Bugün dersim yoktu o yüzden bende işe gelmiştim. Ayrıca aklıma takılan bir soru vardı şimdiye kadar bunu neden düşünmedim diye yol boyunca kendime kızdım. Onlar yani ailem ne olduda fikirleri değişmişti? Annemin yazdığı mektupta ailemle karşılaşmam için daha zamanım olduğunu söylemişti. Bu kadar mi çabuk fikirleri değiştirmişti. Kendimi yiyip bitirdiğim konulardan bir kaçıda bunlardı.
Bu düşüncelerin aklıma düşmesiyle tüm boyu sersem gibi ortalıkta dolaşmıştım. Beynim o kadar doluydu ki bir türlü kendimi işe verememiştim. Tabi bunu tek fark eden ben değildim. Hatta bir kaç defa Onur şefimden azar isitmistim. Kendi yaşıtınızdan azar işitmek gerçekten kırıcıydı. Ama yinede Onur şefim haklıydı.
Dün kıramadığım tabakları bugün kırmıştım. Yere düşen o tabaklar sayesinde birazda olsa kendime gelebilmiştim. Ah birde Şefimin azari beni bi hayli kendime getirmesinde yardımcı olmuştu. Bende bir süre askıya aldım. Nasıl olsa buradan çıkınca artık tüm sorularıma cevap bulabilecektim.
Ilerleyen saatlerde Baran aramıştı. Kısaca geldiklerini benim ne zaman eve geleceğimi sormuştu. Daha işimin bitmediğini beklemelerini söyleyip kestirip atmıştım. Tabi oda neden böyle birşey yaptığımı pek anlayamasada bana bunu sormamıştı. Çünkü ben aştığımız o çizgiyi yeniden araya koymuştum. Hatta eskisi gibi artık ona Baran Bey diye hitap ediyordum.
Ama sandığınız gibi bunu ciddiye alan tek kişi bendim. Baran yine eski barandı. Ilk tanıştığımız gibi davranmaya inatla devam ediyordu. Onu boşverip saatleri saymaya devam ettim.
Bir saat sonra mesaim bitecekti. Ama şu son saati beklemek bile bana ölüm gibi gelmişti. Içten içe onları çok merak ediyordum. Bırakın sorularıma cevap bulmayı en çok onlarla karsilacak olmak beni heyecanlandiriyordu. Dizginleyemedigim şu duygular, beni etkisi altına almıştı.
Her ne kadar iç sesimi susturmaya çalışsamda bir türlü buna engel olamıyordum.
Beklemek benim karakterime öyle bir bozmuştu ki etrafımdaki herkesten azar işitmeye başlamıştım. Hatta Cem bile beni odasına çağırmış,kendime çeki düzen vermem konusunda beni uyarmıştı. Isten çıkacak olmamın vermiş olduğu tedirginlikle artık daha sakin hareketlerde bulunuyordum.
Şimdi işimiz bitmiş soyunma odasına doğru gidiyorduk. O kadar hızlı üstümü giyinmiştim ki odadaki kızlar bile benim bu halime hayretle bakmışlardı.
Zaten bugün bende bir hâller olduğunu çoktan anlamış olmalılardı. Ama beni tam tanimadıklari içinde kimse bana soru sormaya cesaret edemiyorlardı. Hoş zaten kimseye bir açıklama yapmak zorunda değildim.
Herkesten önce dışarıya çıkıp kapıda iş arkadaşlarımın çıkmasını bekledim. Birbirlerine bakıp gülüşerek konuşan iş arkadaşlarıma baktım. Acaba bende birgün onlarla aynı karede olabilir miydim? Bu görüntü sadece ufacık biran ailemin şuanda beni beklediğini unutturmuştu. Ördüğüm duvarları bazen yıkmak gerçekten çok zor oluyordu.
"Hadi Hayat? Niye bekliyorsun."
Ayse'nin seslenmesiyle hemen kendime gelip arabaya bindim. Beş dakika sonra ailemle yüzleşecektim. Acaba onları görünce nasıl tepki verecektim. Eminim kollarina atlamayacaktım ama yinede ne yapacagimi tam kestiremiyordum. Bu benim için ilkti.
Içimdeki ses onlara ne kadar kızgın olursam olayım affedeceğimi söylüyordu. Hatta bana diyordu ki 'Affet. Öncesini önemseme,sadece bugünü önemse.' Bunu yapabilir miydim acaba?
Onları görünce,kalbimde bir sızı olacaktı bu kesindi ama yinede içimdeki çocuk onlara sarılmak isteyecekti. Tüm acılarına rağmen onlara sarılmak,aile sıcaklığını hissetmek isteyecekti.
"Hayat."?
Bana seslenen Onur'a döndüm.
"Iki saattir sana sesleniyoruz." Bunu demesiyle etrafıma baktım. Evime gelmiştim ve benim yüzümden bekliyorlardı. Onlara mahcup bir ifadeyle baktım.
"Kusura bakmayın dalmışım."
"Onu fark ettik zaten. Bak Hayat belliki bugün senin için zor bir gündü. Lütfen yarın kendini toparla ve öyle işe gel."
Kafami sallayıp arabadan indim. Evi yaklaşmam ile birlikte çantamdan anahtarımı çıkartıp kapıyı açtım.
Içeri girdikten sonra çantamdan telefonumu çıkartıp Baran'a mesaj attım ona kısaca eve geldiğimi söyledim. Daha sonra evi şöyle bir süzdüm evin dağınık olmadığına kanaat getirdikten sonra odama geçtim.
Üzerimdekileri çıkartıp dolaptan üzerime uygun kıyafet baktım. Beyaz bir kazak ve mavi bir kotta karar kıldım. Hemen acele ile üzerimi giyindim. Salona geçtim ve ailemin gelmesini beklemeye başladım.
Telefonumu elime alıp Baran'dan mesaj geldi mi diye kontrol ettim. Sonra hiç mesaj gelmediğini görünce sinirli telefonu koltuğa bıraktım.
Çok heyecanlıydım ve bunu alemin görmesini istemedim. Kapının çalmasıyla heyecanla ayağa kalktım. Bir iki saniye kapının orada bekleyip derin bir nefes aldım onlarla karşılaşacağım ilk anda bu. Eğer yüzlerinde aynı benim gibi bi heyecan yoksa bu beni oldukça sarsardı. Daha fazla beklemeden kapıyı açtım.
Karşımda takım elbiseli bir beyefendi ile aynı onun gibi giyinen resmi bir kadın vardı. Gözüm hemen abimi aradı. Ama maalesef karşımdaki yabancılardan farklı olarak sadece Baran vardı abim yoktu. Bu benim kaşlarımın çatılmasına yol açtı.
Onları daha fazla kapıda bekletmemek adına kenara çekildim. Onlara geçmeleri için yer verdim. Baran'la yüz yüze gelince yüzündeki tuhaflik canımı sıktı. Oda içeriye girince kapıyı kapattım.
Baran da benim evime ilk defa geliyordu şu durumda bile bunu düşündüğüme inanamadım.
Elimle onlara İlerideki koltuğa oturmaları için yönlendirdim. Onlar oturmuştu ama ben hala ayakta durmaya devam ediyordum. İçimdeki ses sanki onların benim ailem olmadığını söylüyordu, belki de bunun tek nedeni içimdeki boşluktu.
" Merhaba Hayat."
Benimle konuşan adama baktım biraz fazla resmiydi bunu yok sayıp ben de aynı şekilde ona "Merhaba." dedim.
Aslında cevap vermeyi bile beklemiyordum kendimden. Bir anda ağzımdan çıkmıştı. Yanında oturan kişi yani annem aynı onun gibi "Merhaba" dedi. Gözlerinde bir şevkat aradım anne şevkati ama yoktu. İkisi de öyle boş bakıyordu ki bana, bir anda bunun gerçeğiyle ile yüzleşmek ağır geldi.
Ben hiç böyle hayal etmemiştim aslinda şimdiye kadar hayal ettiğimin bile farkında değildim.
Ben sanmıştım ki beni gördüklerinde bana sarılacaklar,sonra yılların biriktirdiği özlemle kavrulacağız. Ama işte öyle olmadi.
Bana gülümseyerek bakan kadına gülümsemek bile içimden gelmedi. Evlatlarına karşı bu kadar resmi olmak zorunda değillerdi sonuçta yıllarca görmedigi bir evlatları vardı karşılarında..İşte o zaman anladım biz hiçbir zaman bir aile olamayacaktık. Benim istediğim bir aile asla olamayacaklardı.
Omuzlarımın inmesiyle bakışlarımı başka tarafı çevirdim içimden ona cevap vermek gelmiyordu çünkü bırakın karşılık vermeyi onların yüzüne bile bakmak istemiyordum. Belki de ben çok fazla büyütmüşüm bu yüzden kalbim hayal kırıklığıyla dolmuştu.
Ben annemi ve babamı çok fazla büyütmüşüm...
Gözlerimdeki kırgınlığı saklayamadan onlara döndüm.
"Buraya kuru kuru merhaba demek için mi geldiniz? Öyleyse artık dediniz ve gidebilirsiniz?"
Aslında bunu kızarak söylüyordum ama gözlerime bakan kişi ne kadar kırıldığımı anlayabilirdi. Bunu beni tanıyan kişi anlardı sadece.
Bu sözümden sonra birbirine baktılar.
Onlar söylediklerimi sindirmeye çalışirken onları inceledim. Fark ettim ki ne anneme ne de babama benziyordum. Ve ayrıca ikisi de genç görünüyordu. Daha önce bunu nasıl görememiştim. 19 yaşındaydım ve karşımdaki insanlar benden neredeyse 10 yaş falan büyüklerde. Belkide daha az..
Gözlerim Baran-ı buldu. Ona anlamsız gözlerle baktım.
"Biz annen ve babanın tescilleriyiz. Kendilerinin işi olduğu için gelemediler." Bunu diyen kadındı.
Duyduklarımdan sonra beni etkisi altına alan sinirimi kontrol edemedim. Içime öyle büyük bir öfke sardı ki bunu dizginlemek için uğraşmadım bile ve tüm öfkemi onlara kustum.
" Siz neler saçmalıyorsunuz? Bu ne saçmalık!" Sonra Gözlerim Baran'a kaydı. " Sen bana ailemle buluşacağımı söylememiş miydin? Bu insanlarda neyin nesi! Siz Beni delirtmek mi istiyorsunuz! Ben ailemle karşılaşmayı beklerken onların temsilcileriyle mi karşılaşıyorum! Lanet olsun bu nasıl bir oyun! Siz neyin peşindesiniz!"
Benim bu tavrımdan sonra Baran ayağa kalkıp hemen yanıma geldi. Bana dokunacakken onun temasından kaçındım.
"Bak bende bilmiyordum. Bunu çok sonra öğren.."
Lafını bitirmesine müsade etmeden sert bakişlarla ona döndüm.
"Bilmiyorsun öyle mi? Sen zaten neyi biliyorsun ki? Sen zaten benim sorduğum soruların hangisini biliyorsun! Bilmiyorum! Sen zaten hep bunu söylüyorsun ama aslında her şeyi biliyorsun!" Bakışlarımı ondan çekip hala koltukta oturan kişilere baktım. "Defolun evimden! Sizi burada görmek istemiyorum hemen defolun evimden!"
"Ama Hayat Hanım ailenizin sizi söyleyecegi çok önemli şeyler var. Bu kadar önemli olmasa biz şuanda burada olmazdık. Hem ayrıca.. "
En sert bakışımla adama baktım. Bu onu susturmaya yetmişti.
"İstemiyorum! Artık ailem zerre umrumda değil! Onlarla ilgili hiçbir şey öğrenmek istemiyorum! Bana söyleyecekleriniz inanın umrumda bile değil! Şimdiye kadar bir ailem yoktu artık olmasa da olur! Onlara söyleyin artık ben yoktum! Bu onlara verdiğim ilk ve son şanstı! Şimdi evimden derhal defolun!"
"Ama Hayat Hanım.."
"Size evimden derhal defolun diyorum! Derhal!
Bu böyle olmayacaktı. Kapıya dogru gidip kolunu aşağı indirdim. Kendime doğru çekip açtım. Benim bu hareketimden sonra ikiside ayaklandı. Bana son kez bakıp dışarıya çıktılar. Hâlâ ayakta durmaya devam eden Baran'a bakıp ona çıkması için gözümle kapıyı işaret ettim.
Ama sanki beni görmüyordu. Bu beni iyice sinirlendirdi.
"Çık dışarıya! Hatta kapıdaki adamını al ve buradan defol!"
"Yanlış yapıyorsun Hayat. Yapma."
Onun bu sözüne kahkaha attım. Kendime gösterip "Ben mi hata yapıyorum." Elimi kapı kolundan çekip onun karşısına geçtim. "Hayatım boyunca ilk defa en doğru şeyi yapıyorum. Git buradan!"
"Gitmiyorum."
Işte bu benim kopma noktam olmuştu. Ellerimle onun bedenini vurmaya başladım. "Git,git istemiyorum kimseyi. Git artık. Lütfen git." Ona vuran ellerimi kendine çekip benimle göz göz geldi.
"Gitmiyorum Hayat." Bunu gözlerimin içine bakarak söylemişti.
Artık daha fazla direnemedigim gözyaşlarım onun bu sözüyle gözlerimden firar etti. "Ben bugün ne yaptım biliyor musun?"Hic değişmeyen ifadesiyle bana bakmaya devam etti.
"Saatleri saydım,ailemi biran önce görebilmek için zamanla yarıştım. Kaç tane tabak kırdım biliyor musun? Bilmiyorsun! Bugün ben,ben değildim. Bugün çok farklı bir Hayat vardı karşımda. Içimdeki bu heyecanı engel olamadım,ben ilk defa kendime söz geciremedim. Ve bugün seninle konuştuk biz. Neden bana söylemedin? Neden bana ailemin gelmediğini söylemedin! Bunu bilseydim bu kadar tabak kırmazdım,kendi benliğimi bu denli kaybetmezdim." Kolumla burnumu silip tekrardan konuşmaya devam ettim.
"Sözde bugün ailemle ilk karşılaşmam olacaktı." Bu dediğime gülmeden edemedim."Ama onlar bunu bile elimden aldı. Artık istemiyorum. Artık onları hayatımda istemiyorum."Gözlerinin en içine baktım. "Artık senide istemiyorum. Onlarla beraber sende git! Git ki daha fazla beni kandırmanı müsaade etmiyim."
Ondan biraz daha uzaklaşıp elimle kapıyı gösterdim. Seni kandırmadım diyemeyen bu adam beni daha çok yıktı. Enkazın altında kalmıştım. Ve ben nasıl buradan sağ çıkacağımı bilmiyordum. Yere değen bakışlarımı ona çevirdim. Hâlâ aynı şekilde yüzüme bakmaya devam ediyordu.
Bir kez daha tekrarladım. "Git."
Benden hiç bakislarini çekmeyen bu adama bende aynı şekilde karşılık verdim.
Benim ne kadar ciddi olduğumu anlayınca kapıya doğru ilerlemeye başladı. Gitmeden bana açıklama yapmasını neden hala istiyordum. Neden ondan birşeyler duymak istiyordum. Yalan söyleyeceğini bile bile neden kendime bunu yapıyordum.
Kapıyla benim aramda kalınca duraksadı. Bir kez daha gözleri gözlerimi buldu. Ve ondan hiç beklemeyeceğim birşey yaptı.
"Özür dilerim Hayat."
Açık kapıdan çıkıp arkasına bile bakmadan gitti. Arabaların çalışma sesini duymamla bir hickirik daha kaçtı boğazımdan.
Ardindan kapıyı kapattım. Daha fazla ayakta duramayacağımı anlayınca kapinin arkasına çöktüm. Ellerimle yüzümu kapatıp hıçkırıklarla aglamaya başladım.
Susmak istiyordum,ağlayışlarımı dindirmek istiyordum ama olmuyordu,yapamıyordum.
Şuanda öyle bir bitik durumdaydım ki kendi halime acıdım. Yerimden bile kalkacak gücüm yoktu. Bu gücüde elimden almışlardı. Bana ait ne varsa herkes bir şekilde elimden almıştı.
Orada ne kadar süre durdum bilmiyorum. Artık bedenimi hissetmemeye başlayınca kapıya tutunarak ayağa kalktım. Kendime gelebilmek, yeniden güç toplamak için ayakta kalmaya devam ettim.
Geçti dedim. Gecti. Artık kimse sana zarar veremez. Artık ailem bana zarar veremez. Onları bugün ikinci kez toprağa görmüştüm. Bu benim için kolay olmasa ben bunu başarmıştım. Belki de ilk kez, bir 'başarım' beni bu kadar alt üst etmişti.
Ayaklarım artık tutmaya başlayınca odama doğru ilerledim. Yatağıma girip öylece boşluğa baktım. Baktım.. Baktım,baktim. Her bakışımda hep bir boşlukla karşılaştım. Işte benim hayatımda tam olarak buydu.
KOCA BİR BOŞLUK..