eski yerlerimize oturduk.

***

Yolculuğumuzdan 30 dakika geçmişti ve biz Las Vegas'ın merkezindeydik.Sıkıntıdan patlıyordum.Herkes telefonlarıyla uğraşıyordu.Elena selfie alıyor, Shawn müzik dinliyor ve Matt ise Twitter'da hayranlarına cevap veriyordu.Şoförün yanına gittim,  eline telefonumun USB kablosu ve telefonumu verdim.Takmasını istedim.Ardından Iggy Azalea'dan Work açmasını istedim,Las Vegas geceleriyle müthiş bir karışım olsa gerek?

Araba'nın üstünü düğmenin birinden açtım ve şarkının açılmasını bekledim.O arada Camdan dışarı çıktım ve şarkı başladığı an söylemeye başladım, 

'Walk a mile in these Louboutins'

(Bir mil yürü Louboutin ayakkabılarıyla)

'But they don't wear these shits where im from'

(Ama benim olduğum yerde bu bokları giymezler)

'I'm not hating im just telling you'

(Nefret etmiyorum, sadece söylüyorum)

'I'm tryna let you know what the fuck that I've been through'

(Ne pisliklerden geçtiğimi söylemeye çalışıyorum)

'Two feet in the red dirt, school skirt'

(Kırmızı pislikle iki ayak, okul eteği)

'Sugar care, back lanes'

(Şeker, arka patika)

'Three jobs, took years to save'

(3 iş, yıllar aldı para biriktirmek)

'But i got a ticket on that plane'

(Ama bu uçağa bilet aldım)

Şarkıyı söylemeye devam ederken yanımda birden Elena'yı buldum, şarkıyı söylemeye devam ettik.

'People got a lot to say'

(İnsanlar çok şey söyledi)

'But don't know shit about where I was made'

(Ama o boku bilmiyor benim nerede yaptığımı)

'Or How many floors that I had to scrub'

(Veya kaç tane katı fırçaladığımı)

'Just to make it past where i am from'

(Sadece geçmesini sağla benim olduğum yerde)

Anlamadığım bir anda Matt beni kucakladı ve bacaklarımı beline sardım.Elena'nın yanında Shawn çok normal şarkıyı söylüyorlardı.Normal dediğime bakmayın, çılgınca bağırıyorlardı.Sinirimizi çıkarıyorduk.Mutlulardı, Mutluydum.

'No money, No family'

(Para yok, Aile yok)

'Sixteen in the middle of Vegas'

(Vegas'ın ortasında 16 yaşında)

***

Uçak bekleme salonundaydık, tam uçağa binmeye gidiyorduk ki bileti olmayan kişilerin (Seyahat eden kişilerin yakınları anlayın işte fşzşvş) salonunda tanıdık bir yüz gördüm, annemdi.Onca olaydan sonra ne işi vardı burda?

Catch MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin