"Umurumda değil, ne halt yerse yesinler yeter ki bizden uzak olsunlar."
"O iyi olacak. Kızım diye demiyorum Azra benden de inatçıdır." bu dediğine içten bir şekilde gülümserken omzumu sıktı. Maria ablanın yanına giderken Selim ve İlker kızların yanına geçti. Derin fenalık geçirmek üzereydi sanırım.
Az önce kalktığım yere tekrar çökerken çalan telefonumu sessize aldım. Ne kadar bekleyecektim?
O oradan sapasağlam çıksın başka bir şey istemiyordum ama son gördüğüm suratı solgun ve tükenmiş gibiydi. Beni bırakmasına dayanamazdım.
Burnumu çekip kafamı dizlerime yasladım. Zaman geçmiyordu sanki.
Saatler sonra ameliyathanenin kapıları açıldığında Azra'nın yaşadığı korkuyu anlayabilmiştim. Bir insanı kaybetme korkusu, hele ki sevdiğiniz insanı kaybetme korkusu şüphesiz insanı öldüren bir acıydı.
"Durumu nasıl?" Kemal amca doktorun yanına gelirken ben çoktan ulaşmış merakla cevabı bekliyordum.
"Getirildiğinde bilinci kapalıydı. Kurşun kolunu sıyırmış tedavisini uyguladık bir sorun olmayacaktır. Fakat diğer kurşun.."
Bakışlarını hepimizde gezdirirken devam etti.
"Karaciğerine çok yakın bir yerdeydi. Ameliyat içinde birkaç sorunla karşılaşsak da sonuç olarak Azra hala bizimle. Fazla inatçı olduğunu yine ispatladı."
Babam doktor tanıdık olduğu için Kemal amcayla birlikte peşinden giderken ameliyathaneden çıkarılacak sevgilimi beklemeye başladım.
"Çağan buradan çıkarmazlar, direk yoğun bakıma iner." Sıla'nın pürüzlü sesi bana ulaştığında bakışlarımı kapıdan çekmeden onayladım onu.
Kendimi boşlukta gibi hissediyordum. Saatlerdir şu köşede oturmuş çıksın diye dua ederken şimdi çıkmış ve bitmişti.
Nefesimi serbest bırakırken gülümsedim.
"Bitti." Omzuma dokunan ellerle arkadaşlarımıza döndüm.
"Bitti kardeşim, artık bitti."
Onlara sarılırken gözyaşlarını silmeye çalışan Derin eli karnında geri çekildi.
"Hadi hadi gidelim, uyanır belki hemen."
Ya o da benim gibi aylarca uyanmazsa? Ben Azra kadar güçlü değildim aklımı kaçırırdım herhalde.
"Dua edelim de hemen uyansın." Hep birlikte asansöre yönelirken hepsi bu hastaneyi iyice bildiğinden beni de yönlendiriyordu.
Ben uyurken az gelip gitmemişlerdi tabi buraya.
Yoğun bakım katı fazla kalabalık olmadığı için şanslıydık ki herkes bir tarafa dağıldı. Sadece bekleyecektik. İlker tarafından tuvalete sürüklenmiş elimdeki kandan kurtulmam sağlanmıştı.
Geri dönünce herkesi aynı şekilde bulduk.
Şimdi Azra uyanacak ve evimize gidecektik, bu kadar basitti.
Jaluzilerle kapatılmış camın önünde dururken koluma girmiş olan iki kadına baktım.
Maria abla kafasını omzuma yaslamış ıslak kirpiklerini de kızına dikmişti.
Az önce annemle birlikte hastanenin ibadet yerine gittiklerini öğrenmiştim. Dua etmişlerdi sanırım.
Çay getiren İlker önce babamlara yönelirken kafamı duvara yaslayıp bu iki kadını sarmaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
ChickLit"Ben hayatta seninle aynı evde kalmam!" burnumu havaya dikip sinirle söylendim. Saçımı başımı yolacaktım şimdi sinirden. "Bende sana çok meraklı değilim ama mecburuz." Ya da bir dakika neden onun saçını başını yolmuyordum ki? ©️Tüm hakları saklıdır.