"YETER!" Dediğimde hepsi birden bana dönmüştü.

"Bu işi çabuk yapmalıyız. Ne kadar çabuk o kadar çabuk kavuşma. Biliyorsunuz. Ve onun boşuna ölmemiş olmasını sağlayacağız." Belki de bu işi başararak onun anısını yaşatmayı düşünmüştüm. Bilemiyorum. Her şey çok ani oluyor şu an. Bütün taşları bir araya topladık ve Tony'nin yaptığı eldivene yerleştirdik.

"Şimdi geldik en önemli karara, eldiveni kim takacak?" Steven'ın sesini duymam üzere onun yanına gittim. Ve huzurlu hissettiğim tek yere - Steven'ın omzuna- yanağımı yaslayıp onun Elini tuttum.

"Ben yapabilirim, bunu biliyorsunuz. Vücudum büyü ile dolu ve belli olmasa da çok fazla kasım var. Evet bana da zarar verir ama daha az zarar verir yani iyileşebilirim" Steven'ın elimi hızlıca sıkması üzerine sesimi kesmem gerektiğini anladım.

"Hayır, hayır, hayır ben yapmalıyım. En güçlü Avenger olarak ben yapmalıyım." Kafamı onaylamaz şekilde sallayıp Thor'un yanına gittim.

"Hayır Thor, bunu sen yapmamalısın." Bruce'un sesiyle ona döndüm.

"Ben bu iş için biçilmiş kaftanım. Ben gamadan oluşuyorum. Unuttunuz mu?"

"Lütfen, Lexia iyi bir şey yapmama izin verin lütfen." Sakin gözlerle ona baktım. En yakın arkadaşlarından birinin ölme haberini alan birine göre çok sakinim.

"Thor, sen hala layıksın unuttum mu yani hala iyi birisin, endişelenme. Bruce haklı olabilir. O radyasyondan meydana geliyor, yani bunun için gerçekten biçilmiş kaftan olabilir." Bruce'un gözlerine baktığımda beni onayladı.

"Haydi, Bruce sıra sende." Tony'nin elinden eldiveni alıp ona uzattığımda herkes geri çekildi. Tony zırhını giyip bir kalkan oluşturdu ve Clint'i ve kendisini koruma altına aldı. Scott, tanrım tezgahın arkasına saklanmış. Oyuncak ayı, ben, Steven ve Thor yan yanaydık, hepimizi koruması için bir kalkan oluşturdum ve beklemeye başladık. Bruce derin bir nefes aldı ve elini eldivene soktuğu an dizlerinin üzerine çöktü ve kocaman bir bağırış kopardı. Canı çok yanıyor olmalıydı. Onun bu kıvranışına içim el vermiyordu.

"Tamam o şeyi çıkartıyorum." Tam ona doğru gidecekken Bruce gelmemi engellemek amacıyla elini uzattı.

"Hayır, hayır iyiyim." Derin bir nefes alıp parmağını şıklattı. Ve o anda düştü düştüğünde de eldiven çıkıp gitti. Tony ona tekme atıp hemen Bruce'un yanına eğildi ve onun koluna iyileşmesi için sprey sıktı. Clint'i çalan telefonuyla onun yanına gittik. Yüce Tanrım! Laura arıyor. Tanrım! Tanrım! Tanrım!

Zaferle gözlerimi camdan dışarı döndürdüğümde bize doğru ateş edildiğini görmemle ağzımdan küfür çıktı

"SİKTİR!" Her şey saniyeler içinde gerçekleşmişti. Yan yana duran Thor, Tony ve Steven'ı güçlerimle dışarı ittirmiş, yanımdaki Scott ve Clint'i koruyarak düşüşümüzü yavaşlatmıştım. Ama Scott başka bir yere kaymıştı sanki. Clint'i ve eldivenin yere düştüğünü gördüğüm an kafamda korkunç bir acı hissettim.

Kafam... sarsıldığımı hissediyorum. Steven... birinin beni tokatladığını... Beynimin zonklaması... Birinin omzunu midemde hissediyorum... Tony... sarsılarak ilerlediğimi... Clint... yüzümde ki ılık sıvı... Dağılmış zihnim...

Derin bir nefes alarak aniden uyandığımda birinin sırtında ilerlediğimi gördüm. Ve arkamızdan gelen onlarca canavarı. Sırtında olduğum kişi de Clint sanırım. Güçlerini kullanarak canavarları engellemeyi denedim ama olmadı. Tanrım! Zihnim dağıldığı için oldu galiba.

"Clint! Güçlerini kullanamıyorum. Beni yere bırak da beraber koşalım bari." Beni yere bıraktı ve yolun sonuna kadar koştum.

''Clint, geliyorlar bir şey yap ya da hakkını helal et." Clint Beni kendine çekip belimden tuttu ve yukarı doğru bi şey ateşlediğinde yukarı çıkmaya başladık. Yere ayak bastığımızda neredeyse yeri öpecektim.

"Güçlerini nasıl kullanamazsın? Böyle bir olanak var mı ki?" Omuzlarımı silktim.

"Bilmiyorum, Tasha'yı da kaybettikten sonra kafamı vurunca zihnim dağılmış olmalı ki ben gücümü zihnimden alıyorum biliyorsun. Şimdi senden bir şey isteyeceğim, bana sert bir yumruk atman gerekli. Belki kafama sert bir şey yeniden çarpınca yerine gelir he?" İlk önce reddedecek gibi oldu ama sonradan kabul etti.

"Haklısın, bugün başkalarını da kaybetmeye hiç niyetim yok." Eldiveni koltuk altına alıp sağ eliyle nasıl yapacağına karar veriyordu.

"Tanrım! Hadi yap şu-" yüzümde hissettiğim sert darbeyle yana doğru yıkıldım. Ah Tanrım başım dönmeye başlamıştı şimdi de. Bu kadar sert vurmayı nasıl başardı bu?
Clint'in sesini duyuyor, siluetini görüyordum ama tepki veremiyordum ki benimle konuştuğunu hiç sanmıyorum. Bi anda siluet yere yıkıldı ama yine tepki veremedim. LANET OLSUN.

Sesler... Sesler... Yine sesler... Tanrım deliriyor olmalıyım. Sertçe sarsılınca birden gözlerim açıldı ve seslerin hepsi normale döndü. Ama bilin bakalım ne oldu? Gözlerimin önünde yerde yatan bir Nebula var!

"Tanrım! Neden Nebula ölü bir şekilde yerde yatıyor ve aynısından şurada da var! Ah sanırım gerçekten delirmiş olmalıyım." Ayaktaki Nebula geldi ve beni tutarak kaldırdı.

"Merak etme kardeşim, gerçek olan benim." Kısık sesiyle konuşunca ona hafifçe gülümsedim. Kardeşim deyince aklıma Natasha gelmişti ve moralim bozulmuştu. Gerçi aklından çıkıyor muydu ki? Neyse.

Hemen yan tarafa doğru baktığımda yeşil tenli kızıl saçlı birini gördüm.

"Sen Gamora olmalısın, değil mi?"

"Evet, evet ve sen deee?" Önünde kısa bir şekilde eğilerek onu selamladım.

"Ah üzgünüm, ben Lexia. Oyuncak a- ay pardon Roket senden, sizden çok bahsetmişti de." Kafasını sallayıp beni geçiştirdi. Götüm.

"Şimdi ise buradan çıkma zamanı. Bunu da bana bırakın. Clint o eldiven sana emanet Thanos'un eline bir daha geçmemeli." Kafasını sallayıp beni onaylandığında önce güçlerimle tavanı söküp dışarı fırlattım sonra da dördümüzün etrafında kalkan oluşturup bizi o lanet yerden çıkardım. TANRIM! SAVAŞ BAŞLAMAK ÜZERE HEM DE BENSİZ!
_______________
Arkadaşlar geçmiş Gamora gelebiliyorsa Natasha ve Tony'e gelebilir. Onları kendi zamanımızda getirmeliydik. Change my mind

2 Ocak 2021

Mystic Mind/Steve Rogers ♡☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin