yìwài ^hwitae/Rochan^

By YinTheDevil

1.7K 189 3.8K

-"我希望我生命中所有意想不到的事情都会像你一样美丽 (Wǒ xīwàng wǒ shēngmìng zhòng suǒyǒu yì xiǎngbùdào de shìqíng dūhuì xiàng nǐ yīyàn... More

=0=
Bilgilendirme ve karakter tanıtımı
=1=
=2=
=3=
=4=
=5=
=6=
=SORUMSU BİRŞEY=
=7=
=Foto editlerim=
=8=
=9=
=10=
=11=
=13=
=14=
=15=
=16=
=16=
=16=
minik bir duyuru, okursanız sevinirim
=17=
DUYURU
=18=
DUYURU | ÖZÜR DİLERİM

=12=

41 5 171
By YinTheDevil

Hwiyoung kulaklarına kadar gülümsedi onun fısıltısına karşılık. Ardından ise dolmaya başlayan alana göz gezdirdi, değişik bir şekilde hyungları ortada yoktu. O sırada kendini işaret eden rowoon'u görünce Taeyang'a dönüp "Bir yere gitmem gerek, derse yetişirim. Tamam mı?" dedi ve cevap vermeden kapıya koştu.

Rowoon onu da alıp bahçede Han seong ho'nun onları acele ile topladığı yere götürürken "yarım saattir seni arıyorum. Neredeydin? ders arasında resmen kayboldun." dedi. Hwiyoung ise boğazını temizleyip "çalışma salonundaydım." dedi, yalan söylememişti ama tam olarak gerçeği de söylememişti.

Rowoon onun saklamaya çalıştığı gülümsemesini fark edince bozuntuya vermeden o da sırıtmaya başladı. Hwiyoung konuyu değiştirmek amacıyla "Nereye gidiyoruz? Bir şey mi oldu?" diye sordu, bu kadar aceleyle nereye gittiklerini haklı olarak merak ediyordu. Rowoon hızla yürümeye devam ederken "Bay Han dersten önce toplanmamızı istedi, Geçen gün yaptığımız oylamayı tekrarlayacakmış. Şuan eşit oy var, sen belirleyici olacaksın." dedi, bunu söylerken gelmişlerdi bile.

Hwiyoung ve Rowoon da yuvarlağa dahil olurken han seong ho "tamam, şimdi sadece hwiyoung'un oyu kaldı, hepinizin ki belli oldu. Hwiyoung sen Taeyang'ın katılması yönünde mi kullanıyorsun, katılmaması yönünde mi?" diye sordu Hwiyoung'a doğru, gerçek anlamda herkes onun gözünün içine bakıyordu, sunwoo bile. 

Ama bilmedikleri şey Hwiyoung çoktan karar vermişti. Taeyang'ın yanında olmak, etrafından hiç ayrılmamak istiyordu. E tabi Alfa 1'e katılmazsa bu pek mümkün olamazdı. Hwiyoung'un zamanının çoğu görevlerle geçiyordu, okuldan daha çok görevde olurdu genelde. Bu yüzden onun alfa 1'e girmesi gerekiyordu, girmeliydi.

"Ben alfa 1'e girmesini istiyorum efendim." dedi, sesinde en ufak bir soru işareti ya da tereddüt yoktu. Han Seong Ho'nun yüzünde memnun bir gülümseme oluşurken Sunwoo Hwiyoung'a dalmak istemekle meşguldü. Sunwoo hak etmediği halde en iyi olduğu için grubun lideriydi, youngbin'le zaten sürekli rekabet içindeydi. Bu duruma 3. bir kişi eklenmesini istemiyordu.

"Peki o zaman, bugünkü derste deneme yapacağım." dedi ve onlara gidebilirsiniz işareti yaptı, Hwiyoung ışık hızında salona geri dönerken sunwoo kimsenin duymayacağı şekilde "bunu sana derste ödeteceğim kim hwiyoung." diye fısıldadı.

Hwiyoung salona giriş yaptığında bütün sınıfın içeriye toplanmış olması yüzünden kalabalık görünen salonda mavileri aradı gözleriyle. Gözüne takıldığında kalabalığa en uzak köşede telefonla konuşuyordu Taeyang. Şaşılmayacağı üzere Chani ile konuşuyordu, küçük olan akşama kadar dayanamamış ve aramıştı onu. Bir önce ki gün olanlardan sonra dayanamamıştı ondan bu kadar uzun süre haber almamaya.

Hwiyoung yanına yaklaştı, dinlemek istemiyordu ama merak duygusu ağır basıyordu. Taeyang ise gülümseyerek Chaniyi dinliyordu, "Yani hyung, sen orada mutlusun şuan?" diye sordu, inanamadığı ses tonundan bile anlaşılıyordu. Taeyang ona kıkırdayıp "evet, aslında gayet keyfim yerinde şuan." dedi, yalan değildi. Varlığı bile ona cehennemi yaşatan okul, uzun saçlı sayesinde bir cennete dönüşmüştü.

Chani hattın öbür ucunda muzipçe gülümseyip "Hyung bunu kıymet alameti olarak görme, ama seni seviyorum hyung. Kendine çok dikkat et tamam mı?" dedi, sonlara doğru sesinde ki endişe istemsizce artmıştı chani'nin. Taeyang da hattın kendi tarafında adına yakışır bir şekilde gülümseyip "Sende bunu kıyamet alameti olarak görme ama Hyung'un da seni seviyor. Merak etme, sırf senin için dikkat ediyorum kendime." dedi, bir yandan da gülümsüyordu.

Hwiyoung onun telefonun kapattığını görünce yanına gidip "döndüm." dedi farkında olmadan tatlı bir şekilde. Taeyang ona gülümseyip "sen gittikten sonra kardeşim aradı da, onunla konuşuyordum." dedi, hwiyoung kafasını aşağı yukarı sallayıp anladığını belirtti. Sıra aklındakini sormaya gelmişti.

"Taeyang..." diye seslendi dikkatini çekmek için, hala kendinden büyük birine hyung demediği için kendini tuhaf hissediyordu. Taeyang onun nasıl soracağını bilemediğini anlayınca "sadece sor, unutma bugün istediğin her şeyi sorabilirsin." dedi hafif dalga ile. 

Hwiyoung ise onun bu sözünden cesaret alarak "şimdi sen benim başımın belası olmaya söz verdin ya..." dedi, Taeyang'ın beklenti dolu bakışları onu devam etmeye zorladı. Derin bir nefes alıp "Bu ders aslında senin için bir  deneme olacak, dövüş yeteneklerine göre Bay han sana bir teklifte bulunacak..." diye devam etti, Taeyang'ın anlamasını umuyordu.

Taeyang ise nereye getirmeye çalıştığını ondan duymak istediği için "yani?" diye sordu, Hwiyoung'un kendinden çekinmesini istemiyordu. Hwiyoung bir cesaret "Okulda stajyer dedektiflerden oluşan bir tim var, yeteri yetenek, bilgi gibi etkenleri karşılayan kişileri alıyorlar. Sana bugün oraya katılmak için teklif gelecek..." dedi ama yine durdu, kendisinin orada olup olmadığını söylemeli miydi? Ya söylemezse katılmazsa ne olurdu?

"Hwiyoung, aklında ne varsa söyler misin lütfen?" dedi en sonunda taeyang, neden bu kadar zorlandığını anlamamıştı. Hwiyoung kendini her türlü cevaba hazırlamış bir şekilde büyük gözleri ile "Bu teklifi kabul edebilir misin benim için? Kabul etmezsen seni çok fazla göremeyeceğim de..." dedi, karşısındakinden cevap alana kadar rahatlamayacağını biliyordu.

Taeyang başından beri planını yaptığı fırsatın bu kadar kolay ayağına gelmesini beklemiyordu, hele ki karşısında ki tarafından gelmesini hiç beklemiyordu. Yine de planının dışında da karşısında ona umutlu gözlerle bakan Hwiyoung ile daha fazla zaman da geçirebilmek istiyordu. Yine adına yakışır parlaklıkta bir gülümseme ile "merak etme, ne olursa olsun kabul edeceğim. Sözümü tutmalıyım sonuçta." dedi.

Hwiyoung derin bir nefes alırken, elini kalbinin üstüne koyup "beni büyük bir endişeden kurtardın şuan." dedi ona karşılık. Taeyang ise onu izlerken "bunun için endişelenmene gerek yoktu ki." dedi gülmesini durduramazken. Hwiyoung onun gülmesinde hayat bulurken istemsizce o da gülmeye başlamıştı, içerideki herkes ise fark ettirmeden kahkaha atan ikiliye bakıyorlardı.

"SINIF TOPLANIN!!!" diye bağırdı han seong ho, herkes etrafına toplanırken o ne yapacaklarını açıklamaya başladı "Şimdi bu sizin ilk dövüş sanatları dersiniz olacağı için seviye belirlemek amacıyla aranızda dövüşeceksiniz. Bu yüzden alfa 1 üyeleri, lütfen karşı taraf geçin. Yenilen çıkacak ve kendi tarafından başka biri gelip dövüşecek, bu alfa 1'den sunwoo da bizimle olacak bu derste."

Hwiyoung istemeye istemeye Taeyang'ın yanında ayrılıp hyunglarının yanına geçti, gerçi Taeyang'ın karşısında alfa 1'in aslında umutsuz olduğunu da biliyordu. Mavi saçlı olan gerçekten çok iyi dövüştüğünü bugün göstermişti ona, Alfa 1'de onu yenebilecek bir belki de iki kişi vardı.

Sunwoo yüzünde sahte gülümseme ile "Bay han acaba içimizden biri karşı tarafa mı geçse, seviye belirlemek için sonuçta kimse bizi eleyemezse bizden biri eleyebilir değil mi?" dedi, Han seong ho onun gerçekte ne istediğini biliyordu ama bunu kullanabileceğini de biliyordu. Öğlen yaptıkları maçta yine de Taeyang'ın gerçek kapasitesini kullandığını düşünmüyordu.

"Haklısın sunwoo, peki kimi geçirmeliyiz sence?" diye sordu ona. Sunwoo düşünüyormuş gibi yatı bir iki saniye, ondan sonra hemen "Bence Hwiyoung geçebilir efendim." dedi içinde ki şeytan sayesinde gülerek. Taeyang onda bir şeyler olduğunu anlamıştı ama o amaçla olduğunu düşünmek bile istemiyordu, küçük olana zarar gelmesi ihtimali bile yetmişti onu korkutmaya ve sinirlendirmeye.

Hwiyoung yavaş adımlarla karşı taraf geçerken Taeyang'ın yanına geldiği için sevinse mi yoksa Sunwoo tarafından dövüleceği için üzülse mi bilmiyordu. Kendini güvende hissetmek için mavi saçlı olanın yanına geçti normalden durulandan daha yakın bir şekilde. 

Taeyang onun ne kadar gergin olduğunu anlayarak fazla sıkmaktan titreyen eline kendi elinin içine aldı ve kulağına eğilip "lütfen gerilme. Çocuğun niyetini anlamak çok da zor değil, sana zarar vermesine izin vermem merak etme. Vermek zorunda kalsam bile yanına bırakmam." diye fısıldadı sadece onun duyabileceği bir ses tonu ile.

hwiyoung ona dönüp onunla birlikte kısa bir nefes egzersizinden sonra, kendini daha rahatlamış hissetti. Nereden düştün yanıma yoo taeyang, elimden alınanlar karşılığında mı geldin hayatıma diye geçirdi içinden, belki de hayat o kadar da çekilmez değildi.

Han seong ho işaret verdiğinde ilk karşılaşma Rowoon ve öğrencilerden biri arasındaydı. Onlar dövüşürken Hwiyoung ve taeyang sakince onları izliyordu, sunwoo ise ikili için planlar kuruyordu kafasında. Ne olursa olsun bu ikiliyi ayırmayı kafaya koymuştu bir kere.

Yine acele bir bölüm, ve yine ben. Yeminle sahabtan beri 800 kelimeden fazla kelime yazdım. sonuç olarak bölümüz 1200 kelime oldu. Sözümü tutmak istedim, bu yüzden biraz kötü olmuş olabilir, çok acele yazdım çünkü. 

İki kişi için çok hızlı yazılmış bir bölümdür, birine söz verdim. Birini de biraz sorunlarından uzaklaştırmak istedim. Üzgünüm unni elimden bu kadarı geliyor.

Neyse ben şuraya fotoları koyup kaçıyorum

Continue Reading

You'll Also Like

77.7K 6.1K 32
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
22.8K 1.4K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
525K 59.9K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.