Başka Bir Ben

By godlovecoco

547 79 168

İçinde özel güçlerin bulunduğu bir hikaye... -- "Kim olduğumu bile bilmiyorum. Neden buradayım bilmiyorum. Si... More

BÖLÜM 1 |ARANAN
BÖLÜM 2 |AN
BÖLÜM 3 |BİZDEN
BÖLÜM 4|LİDER YARDIMCISI
BÖLÜM 5|KONTROL
BÖLÜM 6|AİT
BÖLÜM 7| SAKİN
BÖLÜM 8| EV
BÖLÜM 9|KABUS
BÖLÜM 10|BİLİNÇALTI
BÖLÜM 12|KORKU
BÖLÜM 13|İSTEK
BÖLÜM 14|UYARI

BÖLÜM 11| TUZAK

15 0 0
By godlovecoco


TUZAK
''Ayaklarımıza beton bağlanıp denize atılmış gibiyiz!''



Fisun ile birlikte sınıf kapısından çıktığımızda karşımda gördüğüm Arsen ile gözlerimi devirdim. Ilgım'ın bilinçaltıma girdiğini öğrendiklerinden beri (3 koca gündür) okulda bile yanımdan ayrılmıyorlardı. Arsen'e kalsa derslere bile girecekti.

''Benim sevimli korumam da buradaymış.'' Fisun bir bana bir de Arsen'e baktı.

''3 gündür neden Efsa'nın peşinden ayrılmıyorsun Arsen?'' Fisun'un sorusuyla Arsen şirince gülümsedi. ''Görmeden yapamıyorum desem?''

''İnanmayacağımı biliyorsun.'' Arsen koluma vurup başıyla Fisun'u gösterdi. ''Çok zeki bir arkadaş yapmışsın kendine cidden. Hayran kaldım. Bir de benim arkadaşlarıma bak. Biri oturup sabaha kadar bir şeyler yazar çizer, diğeri zaten durduğu yerde kalamaz. Sürekli gezme peşinde.'' Son cümlesinden sonra bana göz kırpınca gülümsedim.

''Yine direkt eve mi gideceksiniz?'' Fisun'un sorusuyla yüzüm asıldı. Üç gündür bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı ama biz cevap vermediğimiz için o da artık sormayı bırakmıştı.

''Evet. Efsa'nın teyzesi onunla biraz gezmek istiyormuş. Onu teyzesine bırakacağız biz de.'' Cümlesiyle gözlerimi devirdim.

Okuldan çıktığımızda arabasına yaslanmış Barkın ve yanında sigara içen Ülgen'i görmemle Arsen'e döndüm. ''Sürekli dört silahşör gibi dolaşıyoruz Arsen. Sadece Barkın gelse olmaz mıydı?''

''Bu ikisi hep göbek bağları bir gibi mi dolaşırlar?'' Fisun'un sorusuyla Arsen kahkaha attı. Sonra benim kulağıma yaklaşıp fısıldadı. ''Gerçekten arkadaş olduğunuz çok belli.''

Fisun'a bakıp sırıttı. ''Biz üçümüz öyle dolaşırız. Dolaşırdık. Artık Efsa'da bizimle. Yani bence.'' Gözlerimi devirdim.

''Efsa sevmez ki o kadar kişi dolaşmayı.''

''Sen bizi tanısan var ya... Ne özel insanlarsınız dersin.'' Tek kaşımı kaldırarak Arsen' baktım. ''Arsen. Bekletmesek mi?'' Beni başıyla onayladığında Fisun ile vedalaşıp hızlı adımlarla arabaya gittim. Herkes arabadaki yerini aldığında Barkın bana döndü.

''Bugün hiç oldu mu?'' Benden önce Arsen konuşmaya başladı. ''Bir iki kere anımsadı. Ama fazla uzun sürmedi.''

''Ama siz uzun sürmüş gibi yaptınız değil mi?'' Sorusuyla başımı salladım. Ahlem bizimle son iletişime geçtiğinde bize bir plan yapmıştı.

Ilgım benim bilincime girip sadece bir şeyler anımsatıp bilincimden çıkacaktı. Ama ben bunu belli etmeyip sanki hala devam ediyormuş gibi davranacaktım. Yapıyordum da. Ne kadar gerçekçi oluyordu bilmiyorum ama yapıyordum. Arsen'in sürekli yanımda dolanması da onları inandırmak içindi aslında.

''Güzel. Ahlem ile en kısa zamanda iletişime geçip yerlerini öğrenmemiz lazım. Onları daha fazla o adamın yanında bırakamayız.'' Ülgen'in cümlesiyle meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

''Nasıl öğreneceğiz peki?''

''Ben sürekli Ahlem ile iletişime geçmeye çalışıyorum. Ama cevap vermiyor. Hala uyutuyorlar sanırım.'' Arkama yaslanıp elimle yüzümü kapattım. ''Herkesin gücünü biliyorlarsa neden benim peşimdeler. Daha güzel güçlere sahip olanlar var.''

''Efsa sen insanlara hükmedebildiğinin farkında mısın? Sen istediğin sürece buradaki herkes senin kontrolün altında, buna Ülgen'de dahi. O yüzden en güçlü kozumuz sensin. Ve bu adam da her kimse bunun bilincinde.'' Arsen'in dedikleriyle elimi yüzümden çektim ve derin bir nefes aldım.

''Benim anlamadığım bir şey var.'' Bakışlarım Barkın'a kaydığında elini çenesine koyup düşünmeye başladı. ''Bu adam bu kadar detaylı bilgiye nasıl sahip olabiliyor? Nereden öğrendi bunları?''

Ülgen net bir sesle konuşmaya başladı. ''İçimizde köstebek var.''

''Emin misin?''

''Başka açıklaması yok Barkın. Bir köstebeği var ve bizim onu bulmamız lazım.'' Kaşlarımı kaldırdım. ''O kadar kişi içinde nasıl bulacağız?''

''Bir planım var. Ama ne kadar güvenli bilmiyorum. Kartal ile konuşmamız lazım önce.'' Herkes başıyla onayladığında Ülgen gaza daha sert bastı ve hızlı bir şekilde yola devam ettik.

——
Eve gelmemizle yine üç gündür olduğu gibi herkes salonda kendi halinde takılıyordu. Barkın, Ülgen'in kitaplığını karıştırıp bir şeyler okuyordu. Arsen yanımda bana internetten bulduğu elbiseleri göstermeye çalışıyordu. Ülgen defteriyle oyalanıyordu. Ben de her an Ilgım bilincime girebilir korkusuyla Arsen'in gösterdiklerine bakıyormuş gibi yapıyordum.

"Efsa bakmıyorsun ki!"

"Ne?"

"Gösterdiklerime diyorum. Bakmıyorsun ki." Dediğiyle kafamı geri attım ve derin bir nefes aldım. "Evet. Özür dilerim ama gerçekten gerginim. Biliyorsun. Zaten gösterdiklerinin hepsi çok güzel. Eminim." Bana gülümsediğinde ben de ona gülümsemeye çalıştım.

"Neden gerginsin?" Barkın'ın sorusuyla gözlerimi devirdim. "Cidden soruyor musun bunu Barkın?"

"Gergin olmana gerek yok ki. Artık Ilgım bilincinin içinde kalmıyor. Ahlem dedi ya zaten plan bu. Gergin olmama gerek yok." Tam cevap vereceğim sırada salonda Ahlem'in sesi yükseldi.

"Ülgen!" Ülgen oturduğu koltukta doğruldu ve elindeki defteri kenara bıraktı. "Ahlem! Ne oldu?"

"Ülgen acilen adresi söyleyeceğim. Çabuk yetişin. Ilgım iyi değil. Yalvarırım gelin. Benim de artık gücümü kullanacak halim yok. Verdiği ilaçlar çok ağır!"

Ülgen sinirle ayağa kalktı. "Çabuk adresi ver." Ahlem'in söylediği adresi Barkın bir kağıda yazmaya başladı. Adres alma işlemi bittiğinde Ahlem son cümlelerini kurdu. "Dikkat edin!"

Hepsi ayağa kalktığında ben de hızla ayağa kalktım. Ülgen'in bakışları bana döndüğünde olduğum yerde kaldım.

"Seni oraya getiremem Efsa. Çok tehlikeli. Evde kal!"

"Tek mi kalacağım?" Ülgen biraz düşündü. "Arsen sen de onunla kal." Arsen hızla başını salladı.

"Tamam. Ama çabuk olun Ülgen. Çok dikkatli olun." Başlarını sallayıp hızla evden çıktılar.

"Bir şey olmayacak değil mi Arsen?"

"Öyle umuyorum." Yüzümü ellerimin arasına alıp koltuğa oturdum. Onlar gelene kadar huzurlu bir nefes alamayacağımız kesindi.

Yaklaşık yarım saattir bekliyorduk. Ben hala oturduğum koltuktaydım. Arsen salonu turlayıp duruyordu. Birden salon kapısına yöneldiğinde dehşetle ayağa kalktım.

"Arsen! Nereye?"

"Elimi yüzümü yıkayacağım bir Efsa'cığım. Telaşlanma. Otur. Geliyorum hemen." Başımla onayladım ve kalktığım koltuğa geri oturdum. Bakışlarım Ülgen'in koltuğuna kaydığında defteri açık ve ters bir şekilde koltukta duruyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve deftere doğru ilerledim.

Normalde insanların eşyalarını karıştırmaktan nefret ederdim ama onu tanıdığımdan beri defter elindeydi. Ya bir şeyler yazıyordu ya da karalama yapıyordu. İçinde ne olduğunu deli gibi merak ediyordum. Hem belki bakarsam biraz olsun kafam dağılırdı?

Defterin yanına tamamen ulaştığımda derin bir nefes aldım ve koltuğa doğru eğildim. Tam defteri elime alacakken Arsen'den gelen çığlık sesiyle doğruldum.

"Arsen!" Kapıya döndüğüm an üzerime doğru koşan adamı görmemle çığlık attım. Ama saniyeler içinde adam elindeki bir bezle gözlerimi bağladı. "Küçük balık oltaya geldi."


Barkın'dan

Arabayla bir deponun önünde durduğumuzda Ülgen bakışlarını etrafta gezdirdi. Gelene kadar bizimkileri defalarca aramıştık ama Kartal'da dahil kimse telefonu açmamıştı. Fazla vaktimiz olmadığı için sadece ikimiz gelmek zorunda kalmıştık. Ülgen bakışlarını bana çevirip tek kaşını kaldırdı.

"Hazır mısın Barkın?" Başımla onayladığımda hızlıca arabadan çıktık. Deponun kapısına geldiğimizde kapı aralıktı. Ülgen sessiz bir şekilde kapıyı itip içeriye girdiğinde arkama son bir kez bakıp arkasından girdim. İçerisi bomboştu. Kimse yoktu. Ortada iki sandalyede bağlı Ahlem ve Ilgım hariç.

Hızlı adımlarla yanlarına koştuk. Ben Ilgım'ı, Ülgen Ahlem'i çözmeye başladı. Ben Ilgım'ı kucağıma aldığımda bakışlarım Ahlem'e kaydı. Gözleri aralanıyordu.

"Uyanıyor." Ülgen kocaman olmuş gözleriyle Ahlem'e baktı. "Burada neden kimse yok? Neredeler?"

"Ülgen... Özür dilerim." Gözleri hızlı bir şekilde kapandığında Ülgen kafasını hızla bana çevirdi.

"Hassiktir! Tuzak!" Dediğiyle gözlerimi sıkıca kapattım.

"Ama burada kimse yok. Neredele..." Cümlemi bitirmeme izin vermeden kükredi.

"Siktir! Evdeler! Efsa! Koş Barkın koş." Ahlem'i hızlıca kucaklayıp arabaya koşmaya başladı. Ben de kucağımda Ilgım ile peşinden koşmaya başladım.

Ahlem ve Ilgım'ı arka koltuğa yerleştirdikten sonra hızlıca yerlerimize oturduk ve Ülgen son sürat arabayı çalıştırmaya başladı.

"Nasıl bu kadar salak olabildim! Nasıl kandım buna! Allah kahretsin!"

"Ülgen bir sakin ol! Belki de yanılıyoruzdur." Bana bakıp kaşlarını çattı. "Ara çabuk. Efsa'yı ara. Arsen'i ara. Kartal'ı ara. Ara lan herkesi ara."

İlk önce Arsen'i aradım. Çalıyordu ama açan yoktu. "Arsen açmıyor."

"Efsa'yı ara!" Efsa'nın telefon numarasını bulmamla hızlıca onu aradım. Ama o da aynı şekilde açmıyordu. "Aynı."

"Allah kahretsin!" Hızla Kartal'ı aradım ama saatlerdir olduğu gibi aynıydı. "Kimse açmıyor. Delireceğim!"

"Almamış olsunlar. Efsa'yı almamış olsunlar! Kıza söz verdim. Sana bir öey olmayacak dedim lan!" Ülgen bir yandan arabayı sürüp bir yandan direksiyonu yumrukluyordu.

"Ülgen. Sakin ol dedim sana. Az kaldı bak eve. Belki uyumuşlardır."

"Çıkart şu siktiğimin pembe gözlüklerini Barkın! Aptal mısın?" Dediğiyle kafamı geriye attım. Ne kadar sakinleştirmeye çalışsamda tüm olanların farkındaydım.

"Geçmişe git!"

"Ne?"

"Geçmişe git Barkın! Gör!"

"Efsa'yı görmeden gidemem Ülgen. Biliyorsun." Sinirle bana döndü. "Dene! Dene lan dene! Zorla kendini!" Cümlesiyle elimi saçlarıma daldırdım. Birini görmeden onun hakkında geçmişte olanları göremiyordum ki ben...

Evin önünde hızlıca durduğumuzda Ülgen saniyeler içinde arabadan indi. Ben de hızlıca indim ve eve doğru koştum. Kapı açıktı...

Ülgen içeriye dalıp bağırmaya başladı. "Efsa! Arsen!" İçeriden ses gelmiyordu. Tüm odaları tek tek dolaşırken banyoya girmemle yerde yatan Arsen'i görmem bir olmuştu.

"Ülgen!" Koşarak yanıma geldi ve baktığım yere baktı. "Arsen!" Hızlıca Arsen'in yanına eğildik ve nabzını kontrol ettim. Atıyordu. Birkaç dakika seslendik. Ülgen bulduğu kolonyayı eline sürdü ve koklatmaya başladı.

Arsen yavaş yavaş gözlerini araladı. Bakışları bizi netleyince birden yattığı yerden doğruldu.

"Adamlar! Adamlar vardı! İki tane. Kafama vurdular. Efsa'ya seslenemedim. Efsa nerede?" Cümleleriyle gözlerimi sıkıca kapattım. Kaçırmışlardı...

"Barkın? Ülgen? Efsa nerede?" Sorusuyla kendimi yere bıraktım ve kafamı duvara yasladım. "Bilmiyoruz."

Bize dolu gözlerle bakmaya başladı. "Başaramadık mı? Koruyamadık mı?" Ülgen sinirle ayağa kalktı. "Kalkın. Derhal Kartal'a gidiyoruz." Banyodan çıkıp koşar adımlarla çıkışa yöneldiğinde Arsen'de kalktı ve ilerledi. Ben de arkalarından çıkacakken Efsa'nın odasının kapısından korkuyla bakan köpeğe kaydı gözlerim.

"Sahibini getireceğiz dostum. Merak etme." Evin kapısını kapattım ve hızlıca arabaya koştum. Arka koltukta baygın bir şekilde yatan Ilgım ve Ahlem'i görünce Ülgen'e döndüm.

"Onlar ne olacak?"

"Kartal'ın evine bırakırız. Arsen sen sığarsın değil mi yanlarına?" Ülgen'i başıyla onayladı ve arka koltuğa sıkıştı. Ben de yerime oturdum ve Ülgen'in arabayı çalıştırmasını bekledim.

Beş dakika içinde Kartal'ın evine gelmiştik. Ülgen ve ben hızlıca çıkıp eve koştuk. Arsen'de arkamızdan geliyordu. Kapıyı çaldığımızda açan olmadı. Ülgen bana bakıp tek kaşımı kaldırdı.

"Düşündüğümü mü düşünüyorsun?"

"Kır şu kapıyı artık." Cümlemle biraz geri çekildi ve sert bir şekilde kapıya çarptı. Kapı saniyeler içinde açıldığında hızlıca eve daldık.

Salonda yerde boylu boyunca yatan Kartal'ı görmemle gözlerim irice açıldı. "Kartal!" Hızla yanına koşup çöktüm ve elimle nabzını kontrol ettim. Nefes alıp almadığını anlamak için kulağımla burnuna yaklaştım. Nefes alıyordu...

"Herkesi mi bayılttı bu şerefsiz?" Sorumla Ülgen etrafta dolanmaya başladı. "Delireceğim! Kim bu?" Kartal kıpırdanmaya başladığında hızla ayağa kalktım ve onun kalmasına yardım ettim.

"Çocuklar? Neler oluyor?"

"O şerefsiz adam herkesi bayıltmış. Bizi de tuzakla yanına çekti. Efsa yok ortalıkta Kartal! Kaçırdı kızı!" Kartal dehşet dolu gözlerle bize baktı. "Ne dediniz siz?"

"Duydun işte Kartal." Kartal küfür mırıldanarak ayağa tamamen kalktı ve salonda bir tur attı.

"Ne yapacağız? Nerede biliyor musunuz?"

"Bilsek burada işimiz ne Kartal?"

"Ahlem ve Ilgım biliyordur belki? Onlar nerede ?" Ülgen de benim gibi yeni hatırlamış olacak ki aynı anda küfür mırıldandık.

"Arabada unuttuk onları."

Hızla arabaya ilerledik ve onları alıp salonda koltuklara yatırdık. Ilgım baygın bir şekilde yatmaya devam ederken Ahlem hareketlendi. Gözlerini tamamen açtığında önce Ilgım'a sonra Kartal'a baktı.

"Kartal! O iyi değil! Gücünü çok fazla kullanmak zorunda kaldı. Hiç iyi değil. İğne vurman lazım ona!" Kartal hızla odasına gitti ve elinde küçük bir şırıngayla döndü. Bu şırınganın içinde ne vardı hiçbirimiz bilmiyorduk. Ama kim gücünü fazla kullansa, kötüleşse bu iğne iyi geliyordu.

Kartal, Ilgım'a iğnesini yaptıktan sonra Ahlem'e döndü. "Sen nasılsın?"

"Bende bir sıkıntı yok." Ülgen kaşlarını çatmış bir şekilde Ahlem'e bakıyordu.

"Bize tuzak olduğunu neden söylemedin Ahlem? Neden salak gibi bu tuzağa düşmemize izin verdin?"

"Çünkü Ilgım çok kötüydü. Ölse miydi? Onu tehlikeye atamazdım. Çok özür dilerim. Başka çarem yoktu."

"Ilgım tehlikeye girmesin diye buralara yabancı bir kızı mı tehlikeye attın Ahlem? Ve bu kız kendini savunmayı bile bilmeyen bir kız!" Cümlemle bakışlar bana döndü. Ahlem'in gözünden yaşlar süzüldüğünde Arsen eliyle sırtını sıvazladı.

"Haklısın Barkın. Ama kendini benim yerime koy! Orada ne yapacağımı şaşırdım ben. Anlamıyorsunuz. Ahkam kesiyorsunuz!" Ülgen dikkati kendi üzerine çekti ve konuşmaya başladı.

"Nerede olabilirler? Bir fikrin var mı?"

"Hayır. Adam hepimizi çok iyi tanıyor. Beni anmamak için çok temkinli olması lazım." Ülgen sinirle etrafta dolandı. "Lan bu Efsa neden iletişime geçmeye çalışmıyor?"

"Kızı bayıltmışlardır Ülgen. Uyanık tutmuyorlar bizi." Bakışlarını Kartal'a çevirdi. "Bir iğne yapıyorlar Kartal. Başta sadece uyutuyor. Sonrasında uyandığında bilincin açık ama uyuyor durumda oluyorsun. Ne konuşabiliyorsun, ne düşünebiliyorsun. Öylece izliyorsun olanları."

"Tahmin etmiştim." Kartal'ın cümlesiyle gözlerimi irice açtım. "Nasıl?"

"Ben de bir kimyagerim. Ben de birini zorla kaçırsam ben de bu iğneden yapardım şüphesiz." Ülgen sinirle etrafta dolanmaya devam etti. ''Nasıl bulacağız lan biz bu kızı? Kendi kaçsın diye mi bekleyeceğiz?'' 

Herkes sessizce bir köşede oturuyordu. Ülgen hariç. O sinirden hem salonda tur atıyor hem de ara ara duvarları yumrukluyordu. Odada olan derin sessizliği Kartal'ın telefon sesi bozdu. Herkes dikkatle Kartal'a baktı.

''Kim?'' Ülgen'in meraklı sorusuyla Kartal tek kaşını kaldırdı. ''Bilmiyorum. Ekli değil.''

''Aç hoparlöre ver.'' Cümlemi başıyla onayladı ve telefonu açtıktan sonra hoparlöre verdi.

''Alo?''

''Sevgili dostum Kartal... Nasılsın?''

''Tanıyamadım?''

''Kırıldım buna. Serdar ben. Serdar Öztürk. Şimdi hatırladın mı?'' Kartal kaşlarını çattı.

''Sen...Senden başkası olamazdı zaten. Hemen bırak o kızı!''

''Ah! Tabi Kartal'cığım. Kapının önüne kadar bırakayım mı yoksa sokağın başında bırakmam yeterli midir?'' Ülgen telefonu eline alacağı sırada Kartal onu eliyle durdurdu. 

''Ne istiyorsun Serdar?''

''Hadi ama Kartal. Salak olmadığını biliyorum. Sen de benim ne istediğimi biliyorsun.''

''Serdar! Bu istediğinin olmayacağını biliyorsun değil mi?''

''Kartal herkesin gücünü biliyorum. Yani yerimi açık edecek bir salaklık yapmam. Bu da demek oluyor ki ben bırakmadan bu kızı asla alamayacaksınız. Bu kız dediğim hani şu herkesi himayesine alabilen var ya... Heh! O.'' Kartal dişlerini sıktı. 

''Şimdi prenses uyanmak üzeredir. Ona yapmam gereken bir iğne var. Aaa bu arada sana iğneden bahsetmek isterim.''

''Ne?''

''Uyutmak için verdiğim ilacı az çok tahmin ediyorsundur. Onun haricinde bu prensese bir iğne daha yapıyorum.'' Kartal sinirle oturduğu koltuktan kalktı.

''Ne iğnesi?'' Karşıdaki ses değişik bir iki ilaç adı söylediğinde Kartal huzursuzlaştı.

''Ne?'' Kartal gözlerini irice açtı. Neyden bahsediyorlardı?

''Yani sadede gelecek olursak... Eğer yarına kadar formül bana ulaşmazsa, sana sunduğum geri verme teklifi tamamen gidecek. Ve kendime tek kişilik bir ordu yaratacağım... İyi düşün Kartal. Biliyorsun. Efsa herkese karşı gelebilecek bir güç!''

''Kaç kere verdin  ilacı Serdar?'' Karşı taraftan bir kahkaha sesi geldiğinde kaşlarım çatıldı. ''Merak etme Kartal. Henüz bir kere verdim. Ama yarına kadar o formül bana gelmezse devam edeceğim. Şimdi seni düşünmek için kendinle baş başa bırakıyorum. Ha birde... Yanındaki çocuklarla.'' Tam telefonu kapatacağını düşündüğümüz sırada bir ses geldi.

''Bu arada Ülgen kim?'' Karşıdaki sesin itici bir gülümseme ile konuştuğu çok belliydi. ''Yoksa şu Efsa kaybolduğundan beri etrafı yumruklayan lider çocuk mu?''

Kimseden ses çıkmayınca kahkaha atıp devam etti. ''Efsa ayılmak üzere iken adını sayıkladı da... Tekrar bayıltmadan önce duydum. Söyleyeyim dedim.'' Kahkaha atarken telefonu kapattığını duymamızla herkes birbirine bakmaya başladı.

Bizi şuan görüyorlardı. Ya da haber alıyorlardı. Ülgen'in fazla sinirlendiğini ve kurtarmak istediğini bildiklerinden onun üzerine oynamayı seçmişti. Tahmin ettiğimden daha zeki ve tehlikeli bir adamla uğraşıyorduk...

''Kartal, o adamın bahsettiği ilaç ne?'' Ülgen'in sorusuyla  Kartal kendini koltuğa bıraktı. ''Unutkanlık ilacı...''

''Ne?'' Sorumla devam etti. ''Efsa'nın hafızasını tamamen silip onu kendi tarafında bir insanmış gibi düşündürecek. Böylelikle onu bize karşı kullanacak. Efsa benim karşıma geçip formülü derhal ver dese hangimiz karşı gelebilir buna? Hele bir de gücünü geliştirirse... Her şeyin farkında. O yüzden onu kaçırdı.''

''Kim bu adam? Tanıyorsun belli. Nerede yaşıyor? Nerede olabilir?''

''Bilmiyorum Ülgen. Bilmiyorum.'' 

''Yalan bir formül versen Kartal?'' Sorumla bana döndü. ''Formül'ü denemeden Efsa'yı bize vereceğini düşünüyor musun Barkın? Hem yalan olduğunu anladığında neler yapar tahmin ediyor musun?''  

Herkes sessiz bir şekilde düşünmeye çalışırken Kartal'ın telefonuna gelen mesaj sesiyle sessizlik bozuldu. Kartal mesajı açtığında gözleri iri iri olmuştu. ''Ne oldu?'' Hepimiz Kartal'ın karşısına geçtiğimizde Kartal tereddütlü bir şekilde telefonu bize döndürdü.

Fotoğrafta Efsa vardı. Bir sandalyeye bağlanmış, gözleri siyah bir bezle örtülüydü. Kafası yana doğru düşmüştü. Baygındı... Ülgen hızla telefonu eline alıp bakmaya başladı. Gözlerini birkaç kere kırptı. Neden bu kadar yıkılmıştı?

''Kartal formülü verelim!'' Ülgen'in cümlesiyle gözlerim irice açıldı. 

''Ülgen saçmalama istersen.'' Ülgen'in bakışları beni bulduğunda kıpkırmızı gözlerle karşılaşmayı beklemiyordum. Tahminlerim doğru çıkıyordu. Ülgen her ne kadar kıza köpek gibi davransa da ona farklı hissettiğini anlamıştım... Şuan ki hali de tahminlerimi doğrular cinstendi. 

''Barkın görmüyor musun? Elimiz kolumuz bağlı. Çaremiz yok. Başka yol yok! Başka türlü kurtaramayız onu!'' Yanına hızlıca yaklaşıp sarıldım. Tepkisiz bir şekilde durmaya devam ederken kendimi geri çektim ve destek verir şekilde omzuna vurdum.

''Halledeceğiz Ülgen! Bunu da halledeceğiz.''

''Kör müsünüz? Adım atacak yerimiz yok. Ayaklarımıza beton bağlanıp denize atılmış gibiyiz! Hangimiz bir çözüm bulabilecek? Kartal?''

Bakışlar Kartal'a döndüğünde bakışlarını yere çevirdi. Yoktu... Onun da bir planı yoktu. Ülgen çaresiz bir şekilde Kartal'ın baktığı yere doğru oturdu ve gözlerinin içine bakmaya başladı.

''Kartal bugüne kadar sen ne dersen onu yaptım. Senden hiçbir şey istemedim. Ama bu kez istiyorum. Formülü verelim.'' Biraz durup elinin tersiyle sol gözünden akan yaşı sildi. 

''Kartal, lütfen!''

Ülgen'i çok uzun zamandır tanırdım.  O hep soğukkanlıydı. Hep tepkisizdi. Her zaman bir çözümü vardı. Hiçbir zaman kendini çaresiz olarak görmemişti. Ama şuan dolu gözlerle Kartal'a yalvarıyordu. Onu böyle görmek sanki bir binanın temelinin çatırdamaya başladığını duymak gibiydi. Ülgen hepimiz yerine de güçlü kalabilen biriydi. Herkes bugüne kadar defalarca yıkılmıştı. Defalarca ümidini kesmişti. Ama bu onun için ilkti. Çünkü ilk kez gerçekten karşısındakini umursuyordu. İlk kez çaresizdi...

Continue Reading

You'll Also Like

YASAK DENEY By 👑

Science Fiction

205K 18.4K 37
Tarih boyunca sadece birkaç kez cesaret edilen ve eşine az rastlanan, insanlık dışı bir yöntemle yapılan dil yoksunluğu deneylerine bundan yirmi iki...
2.3K 251 16
Diğer adı The Interstellar Pirate Leader That Kidnapped His Bride, 被 星际 海盗 抢 婚后 ya da 被綁架的新娘. *** Murong Pei geçmiş hayatında bir erkek imparatoriçey...
255 31 8
Matthew Fransız vatandaşıdır aynı zamanda mafyadır. Yasadışı işler ile ilgilenir,her ülkede evi,oteli ve şirketi vardır. Nevzat ise normal görünümlü...
319K 14.3K 54
Siz hiç abiniz için bedel ödediniz mi? Siz hiç sevdiğiniz adamdan vazgeçtiniz mi?siz hiç sevdiğinizin abisiyle evlenmek zorunda kaldınız mı? Siz hiç...