chevrolet || tyler durden (fight club)

En başından başla
                                    

Sarah omuz silkiyor, ayrıntılara takıldığı söylenemez. "Onun parası kendi kazandığım paranın yerini tutmaz." Hayatımda ilk kez zengin olup bu kadar idealist biriyle karşılaşıyorum. Gözüm Tyler'a gidiyor. Düpedüz, Sarah ile kuzey ve güney kadar zıtlar ama anlaşılmaz biçimde uyumlular. Bu gecenin sesli geçeceğine dair kendi içimde bahis yatırıyorum.

Tyler bana bir bakış atıyor ve o tanıdık sırıtış suratını kaplıyor. Sarah'a yanaşıyor, diyor ki: "Orantısız servet dağılışıyla ilgili ne düşünüyorsun?"

Yo, yo, sakın onu Dövüş Kulübü'ne dahil etme ya da Örgütlü Kaos Komitesi'ne falan.

Sarah omuz silkiyor tekrar, bu hareketi seviyor galiba. "Herkes emeğinin karşılığını alır." Emek mi? Tyler anlamamış biçimde kaşlarını çatıyor. Sarah bunu fark edip ona dönüyor. "Komünist falan mısın?"

Komünizm, Tyler'ı açıklamak için yeterli bir kelime değil.

Tyler beni şaşırtarak, kaşları çatıkken başını iki yana sallıyor. "Yo, tam sayılmaz." Kaşlarım istemsizce havaya kalkıyor ama aslında haklı, Tyler Rockefeller binasının yıkıntıları arasında ceylan avlamak istiyor, bu komünizm sayılmaz ya da Mona Lisa ile kıçını silmek istemesi de komünizm sayılmaz. "Sadece dışarıda emeğinin karşılığına alamayıp aç uyuyan çok kişi var, özgür olmayan, paranın kölesi olmuş..."

Sarah kollarını bağlıyor ve ufak bir gülümsemeyle beraber rekabetçi biçimde tek kaşını kaldırıyor Tyler'a bakarken. "Eğer emeğinin karşılığını alamadığını söylüyorsa yalan söylüyordur Tyler."

Bu şüphesiz Tyler'ın boynundaki damarlardan birini kabartıyor ya da aşağıdakilerden birini. Tyler rekabeti sever. Sarah'a bir adım atıyor ve burunları neredeyse birbirine değiyor. Sarah gülümsüyor ama Tyler ciddi. "Patronların çalışanlarını sömürmesi sırasında harcadıkları zaman da emek kısmına giriyor mu?"

Sarah kendini tutamayıp kahkaha atıyor ufak bir tane. Tyler resmen ona hayran biçimde bakıyor, şu aşk filmlerindeki gibi gözleri parlıyor, göz bebekleri içinde lamba var sanki. Sarah ellerini Tyler'ın boynunun iki yanına koyuyor. "Ah, Tyler," diyor. Tyler'ı daha önce içi giderken görmemiştim. "Emeğinin karşılığını alamayanlara elimden geldiğince yardım ediyorum. Babam bir davet için yüzlerce dolarlık bir elbise aldığımı sanarken ben ihtiyacı olanlara dağıtıyorum ve bu beni o saçma elbiseden daha çok mutlu ediyor." Tyler'ı neredeyse ruhunu teslim ederken görmemiştim. "Ben taşırma kabındaki o deliğim. Gerektiğinde kasadan para alıp dağıtıyorum."

Tyler'ın elleri Sarah'ın belini buluyor ve gözlerim önünde bunun gerçekleşeceğini bile bile bakmaya devam ediyorum. Sanki biri durdurma tuşuma basmış gibi. Tyler, Sarah'ın sırtını seri biçimde arabanın kapısına yaslıyor. Dudağına eğiliyor. Kaşları ve kasları gevşemiş, ufak bir gülümsemesi var. "Demek öyle." Diyor. Yarısı içilmiş sigarası bile yerde. Normalde izmarite kadar içer.

Sarah'ın dudaklarına eğiliyor ama Sarah onu bir anda durduruyor ve kokluyor. "En son ne zaman yıkandın?"

Ben bu soruyu kendime sormaya utanıyorum. Paper Street öyle bir yer çünkü.

Tyler kaşlarını kaldırıyor. "Paper Street'de oturuyorum."

"Annem oranın sabunlarını çok seviyor." Diyor Sarah. Acaba annesi kokoş arkadaşlarının yağlarıyla yıkandığını bilse ne tepki verir. Tyler'ı kendinden uzaklaştırıyor, diyor ki: "Neyse, önce seni yıkamam lazım."

Sarah direksiyonun başına geçtiğinde Tyler yine anlamamış biçimde ona bakıyor, ilk kez Tyler bu kadar çok anlamıyor. "Ne?"

"Benim evime gidiyoruz, seni yıkayacağım."

Empty BodiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin