I'M PREGNANT !

By chanbaekmarried

14.8K 1.1K 262

"Tebrikler! Hamilesiniz." "Yok artık!" "Yalnız erkeğim ben." "Çok nadir de olsa erkek hamileliği günümüzde mü... More

Tanıtım
Bölüm 1- Herkesin Eğlenmeye Hakkı Vardır....
Bölüm 2- Kocaman Dev Adamlar
Bölüm 3- Mucizelere İnanın!
Bölüm 4- Nur İçinde Yatanlar Kulübü
Bölüm 5- Baek Ve Baek'in Bebeği
Bölüm 6- Öyle Hissettirmiyorsun
Bölüm 7- Altın Elma
Bölüm 8- Ağlarken Bile Çok Güzelsin
Bölüm 9- Öpüşsek Mi?
Bölüm 10- Anne Taktiği
Bölüm 11- Buna Aşk Diyorlar
Bölüm 13- Ne Olursun Daha Fazla Ağlama
Bölüm 14- Tuzlu, Limonlu, Çilek Reçelli Erik
Bölüm 15- Dayan Baek'im.. Geldiler
Bölüm 16- O Hep Sol Tarafımda...
Bölüm 17- Arkadaşlar Bugünler İçindir
Bölüm 18- Aramıza Hoş Geldin
FİNAL- Park Family
Özel Bölüm- Tenini Özledim

Bölüm 12- Benden uzak dur!

595 63 11
By chanbaekmarried

Dün gece o kadar acıyı çektikten sonra Chanyeol'ün kollarında ölü gibi uyumuşum. Saatin kaç olduğunu bilmeden zar zor gözlerimi açtım. Görüş alanıma ilk giren şey çıplak bir bedendi. Oha! Bu bedenin bir sürü karın kası var. Bende de sadece kocaman bir göbek. Kıskanıyorum işte böyle vücutlar görünce. Ne yaparsam yapayım benim fiziğim hiç böyle olmamıştı.

İçimden sarmaş dolaş yattığım kişinin Chanyeol olmaması için dua ederken yavaşça başımı kaldırdım. Tabii ki sonuç değişmemişti. Karşımda hâlâ uyuyan bir adet Yeol vardı.

Burası biraz sıcak mı oldu?

Masanın üstünde duran minik saate baktım. 12.16?!

Yerimden doğrulur doğrulmaz kollarımı tutan el ve boğuk ses beni durdurmuştu.

"Nereye gidiyorsun?"

Chanyeol uyumuyor muydu ya?!

"Saat geç olmuş da. Artık kalkmam gerektiğini düşündüm"

Ellerini kolumdan çekip beni serbest bıraktı.

"Bebeğimiz ne durumda?"

"Gayet iyi. Dünkü gibi hareketli değil"

O da benim gibi yatağın içinde oturur pozisyona geldi.

"Toplantılarına geç kaldın"

"Biliyorum. Benim yerime Sehun ve Kai halletti"

Ne güzel ya? Beyefendinin yerine hep halleden birileri var. Ben de canım çıkana kadar çalışayım.

"Hadi kalk! Doktora gidiyoruz"

"İyiyim ben Chanyeol. Geçti ağrılarım"

"Şu an geçmiş olabilir ama bunlar devam edecek. En azından o anda ne yapmamız gerektiğini öğrenelim"

~~~

Hızla bir şeyler atıştırıp çıkmıştık evden. İyiyim diyorum ama beni dinleyen kim?! Benim karnım hakkında niye herkes söz sahibi? Ben böyle diyince de 'abartma Baek' diyorlardı. Ben haklıyım tamam mı?!

15 dakikalık araba yolculuğundan sonra hastaneye gelebilmiştik. Doktorumuzun 'siz beni odamda bekleyin' demesi üzerine öylece odasında doktoru bekliyorduk.

Sonunda doktor gelebilmişti. Ben dün olan şeyleri anlatırken Chanyeol sözümü kesip bir şeyler ekliyordu sürekli.

"Demek sancılarımız başladı. Baekhyun bu dönemde ekstra dikkatli olmalısın. Her an, her yerde ağrın başlayabilir. Şiddetleri de değişim gösterecektir ama hiçbir zaman dün çektiğin ağrıdan daha az olmayacak.

Tek yapman gereken ağrı sırasında bebeğe ve kendine zarar vermemen. Kendi fazla sıkmamaya bebeği de sıkıştırmamaya özen göstermeni istiyorum. Bu dediklerimin zor olduğunu biliyorum ama sağlığınız için yapmalısın.

Ağrıların 3 ile 5 dakika arasında sürer. Şiddeti başta artar son dakikalarda ise azalmaya başlar. Ağrının geleceğini bebeğin hareketlenmesi ve karnına baskı uygulanmasından anlayabilirsin. Bu semptomları hisseder hissetmez çevrendekilerden yardım istemek en doğrusu olur"

"Peki ağrı geçtikten sonra bir şey yapmamız gerekiyor mu?"

"Ağrı geçtikten sonra vücudunu sıcak tutarsan iyi olur. Ayrıca bebek de bu süre içinde biraz baskı görecektir. Bu yüzden kısa bir süre de olsa zor olacağını biliyorum ama sırt üstü yatmanı tavsiye ediyorum"

Chanyeol benden daha dikkatli dinliyordu. Bu haline gülümsedim.

"Bebeğinizin büyümüş halini görmek ister misiniz?"

~~~

Elimdeki ultrason fotoğraflarına bakıp bakıp gülüyordum. 6 aydır benimle olan bebeğim kocaman olmuştu. Onu kucağıma almak için sabırsızlanıyordum.

"Baek benim şirkette biraz işim var. İstersen seni eve bırakayım ya da Kyungsoo ve Luhan'ın yanına. Nereye gitmek istersin?"

"Kyungsoo ve Luhan'ı çok özledim"

Gülümseyip önüne döndü.

Bizimkileri 2 haftadır görmüyorum. Hep işleri oluyordu. Bende bir şeyler yapmak istiyorum ama Chanyeol hiçbir şeye izin vermiyor. Bizim iyiliğimizi istediğinin farkındayım ama bende sıkılıyorum işte.

~~~

Yaklaşık olarak 20 dakika süren araba yolculuğumuzun sonunda evime -eski evime- gelmiştik. Ne kadar da özlemişim burayı. Tamamen planlarımın dışında gelişen bazı olaylar yüzünden erkenden Chanyeol'ün evine yerleşmiştim. Özlediğim çok şey var. Yatağım, her zaman yayılarak film izlediğim koltuğum, terapi niyetine kullandığım mutfak...

"Akşam seni almaya gelirim"

Yavaşça başımı salladım.

"Kendine dikkat et. Bir şey olduğunu anda beni arıyorsun"

"Tamam. Merak etme"

Arabadan inip eski de olsa sevimli görünen apartmana doğru yürüdüm. Evimiz 5. kattaydı ve ben şimdiden o kadar merdiveni nasıl çıkacağımı düşünüyordum. En son Luhan ile konuştuğumuzda asansörün bozulduğunu ve tamir aşamasında olduğunu söylemişti. Tam da ihtiyacım olduğu zaman.

Merdivenleri bayağı bir zorlanarak da olsa bitirmiştim. Chanyeol bunu öğrense bana kesin çok kızardı. Zaten üstüme düşüyordu kızımız büyüdüğünden beri daha da artmıştı bu durum. Bir yönden de haklıydı. Chanyeol'ün evindeki -ne kadar benim de evim olduğunu iddia etse de bir türlü bu fikre alışamıyorum- merdivenleri çıkarken bile nefes nefese kalıyorum.

Düşüncelerimi bir kenara itip bir kağnı ağırlığında geldiğim evin kapısını çaldım. Buradan ayrılışımdan sonra ilk defa geliyordum. Hep onlar Chanyeol'ün evine gelmişti. Sanırım evimizi özlemişim.

Çok da uzun olmayan bir süre sonra kapı açılmıştı. Luhan üstünde hâlâ pijamaları, başında ise fil kulakları olan bir uyku bandı vardı. Uykulu gözleri beni görünce sonuna kadar açılmıştı.

"Baek hyung!"

Apartmanı inleten sesi ile yüzümü buruşturdum. Boynuma dolanan kollarla birlikte bende ona sıkı sıkı sarıldım.

"Hani? Nerede?"

Gözlerindeki gözlüğüyle birlikte kapıya doğru hızlı adımlar atarak ve sorular sorarak gelen Kyungsoo, Luhan'ın arkasında belirmişti.

Luhan geri çekilmiş kısa süreli olarak boş kalan kollarımı Kyungsoo doldurmuştu. Arkadaşlarıma duyduğum özlem gözlerimin yaşarmasına yetmişti.

"İçeri geçelim. Üşüteceksin"

Dışarısı bir hayli soğuktu ama şu an hiç umrumda değildi.

Beni çekiştirerek salona getirmişlerdi. Favori koltuğuma oturmuştum.

"Baek hyung, çok özledik seni"

"Bende sizi çok özledim"

"Yokluğunu bu kadar derinden hissedeceğimi hiç düşünmemiştim Hyun"

Kyungsoo'ya gözlerimi devirdim. İkisinden yükselen kahkahayla bende güldüm. Onlarla birlikte olmak güzel hissettiriyor.

~~~

"Ne?!"

"Ne demek öpüştük?"

"Bir anda oldu işte"

Evet, onlara her şeyi anlattım. Hadi ama onlar benim en yakın arkadaşlarım! Tabii ki anlatacağım. Bilmeye hakları var. Onlardan bunu saklamak istemedim. Ayrıca onların fikirlerini ihtiyacım var.

"Baek hyung, ne olacak şimdi?"

"Bilmiyorum Lulu. Aklım çok karışık. Bana o söyledikleri... Sanki beni seviyor gibi. Ama biz çok farklıyız. Nedense bir türlü inanamıyorum. İçimde kötü bir his var"

"Bence o seni, sende onu seviyorsun"

"O kızlardan hoşlanıyor"

"Baek! Lütfen saçmalamayı bırak! Seni sevmiyorsa ve sadece kızlardan hoşlanıyorsa neden seni öpsün? Ayrıca onun bebeğini taşıyorsun. Yani onunla seviştiniz. Yani erkeklere karşı da bir ilgilisi var. Biraz mantıklı düşün lütfen"

"Hyung bence bunu kendine itiraf edemediğin için bahaneler uyduruyorsun"

Haklı olma ihtimalleri yüzde kaç?

"Şimdilik bu konuyu kapatalım lütfen. Neler olacağına bakalım"

Kesinlikle böyle yapmalıyız.

~~~

Akşama doğru Chanyeol beni almış ve eve gelmiştik. Bugün bir hayli mutlu gibiydi. Bunun sebebi Kai mi? Ya da... Sehun?

"Baek! Masamın üstündeki kırmızı kapaklı dosyaları bana getirir misin?"

"Getiriyorum"

Salona inerken Chanyeol'ün benden istediği şeyle çalışma odasına yöneldim. Masasının üstü bir hayli karışıktı. Son zamanlarda yine toplantılar, görüşmeler, anlaşmalar ile başı dertteydi.

Elime aldığım dosyalarla birlikte odadan ayrılacakken dikkatimi çeken zarf beni olduğum yerde durmaya zorlamıştı. Üstünde yazanlar dikkatimi zarfa vermemi sağlamıştı.

Park Chanyeol-Byun Baekhyun

Bu da neyin nesi?!

Dosyaları masanın üstüne koyup zarfı elime aldım. Açmamda sıkıntı olmaz sanırım. Çünkü üstünde benim de adım yazıyor.

Zarfın içinden çıkardığım kağıdı açmakla uğraştım. Ellerim neden titriyor? Sanırım beni korkutan şey bu konu hakkında Chanyeol'ün bana hiçbir şey dememiş olmasıydı. Bugünkü olan mutluluğunu birçok defa sormuştum ve hepsinde işlerinin tam da istediği gibi gittiğini söylemişti. Bende mi bu işin içindeyim?

-DNA TESTİ-

Hızla gözlerimi kağıtta dolaştırmaya başladım. En kısa şekilde konuyu anlayabilmem için bir cümle arıyordum.

...Park Chanyeol'ün %99.99 ihtimalle Byun Baekhyun'un taşıdığı bebeğin biyolojik babası olduğu tespit edildi.

Gözlerimden aşağı firar eden yaşlar kağıdın üstüne damlıyordu. Bunu neden yapmıştı ki? Bana inanması gerekiyordu.

"Baek! Neden hâlâ gelmedin. Bir şey oldu sandım"

Acı vereceğini bile bile ona baktım. Gözlerimiz buluşur buluşmaz kaşlarını çatıp bana yaklaşmaya çalıştı. Elimi havaya kaldırıp durmasını işaret ettim.

"Tek bir şey soracağım. Neden beni yanında tutuyorsun?"

"N-neler oluyor? Ben hiçbir şey anlamıyor-"

"Asıl ben hiçbir şey anlamıyorum. Madem bana güvenmiyorsun neden ben senin evinde kalıyorum"

Elimdeki kağıdı yeni fark etmiş olmalıydı ve tabii ki hemen ardından o kağıdın içinde ne yazdığını da anlamıştı.

Kağıdı göğüsüne doğru fırlatıp odadan çıktım. Ne yapmam gerekiyor?

Sanırım ilk iş olarak buradan uzaklaşmalıyım. Merdivenleri hızlı olmaya çalışarak inmeye başladım.

"Baekhyun! Baekhyun! Beni dinle!"

Kolumu tutan el ile Chanyeol'e döndüm.

"Chanyeol bir süre görüşmeyelim"

Kolumu elinden kurtarıp asılı duran montumu aldım.

"Hiçbir yere gidemezsin. Hamilesin, saat çok geç oldu ve dışarısı buz gibi. Ayrıca sancın gelebilir. Biliyorum şu an benden nefret ediyorsun ama bebeğimize-"

"Benim bebeğim. Ne yapacağımı da sana sormuyorum. Bizden uzak dur!"

Kapıyı çarparak evden çıktım. Soğuk havaya tezat olarak yanaklarımdan sıcak yaşlar dökülüyordu.

Üstümdeki peluş pijamaları bile önemseyecek durumda olmamam ne kadar da üzücü!

Gidecek tek bir yerim var ve oraya kadar bu soğukta gidersem zatürre olmam kaçınılmaz. Normal durumlar içindeyken bunu önemsemezdim ama artık kendimden çok düşünmem gereken bir bebeğim var.

Genel olarak zengin kişilerin oturduğu villalar bulunan semtten çıkacak kadar yürümüştüm. Yüzüme vuran ışıklar ile başımı kaldırıp nerede olduğuma baktım. Bir marketin tam önünde duruyorum. Marketin yanında ise bir otobüs durağı vardı. Ellerimi ceplerime atıp yoklamaya başladım. Çıkan cüzdanım ve telefonumla şansın benden yana olduğunu anladım. Bir dakika... Şans benden yana olsa ne olur ki? Beni sevdiğini düşündüğüm ve bebeğini taşıdığım adam bana zerre kadar güvenmiyor. Bende şu an onun yüzünden bu haldeyim.

Gözlerimin tekrar dolmasıyla harekete geçip markete girdim. Yaz-kış fark etmeksizin her saat başı şehri turlayan otobüslerin olduğunu bildiğim için bir süre burada bekleyebilirim. Karnımdan gelen garip sesleri susturmak için birkaç şey aldım. Bir süre daha bekledikten sonra otobüs sonunda gelebilmişti. Bununla birlikte gelmeyeceğine dair olan endişelerim uçup gitmişti.

Otobüse biner binmez -gece olmasına rağmen otobüsün içi hâlâ doluydu- bütün gözler bana ve karnıma yönelmişti. Mont giydiğim halde karnım belli oluyordu. Haklılar. Sanırım ben olsam bende bakarım. Hamile bir erkek kolay bulunan bir şey değil sonuçta.

~~~

Apartmanın bir sokak ötesinde otobüsten indim. Yeni yeni ısınmaya başlayan ellerim tekrar üşümeye başlamıştı. Ceplerim onları ısıtmaya yetmiyordu. Hızlı adımlarla apartmana ilerlemeye başladım. Bir an önce eve gidip yorganın altında uyumak istiyorum.

Aklımdaki düşünceler beni resmen apartmanın önüne ışınlamıştı. Asla kapanmayan dış kapı yine açıktı. Bir keresinde bu kapı yüzünden bütün apartmanı birbirine katmıştım. Evet, yapıyorum arada böyle şeyler. Ama kesinlikle haklıydım. Herkes girip çıkıyordu ve soğuk geliyor-

Ne düşünüyorum ben böyle? Daha yeni olan şeylere odaklanmam gerekiyor. Sanırım bu benim sıkıntılardan kaçma şeklim. Belki de kendimden kaçıyorumdur...

Sabahkinin aksine hiç söylenmeden çıktığım merdivenle eve gelebilmiştim. Bir elimde yarısı yenmiş kek, bir elimde içi abur cuburlarla dolu poşet var ve ben gecenin 12'sinde arkadaşlarımın kapısını çalıyorum.

Kapının arkasından gelen "Kim o?" sesiyle kendime geldim. Galiba montumun kapüşonu takılı olduğu için kim olduğum belli olmuyordu.

"Benim Soo, Baekhyun"

Hızlı bir şekilde açılan kilitler yatmak üzere olduklarının -belki de yattıklarının- kanıtıydı. Çünkü yatmadan önce kesinlikle kapılarını kilitlerlerdi.

"Ne işin var burada?"

Kyungsoo'yu görür görmez gözlerim tekrar dolmuştu.

"Ben çok kötüyüm"

Beni kollarının arasına alan arkadaşımın omzunda çocuklar gibi ağlamaya başladım. Yaşlardan dolayı görme yetim bulanıklaşmıştı ama gözlerini ovuşturarak gelen Luhan'ı görebilmiştim.

"Hyung!"

Hızla yanımıza gelen Luhan ile birlikte beni zar zor salona taşımışlardır.

10 dakikaya yakın hiçbir soruya cevap vermeden Kyungsoo'nun omzunda ağlamıştım.

"Lütfen cevap ver bebeğim. Merak ediyoruz bak"

Soo'dan nadir olarak duyduğumuz sevgi sözcükleriyle durumumun ne kadar kötü olduğunu anlamış ve ağlamam daha çok şiddetlenmişti.

Luhan beni Kyungsoo'nun kollarından almıştı. Elime tutuşturulan peçete burnumu silmem için iyi olmuştu.

"Anlat hadi"

"C-Chanyeol... DNA t-test-i yaptırmış"

Kyungsoo'nun gözlerinden geçen o siniri görmüştüm resmen.

"Bunu nasıl yapar?"

Bilmiyorum manasında omzumu silktim.

"Neden beni çağırmadın? Neyle geldin buraya kadar bu soğukta"

"Otobüsle"

Soo ayağa kalkıp salonun içinde bir aşağı bir yukarı volta atmaya başladı. Anlaşılan çok sinirlenmişti.

"Öncelikle hepimiz sakin olmalıyız. Hatta şimdi Baek hyung uyusun. Yorulmuştur. Yarın sakin kafayla karar verelim"

Bu durumlarda her zaman en mantıklı olanımız Luhan olmuştur. Kyungsoo, kıralım dökelim yakalım modunda olurdu. Ben, ortalığı birbirine katmaktan yana olurdum. Luhan ise konuşma taraftarı olarak yaklaşırdı herkese.

"Sakin falan olamam Luhan. Bu ne cüret? Yalan mı söylüyoruz sanki ona? Neyimize güvenmemiş"

Aklıma tekrar doluşan şeyler biraz da olsa duran ağlamamı tekrar arttırmıştı.

"Nasıl sakin olayım Luhan?! Bebeğimle tek başıma kaldım. Babası bana güvenmiyor ve test yaptırıyor. Zaten daha yeni kekim de yere düştü. Ben onu yiyecektim daha"

Soo dizlerinin üstüne çöküp ellerimi tuttu.

"Aç mısın? Bir şeyler yapayım mı?"

"Açım. Kaç saattir bir şeyler yemiyorum"

"Canın ne istiyor? Söyle onu yapayım"

Aklımdan geçen şeyleri Kyungsoo'ya sıralamıştım. Hemen sonrasında o mutfağa gitmişti. Luhan ise üstümdeki montu almış, bana kalın bir yorgan getirmiş ve bu saatlerde başlayan en sevdiğim çizgi filmi açmıştı.

Aklımdaki düşünceler beni hiç rahat bırakmazken mutfaktan mükemmel kokular yükseliyordu.

Neyse ki her zaman yanımda olan arkadaşlarım var. Bu yönden uzun zaman önce şans bana gülmüştü sanırım...

Herkese yeniden merhaba 👋🏻 Dersler dolayısıyla bölüm yazamamıştık. Bunu telafi etmeye çalışacağız. Umarım beğenirsiniz. Beğenmeyi unutmayın ve tabii ki yorumlarınızla birlikte değerlendirmelerinizi bekliyoruz.

Continue Reading

You'll Also Like

22K 1.8K 22
Cinsiyetsiz Jungkook, soy isminin lekelenmemesi için küçüklüğünden beri alfa olarak yetiştiriliyordu, hem de en yakın arkadaşlarından biri olan delta...
230K 15.1K 55
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...
32.3K 4.3K 36
semih: ben bizden hiçbir zaman memnun olmadım
21.2K 2.5K 19
- ★! mahallede adı ateiste çıkmış olan barış alper, imamın oğlu semih'e tutulur barış alper yılmaz & semih kılıçsoy