3; bir arkadaş

En başından başla
                                    

"Diyetteyim." dedi bakışlarını kaçırarak. Çatalını parmaklarının arasına almış, marul parçalarını didiklemeye başlamıştı.

"Sen bilirsin." dedim üzerine düşmeden, diyette olmasını gereksiz buluyordum ama kendi için bir karar verdiğinde onu bundan caydırmak gibi bir niyetim yoktu.

Randevunun geriye kalan kısmı oldukça eğlenceli geçti, Taehyung patateslerimden birkaçını yedi, salatasını bitirirken benim konuşmamı istedi, ben de ona bölümümde olanlardan bahsettim. Sonra onun bölümünde olup bitenleri dinledim, en sevdiği dersten ve gıcık olduğu profesörlerden konuştuk. Onu aldığım yere bırakmamı istemedi, yolun kenarında bir taksi geçmesini beklerken yan yana durduk öylece.

Çantama attığım telefonum yeniden çalmaya başladığında iç geçirerek Taehyung'dan özür diledim, Seokjin-ie hyung bu akşam o kadar çok aramıştı ki artık endişelenmeye başlamıştım. Bakışlarımı telefonun ekranından kaldırıp Taehyung'a çevirdiğimde, dudaklarında masum bir gülümsemeyle beni izlerken yakaladım onu. "Aç hadi," dedi kısık sesle.

"Uzun sürmez." diye güvence verdim Seokjin-ie hyung'un aramasını yanıtlamadan önce. "Alo? Hyung?"

"Yah, JK!" O kadar yüksek bir ses tonu kullanmıştı ki cihazı kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım, Taehyung karşımda kıkır kıkır gülmeye başladı. "Neden açmıyorsun?"

"Hyung, dışarıdayım." dedim beni serbest bırakacağını umarak. "Yurda geçince arayayım mı? Pek müsait sayılmam."

"Kiminlesin?" diye sordu ilgiyle. Bakışlarım yeniden Taehyung'u buldu, hyung'un sorusunu duymuş gibi, kocaman gözleriyle bana bakıyordu. Hattın diğer ucundaki Seokjin'i hyung'u unutup Taehyung'un kirpiklerini saymaya başladım, saniyeler birbirini kovalarken kalp atışlarım onlarla yarışıyor, Kim Taehyung içime yavaş yavaş ama kararlı adımlarla yayılıyordu. İç geçirdim istemsizce, Taehyung'un yanakları kızarırken Seokjin-ie hyung'un "Jungkook!" çığlığıyla geldim kendime.

"Bir arkadaşlayım." dedim. Taehyung'un tenindeki kızarıklık yok oldu resmen, bana öylece bakakaldı. "Sonra ararım." diyerek aramayı sonlandırdım, cihazı indirirken hoşlandığım adamdan başka bir şeye bakamıyordum. Yanımızdan bir taksi geçti, kaldırımda beklediğimiz için korna çalmıştı ama ikimizden de bir tepki alamayınca yoluna devam etti. Şimdi saniyeler kalp atışlarımın tozunu yutuyordu, Taehyung gözünü bile kırpmadan bana bakmaya devam ederken bulunduğumuz kaldırıma kıvrılıp ağlamak istiyordum. Sevgilim değildi, hyung'a sevgilimle dışarıdayım deseydim Taehyung'u zorlamış olacaktım ama sadece arkadaşım da değildi, hatta hiç arkadaşım değildi, geçen sene aldığım dersten bir sınıf arkadaşım desem Seokjin-ie hyung Taehyung'dan bahsettiğimi ama onun yanında olduğum için rahat konuşamadığımı anında anlar ve hattın diğer ucunda bağırarak sesini Taehyung'a duyururdu. Her şekilde bağlıydı elim kolum ve bir arkadaşım demek o an için en iyi seçenek gibi görünmüştü gözüme. Unuttuğum ayrıntı şuydu ki, Kim Taehyung beni gözü kapalı öldürürdü.

"Jungkook?" diye seslendi asır gibi hissettiren bir sessizliğin ardından.

"Taehyung?" diye mırıldanarak karşılık verdim yutkunmadan önce.

Anlamaya çalışıyormuş gibi başını hafifçe yana eğdi, o güzel gözlerini şüpheyle kısmıştı, kırmızı tutamlar onun hareketleriyle alnında dans ediyor, eylülün masum rüzgarlarına tutunuyordu. Konuşmadan önce o pembe ama rengine zıt bir şekilde hiç de masum olmayan dilini dudaklarında gezdirmişti. "Sen her arkadaşınla randevuya mı çıkarsın?"

Konuşabilmem için gözlerini üzerimden çekmesi gerekmişti, o bakışların altında nefes almaya devam edebilmem bile mucize gibiydi çünkü. "Taehyung..." dedim yavaşça, o benim arka tarafımda kalan bir taksiye el kaldırırken. "Benim arkadaşım yok."

Neden böyle bir şey söylemiştim, hiçbir fikrim yoktu. İlk randevum olduğunu ağzımdan kaçırdığım yetmiyormuş gibi şimdi bir de arkadaşım olmadığını söylüyordum. Taehyung'un bana acıyacak olduğu gerçeği, Chris yanımda olduğu takdirde ciğerlerimi söküp elime vereceği gerçeğinden daha çok acıtıyordu.

Taksi bulunduğumuz kaldırıma yanaştı, Taehyung arka kapıyı açmadan önce omzunun üzerinden bana tek kaşını kaldırdı. "Benim de sevgilim. Haberin olsun."

Böylesine güzel bir akşam nasıl böyle sonlanabilmişti, aklım almıyordu ama o kadar kötü hissediyordum ki yurda döndüğümde kendimde Seokjin-ie hyung'u arayacak gücü bulamamıştım. O da hala dışarıda olduğumu düşünmüş olmalıydı ki beni tekrar rahatsız etmemişti. Cooky'ye saat geç olduğu halde yiyecek bir şeyler verip küveti doldurdum ve henüz birkaç saat önce duşa girmiş olduğum halde kendimi suya gömüp buruş buruş olana kadar çıkmadım. İlk defa randevuya çıktığımı söylemiştim, hiç arkadaşım olmadığını söylemiştim, neyse ki bakir olduğumu söylememiştim ama ben bu kafayla birkaç dakika daha yanında kalsaydım kesin onu da söylerdim.

Belki bir gün söyleyebilirdim. Yıllardır Örümcek Adam'ım ben, diyebilirdim. Jeon Jungkook olmaya vaktim olmadı, hiç aşık olmadım, kimse de bana olmadı çünkü ortada aşık olabilecekleri bir Jungkook yoktu.

O zaman beni anlardı Taehyung. Birkaç yıllığına Jeon Jungkook olmaya karar verip buraya geldiğimde ona aşık olduğumu söylersem bana inanırdı böylece, bana acımazdı.

Düşündüğün gibi havalı olmadığım için üzgünüm, yazdım yatağa girdiğimde. Saat gece yarısını geçmişti, çoktan uyumuş olmalıydı. Telefon yastığımın yanında, öylece karanlığı izliyordum. Yarın sabah dersim vardı, uykumu almam gerekiyordu. Beni bir de Chris'in sorguya çekeceğini hatırlayınca yüzümü buruşturdum, yemekhanede olanlar bölüm arkadaşlarım tarafından duyulduysa yarın amfi benim için cehennemden farksız olacaktı.

Ben tam bunları düşünerek uyumaya hazırlanırken mesaj bildirim sesi odamda yankılanmış, gecem yeterince rezil olmamış gibi dünyam başıma yıkılmıştı.

Çünkü Kim Taehyung bana attığı mesajında salak, yazmıştı.





kısa olduğunun farkındayım ama yeni bölümü geciktirmeyeceğim, şimdiye kadar niye yazmadın derseniz de gözlüğüm kırılmıştı ve astigmatım olduğu için bilgisayar ekranımı göremiyordum ve gözlüğüm bir ay boyunca garantide kaldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kısa olduğunun farkındayım ama yeni bölümü geciktirmeyeceğim, şimdiye kadar niye yazmadın derseniz de gözlüğüm kırılmıştı ve astigmatım olduğu için bilgisayar ekranımı göremiyordum ve gözlüğüm bir ay boyunca garantide kaldı. dün gözlük geldi bugün de bölüm:)

the west wind // taekook [devam etmeyecek]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin