Gökçe gülmemek için dudaklarını ısırdı.
"İnşallah çok karatlı maratlı bir şey değildir!" diyerek mırıldandı.Kenan oflayıp pufladı, sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Şampanyasını yudumladı. Gökçe'nin tabirine gözlerini devirdi,
"Tabii ki çok karatlı bir şeydi! Off, nerde düşürdüm..."Gökçe'nin kendisine eğlenir tonda, alaycı gülüşüne dayanamadı az sonra kendi de gülmeye başladı. Gökçe'yi kolunun altına aldı. Diğer eliyle iki elini kucağında tuttu. Önce saçlarının üstünden, sonra anından öptü.
"Benimle evlenir misin? Hala lisedeki aptal aşığınım Gökçe. Belli oluyordur zaten."
"Hı hı oluyor! Evlenirim şapşal! İstersen yüzük işi aramızda sır kalır hatta."
"Valla mı? Aslansın Gökçem! Kimseye anlatmayalım bu rezilliğimi. Ben zaten kuyumcu değil boksör olacaktım bıraksalardı! Hayır yani kuyumcu bir adamın yüzüksüz evlilik teklif etmesi ne kadar saçma dersen? Biliyorsun ilk hayalim değildi, baba mesleği..."
"Tamam tamam."
Sarmaş dolaş oturup şampanyalarını yudumlayarak yüzüğü havaalanında bulup bulamayacaklarını ve dönüşte düğün yapıp yapmayacaklarını konuştular. Kenan -illa bir kutlama yaparız, diyordu. Gökçe ise ailelerinin olmadığı bir kutlamaya sıcak bakmıyordu. Yine fikir ayrılığına düştüler. Gökçe Kenan'ı kutlama konusunda 'Tamam dönünce bakarız' deyip sakinleştirmişti güya ama kendi aklı hala yüzükteydi, dayanamayıp sordu,
"Kenan çok pahalı mıydı?"
"Gökçe hatırlatmasana!"
"Ay içime dert oldu, X-rayin oralarda düşmüştür dimi, valizleri alırken filan?"
"Umarım."
"Çok mu pahalıydı?"
"Benim derdim fiyatı değil üstelik, şu an olmayışı!"
"Aşkım üzülme sağlık olsun. Neticede birlikteyiz."
"Haklısın tabii de... Aşırı unutulmaz bir teklif yapmak için bu kadar kasarsan aha böyle olur, mal Kenan! Deniz mi beddua edip duruyordur nedir ya! Başlayacam bahtımın ızdırabına! Tövbe yaa!"
Kenan ikinci kadeh şampanyasını umduğu gibi bulutların üstünde toz pembe romantik bir sahnede değil, biraz sancılı bir şekilde içti. Gökyüzünde romantik evlilik teklifini pilotun anons etmesi ve diğer yolcuların da bu ana dahil olması planını da yüzüğün kayboluşuyla gerçekleştiremediği için ayrıca hayıflandı.
Gökçe hem üzgündü hem adamı neşelendirmek için şakalar yapıp dalga geçti. Ne kadar aşık olursa olsun, onlar günün sonunda hala liseliydiler ve birbirleriyle dalga geçip hala 17 yaş seviyesinde atışmaktan hiç vazgeçemeyeceklerdi.
Kenan'ı az sonra dirseğiyle dürttü,
"70 bin?" dedi muzipçe sırıtarak."Ne?"
"Yüzük, 70 bin var mıydı?"
Kenan gözlerini çevirdi küçümser bir tavırda.
"Pes yani Gökçe!""Ay daha mı pahalı?! 100 bin?"
"Suuusss!"
Derken Kenan gözlerini yumup başını arkasına yaslamış yüzüğün nerde düşmüş olabileceğini düşünüyordu.Gökçe dudaklarını kemirerek sustu, Kenan'ın kolunun altına sokuldu. Yüzük filan umrunda değildi daha bir çok yaşamsal maddi detay umrunda olmadığı gibi...
Mesela yaşayacakları yer... İkisi de bunu içten içe düşünüyorlardı elbette ama kimse uzun uzadıya dile getirecek kadar önemli bulmuyordu, nasılsa bu detaylar kendiliğinden hallolacak şeylerdi. Yıllar sonra ve bunca badireler atlatmışken, geldikleri bu noktada elele, göz göze olma mutluluğunun önüne geçebilecek hiçbir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Kalınmış - Tamamlandı
RomanceKeşke denen sözcüğü lügattan söküp alsalar, her hecesiyle ve harfiyle Onun, göğüs kafesine ekseler; keşkeden daha büyük bir pişmanlık kelimesi yeşertirdi içinden... #keşke etiketinde 1. ⭐️
36. Her Şey Güzel Olacak
En başından başla