Yatakta biraz kıpırdanarak bacaklarımı iki yanından uzattım. "Şu an hayır, umarım yürüyebilirim."
Üzgünce bana bakarak kafasını göğsümle boynumun arasında kalan yere yasladı, burnu boynuma değiyordu ve konuşurken de nefesi ve dudakları tenime çarpıyordu. "Üzgünüm, keşke daha yumuşak davransaydım."
"Sana hızlı olmanı söyleyen bendim aşkım, üzülme bunun için." diyip saçlarını öptüm. Kollarını bana daha çok sararak bacaklarını bacaklarıma doladı.
"Eve gidince krem sürelim beline. Yürüyemezsen de ben taşırım seni hep."
Gülerek sol elimi saçlarının arasına yerleştirdim ve tepemizdeki tüle baktım. Yıldızlar geceye göre daha mat duruyordu, birkaç tanesi güneş ışığıyla parlasa da gece oldukları gibi değillerdi. Bu yüzden yıldızları geceleri daha çok seviyordum çünkü tüm güzellikleri gece ortaya çıkıyordu.
Taehyung bir anda kendini yan tarafıma attığında anlamayarak yüzüne baktım, endişeli görünen gözleri bir an benim de endişelenmemi sağladı ve ne olmuş olabileceğini düşündüm fakat bulamadım. Bu sırada eli pijamamı yukarı sıyırarak belime yerleşmişti. "Senin belin acıyor ama ben aptal gibi üzerine yattım, özür dilerim."
Kaşlarımı çatarak onu kolundan tutup kendime çektim, ellerimden kurtulup kalkmaya çalışsa da izin vermeden bacaklarımı beline sardım ve yatakta yuvarlanarak üzerine çıktım. Belim dün geceki gibi ağrımasa da popom acımaya başlamıştı bu sefer de ve bu gözlerimi devirmeme sebp oldu.
"Ne oldu? Acıyor mu çok? Bu şekilde durma." dediğinde ona daha çok sarılarak kollarımı göğsüne, çenemi de kollarıma yerleştirdim. Şirin bir şekilde gülümsedim, bacaklarımı iki yanına yerleştirdiğim için popom o kadar da acımıyordu.
"İyi böyle. Acımıyor."
Tek elini belime yerleştirip orayı ovarken diğer eli popomun üzerinde durdu ve hafifçe sıktı. "Burası?"
Kaşlarımı kaldırıp ona garipçe baktım. "Acımaması imkansız gibi bir şey Taehyung. Elbette acıyor fakat oturup acıdan ağlatacak kadar değil. Zaten acıdan ağladığım son seferde Jimin elimi kapıyla kapının pervazı arasına sıkıştırmıştı."
Gözleri kocaman açıldı. "Gerçekten mi? Nasıl oldu bu?"
Dudaklarımı yukarı doğru büzüp burnumu kıvırdım. "Görmemiş. Ben de fark etmedim ve oldu işte- Taehyung!" Ben konuşurken pijamamdan ve baksırımdan içeri giren eliye derin bir nefes aldım. Sıcak parmakları tenimde gezinirken yattığım yerde kıvranarak elini deliğimin üzerine denk getirmeye çalıştım ama o bunu yaptığımı anlamış gibi elini oradan uzaklaştırmıştı. Garip bir ses çıkararak alnımı koluma yaslayıp yüzümü gizledim, ondan hep böyle olay etkileniyordum ama sanki dün geceden sonra bu etkilenme olayı hızlanmış gibiydi. O nefes alıp verdikçe aşağı yukarı hareket eden göğsü bile bana farklı şeyler düşündürüyordu ve bu berbattı.
"Bana bak Jeon, ne zamandan beri gözlerini kaçırıyorsun?"
Eli kalçalarımın arasında hareket ederken kıvranarak yüksek sesle konuştum. "Dün geceden beri!"
Gülerek tek parmağını deliğimin üzerine yerleştirdi ve öylece bekledi, bir şey yapmasını bekledim, ya parmağını içime sokup beni rahatlatmalıydı ya da elini oradan tamamen çekmeliydi. Dizlerimi yatağa bastırarak popomu havaya kaldırdım, böylece deliğim daha çok ortaya çıkmıştı, parmağını deliğime bastırdığında inleyerek kendimi parmaklarına doğru ittirdim. Belimdeki eli pijamamı aşağı çekiştirirken odada duyulan sesle nefesim kesildi, ciddi anlamda, beş saniye boyunca nefes almadan öylece bekledim ve en sonunda çığlık atarak kafamı kaldırdım ve sesin geldiği yöne baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
louder than bombs | taekook ✓
Short Story[🍓🌟] "...ben, jeon jeongguk, insanların normal kalıbını reddedip kendi düşüncelerimde çilek kokulu kim taehyung'u çok sevmiştim. her ne kadar onu sık sık üzsem de onun da beni sevdiğini gözlerindeki yıldızlardan anlıyordum..." -jeon jeongguk'un gü...