"Allah yardımcınız olsun" dediğinde yine bütün kelimeleri ingilizce söylese de "Allah" kelimesini türkce söylemişti.
Ve Allah üzerine ettiği yemini hatırladı adam. Tam cesaretini toplayıp bir şey söyleyecekti ki, Hüzün Eflin adamın yanından geçip gitti."Huuuzun" diye seslendi Olric arkasından, bunun yalnış olduğunu bile bile. Ve Hüzün durdu. Ama yüzünü dönmedi.
"Özür dilerim" dedi adam, yine aynı o geceki gibi bir samimiyetle.
"Gerek yok bayım. Özür dilemenize gerek yok" diyerek arkasına bile bakmadan gitti.
Olric gözden kayb olanadek giden kadını izledi.
Gitmeli miydi peşinden? Gitmemeli miydi?
Doğru olan neydi? Yalnış olan peki? Ve sorularla çelişkiler savaş çıkardı adamın beyninde. Kalktığı koltuğa tekrar oturdu. Başını avuçları arasına aldı.
Düşündü, düşündü, düşündü. O geceyi düşündü. O samimiyeti, o itirafları ve o geceki kadını. Bam başka biriydi. Biraz önce ameliyathaneden çıkan kadınla, o geceki kadın bam başka insanlardı."Bayım dedi, adımı bildiyi halde bayım dedi" diye geçirdi Olric içinden." Hiç tanımamış gibi bayım dedi, sanki onca konuşmayı hiç yapmamışız gibi"
Kendini odasına atan Hüzün bu adamı burda görmeyi beklemiyordu. Onun gittiğini sanıyordu, verdiği sözü tuttuğunu ve bu şehri terk etdiğini sanıyordu. Ama o burdaydı. Üstelik beraber kaldıkları otelin barmenini hastaneye getirmişti. Evet, Hüzün Eflin barmen kadını tanımıştı. Çünkü onları küçük kek parçasının üstündeki mumu üflerken görmüştü. Ve şimdi barmen kadın iş kiyafetinde de değildi. Bir an için düşünmedi değil.
"Bu adam bu kadınla birlikte olmuş olabilir miydi? Tamam kadın adamdan büyük ola bilir ama, bu ilginç bir durum değildi. Kendinden yaşca kat kat büyük kadınlarla birlikte olan adamlar vardı. İyi de, bu neden beni ilgilendiriyor?" diye kendini kınadı.
"Kendine gel, kimle birlikte olursa olsun. Sana ne?
Sen bunu düşüneceğine, içini kime açtığını düşün". Kapı tıklatır gibi işaret parmağını kırarak başını tıklattı."Bu boş kafayla nasıl doktor ola bildin, onu merak ediyorum" diyerek kendiyle alay etmişti ki, pencereyi açtı.
Buz gibi hava bedenini üşütürken ciğerleri soğuk havadan derin bir nefes ödünç aldı. Ve ödünç aldığı o derinlikle de geri iyade etdi aldığı nefesi.
Oturdu. Ne yapacağını bilemedi. Kah oturup kah kalktı.Ve aynı davranışları sergiledi koridordaki adam. Sigara içmesi gerekiyordu. Zar zor kendini dışarıya attı. Karşılaştığı manzarayı bozmadan, saatlerce izleye bilirdi. Havanın soğuğuna aldırış etmeden, gecenin bir vakti yine o hastanenin arka bahçesinde, yine o bankta, ve yine bankın sol tarafında oturmuştu. Başını bankın arkasına yaslamış, yıldızlarla dolu olan gök yüzünü izliyordu kadın.
İçtiği sigarayı bitiren adam, ona yaklaştı.
"Konuşa bilir miyiz?" diye sordu.
Kesin bir dille "hayır" dedi Hüzün, gözlerini gök yüzünden ayırmadan.
"Lütfen" dedi adam.
"Olmadı" dedi kadın.
"Olmadı bayım. Yada yalnış oldu. Siz daha gerçekci bir sahtekarlıkla ısrar etmeliydiniz, ben de gitmenizi istemeliydim. Ve sonra bayım..." dedi ve duraksadı Hüzün Eflin.karşısında duran adamı farketti, ama gözlerini ısrarla gök yüzünden ayırmadı.
" Sonra siz beni övmeliydiniz ve ardından, gitmeniz karşılığında benden bir gece istemeliydiniz. Ve ben saçma sapan, olmayan bir gerekçeyle size güvenip o geceyi konuşarak sizinle geçirmeliydim. Sonra size beni anlatmalıydım. Dünümü, bugünümü. Acılarımı, yaralarımı ve siz bayım, beni inandırmaya çalışmalıydınız. Bu anlattıklarımın, bur daha karşıma çıkmayacak bir yabancıyla bir dertleşme olduğuna beni ikna etmeliydiniz".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZÜNLÜ BİR ADAM.
RomanceSiz...tanımadığınız bir kadını yazdınız mı hiç? Oysa ben... asla tanışmayacağım bir kadını kaleme aldım. Yıllar geçse bile, asla karşılaşmayacağım bir kadını. Ellerini tutmayacağım, gözlerine bakmayacağım ve asla kokusuyla tanışmayacağım bir kadını...
BÖLÜM 7
En başından başla