Yade Piroz arkamdan yetişmişti, kapıyı tıklatıp;
"Kızım iyi misin?' Diye sordu. Hemen yüzüme bir su çarpıp kapıyı açtım. Anlamsızca Yade Piroz’un yüzünde memnun olmuş gibi bir ifade vardı. Ona garip garip bakınca bana gülerek;
"İyi misin kızım?" Diye sorusunu yineledi.
"İyiyim nenem, kahvenin kokusu nedense midemi bulandırdı, dedim. Yade Piroz ise gülerek;
"Tam tahmin ettiğim gibi"dedi. Açıkçası anlamamıştım.
"Nasıl yani?"
Piroz nene koluma girerek;
"Gel kızım otur" deyip beni oturttu ve;
"Sanırım sen hamilesin" dedi
Bir an ne dediğini algılayamadım. Nasıl ya olabilir miydi?
"Yok nenem ben midemi üşütmüşümdür," dedim kekeleyerek. Yade Piroz gülerek;
"Sen öyle diyorsan," dedi imalı bir sesle ve devam etti;
"O zaman Baran oğlumu arada gelsin bir hastaneye gidin."
Hamile olma düşüncesi beni heyecanlandırdığı için Baran’ı aramaya karar verdim. Odama çıkıp Baran’ı aradım fakat Baran’ın telefonu kapalıydı. Sabah toplantıda olacağını söylemişti ama… Bu heyecanla bekleyemezdim. Hemen hazırlanıp aşağıya indim, Yade Piroz hala salondaydı, ondan izin alabilirdim. Yanına gidip;
"Nenem Baran telefona bakmadı, sanırım toplantıda."
"Öyle mi o zaman ben seninle geleyim."
Aslında gelse iyi olurdu ama onunda ayakları çok ağrıyordu. Bu yüzden;
"Olmaz nenem ben giderim" dedim.
"Olur mu öyle şey?"
"Olur olur."
"Tamam o zaman adamlardan birisi seni arabayla götürsün."
Bu fikir hoşuma gitmişti.
"Tamam nenem" bu sözlerimden sonra Yade Piroz ayaklanıp adamlardan birisine beni götürmesini emretti.
Arabaya yerleşip heyecanla hastaneye gitmeyi bekledim. Şoförde binince hastaneye yol aldık. Nasıl geldiğimizi anlayamamıştım bile, hızlı adımlarla hastaneye yöneldim. Randevu almadığımdan dolayı biraz beklemek zorunda kaldım. Odaya girdiğimde beni genç bir bayan doktor karşıladı. Yüzünde sıcak bir tebessüm vardı. Elini uzatıp;
"Merhaba ben doktor Hale"dedi. Bende elini sıkıp;
"Bende Havin Kozan" dedim. Elimi bıraktıktan sonra masasının önünde ki koltukları gösterip;
"Şöyle oturun."
Dediğini yapıp sağdaki koltuğa oturdum. Tam konuşacaktım ki Hale hanım sözümü kesip;
"Durun tahmin edeyim, hamile olabileceğinizden şüpheleniyorsunuz"dedi.
Bende dediğine gülerek karşılık verdim. Açıkçası biraz utanıyordum. Yerinden kalkıp;
"Sizi şuraya alalım" diyerek beni eliyle sedyeye yönlendirdi. Sedyeye yönelip uzandım. Hale hanımın yüzünde çok sıcak bir tebessüm vardı. Gerçekten çok samimi biriydi, oldukça da güzeldi. Uzun kahve saçları onunla uyumlu açık kahve gözleri ve esmer teniyle bütünlük oluşturmuştu. Düşüncelerimi Hale hanımın sesi bozdu;
"Şimdi Havin’ciğim karnını açman gerekecek" dediğinde karnımı açtım. Karnıma soğuk bir jel sürmüştü hafif irkilmiştim. Elinde ki aleti karnımda gezdirmeye başladı, dikkatle ekranı izliyordu. Yüzündeki hafif bir tebessümle bana dönüp;
"Tebrik ederim, üç haftalık hamilesin!" demesiyle sağ gözümden bir damla yaş süzüldü, bir rivayete göre ilk göz yaşı sağ gözünden akarsa mutluluktanmış, buna daha da çok inanmaya başlamıştım. Hale hanım bana bakıp;
"Şimdi de bebeğimizin durumuna bakalım" dedi ve tekrar işine döndü. İşi bitince bana az öncekinden daha ciddi bir ifadeyle ;
"Karnınızı silin Havin hanım sizinle bir şey konuşmam gerek."
Sözleriyle telaşlanıp karnımı sildim ve aceleyle Hale hanıma yöneldim. Bebeğime bir şey mi olmuştu? Onu şimdiden benimsemiştim. Koltuğa oturduğumda Hale Hanım söze başladı;
"Havinciğim bünyen çok zayıf, doğal olarak düşük yapma oranın yüksek, çok dikkatli olmalısın."
Geçekten çok endişelenmiştim, bebeğimi kaybedemezdim , o benim canımdandı. Oturduğum koltukta dikleşip;
"Ona bir şey olmasına asla izin vermem daha dikkatli olacağımdan emin olabilirisiniz."Hale hanım tekrar eski tebessümünü takınıp;
"Sen çok iyi bir anne olacaksın, onu bu kadar çabuk kabullenmen gerçekten çok hoş."
Ona tebessüm etmekle yetindim.
Odada işim bitince Hale hanıma teşekkür edip hastanenin çıkışına yöneldim. Tabii birde çıkarken ultrason kağıtlarını almayı unutmamıştım. Aslında ilk başta tek olduğum için üzülmüştüm ama içimde bir can taşıdığımı öğrenince üzüntüden eser kalmamıştı. Hastaneden çıktığımda şoförü göremedim bu yüzden biraz bekledim ama hâlâ yoktu. Halbuki bana burada bekleyeceğini söylemişti. Arkamdan gelen tanıdık sesle kafamı arkaya çevirdim.
"Havin." Bu Alaz’dı, onu gördüğüme şaşırmıştım.
"Sen ne yapıyorsun burada? "
"Asıl sen ne yapıyorsun hastanede?" Dedi. Sesinde merak vardı.
"Hiç üşütmüşüm onun için geldim."
"Bana yalan söyleme, hani o kocan? Hastaneye bile getirmiyor karısını." Açıkçası bu lafına üzülmüştüm. Şu an Baran’ı gerçekten yanımda istemiştim.
"Onun işleri vardı."
"Her neyse hadi gel seni eve bırakayım."
"Hayır hayır şoför gelir birazdan ben onunla giderim."
"Hani şoför, sabahtan beri seni izliyorum seni bıraktıktan sonra o gitti.?
"Nereye gitti?"
"Ne bileyim ben, gitti işte hadi gel."
"Sen beni mi takip ediyorsun" diye çıkıştım Alaz’a.
"Ne alakası var bir arkadaşımı getirmiştim tesadüfen seni gördüm."
"Tamam ben taksiyle giderim, gerek yok."
"Havin uzatma işte, alt tarafı eve bırakacağım, bu kadar mı nefret ediyorsun benden" dedi.
Bu sefer de vicdan yapıyordu. Mecburen kabul ettim. Arabaya bindiğimize Alaz kemeri bile takmadan hızlıca arabayı sürmeye başladı. Konağın olduğu tarafa girmediğimizi fark edince;
"Alaz nereye gidiyoruz?" Diye telaşla sordum. Ama beni takmamıştı. Daha yüksek bir sesle;
"Alaz nereye gidiyoruz? "Diye tekrar ettim. Bu sefer kafasını birkaç saniye bana döndürüp tekrar yola baktı ve konuşmaya başladı;
"Senin o adamla mutlu olmadığını biliyorum, seni ancak ben mutlu edebilirim."
Resmen şok olmuştum, hala vazgeçmemişti.
"Alaz saçmalama ben kocamı seviyorum ve bir bebeğimiz olacak!"
Sözlerim üzerine Alaz kısa çaplı bir şok geçirip;
"Ne!!!!" diye bağırıp frene bastı ama araba durmamıştı Alaz bir anda;
"Lanet olsun, frenler tutmuyor" dedi.
Allah’ım şimdi ne olacaktı.
Bölüm Sonu...🌻🌻🌻
—————
Evet bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alayım. Nasıl buldunuz???
Yorum ve votelerinizi bekliyoruz yukarıda da belirttiğim gibi;
Yorum:50
Vote:100
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Teen Fiction********** Bazen tüm sözler tükenmiş. Tüm yollar kapanmış. Tüm ihtimaller tıkanmıştır. İşte o anda içinde iki ses yükselir. Biri "sabret" diğeri "isyan et" der... Hangisine uyacağını kaderin çizer... **********
34.Bölüm🍀🍀
En başından başla