18 - الرَّبِيع - bahar

En başından başla
                                    

"Ben de Caleb. Memnun oldum. Biz Nidal abla ile tanışıyoruz. Ben düşmüştüm, kaybolacaktım neredeyse, bana yardım etmişlerdi Eymen Mahir abiyle. Sonra Enes Hamza ile oyun oynamıştık. Çikolatamızı da paylaşmıştık. Peki sen kimsin? Seni ilk kez görüyorum."

Bir an duraksasa da yanıt verdi genç adam. "Ben...Ben Nidal ablanın eşiyim."

"Gerçekten mi! O zaman sen de çok iyi bir insan olmalısın."

Kimse cevap vermeden evvel Ethan beyin sesi duyuldu. Eşiyle birlikte yanlarına varmışlardı. "Merhaba." deyip ikisine de selam verdiler. Adam, elini Mervan'a uzattı. "Ethan." Mervan da tokalaşmakta sakınca görmedi. "Mervan."

Kadın Nidal'e baktı. "Kusura bakmayın, Caleb söz dinlemedi, ısrar etti yanınıza gelmek için. Umarım rahatsız etmemiştir."

"Hayır, tabiki rahatsız etmedi." deyip küçük çocuğa samimi bir şekilde gülümsedi Nidal.

Bir kaç saniye sonra "Gidebilir miyiz size?" diye tekrar heyecanla sordu Caleb.

Nidal hüzünlü hârelerini onun heyecanlı bakışlarına değdirdi. "Caleb," dedi, cesaretini toplamıştı. "Gidemeyiz.. Çünkü artık o ev yok."

Çocuğun hayal kırıklığı sesine yansımıştı. "Neden?"

Zorlansa da boğazına dek gelen düğümü yuttu Nidal. "Bir gün kötü bir şey oldu, çok kötü bir şey. Evimizin üzerine yürüyen bir yıldız düştü. Yürüyen yıldız düşünce de evimiz yıkıldı, Caleb."

"Peki nerede kalıyorsunuz? Enes Hamza nerede? Babanlar nerede?"

"Onlar Cennette kalıyor Caleb, artık bu dünyada yoklar."

"O yıldız mı götürdü onları Cennet'e?"

Yavaşça başını salladı kız, onay vererek.

"Senin bacağını da mı o yıldız götürdü?"

Tekrar başını salladı Nidal.

"Çok acıdı mı, ben düştüğümdeki gibi."

"Çok acıdı, sen düştüğündeki gibi." diye mırıldandı henüz düşmeden bir damla gözyaşını parmaklarıyla silerek.

"O zaman ben de seni öpeyim, geçer belki." deyip kızın yanaklarını iki eliyle tuttu, alnını öptü, bir zamanlar onun kendisine yaptığı gibi. Beklenti dolu bakışları umutla Nidal'in gözlerinde konaklıyordu. "Geçti mi?"

Gülümsedi genç kız. "Geçti Caleb, çok teşekkür ederim."

Çocuk mutlu olarak annesine baktı fakat annesinin hiç de mutlu görünmediğini, gözlerinin kızdırdığını fark etti. Babası ise oldukça ciddiydi.

Mervan, Ethan beye bakarak konuştu. "Kusura bakmayın. İsterseniz buyrun, evimize misafir olun."

"Sorun yok Mervan bey. Teşekkür ederiz teklifiniz için. İyi dileklerimiz sizinle, Nidal hanım." deyip ikisine de baktı Ethan bey.

"Tanrı onları en güzel şekilde misafir edecektir." diye ekleyip kıza zoraki bir gülümseme gönderdi kadın.

"Teşekkürler."

Hem canını yakan hem de kendisini mutlu eden bu karşılaşma az sonra adamın gitmeleri gerektiğini söylemesi ile son buldu. Küçük çocuğa tekrar sarıldı ve veda etti Nidal.

Yürüyüşlerinin kalanı sessiz geçti. Eve döndüklerinde hava kararmak üzereydi. Namaz kılıp yemek yediler ve Kur'an okudular. Saat geç olduğunda genç adam kızın yatağını serdi. Onu yatağına bırakıp giyinmesi için müsaade etti, bu sırada gidip mutfakta oyalandı. İçeriye geri döndüğünde Nidal için serdiği yatağa sırtını duvara yaslayarak oturdu. Bir kaç dakika sonra o da başını dizlerine bırakmıştı. Saçlarında parmaklarını dolaştırdı sakince.

SON DÜŞÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin