Öpersem ısınır mısın?

Start from the beginning
                                    

Bu sefer gözleri dudaklarıma kilitlenen oydu. Gitmek istediğimde engel olmayacağına söz vermişti ve evet, sözünü tutamamıştı. Şimdi yine sözünü tutamaz ve bana dokunursa, beni öperse dağılırdım. Sakın Jongin. Sakın beni öpme.

Nefesim tekrar tıkandığında bu sefer düşmemek için yaslandığım masaya tutunmaya çalıştım. Ellerim tam da onun masaya tutunan ellerinin üzerini sarmıştı. Yemin ederim bilerek yapmamıştım ama gözleri hızlıca gözlerime tırmandığında panikten tekrar titriyordum. Çekse miydim ellerimi? Ama düşerdim o zaman. Dizlerim tutmuyordu çünkü.

Kaşlarımı sinirle çatıp karar vermeye çalışırken başını salladı. "Sana dokunmuyorum. Sen tutundun bana." Ona kızdığımı düşünüp söylediğinde gözkapaklarım gittikçe ağırlaşıyordu. "Evet benim hatam. Bırakayım mı?" Üzerimdeki paniği atmış gibi sakince söylediğimde başını iki yana salladı. Bu sırada bir saniyeliğine burnu benimkine değmişti. "Tutun, bırakma sakın." Sözleriyle ellerimin altındaki ellerini sıkmıştım.

Aniden etrafım soğumaya başlamıştı sanki. Jongin. Keşke öpsen beni. O zaman ısınırdım belki.

"Kahvaltıda içki içilmemeliymiş değil mi?" Diğerlerinin sabahki tartışmasına gönderme yaptığımda güldü. "Sarhoş olduğumu mu düşünüyorsun? İçmedim ki ben. İçecektim ama masaya devirdim. Bir yudum bile almamıştım daha." Açıklamasını yaptığında gözlerimi dinlendirmek için kapatmıştım. "Sen değil ben içtim." Ellerimin altındaki ellerinden birini çevirip elimi avucuna aldı. "Sen de içmedin."

"O halde neden sarhoş oldum? Senin yüzünden mi?" Gözlerimi açıp güldüğümde Jongin şaşırmıştı ama söylediğim şey ona güzel gelmiş gibi bakışları değişmişti. Daha yumuşak bakıyordu sanki. Yüzünde küçük bir gülümseme vardı. Güldüğünde kalın dudakları çok güzel şekil alıyordu.

"Üşümeye başladım." Omuzlarımı kımıldatıp söylediğimde zaten aramızda olmayan o küçücük mesafeyi de kapatıp sıcak göğsünü göğsüme yaslamıştı. Siyah gömleği beyaz gömleğimin üzerinde güzel görünüyordu. "Yukarıya, diğerlerinin yanına çıkalım istersen. Orada konuşuruz. Burası soğuk."

Hala dudaklarına bakarken başımı iki yana sallamıştım. Merdiven çıkacak halim yoktu. Ama beni kucağına alıp uçacaksa gözlerimi kapatıp bu teklifi kabul edebilirdim. Hala ondan korkuyordum ama merakımla korkum sürekli çatışıyordu.

"Jongin. Öpsene beni." Aniden söylediğimde şaşırdı. Gözbebekleri büyümeye başladığında tekrar dönüşmesinden korktum ama öyle bir şey olmadı. Hala normal bir insan gibi görünüyordu. Sadece bakışları biraz kararmıştı o kadar. "Ne söylediğinin farkında mısın sen?" Kaşlarını çatıp söylediğinde bu sefer olumlu anlamda başımı sallamıştım.

Alnımı alnına dayadığımda tekrar "Üşüyorum. Öpersen ısınırım." demiştim. Jongin'in ellerime kenetlenmiş elleri ısınmaya başlamıştı. Kaşları hala çatıktı. Aklından ne geçiyordu bilemiyordum ama öylece duruyor ve bana bakıyordu. Bense kendimi durdurmak için yeterince güçlü değildim.

Kalbim hızla atıyordu ve onu bekleyemeyecek kadar üşümüştüm. Bu yüzden kendi ateşimi kendim yakmaya karar verdim. Onu öptüm. Dudaklarımı dudaklarına sıkıca bastırmam için başımı birazcık uzatmam bile yetmişti çünkü zaten aramızdan su sızmıyordu. Daha önceki seferlerde fark edememiştim dudaklarının ne kadar yumuşak olduğunu. Alt dudağını yavaşça emdiğimde başım dönüyordu. Jongin bana karşılık vermiyordu bu yüzden gözlerimin nemlendiğini hissedebiliyordum. Gözlerimi kapatalı çok olmuştu o yüzden yüzündeki ifadeyi de göremiyordum.

Geri çekilmek ve devam etmek arasında kaldığımda ensem terlemişti. Artık üşümüyordum ve kenetli ellerimizi düşmemek için biraz daha sıktığımda Jongin'in dilini dudağımda hissetmem ve dudaklarımın hareketini kesmem aynı anda olmuştu. Karşılık vermeyeceğine inanmıştım bu yüzden dilini hissetmek beni resmen dondurmuştu.

Flirt With Death ~ Sekai Where stories live. Discover now