DUVAR SURAT

By duygu_nr

11.4K 2.1K 2.8K

... Azralar, Azzraalarr yıktı Azralar, Azraaallarr Azralarrr zalım Azralarr." "Oğlum sus lan başka şarkı mı... More

1.Bölüm : Görüşeceğiz
2.Bölüm: Geberemedin Mi?
3.Bölüm: Odun Kahraman
4.Bölüm: Sonsuza Kadar
5.Bölüm: Ben De Sanemsem Çıkarım.
6.Bölüm: Gevzeve
7.Bölüm: Yavaş Yavaş
8.Bölüm: Seni İstiyor
9.Bölüm: Şansını Zorluyorsun
10.Bölüm: Kan
11.Bölüm: Nefesimi Kesiyorsun
12.Bölüm: Bu Bir Tükenmişliğin Hikayesi
13.Bölüm: Ben Yenildim
15.Bölüm: Sevdiğim Kadın
16.Bölüm: Kimse Koruyamaz
17.Bölüm: Evren Bize Birbirimizi Verdi
18.Bölüm: Annen Yok
19.Bölüm: Egoist Hamam Böceği
20.Bölüm: Seni Susturmanın Yolunu Buldum
21. Bölüm: Sarte Holding de
22.Bölüm: İyi Geceler Utanmaz
23.Bölüm: Sevgilim olur musun?
24.Bölüm: Beni Bırakma
25.Bölüm: Milano Gibi
26.Bölüm: Seni İstemiyorum!
27.Bölüm: Öldüm
28.Bölüm: Belki
29.Bölüm: Sana Da Gün Aydı Mı?
CAFE
KARDEŞİM
YANIK KOKUSU
EVLENECEĞİM
FOTOĞRAF
TOPRAK YAĞMURA BEN SANA
PARİS
BEN HEP SEVDİM
BECERİKSİZ
DENİZ KIZI
HASTA
Eiffel
ANAHTAR
YAVUKLUSU
KELEBEK
SEN VARSIN...
BIRAKMA!
ÇOK GÜZEL KOKUYORSUN
BABANI SEVİYOR MUSUN?
HOŞÇA KAL
ENGELLENDİ...
DÜN GECE BİZ...
DENİZ BİLE KABUL ETMİYOR.
O YILDIZ DEĞİL, BENİM
BERABER İYİLEŞECEĞİZ
ACI VERECEK KADAR GÜZELSİN
KÜÇÜK YILDIZIMIZ (FİNAL)

14. Bölüm: Antidepresan Gülümsemesi

205 41 1
By duygu_nr

İyi okumalar ♥️

" Sanem, Sanem kalk, Sanem çabuk kalk."

"Anne biraz daha lütf- anne!"

"Sanem benim, gizem. Hadi kalk lütfen."

Gizemin bedenimi sarsmaya başlayınca mahmurca gözlerimi araladım. Fısıltıyla konuşuyordu ama asıl önemli olan bu değildi. Gizem oldukça korkmuş görünüyordu. Uyuyalımız en fazla üç saat falan olmuştu ve ben hala çok bitkin hissediyordum ayrıca uyanmak istemiyordum. Gizemin tekrar bedenimi sarsmaya başlamasıyla yatakta oturur duruma geldim.

"Tamam kalktım bak kalktım. Ne oldu."

"Ses, ses geldi ben uyandım. Sonra siyah lüks bir araba kapıda durdu. Güvenlikte yerinde yok ayrıca kapıyı zorluyorlar. Sanem ne yapacağız?"

"Sa- sakin ol ne demek kapıyı zorluyorlar. Ali nerede?"

"Bilmiyorum yerinde yok. Sanem ben çok korkuy-" Gizemin sözünü kesen, aşağıdan gelen yüksek bir sesti.

"Gizem kalk, kalk çabuk." Yatağımdan çıkarak gizemin kolunu kavradım ve dikkatlice odadan çıkıp kendi odama yöneldim. Ardından banyomun kapısını açıp Gizemi içeriye iteledim.

"Kapıyı arkadan kilitle ve çıt sesini çıkartma. Bak buraya gelenler benim için gelmiştir seninle bir ilgisi yok. Korkma ve ben bu evde olmasam bile sessizlik oluşunca evden çık."

"Sende gel Sanem sana bir şey yapmasınlar."

"Ben yaşamıyorum ki Gizem. Sen kendini koru beni düşünme." Banyonun kapısını kapattım ve odamdan sessizce çıktım. Bileğimdeki tokanın verdiği acıyla lastik tokayı bileğimden çıkardım ve avucumun içine aldım. Bundan iki ay önce olsaydı şu durumda korkudan çıldırmış olurdum ama şu an içimde korkunun zerresi yoktu. Hatta aksine o korkunun içine kendi ayaklarımla ilerliyordum. Gelen büyük ihtimalle Doruk denen o adamdı, ondan kaçmayacaktım beni mi öldürmek istiyor? Bu bana yapacağı en büyük iyilik olur. Merdivenleri inerken daha fazla inmemeye karar verdim ve olduğum basamağa oturup elimdeki lastik tokayla oynamaya başladım. Tüm dikkatim o tokadaydı. Aşağıdan gelen ayak sesleri umurumda değildi. Çok değil, otuz saniye sonra görüş açıma siyah erkek ayakkabısı girdi. Adamın yürüyüşü bir askeri andırır şekilde sertti. İki basamak çıkarak bana olabildiğince yakın yerde durdu. Gözlerim olduğu yerde sabit kalırken elimdeki lastik yere düştü, işte o an ellerimin titrediğini gördüm. Nasıl hissetmemiştim titremeye başladığımı, yoksa gerçekten de his kaybı mı yaşıyordum. Belki de kullandığım antidepresan ın yan etkisidir, bilmiyorum.

"Şşşt" tepemde dikilen adamın adımları gibi ses tonu da oldukça sert çıkıyordu.

"Sana diyorum, bana bakmayacak mısın?" kendisine bakmamamdan rahatsız olmuştu lakin bunu umursamayarak bakışlarımı çıplak ayaklarıma çevirip tek düze konuştum.

"Kim olduğun, neye benzediğin zerre kadar umurumda değil. Öldüreceksen öldür sonra defol git." Dediğim anda karşımdaki adam ellerini yumruk yaptı ve önümdeki merdivene oturdu. Başımı hafifçe kaldırsam yüzünü görebilirdim ama bunu istemiyordum.

"Başını kaldırmayacak mısın?"

"Başımı kaldırmayacağım öldüreceksen öldür, uzatma. Neye benzediğinle ilgilenmiyorum." dedim bir kez daha.

"Peki kaldırma başını. Neye benzediğimi ben söyleyeyim, beni daha önce bir duvara benzetmiştin bambi." Adama öldüreceksen öldür uzatma diyorum gelmiş bana duvara benziyormuşum diyor bambi diyo- Bambi mi diyor? Duvara mı benziyormuş? Başımı kaldırarak bana bakan ela gözlere dolan gözlerimle baktım.

"Duvar surat."

"Benim, ayrıca bir daha öldür dersen o ağzını dağıtırım Sanem."

"Dağıtmak istiyorsan dağıt. Ben zaten dağıldım yüzüm gözüm umurumda mı sanıyorsun." Gözleri öfke saçmıyordu aksine çok güzel bakıyordu.

"Kalk hadi burada oturmayalım Sanem. Sen hızlı hasta oluyorsun?" demesiyle gözlerimden bir damla yaş aktı ve titreyen dudaklarım aralandı.

"Artık hasta olmaktan çok korkuyorum Yiğit." Yiğit'in eli yine yumruk oldu ve bu sefer sıkıca bir yumruktu. Ardından ayağa kalktı ve elini bana uzattı, elini tutmadım.

"Sanem kalk hadi."

"İstem-" omuzlarımdan tutarak beni ayağa kaldırdı ve belimi kavrayarak beni merdivenlerden indirdi. Oturma odasına girdiğinde iki çift telaşlı gözler beni buldu. İki çift gözde de acıma duygusu baskındı. Ben bile kendime acırken onların acımasına şaşırmıyordum.

"Sanem iyi misin?"

"Sano nasılsın?" ikisi de aynı anda konuşunca Yiğit eliyle susmalarını işaret etti ve beni koltuğa oturttu ardından kendisi de hemen yanıma oturdu.

"Neden geldiniz?" donuk gözlerle bakıyordum üçüne de.

"Kızım insan önce sorumuzu cevaplar bu ne böyle kovarmış gibi." Ben dudaklarımı aralamadan konuşmaya Yiğit dahil oldu.

"Ne kovması Savaş. Öldüreceksek öldürüp gitmeliymişiz." Dediği an sinirle Savaş'a döndüm. Gözlerimden yine yaşlar akıyordu.

"İyi değilim tamam mı? Hem de hiç iyi değilim. Bu saatte evime neden hırsız gibi giriyorsunuz?"

"İyi olmadığını biliyoruz bambi. Seni yaklaşık bir aydır arıyoruz aramalarımızı meşgule atıyorsun. Eve geliyoruz kapı açılmıyor. Ali evde olduğunu söyleyince hemen geldik. E kapıyı açmayacağını bildiğimizden kendi yolumla girdik. Artık Doruğun seni aldığını düşünmeye başlamıştık."

"Keşke alıp sıksaydı kafama."

"Sanem bak beni çıldırtma." Dediği an sadece kafamı tamam anlamında sallamakla yetindim.

"Bir daha ağzına ölmek istediğini almayacaksın. Sen hayattas-"

"Yiğit bekleyin geleceğim." Diyerek ayağa kalktım. Anında Yiğit ve Savaşla Emre de ayağa kalktı.

"Sanem!"

"Yiğit hemen geleceğim otur şuraya."

"Sanem bak-"

"Emre gelmesin tut şunu." Hızla oturma odasından çıkıp odama girdim. Banyonun kapısına üç kez tıkladım, çıt ses gelmedi.

"Gizem, benim aç kapıyı." Kapı anında açılırken ben gardrobumun kenarından destek alıyordum, ayakta duracak güce sahip değildim.

"Onlar kimmiş Sanem? Sana bir şey yapmadılar değil mi? İyi misin?" telaşla yüzümü elleri arasına aldı ardından kollarıma baktı. Bir adım geri çekilip kendimi Gizem'in elinden kurtardım.

"İyiyim merak etme, arkadaşlarım gelmiş. Ben kapıyı kimseye açmıyorum diye öyle girmişler. Hadi sen uyu yorgunsun. Güvenlik kapıda zaten korkma, tehlike yok."

"Ama sen beni ilgilendiren konu falan dedin."

"Onu daha sonra konuşuruz olur mu Gizem. Çok yorgunum baka ayakta duracak takatim yok. Hadi sende uyu dinlen." Odanın kapısını kapatarak merdivenlerden indim. Koridorda bekleyen Yiğit' e bakarken sendeledim ve vestiyerin dolabından tutunarak oturma odasına girdim.

"Nereye gittin Sano?"

"Bir kızla tanıştım mezarlıkta. Bende kalacak bugün, sizi de o görmüştü korkup beni uyandırdı kapıyı zorluyorlar diye. Bende onu odamdaki banyoya kapatmıştım saklansın diye. Onun yanına gittim çıksın diye."

"Lan sen tanımadığın insanları neden evine alıyorsun?" Yiğit in biraz yüksek çıkan sesiyle tepkisizce yüzüne baktım.

"Bağırma Yiğit sadece bugünlük aklıyor kalacak yeri yoktu eve yeni gelmiştik zaten."

"Lan saat sabahın altısı. Senin gecenin bir yarısı dışarıda ne işin var Sanem? Hiç mi akıllanmadın o gece başına gelenlerden."

"Ben her gün eve sabaha karşı geliyorum zaten Yiğit."

"Nereye gidiyorsun o saatte."

"Evime."

"Bambi senin evin burası değil mi?"

"Burası mı? Baksana burası eve benziyor mu? Annemin sesi yok babamın kahkahası yok, buraya ev mi diyorsun. Benim evim onların yanı." Sustu, dakikalarca tek bir cevap vermedi. Ağlamak istiyordum hüngür hüngür ağlamaya ihtiyacım vardı ama yapamıyordum. Annemler öldüğünden beri hiç sesli bir şekilde ağlamamıştım. Ve şu an da sessizce iç çekmeye başlamıştım. Sessiz geçen dakikaların sonunda Yiğit bana yaklaştı ve sessizce bana fısıldamaya başladı.

"Sanem."

"Efendim."

"Tutma."

"Ne?"

"Kendini tutma, hadi ağla. Hayır böyle değil bağır çağır, içini boşalt ama iç çekme. Aklından geçenleri biliyorum, kendini güçlü tutmak için sessizce ağladığını da, ölmek istediğini de, hiçbir şeyden huzur bulmadığını da, hissizleştiğini de hatta bir boşlukta olduğunu da. Tutma kendini, ağla."

Bu kadar şeyi nasıl anlamıştı anlayabilmiş değildim. Bu konuyu Gizem hariç kimseyle konuşmamıştım. İçimdeki yangın sönmüyordu, kalbim yanıyordu. Duvar suratın beni bir haftada bu kadar iyi tanıması da içimi acıtmıştı. Gözlerim yeniden dolmaya başlamıştı.

"Yiğit."

"Efendim." Gözümden bir damla yaş düştüğü an sesim titremeye başladı.

"B-ben"

"Evet sen?"

"Ben çok yoruldum Yiğit, ben tükendim, ben yaşayamıyorum. Nefes alamıyorum." Hüngür hüngür ağlamaya başlarken Yiğit beni kolları arasına almıştı. "B-ben tek başıma kaldım Yiğit." Eli saçlarıma yerleşti.

"Tek başına değilsin Sanem ben varım. Savaş var Emre var. Engin amcan var o da çok merak etti seni."

"Ben yok oluyorum artık Yiğit." Dediğim anda başıma uzun bir öpücük kondurdu. Emre ve Savaş odadan çıktığı an dudaklarım arasından ilk kez çığlık kopmuştu. Bağıra bağıra ağlıyordum sadece ağlıyordum. Ellerim, ayaklarım hatta ağlarken çıkan sesim bile titriyordu.

Ne kadardır ağladığımı bilmiyordum ama biraz olsun rahatlamıştım. Yiğit'in kolları arasında iç çekerek dururken Yiğit hafifçe doğruldu ve kolunu benden çekip orta sehpanın üzerinde duran antidepresanı eline aldı.

"Bu ne Sanem?"

"Antidepresan.

"Senin mi?"

"Benim. Önceden sönmeyen gülüşlerimi az da olsa geri veriyor bana, ama artık o gülüşler bana ait değil. Antidepresan gülümsemesi sadece. Onun sayesinde sakinim Yiğit."

"Ne zamandır kullanıyorsun bunu?"

"Üç haftadır galiba." Koltuktan katlı ve elindeki ilacı alıp pencereden aşağı fırlattı.

"Ne yaptın sen?" hızla ayağa kalktığımda pencereyi kapatıp yanıma gelmişti bile.

"Sanem o gülüşlerini sana antidepresan vermesin sen kazan. Kendini bırakma annenle babanı bu şekilde çok üzersin." diyerek benimle birlikte koltuğa oturdu. Eliyle başımı kendine çekerek göğsüne yasladı.

"Sanem bak sekiz hafta oldu artık. Annen ve baban nasıl üzülüyorlardır sen bu haldesin diye. Onlar senin mutlu olmanı, güçlü olmanı, tek başına kendi ayakların üzerinde durmanı isterlerdi. Artık onlar her yerdeler. Seni her an izliyorlardır onlar için toparlanman gerekiyor."

"Yiğit onları çok özledim. Ben bu evde nefes alamıyorum. Mutfakta, odamda, bahçede her yerde anıları var. Kafayı yiyorum ben artık, dayanamıyorum."

"Biliyorum güzelim. Onları her özlediğinde ne yapacaksın biliyor musun?"

"Evet, onları her özlediğimde yanlarına gidip mezarlarının ortasına yatıyorum sanki onların yanına yatmışım gibi. Saatlerce orada onlarla duruyorum."

"Hayır, ne yapacağını bilmiyormuşsun." Elini elime uzattı ve elimi alıp kalbimin üzerin koydu, ardından diğer eliyle açık olan gözlerimi kapattı. "Onları özlediğinde bunu yapacaksın işte. Elini kalbine götürüp gözünü kapatacaksın ve onlarla konuşacaksın." Dediği gibi gözümden yine yaşlar düşmeye başladı. Zaten hiç durmuyorlardı ki.

"Artık ölmek istemeyeceksin, ilaçta kullanmayacaksın. Eskisi gibi güçlü olup gülümseyeceksin çünkü sen mutluysan ailende mutlu olur. Onlar için ağlamayıp gülümseyeceksin."

"Yiğit."

"Efendim." Elimi kalbimden çektim ve gözlerimi ağıp ela gözlere baktım. Ağlamış mıydı o? Gözleri ıslaktı.

"İyi ki varsın."

                           ✨✨✨

"Sanem hadi kalk."

"Neden?"

"Ne demek neden, kalk hadi."

"Karışma Yiğit sadece uyumak istiyorum."

"Sanem ne konuştuk biz, güçlü olacağız artık o kadar uyumak yok."

"Tamam." Gözlerimi açtığımda kendimi Yiğit'e sarılır bir durumda koltukta buldum. Koltukta mı uyumuştum hem de Yiğitle. Başımı saate çevirdiğimde saatin iki olduğunu gördüm ve Yiğit'in kolları arasından çıkıp ayağa kalktım.

"Nereye Sanem?"

"Gizeme bakacağım."

"O gitti."

"Nasıl gitti?"

"Sabah gitti sana da teşekkür etmemi söyledi. Seni uyandırmasına ben izin vermedim."

"Anladım." Neden kaç kaç varmış gibi hemen gitmişti ki? Hem nereye gidecekti onun kalacak yeri de yoktu.

"Sanem hadi git eşyalarını al."

"Neden?"

"Bana gidiyoruz. Artık depresyondan çıkman gerek ve bunu bu evde yapamazsın."

"Gerek yok Yiğit."

"Sanem tekrarlatma." Aslında biraz evden uzaklaşsam kendimi daha kolay toplardım. Burada olmuyordu, her yerde anıları varken olmazdı da. Başımı tamam anlamında salladıktan sonra itiraz etmeden odama çıktım. Gardrobumda ki askılarda asılı olan kıyafetlerin hepsini yatağımın üzerine bıraktım. Ardından gardrobumun üzerindeki valizimi almaya çalıştım ama boyum buna izin vermedi.

"YİĞİT." Yaklaşık on saniye sonra hızlı adımlarla odama giren Yiğit e baktım.

"Efendim."

"Şu dolabın üzerindeki valizimi verir misin?" Valizi yere indirmek yerine yatağımın üzerine bıraktı ve fermuarını açtı. Yatağımın üzerindeki kıyafetleri tek tek valize yerleştirirken Yiğit kıyafetlere dehşet gözlerle bakıyordu.

"Lan senin hiç kapalı kıyafetin yok mu? Bunlar ne kızım, bunların yarısını kesmişler mi?" valizi kapatarak Yiğit'in eline tutuşturdum.

"Çık dışarı ben duş alıp üzerimi değişip geleceğim."

"Topuklularını unuttun."

"Alırım yanıma Yiğit." Yiğit odadan çıkınca küçük boy valizime elime geçen ayakkabılarımı koydum ardından takı kutumu ve makyaj çantamı da valize atıp fermuarını çektim ,valizi kapıya bıraktım. Odayı gerimde bırakıp kendimi banyoya attım. Duş musluğunu mavi renge getirdikten sonra, hiç düşünmeden kendimi soğuk suyun altına attım. Önce tüm vücuduma bir titreme yayıldı. Ardından su adeta canımı yakarak ayaklarıma doğru ilerlemeye devam etti. Dakikalar sonra uyuşan bedenim suyun soğukluğuna alışmıştı. Rahatladığımı hissediyordum. Belki de soğuk su damarlarımda akan kanın akış hızını yavaşlattığı için bu şekilde hissediyordum. Suyu kapatıp duşa kabinin dışına çıktım. Kurulanmadan aynanın karşısına geçip kendime baktım. Ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerimin altı, dayak yemişim gibi gözükürken morluklarla doluydu. İki ay önce yediğim dayağın morlukları yerini bu morluklara vermişti çünkü onlar iyice geçmişti. Sanki işe yarayacakmış gibi, o rengi dağıtacakmış gibi gözlerimi silmeye çalıştım ama imkansızdı. Banyodan çıkıp lacivert iç çamaşırlarımı giydim. Ardından siyah spor şortumu üzerine de beyaz cropumu giydim. Islak saçlarımı silmekle uğraşmadan saçlarımdan sular damlarken beyaz spor ayakkabımı giyerek odama baktım. Nasıl göründüğümü umursamayarak kapının önündeki valizi aldım ve aşağıya indim.

                          ✨✨✨

Yirmi dakikadan fazla olmuştu yola çıkalımız. Yiğit arabayı kullanıyordu ben yanında Savaş ve Emre ise arkada oturuyordu. Onlar kendi arasında sessizce konuşurken ben başımı cama yaslamış öylece yolu izliyordum.

"Abi takip ediliyoruz galiba." Emre'nin sözüyle camımı aşağı indirdim ve aynadan arkamızdaki araca baktım. O araçtı aylardır beni takip eden araç.

"Bu araba hep benim etrafımda zaten. Nereye gitsem hep arkamdan geliyor." Dedim sakin ve güçsüz çıkan sesimle.

"Nasıl etrafında Sanem ne diyorsun sen? Emin misin o mu?"

"Evet o plaka aynı." Sözümü bitirmemle Yiğit arabayı ani bir manevrayla başka yöne çevirdi. O kısa andan başını çıkarıp bizi takip eden araca baktı ve ağzından art arda küfürler çıkmaya başladı.

"Kim abi? Tanıyabildin mi?"

"Doruğun itleri Savaş. Doruğun itleri."









Continue Reading

You'll Also Like

26.1K 1.7K 51
"Öpecek misin artık?" dedi Sanrı "Öpeyim mi?" "Bir zahmet" Dudaklarım ile dudakları arasında bir milim mesafe vardı. "Ez evîndarê te me jinikê" (sa...
1.3M 39.5K 43
YAZIM HATASI VE KURGU BAĞLANTISI HATALARINI GÖRMEZDEN GELİNİZ. EĞLENCE AMAÇLI YAZILMIŞTIR. •Siz hiç sabahları kokuşmuş bir çorabı koklayarak uyandını...
Mehsâ By Şeymanur

Teen Fiction

58K 4.9K 56
Organize İşler'de yeni bir dosya. Avcı Operasyonu. Kendisini ne yapıp edip bu operasyonun ortasında bulan genç bir kız. Biraz deli de. Üstelik babas...
2.4M 92.7K 45
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...