Dumanı üfledi. "Hukuk."

Arkamdaki masaya ellerimi koydum, ellerim belimin arkasında duruyordu.
"Harika olmalı! Çok çalışıyor musun? Hukuk duyduğuma göre çok zormuş."

"Sen hangi bölümdesin?"dedi sadece.

"Ben... Çocuk gelişimi okuyorum."

Kaşını hafifçe kaldırdı. Çağıl elinde dondurmalarla dönmüştü. "Dondurma mı aldın?"dedim neşeyle.

Kenan'a ters ters baktı. "İçeride sigara içmeme gibi bir kuralımız yok muydu?"

"Yoktu."

"Kenan..."

"Bir dal, boğulmazsın."

Çağıl baygın bir bakışla ona baktı. "Furkan gelecek birazdan, içerisini dumana boğmayın, olur mu?"

"Cam diye bir şey var,"dedi Kenan gözleriyle camı gösterip.

"O zaman neden hiç açmadın ki?"

"Gevşe biraz,"dedi Kenan ona yüz buruşturup.
"Sigara içtiğim an ölmüyorsun. Şu birinci sınıfları anlayamıyorum."

"Furkan geldiği zaman-"

"Çağıl, dondurmaları vermeyi düşünmüyor musun?"

Çağıl bize sırayla dondurmalarımızı uzattı.

Güldüm. "Ben karışmak istemem ama camı açsak daha iyi olacak."

Kenan ayağıyla camı açtı, hey bunu nasıl yapabilmişti?

"Mutlu muyuz?"

"Evet,"dedi Çağıl gülümseyip.

Güldüm.

Bacaklarımı açıp esnerken gözlerim boşlukta geçmişi düşünüyordum. Lisedeki arkadaşlıklarım da çok güzeldi ama üniversite benim için başkaydı. Kenan ve Çağılla tanışmıştım. Çağıl'ın erkek arkadaşı Evrim de gerçek bir dostumdu. İkisi de öyleydi ama konu Kenan ise... O benim için her şeyden öteydi, onunla ilişkim çok farklıydı. Gülin'den bile ötedeydik.

Gülin'den bahsetmişken... Bana mesaj atmıştı ama şimdilik buluşmaya önem vermiyordum. Yani konuşuyorduk ama buluşmasak daha iyiydi. Bence de öyleydi. Neden kendimi sürekli onaylıyordum ki?

"Gökyüzü, gel bakalım."

Hemen ayağa kalkınca -düşme tehlikesiyle beraber- dans arkadaşım olan Yağmur güldü.

"Yağmurla son hareketlerinizi tekrarlayın."

Hip-hop yapıyorduk ama ben her tür dansı biliyorum desem abartmış olmazdım. Hayattaki tek başarım buydu, bırakın övüneyim yahu!

Yağmur ve ben keçi sakallı dans hocamızdan tüm övgüyü alırken bazıları bize hasetle baktı. Onlara göz kırptım.

Yarım saatlik son bir tekrarın ardından dağılmaya başladık. Yağmur onunla beraber çıkıp çıkmayacağımı sordu ama ona biraz daha çalışmak istediğimi söyledim.

Rusça bir parça açıp telefonumu duvara yasladım.

Bu aralar fazlasıyla takmıştım.

O kadar takmıştım ki gözlerimi kapatıp kendimi ritme bırakırken her şeyden koptum. Topuklarım üzerinde döndüm, kendi rüzgarımı hissettim.

Dans, benim için bir terapiydi.

Dans, bir kaçıştı.

Dans, kendimi bir süreliğine sevmemi sağlıyordu.

Gofret {Texting} bxbWhere stories live. Discover now