§ F İ N A L §

En başından başla
                                    

Mahir ise Cesurla hiç ağız dalaşına girmeden, "Lavini görmek için geldim." Dedi. "Seninle işim yok."

Cesur imalı bir gülüşü ortaya bıraktı. "Karımdan bahsediyorsan benimle de işin var demektir, dostum!"

"Seninle dalaşmayacağım boşuna uğraşma." Mahir rahattı.

"Bu kötü, çünkü ben yapacağım."

Karın boşluğuna dirseğimi acımadan geçirdim, ağzından sert bir nefes kaçırırken öne doğru bükülmemek için kasılıp sessizce küfretti. Parmakları omzuma sımsıkı tutunmuştu.

"Gelmişken sana bir kahve yapayım." dedim Mahire masumca gülümseyip. "Nasıl içersin?"

"Zahmet etme." Cesura aldığı darbeden rahatlamış bir bakış atıp, "Buna vaktim yok." Dedi.

"Ama gecemizi mahvetmeye var."

Mahir gözlerini devirerek kol saatine baktı. "Elbette kahveni içmek isterdim fakat yola çıkmam gerek gece yarısı uçağım var-"

"Nasıl?" dedim artık ağırlaşan Cesurun kolunu omzumdan itip. "Nereye gidiyorsun?"

"Amerika."

Cesur ellerini birbirine vurdu. "Ah bu mükemmel bir haber!" Gururlanmış bir baba gibi, "Git ve fırsatların peşine düş evlat." Diye heyecanla ulusa seslenir gibi yükseldi.

"Cesur kes artık sesini!" Diye bağırdım.

Ellerini suçsuz olduğunu göstermek için havaya açtı. "Bana niye bağırıyorsun karıcım, destek olmaya çalışıyorum burada."

Mahir alayla güldü. "Değil mi, bana karşı olan bu sevimli tutumun gözlerimi yaşarttı doğrusu."

"Buraya veda etmek için geldin, doğru mu?"

"Seni görmeden gidersem olmazdı."

"Dönmeyecek misin?"

"Bilmiyorum, muhtemelen hayır. Burada pek akrabam kalmış sayılmaz, orada yeni bir iş kurmayı düşünüyorum... Belki de bir iki ajansla görüşürüm." Bana ve Cesura baktı.

"Ne demek kalmadı. Ben varım ya."

"Onu kandırma karıcım."

"Sen bir sus."

Cesur omuz silkti.

Mahir, "O gün babam öldüğünde sana denk geldiğim için çok şanslıyım, hep öyle hissedeceğim, iyi ki seni tanımışım. Aksi halde ben kötü şeyler yapabilirdim anlarsın ya." Başımı salladım. "Ama benim orada zaten kurulu bir düzenim vardı cenaze için gelmiş, dönememiştim. Buralarda fazla oyalandım. Zamanı geldi."

"Anlıyorum..."

"Çok duygusal bir an..." Dalga geçen Cesura bir dirsek daha geçireceğim an yanımdan kalkıp yemek masasına yaslandı. Pislik!

Mahir ayağa kalktığında boyuna yetişip boynuna sıkıca sarıldım. "Seni özleyeceğim." Kolları beni sardı.

"Ben de."

"Beni görmeye geleceksin ama?"

"Randevu almam gerekmeyecekse?" Gülüştük.

"Şimdi bu drama dayanamayıp bayılacağım." dedi somurtarak geride beklerken viskisine maşayla buz ekleyen Cesur. Homurdanmaları asla bitmiyordu.

Kıskanç köpek!

Bir süre daha iç içe geçmiş bedenlerimiz usulca ayrıldığında Mahir gülümsedi ve saçımı öptü. "Seni ararım." Deyip önümden geçti.

S O N B A K İ R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin