''Bahadır azgın şu an."

Start from the beginning
                                    

Ecem annesiyle babasının salondan ayrılmasını gözleriyle takip ettikten sonra kapanan kapıyla birlikte sevinç çığlıkları atarak üzerime zıpladı. ''Oh canıma değsin, kimse de en yakın arkadaşıyla aynı evde kalmıyor demez artık. Götlerine girsin!'' kapak yaparak kendi etrafında dönüyor, odada gördüğü her eşyaya el hareketi çekiyordu. Gülmek istesem de içimde, abisine aşık olan tarafım buna izin vermiyordu. Her şey daha zor olacaktı benim için. Göz görmeyince gönül katlanıyordu da, ya görünce nasıl katlanacaktı?

''Aşkım kimse sana en yakın arkadaşınla kalmıyorsun diye bir şey demiyor zaten, sakin olur musun?'' bana kızgın kızgın baksa da bir süre sonra sırıtarak koltuğa bıraktı kendini. ''Misafir odasını ayarlayacağız sana. Gör bak ne çok mutlu olacaksın bizimle, hele bir Bahadır bizimle kalacağını duysun. O zaman gör asıl olayları!'' kaşlarımı kaldırsam da sorma isteğimi bastıramadım. ''Ne olayları? ne olacakmış?'' dudaklarını birbirine bastırarak ''Bilemem valla. Göreceğiz.'' dedi. Ürperdim, konuşmanın en başından beri bunu düşünüyordum. Ne diyecekti? ne yapacaktı?

Biraz daha üstelersem garip kaçacağını düşündüğümden boşvermiş gibi davranmaya karar verdim. ''Aman ne göreceksek görelim, Semih'in kalacağı zaman yine üstüme çullanmasından korkuyorum ben!'' isyanım sahteydi, biliyordu. ''Çok rahatsız olursan benim yanımda da yatabilir.'' gözlerini kocaman açarak ellerini önünde salladı.

''Yerimde de yatabilir diyecektim bakma öyle dilim sürtüştü.'' sırıtarak kafasına geçirdim bir tane. ''Sürtüştü denmez ona gerizekalı.'' bu kadar saçma bir dil sürçmesinde bile Semih yerine sevinmiştim. Kim bilir beraber olsalardı, beraber olsaydık ne kadar mutlu olurduk. ''Neyse anladın sen.'' sırıtmayı sürdürdüm. ''Hı hı anladım ben.''

-

Saçlarımı kurulayarak baş havlusunu kenara astım. Onları kestirmek farz olmuştu çünkü kör olmama bir kalmıştı ve böyle devam ederse önümü göremez hale gelecektim. Altımdaki havluyu biraz daha sıkı sararak saçlarımı -en azından önümü görebilecek kadar- düzelterek bal rengi gözlerimi incelemeye başladım. Annem küçükken ela gözlüm diye sevse de gözlerim bana onu hatırlattığından ısrarla ela olduğunu reddediyordum, bal yeterliydi.

Dudaklarımı büzerek ıslık çalmaya başladım. Geçen hafta izlediğim animenin tatlı melodisi ağzıma takılırken, bunu dışarıda bir yerde çaldığımı ve o melodiyi tanıyarak Junjou Romantica izlemiş birisiyle karşılaştığımı düşündüm. İçim kelimenin tam anlamıyla ürperip, tüylerimi diken diken ettiğinde kafamı iki yana sallayarak banyonun kapısını açtım. ''Hassiktir!'' geçirdiğim şokla beraber elimi kalbime götürerek diğeriyle de havlumu tuttum. Düşme riskini göze alamazdım. Kalbim yerinden çıkacak gibi çarpmaya başladığında derin nefesler alarak sakinleştirmeye çalıştım. Kendimi değil ama en azından kalbimin acilen sakinleştirilmesi gerekiyordu.

"Bizde kalıyormuşsun.'' dedi karşımdaki nadir gülen surat. Soğukkanlılığını koru, soğukkanlılığını koru.
"Böyle ani karşılaşmalara alışsan iyi edersin.'' Diye eklediğinde omuz silkerek yarım ağız güldüm. Havalı gözükmem gerekiyordu. ''Asıl sen banyondan yarı çıplak çıkışlarıma alışsan iyi edersin.'' Tanrım! kesinlikle havalı gözükmekten bahsettiğim bu değildi. Sustur beni!

''Tamamen çıplak çıkmana alışmayı tercih ederim.'' zihnimde tavana ip bağlayarak onu boynundan geçiren ve düşünmeden üstünde durduğu sandalyeden atlayan görüntüm belirdi. Ne demişti o? tamamen çıplak. çıkmak. alışmak. tercih. etmek.

''Sevgilin bu kadar boşluyor yani seni?'' dedim dalga geçer gibi. ''Bu kadar düştüğünü bilseydim onunla konuşurdum. Alo? evet Bahadır çok azgın şu an. Hıhı, lütfen onunla sikiş-'' yatağında duran yastığı suratıma fırlatarak ''Defol odamdan!'' diye parladı.

Sesimi kesip daha sonra kendime küfür etmek üzere hızlı adımlarla odasını terk ettim. Suratımı görseniz yardım etmeye çalışır, yaptıklarımı duysanız suratıma tükürürdünüz. Bazen vereceğim tepkileri ayarlayamıyor olsam da, bu sefer başkaydı. Bu sefer iyice sıçmıştım her şeyin içine. Çocuk zaten benden nefret ediyordu ve tanrı aşkına belki de ufacık olan umudumu da kumaşa sarıp ucuna bağladığım taşla beraber okyanusa bırakmamı sağlayacak tepkim her şeyi mahvetmişti. Bu kadar düştüğünü mü? sahi bunu ne kadar düşünmüştüm ben, 2 saniye mi? hatta belli ki beynimi hiç kullanmamış, üşengeçlikten götümle düşünüp onaylamıştım.

Gaysin ve başka birisinin cinsel tercihini yargılıyorsun. Nesin sen paşam hem ayranım dökülmesin hem götüm sikilmesin mi? dalga geçtiği şey gerçek bile değildi üstelik!

Elimi alnıma vurarak kapalı kapısının önünde durduğum odadan hızlı adımlarla uzaklaştım. Her şeyin içine etmiştim. Belki de bir ay içerisinde olabilecek bütün güzel olayların yazılı olduğu kaderin listesini buruşturup çöpe atmıştım az önce. Allah belanı vermesin Behlül. Cidden!

Tercih dediğim, yönelim olduğunu biliyorum. 3 senedir eşcinsel kurgu yazıyorum o kadarını bileyim bir zahmet. Olay Behlül'ün Bahadır'ın %100 gay olduğunu düşünüp kafasında da ona göre yorumlamasıydı.Okuma ve okuyanların verdiği tepkiler az olduğundan hevesim kaçık kaçık yazsam da bu kitabı seviyorum.

Aynı şekilde sizi de.

Beni Güzel Hatırla (GAY)Where stories live. Discover now