"Ölü Yaprakların Arasında"

En başından başla
                                    

"Sizin orada buluşacağız. Fizik sınavında yardımcı olacağım. Hayır, belki de.. Bilmiyorum. Kim dedin? Saçmalama. Peki. O olmaz. Yalnız ol. Ben hallederim. Tamam. Görüşürüz."

Başını kaçırdığım telefon görüşmesinin ardından Adaline gülümseyerek bana bakmış, sağ elini havaya kaldırıp beşlik çakmam için beklemeye başlamıştı. Gülümsedim, beşlik çakarken aklımdan geçen şey bugün birilerini daha ifşa edecek oluşumdu. Boynumdaki painite kolyem parıldamaya başladığında saçlarımı önüme atarak onu kapatmaya çalıştım, bugün bir şeylerin ters gideceğinin habercisiydi. İç çektim, bir engeli aşamazken gelecek diğer engellere kollarımı kucak dolusu sevgiyle aralıyordum.. Bu akşam, artık peşinde olduğum bu iki kardeşi çözecektim. Başka bir yolu yoktu.

  ~•~

Eve döndüğümde büyük bir baş ağrısıyla beraber kendimi Taila'nın odasına atmıştım, açık mavi saçlarını geriye doğru at kuyruğu yapmış, kırmızı gözlerini artaya çıkartmıştı. Sanki hiç ortada değillermiş gibi, etrafa değişik bir hava saçmasına sebep oluyordu. Onu okulda kahverengi gözleriyle görmeye alıştığımı fark etmiştim, "Ömür boyu kendini büyülemeye ve kahverengi gözler edinmeye ne dersin?" Diye gülerek sormuştum. Bana orta parmağını gösterdiğinde yapacağım tek şey aynısını ona iletmek olmuştu.

Elini kolyesine götürdüğünde, "Şansımı mı alacaksın?" diyerek pis bir ifadeyle sırıttım.

"Şansını alırsam ölürsün, o derece sıfır sen de." Derken kaşlarını çattı, "Şaka yapmıyorum." Diyerek ekledi.

Omzumu silktikten sonra , "Başım ağrıyor, beni bir efsunla." Dediğimde kahkaha atarak, "Her şey o kadar kolay değil, biliyorsun değil mi?" Diye sormuştu. Elimi cebime attığımda para çıkartacağımı sanarak beni durdurdu. "Biz insan değiliz, bunu bildiğini umuyorum." Dedikten sonra yatağına attı kendini ve beni izlemeye koyuldu.

Elimde duran iskambil kartlarını görünce neredeyse çığlık atacaktı, "Doğru ve Yanlış kartlar!" Derken yatağından kalkıp çoktan üzerime atlamıştı bile. "Nereden buldun ya bunları?" Diyerek heyecanla sormuştu, sağ elimdeki kartları havaya kaldırdığımda alamayacağını anlamıştı. Somurtarak yanıma yanaşmış, elini başımın üzerine koyduktan bir süre sonra ağrının kendisi tamamen gitmişti. Kartları hiç oyun oynamadan ona geri vermiştim çünkü bunu hak etmişti.

"Sahiden, nereden buldun bunları?" Diye sordu, aklıma iki gün önce gittiğim parti gelince gülmeden edemedim, çok çaylak bir muhafızın evinde yer alıyordu. "Bir muhafızın evinden, büyük ihtimalle düşmanları üzerinde kullanıyordu, biliyorsun onlar da büyü yapabiliyor bazen."

Kafasını evet anlamında salladı, "Neyse, sonuçta artık bizde mi, bizde? Kullanayım gitsin!" Diyip havalara uçar bir vaziyette kendisini yatağa fırlattı. Pembe kafa  Kate, Taila'nın odasından içeri girdiğinde yine bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Saçları ıslaktı ve göz makyajı yüzünün her yerine dağılmıştı.

"Ben artık denize girme ritüelinden nefret ediyorum." Diyerek burnundan soludu, "Valencia olayım, Miriam olayım, hatta Beatrice olayım ama artık şu denize girme ritüeli bitsin."

Taila onun bu haline gülerken ben kaşlarımı çatmıştım, "Hatta Beatrice olayım derken?" Dediğimde yüzüme ufak bir tehditkar bakış yerleştirmiş, üzerine doğru yürümeye başlamıştım. Kate neşeli sesiyle beraber küçük sevimli kız çocuğuna dönmüş gibi  konuşmaya başladığında gülerek Taila'nın çalışma masasındaki sandalyeye oturdum.

"Senin ne işin var burada bakayım?" Diye sordu bana Kate, az önceki ses tonundan eser yoktu. "Başım ağrıyordu ve efsunlu kardeşimi bi ziyaret edeyim dedim." Derken Taila'yı gösterdim.

Ters 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin