''Başka bir isteğiniz var mı efendim?''

''Onaydan geçecek dosyaları alıp Bay Horan'a götür ve ben sana buraya gel diyene kadar oradan sakın çıkma.''

''Harry sence de kaba bir üslup kullanmıyor musun?''

Patroumun emir kipi kurarak konuşmasına cevap vereceğim sırada kız arkadaşı araya girdi. Kaşlarım istemsizce havaya kalktığında Bay Styles sordu.

''Ne gibi Kendra?''

''Şöyle hayatım öncelikle karşında bir kadın var ve kadınlara bu üslupla konuşulmaz. Bir sürü sebep içinde sadece bunu bile göz önünde bulundurarak daha düzgün bir üslupla konuşmalısın.''

Dudaklarım belli belirsiz şaşkınca aralanırken bir an için Bayan Steora'ya minnet duydum. Ama bu çok üzün sürmemişti. Patronumun benimle konuşma tarzından, sanane? diye çığlık atmak ve bana bu kadar yumuşak davranmamasını söylemek istiyordum. Ancak elbette bunu yapmam mümkün değildi. Neden sadece çenesini kapalı tutup her zaman olduğu gibi sevgilisinin asistanından nefret eden zengin ve şımarık kadın rolüne bürünmüyordu? Gerçekten şu an bu klişeyi yaşamak isterdim.

''Neyse bizi yalnız bırak Townes.''

Bay Styles kız arkadaşına kısa bir bakış atarak donuk bir tonda konuştu. Başımı sallayıp hızlı adımlarla ilk defa beni kovduğu için içimden ona teşekkürler ederek kendimi odasından dışarı attım. Hiçbir şekilde duraksama gereği duymadan az önce kahveleri yaptığım ufak odaya girdim ve sırtımı duvara yaslayıp elimi kalbime yerleştirdim. Tüm bu süreç boyunca çok kısık bir tonda kendime ağlamamam gerektiğini fısıldamayı ihmal etmemiştim elbette. Orada sakinleşene kadar yaklaşık on dakika bekledikten sonra aklıma gelen fikirle başımı iki yana salladım ve bana verilen işi yapmak üzere harekete geçtim.

****

''Eminsin değil mi?''

''Fazlasıyla eminim Bay Horan.''

''Yani bunu gerçekten istemiyorsun.''

Güldüm ve başımı salladım.

''Pekala zaten bende konu olsun diye sarışın hallerimi göstermiştim sana, o hallere dönme fikrim yok.''

İtirafına karşılık kısık sayılmayacak bir tonda güldüm. Sakalını kaşıyarak bana eşlik ettiğinde odasının ferah havası derin nefes alma isteği uyandırmıştı içimde. Gülmeyi bıraktım ve kıkırdamalar eşliğinde derin bir nefes aldım.

''Bence bu haliniz çok daha etkileyici ve karizmatik.''

''Etkileyici? Seni etkiliyor muyum?''

Tuhaf bir tonda konuşurken bana doğru eğilmişti. İstemsizce dudaklarına bakışlarım kaydığında bunun ne kadar saçma bir hareket olduğunu kendime hatırlatmıştım.Ancak bu bir gerçekti patronum kadar şirketinde çalışan herkes ateşli ve karşı konulmaz bir yakışıklılığa sahipti. Yani ateşli patronumu kaybetmiş olabilirdim ancak Niall Horan son derece bekardı ve onu kaybetmiş sayılmazdım. Ne kadar bu yanlış bile olsa umursamamayı tercih ettim.

Bay Horan tipik İrlanda erkekleri gibi olabilirdi ancak onu o erkeklerden ayıran büyük bir özelliği vardı; ateşli olması. Kesinlikle son derece eğlenceli ve ateşli bir adamdı ve ona karşı koymak neredeyse imkansız sayılabilirdi. Ya da bu benim 'Bay Styles'ı kaptılar bari son derece bekar Horan sana kalsın' düşüncem olabilirdi.

Daha fazla karşımda etkileyici olmak için gözlerini kısarken kör kalma ihtimalini arttıran adamı cevapsız bırakmak istemedim. Bu yüzden dudağımı yaladıktan sonra konuştum.

Skin | hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin