Bir şey demeden olduğum yerde durdum. Todoroki yanıma geldiğinde beraber erkekler yurduna ilerledik. Dersin başlamasına az kaldığından dolayı adımlarımı hızlandırmıştım. Yani, aslında ders bir bahaneydi. Sadece nedenini bilmeme rağmen Todoroki'den uzaklaşmak istemiştim. Adımlarım hızlandığında Todoroki kolumdan yakalamıştı beni. "Bir sorun mu var Midoriya?"

"Hayır Todoroki. Sadece geç kalıyoruz. O yüzden hızlandım. Müsaadenle gitmem gerek."

Ona Todoroki demiştim! Bu kadarda belli edilmez Izuku! Todoroki kolumu bıraktığında daha fazla batırmamak adına arkama bakmadan odama girmiş ve kapının dibine çökmüştüm. Çok streslenmiştim, onu üzmüş müydüm ki? Çok takmamaya çalışarak kitaplarımı alıp çantama koydum ve Todoroki'den hızlı olmaya çalışarak yurttan çıkıp okula ilerledim. Birkaç dakikanın ardından sorunsuz bir şekilde sınıfa girmiştim. "Midoriya! Geçmiş olsun!"

"Teşekkür ederim Iida."

"Geçmiş olsun Midoriya."

"Teşekkürler."

Herkese teşekkür ettikten sonra yerime oturmuş ve gözlerimi saate çevirmiştim. Hâlâ dersin başlamasına beş dakika vardı. İçeriye ilk olarak kızlar girdi. Birkaç saniye ardından ise... Yaoyorozu ve Todoroki. Başımı eğip elime bir kalem aldım ve boş sayfayı sertçe karalamaya başladım. Neden onları her düşündüğümde böyle oluyordu ki?! Aptal Izuku! Kendine gel!

"Hey Deku. Geçmiş olsun."

"Ka-kacchan?! Sen iyi misin?"

Kacchan sinirli bir şekilde bağırdı. "NE YA SANA GEÇMİŞ OLSUN DİYORUZ İNSAN TEŞEKKÜR FALAN EDERİM DER VE BEN GAYET İYİYİM."

Ve eski Kacchan geri geldi. Onun bu haline istemsizce gülmüştüm. Bazen cidden şapşal oluyordu. Elimdeki kağıda baktığımda gözlerim kocaman büyümüştü. CİDDİ OLAMAZSIN IZUKU!

Sadece karalıyordum! Nasıl onu çizdim ki! Hem kalpler ne alaka! Sil sil sil! Elimdeki silgiyle hızlıca kalpleri sildim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sadece karalıyordum! Nasıl onu çizdim ki! Hem kalpler ne alaka! Sil sil sil! Elimdeki silgiyle hızlıca kalpleri sildim. Tam yüzünü de silecekken kağıdın önümden gitmesiyle beraber başımı kaldırdım. Kahretsin, Todoroki! "Gerçekten benzemiş Midoriya, ama neden siliyordun ki? Bende kalabilir değil mi? Bunu kalabilir olarak alıyorum."

Ben daha bir şey diyemeden resimi alıp sırasına gitmişti. Ama kalplerin izi kalmıştı! Of Izuku! Sadece karalayacaktın! Bir kâğıt  karalamayı bile beceremiyorsun!

***

Okul bitmişti ve bu süre zarfında Todoroki'yle hiç konuşmamıştık. Genelde teneffüslerde onun yanına gider ve onunla konuşurdum ama bugün istememiştim. Ona karşı garip hissediyordum, nedense konuşmak istemiyordum işte. O da teneffüslerin çoğunda benim gibi sadece oturmuştu. En azından Yaoyorozu ile değildi. Ama banane ki, isterse gece beraber uyusunlar. Umrumda olmaz. Çantamı topladıktan sonra takarken yeniden zorlanmıştım. Sonunda becerdiğimde Todoroki'nin başını sıraya koymuş uyuya kaldığını gördüm. Herkes çıkmıştı, ben çantamı takmaya çalışırken çıkamamıştım ve Todoroki'de uyuyordu. Burada uyuması o kadar da iyi bir fikir değildi. Yanına ilerledim hafifçe saçlarına dokundum. Yumuşacık saçları ellerime değdiğinde geri çekememiştim. Saçları gerçekten güzeldi. "Todoroki-kun. Burada uyumamalısın."

Uyanmıyordu. Beni duyduğundan bile emin değildim. Elim saçlarından yanağına inmişti. Neden bunları yaptığım hakkında bir fikrim yoktu ama çömelip yüzünü incelemeye başladım. Çoğu kişi de görülmeyen iki renk içeren saçları ve o nefret ettiği yarası bile onu güzel kılıyordu. İstemsizce kulağına yaklaştım ve fısıldadım. "Todoroki-kun. Dediğim gibi, sen her şeyinle harikasın. Asla kendinden nefret etme, olur mu? Hep gülmelisin sen. Gülmek sana çok yakışıyor."

Sadece, içimden gelmişti. Ama artık uyanma zamanı gelmişti. Sesimi yükselterek konuştum. "Todoroki-kun!"

Sesim sanki korkunç bir şey olmuş gibi çıkmıştı. Todoroki endişeyle uyandı ve bana baktı. "Midoriya! Ağrın mı var yoksa? Hastaneye gidelim mi?"

"Sonunda uyandın uykucu. Hadi yurda gidelim artık. İyiyim ben."

Bana bir süre boş gözlerle baktıktan sonra çantasını aldı ve beraber çıkışa ilerledik. Sessiz bir yürüyüştü. Zaten yakın olduğundan hızlıca bitmişti. Düşünmem gerekiyordu, bugün ki tepkilerimi, neden yanımda olmasını istediğimi, neden Yaoyorozu ile olmasını istemediğimi... bunları sorabileceğim biri olmalıydı. Çünkü bu duygular bana çok yabancıydı. Uraraka'ya güveniyordum. Ondan yardım alabilirdim. "Todoroki-kun, Uraraka'yı gördün mü?"

Todoroki gözlerini benden ayırmış ve somurtarak konuşmaya başlamıştı. "Hayır Midoriya, peki sen Yaoyorozu'yu gördün mü?"

Yeniden moralim yerle bir olurken başımı olumsuz anlamda salladım. Akşam oluyordu, neden onu soruyordu ki? Acaba gerçekten düşündüğüm gibi birlikte mi uyuyacaklardı? Bir an o görüntüyü hayal etmeden duramadım. Bunları görmemle beraber ciddi anlamda aşırı sinirlenmiştim. Hızlı adımlarla yönümü değiştirip Uraraka'nın odasına ilerledim. Bana ne oluyordu...?

Bir bölümü daha bitirdim. Kitabı çok uzatmayı düşünmüyorum. Ama ben kitabı sevdim, sizde sevdiniz mi? >~<

wrong thought || tododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin