"Ve hâlâ sapasağlamsın?"
Bakışlarını adımlarından çekti ve tek kaşını kaldırarak bana baktı. Şaşırmakta haklıydı. Ben bile başıma gelenlere hâlâ şaşırıyordum..
Omuz silktim cevap olarak.
Onu inandıracak halim yoktu. İstediğine inanırdı. Bir iradesi vardı sonuçta.
Bundan sonra o hiç konuşmadı bende konuşmaya meraklı değildim zaten. Kalan yolda dalga sesleri ve deri botların kumda yürürken çıkardığı ses eşlik etmişti bize.
Bir süre sonra ilerideki ateşi görmüştüm zaten. Uzun bir zaman sonra mideme bir şeyler girecek olmasının sevincini yaşamakla meşguldüm.
LeeDo ve adını KeonHee olarak hatırladığım çocuk ateşin başında balıkları pişirirken HwanWoong bir demir parçasıyla kılıcını biliyordu. Xion elindeki sopa ile kamp ateşinin korlarıyla oynarken Ravn onlara doğru yürüyen bize bakıyordu.
Kamp ateşinin etrafına bir çok kütük koyulmuştu. Xion onlardan birinin üstüne oturmuştu. Ortam çok güzel görünüyordu gözüme. Sanki.. arkadaş ortamıyla bir kampa gelinmiş gibiydi.
Dizi ve filmlerdeki gibiydi..
"Ne güzel bir yer.."
Hayranlığımı dile getirdiğimde SeoHo yanımdan ayrılıp Xion'un yanına oturmuştu bile. Bende onu takip ederek bir kütüğün üzerine oturdum.
"Beğenmene sevindim."
Ravn konuşurken yanımıza doğru adımladı ve o da bizim gibi bir kütüğe oturdu. Ateşin başında dört kişi oturuyorduk şimdi.
Ravn bir kaptandansa arkadaş gibi davranıyordu şu anda. Zaten Orion'da geçirdiğim süre boyunca hiç bir kabalığını görmemiştim. İyi bir korsandı.
"Yarın limandan ayrılıyoruz. Geliyor musun kalıyor musun?"
Cevabını bildiği bir soruyu soruyordu. Bu konuyu daha önce de onunla konuşmuştuk. Benim herhangi bir gemiye değil.. Treasure'a ihtiyacım vardı. Tahtası falan özeldi herhalde.. bilemiyorum ama Kadife bey ille de o gemiyi istiyordu.
"Kalıyorum.. her ne kadar o gemideki insanlardan haz etmesemde o gemide olmalıyım."
Ravn anladığını belirtir şekilde başını salladı. Üstelememesi hoşuma gitmişti. O sırada konuşmamıza şahit olan diğerlerinin bakışları bana dönmüştü.
"Neden?"
"Gitmen gereken yere seni Orion'da götürebilir. Gemi gemidir."
SeoHo ve Xion kendilerini konuşmaya dahil etmişti. KeonHee başını sallayıp onları onaylamıştı. LeeDo ve HwanWoong öylece bakıyordu.
"Kader?"
İşte bu.. Her şeyi açıklayan tek kelimeydi. Kader..
"Belki başka bir yerde yine karşılaşırız? Daha normal bir şekilde.."
"Bu karşılaşma anormal mi?"
"Ya! Her gün şeytan üçgeninin ortasında birini buluyormuş gibi davranma!"
Xion'a söylediklerimle hepsi gülmeye başladı. LeeDo'nun bile gülümsediğini görmüştüm. Bende bu duruma tebessüm ettim.
KeonHee ateşin başından doğruldu ve tahta bardakları bize dağıtıp içine bira doldurdu sırasıyla.
"Bir daha ki karşılaşmamıza o halde."
Ravn, KeonHee'nin ne yapmak istediğini anlayıp bardağını kaldırınca bende ona uyup bardağımı kaldırdım. Ateş başında olan herkes bizden sonra bardağın kaldırmış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pirate King // ATEEZ
Fanfiction"Wonderland neden önemli sizin için? Yani benim gitmek için nedenlerim varsa sizinde olmalı değil mi?" "Eldorado'yu biliyor musun? Altın şehir.." Biliyordum. Taşı toprağı altın olan bir yerdi ama o da aynı Wonderland gibi gizliydi. Varlığı yokluğu b...
✖21.Bölüm✖
En başından başla