1

3.1K 54 24
                                    

Bölüm uyarıları: alternatif evren

~

singing with all my skin and bone by likewinning

"Aklını kaçırdığını söylüyorlar," dedi Talia. Sesinde bastırılmış bir neşe vardı ve Jason haftalardır ilk defa öfke hissediyordu. Gerçek öfke. Kadın ona gazeteleri ve başlıklarını gösterdi. Başlıklar Joker'in ölümü ve Batman'in yakalanması için başlatılan operasyonlarla ilgiliydi.

Kimse onu bulamıyordu ya da durduramıyordu. Jason gerçekten deneyip denemediklerinden şüphe ediyordu. Evet; cesetler gittikçe çoğalıyordu, evet; Batman artık acı ve ölüm arasındaki o ince çizgiyi önemsemiyordu ama şehir yıllardır ilk defa daha güvenli ve temizdi.

Ah, Bruce.

-

Jason bir gece yarısı Talia'yı bırakıp gitmişti. Onu istediği zaman rahatça bulabileceğini biliyordu ama zaten muhtemelen gidebileceği tek yer olduğunu da biliyordu. Eve, ona.

"Senin tanıdığın adam olmayacak." Talia onu günler öncesinden uyarmıştı saçlarını yüzünden çekip parmaklarını kirli sakalında gezdirirken.

"Ne söylediğini bilmiyorsun," demişti Jason. Hiç bilmemişti.

-

Gotham'da kış günüydü. Ocak'tı, Noel ışıkları hala binalarda sallanıyordu, buz ve sulu karlar hala yerlerdeydi ve hiç kimse, ama hiç kimse sokaklarda değildi.

Jason onu nerede bulabileceğini biliyordu.

Yıllar geçmişti, Jason ölmüştü, ama yine de biliyordu.

Eve gidebilirdi. Kapı zilini çalıp, iki yaş büyümüş ama hala eskisi gibi deli dolu olan ve herşeyi bildiğini sanan bu oğlanı Alfred'e gösterip bir kalp krizi geçirtebilirdi. Ama yine de Bruce'u böyle görmesi gerekiyordu. Oralarda bir yerlerde, pelerininin ve maskesinin altında Bruce'dan bir şey kaldı mı görmesi gerekiyordu.

Ölmeden önce bile, bazen düşünürdü...

O kostümü giyince Bruce'un gerçekten yok olup gittiğini ve yerine başka birinin geldiğini düşünürdü. Onu en çok korkutan şeylerden birisi de buydu.

Çatıda bekliyordu. Kaç dakika geçmişti bilmiyordu ama Bruce gelip bir kaç metre arkasında durmadan saniyeler öncesinde onu hissetmişti. Nefes alıp verişini duymamıştı, şehrin boğuk gürültüsü dışında hiçbir şey duymamıştı, ama geldiğini biliyordu.

"Eğer merak ediyorsan," dedi Jason. "Bu gerçekten benim. Biliyorum inanılmaz ve çılgınca ve eğer istersen istediğin testi yapabilirsin ama bu benim."

Giydiği deri ceket, tişört, kot pantolon ve botlar ona küçük geliyordu. Bruce ceketinden tutup kendine çektiğinde ne bekliyordu bilmiyordu ama kesinlikle kolunu boynuna dolayıp onu kilitlemesini ve asılıp nefes yolunu kapatmasını beklemiyordu. Ve ardından vampir gibi koklayıp kokusunu içine çekmesini.

"Tanrım, Bruce," dedi Jason. Kalbi yerinden çıkmak istercesine çarpıyordu. Çatının üstü serin esen rüzgar sayesinde buz gibiydi ama Bruce'a bu kadar yakınken Jason bunu bile hissedemiyordu.

"Bir şey söyle," dedi Jason.

Bruce boğazını bir kere daha sıktıktan sonra bıraktı. Jason arkasını dönüp ona baktı. Çenesindeki kirli sakalları ve zırhında yaptığı değişiklikleri görebiliyordu. Kemerinde ne tür öldürücü aletlerin olduğunu biliyordu. Batman prensip meselesi olarak öldürmemeyi seçmişken bile onlar orada olurdu.

Bruce konuştuğunda sesi sanki yıllardır, Jason öldüğünden beri konuşmamış gibiydi. "Nasıl..." diye sordu. "Nasıl hayatta..."

Jason omzunu silkti. "Sadece şanslıydım, sanırım."

Bruce homurdandı. Jason bu homurdanmada milyonlarca şey duydu, milyonlarca soramadığı soruları duydu. Tanrım, Jason özlemişti.

"Ne zamandır?"

Bu aldatıcı kısmıydı. Talia onu buraya Bruce'a katılıp şehre diz çöktürebilmesi için göndermişti çünkü Bruce hala yapamamıştı.

Ama Talia lanet olası bir kaçıktı ve anlamıyordu. Anlayamazdı. Ne kadar Bruce'a aşık olduğunu düşünürse düşünsün.

Hiçbir fikri yoktu.

"İki yıl," dedi Jason. "Gerçi bu sürenin sadece yarısında aklım başımdaydı."

Bruce'un maskenin altındaki gözlerini göremiyordu, yeterince göremiyordu, ama değişikliği hissedebiliyordu. Acıyı hissedebiliyordu. Buraya Bruce'u kurtarmak, çekip çıkarmak için gelmişti ama tek yaptığı önünde dikilip teşekkür ederim diyememekti.

Joker hakettiğini bulmuştu ve Bruce bunu Jason için yapmıştı.

Jason ona uzandı ama yapmak zorunda olduğu için değil, ihtiyacı olduğu için. Bruce maskesini çekip çıkardı ve yorgun bakan gözlerini ortaya serdi. Yaşlanmıştı, her zamankinden daha yaşlı görünüyordu. Jason şakaklarında belirmeye başlamış gri tutamları görebiliyordu. Gözleri kanlanmıştı. Elini kaldırıp parmaklarının dışıyla kirli sakallarını okşadı, parmaklarını saçında gezdirdi, kendisini ona yaslayıp kendine has kokusunu içine çekti.

Jason iki yılda büyümüştü. Artık o bir buçuk metre boyundaki, Bruce'a uzanmak için neredeyse ağaç gibi ona tırmanmak zorunda olan çocuk değildi. Ama yine de ayak uclarına kalkması gerekmişti. Kollarını Bruce'un boynuna doladığında adam kafasını eğdi ve "Seni hayalkırıklığına uğrattım, Jason," dedi.

"Hayır," dedi Jason. Bruce ellerini beline koymuştu. Gözlerinin içine baktı, aynen herşey yaşanmadan önceleri yaptığı gibi. "Onları hayalkırıklığına uğratmış olabilirsin, ama beni değil."

Bu bir teşekkür değildi. Ama bir suçlama da değildi. Sadece o ve Bruce vardı. İhtiyacı olan herşey. Gotham'ın kalanı bekleyebilirdi.

one shots | jason toddWhere stories live. Discover now