"Zavallı," diye fısıldadım ona uzaktan bakıp. İstesem ön kapıdan bile çıkıp giderdim ama yine de riske atmadım.
Arka bahçeye doğru giderken aynı anda botlarımı da aceleyle giymeye çalışıyordum. O esnada bir mesaj geldi ve hayli yıpranmış eski telefonum büyük bir gürültüyle çınladı. Ağzımdan küfür kaçmasına son anda engel olmuştum. Yetimhanenin büyük bahçesinde melodi normalinden daha fazla yankı yapmıştı. Arkama bakma cesareti göstermeden arka bahçeye ulaştım ve kesilip, yırtılmış tellerin arasına dalmak için kendimi yüksek duvardan yukarıya doğru ittim. Bu telleri ilk yırtan bendim. Ben ve Yetkin. Ve işte kalbime çökmeye hazır ihanet duygusu anında kendini belli etmişti.
Ellerimle tellere tutunup kendimi yukarı çekmek zorlayıcıydı. Normalde kızlarla birbirimize yardım ederdik ya da çoğunlukla Yetkin beni almaya gelirdi. Bu gece ise yoktu. Ona gelmemesini ben söylemiştim. En yakınım dediğim tek insanı bile yalanlarımla kandırıyordum. Normalde olsa gecenin bir vakti beni bu sokak arasında tek başıma bırakmazdı ama onu ikna etmiştim.Yetkin her zaman bana inanmayı ve güvenmeyi seçmişti. Onu hak etmediğimi her zaman hissediyordum ama o benimle arkadaş kalmak konusunda oldukça ısrarcıydı. Bu da onun kendine attığı en keskin darbeydi. Bana güvenmemeliydi.
Yetkin haftanın dört günü vardiyalı bir şekilde bir kafede baristalık yapıyordu. Bu gece de onun çalıştığı gecelerden biriydi. Genelde onun çalıştığı geceler yurttan tek kaçardım ve birlikte vakit geçirirdik. Ve bu gece yine yurttan kaçacaktım ama bu sefer gideceğim yer onun yanı olmayacaktı. Duvarın diğer tarafına atladığımda gelen mesajı açtım.
"Seni almaya gelebilirim, yirmi dakika molam var."
Tabii ki de mesaj Yetkin'dendi. Çalıştığı kafe Bahçelievler'deydi. Kaldığımız yurt ise Beşevler taraflarındaydı yani metroyla bir durak kadardı.
"Güvenlik etrafı dikizliyor, yurttan çıkamıyorum bu gecelik boş verelim... Sen keyfine bak."
Bu cevabım onu rahatlatmaya yeterdi. Sokaktan ayrılıp caddeye çıktığımda bambaşka bir kalabalıkla karşılaştım. Ankara'nın en hareketli caddelerinden birinde olduğumun farkındaydım ama yine de bu kalabalık gözümü korkutuyordu. Kalabalığın çoğunu üniversite öğrencileri oluşturuyordu. Ben de öğrenci gibi gözüküyordum, üniversite öğrencisi..
Kendimi gerçekten böyle bir şey yaşarken düşlemeye çalıştım.
Bir ailem var ve ben üniversite kazanıp şehir dışına gidiyorum. Hoş, bir ailem olsaydı onları asla bırakıp gitmezdim. Ailem kazanmam için her şeyi yapıyor. Yapamadığım matematik soruları için özel bir öğretmen bile tutuyorlar mesela. Hayali bile beni gülümsetmeye yetmişti. İçi boş bir gülümsemeydi bu.
Lise son sınıfa gidiyordum. Yaşım resmiyette on sekiz görünüyordu ama bir yaş daha büyük veya küçük olabilirdim. Tam doğum tarihimi bilen kimse yoktu. Yurtta sınavlarımızla ilgilenen tek kişi psikoloğumuz Derya Hanım'dı. O da işini yapıyordu kendince. Bunun eksikliği ile yaşamak her geçen gün daha da zor bir hale geliyordu. Sonuca yaklaştıkça her bir duygu daha katlanılmaz oluyordu.
Yer altına inen merdivenlere vardığımda soluklarım hızlanmıştı birkaç durak sonra Kızılay'a varacak ve aylardır aradığım bilgilere ulaşacaktım.
Metro sakindi. Benimle birlikte birkaç kişi son araca yetişmişti. Bu saatten sonra başka bir sefer daha yoktu. Çoktan gece yarısını geçmiştik. Bir sonraki durakların adını monoton bir sesle tekrar eden kadını dinleyip siyah camdan kendi yansımamı izliyordum. Metronun içi hayli soğuktu ve floresanlar cızırtı yapıyordu. Camdaki yansımam bana ifadesiz bir suratla bakmaya devam etti. Bir sahtekârın bakışları diye geçirdim aklımdan. Bundan sonra aynada bakacağım surat sahtekârlığımın izlerini taşıyacaktı ve bunu benden başkası göremeyecekti. Sonunda Kızılay durağına vardığımızda hızlıca ayaklandım. Yer altından çıktığımda rüzgâr şiddetlenmişti. Etrafıma şöyle bir bakındım, tam telefonumu çıkaracaktım ki arkamdan biri adımı seslendi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞÜPHE
Teen FictionHer şeye karşı şüpheli olan bir kız, Hayatında hiç tatmadığı duygular, Ve bu duygular uğruna yaktığı hayatlar. O hiç bir zaman anne şefkatini tatmadı, bir babanın güveni kalkan olmadı ona, tek isteği yalancı duygularla da olsa kendini kandırmak... ...
1. BÖLÜM ''KAÇIŞ''
En başından başla