Her şey hazır olduktan ve adamlar konumu attıktan sonra Azer arabasına bindi. Konum Adana çıkışında bi yeri gösteriyordu. Issız bir yerdi. Azer umursamadı. Bugün bu iş bitecekti. Yanında oturan Yılmaz'a baktı.
"Biz yokken depolar korünüyür deme lan?"
"Evet abim. Adam bıraktım her depoda. Zaten malları dibe indirdik. Hiç kimse bulamaz onları. Kimseye güvenmediğim için bizim çocuklardan güvendiğimi aldım yanıma. Belki hain vardır diye, planı kimseye anlatmadım. Malları saklarken yardım edenleri de temizledim."
"Eri lan Yılmaz. Her şeyi halletmişin. Hadi gidip Ceylan'ı alalım."
Yarım saattir verilen konumda adamların gelmesini bekliyordu. Naz yapüyür herhalde piçler, dedi iç sesi. Adamları uzaktan etrafını sarmıştı. Gelen adamların aptal olmadığını biliyordu. Her an çatışma çıkabilirdi. Kardeşlerini güvende tutmak zorundaydı. Aldığı nefesi sinirle verdi ve arabadan indi. Gelen giden yoktu. Beklemeye devam ettiler.
Yarım saat sonra yolda üç araba gözüktü ve onlardan uzağa park ettiler. Arabalardan adamlar çıktı ve pozisyon aldı. Her an saldırabilecek gibilerdi. Azer hiç umursamadı ve liderlerinin ortaya çıkmasını bekledi. Bunlar sadece böceklerdi. Göz korkutmak için uğraşıyorlardı. Azer Kurtuluş daha önce defalarca görmüştü bunlardan. En sonunda adamlar birine geçmesi için yol açtılar.
Azer'in gördüğü kadarıyla bir adam çıktı ve öne doğru ilerledi. Adamın saçı üç numaraya vurulmuştu, yeşil gözlüydü ve yüzü çok tanıdıktı. Sanki daha önce görmüştü. Hatırlayamayınca boşverdi. Şimdi daha önemli bir mesele ile uğraşıyordu.
"Kardeşim nerde?"
"Arabada getirdik korkma."
"Ne korkacam lan?! Asıl korkması gereken sizsiniz. Saçının teline zarar geldiyse mahvederim sizi!"
"Olmadı bir şey."
"Ver kardeşimi. Sonra mallar senin."
"Nereden bilicem senin bir düzen kurmadığını?!"
"Çünkü ben Azer Kurtuluş'um. Gönder adamını test etsin malları."
Yeşil gözlü adam başıyla işaret edince, adamlarından biri kamyonlara doğru ilerledi. Birkaç tanesini kontrol ettikten sonra diğerinin yanına geri döndü. Plan işe yarıyor, diye düşündü Azer. Kardeşini aldıktan sonra bu piçleri indirecekti. Biri hariç. O, Yıldırım'a giden yolu gösterecekti.
Ceylan kollarına bağlanan ipin çok sıkı olduğunu hissetti. Bilekleri ağrıyordu ve yara olmaya başlamıştı. Ne kadar saçma sanki kaçabileceğim, diye düşündü. Birkaç dakika sonra kapı açıldı ve yanına geçen gün onu kurtaran adam geldi. Ara sıra uğrayıp durumunu kontrol ediyordu. Dün gece ona zorla yemek yedirmişti.
"Hazır mısın minik Ceylan? Bugün kurtuluyorsun."
"Sonunda! Daha fazla sizin gibi iğrenç insanların yanında kalmak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perestiş
Fanfiction"Seninle yeni bir hayat... Ne kadar güzel olur sanmıştım ama yanılmışım. Seninle hayat Azer, bela, yıkım, acı ve ölüm dolu..." "Ne yani güzel değil mi Karaca Kurtuluş? İnkar edemezsin biz buyuz. Kaçmaya çalışsak da buyuz. Ölüm her an yanımızda ve bi...
SİLAH & KAN
En başından başla