curious || woosan

By nepays

31.8K 3.6K 1.5K

Gazeteci Jung Wooyoung, Kang Yeosang'ın menajeri Choi San'dan bilgi almak için mesajlar atmaya başlar. [stock... More

•one
•two
•three
•four
•five
•six'
•seven
•eight
•nine
•ten
•eleven
•thirteen
•fourteen
•fifteen
•sixteen
•seventeen
•eighteen'
•nineteen
•twenty
•twenty one
•twenty two
•twenty three'
•twenty four
•twenty five' [final]

•twelve'

1.4K 153 118
By nepays

San şirketin karşısındaki duvara yaslanmış ayağıyla yerde ritim tutarken heyecandan dudaklarını dişliyordu. Hangi akla hizmet buraya geldiğini bilmemekle birlikte, şimdi heyecandan kaçıp gitmek üzereydi. Wooyoung'u görmek için hazır değildi ki! O an ne düşünmüştü bilmiyordu ama bir anda kendini burada bulmuştu.

Bakışlarını gökyüzüne çevirip derin bir nefes bıraktı. Kafasını indirip karşısına baktığında, Wooyoung'un yanına geldiğini gördü. Kalbi mümkünmüş gibi daha da hızlanırken ne yapacağını bilememiş, bir anda arkasını dönmüştü. Ve hatırlatmak isteriz ki, arkası duvardı.

Wooyoung, San'ın yanına yaklaştığında duvarla iletişim kurmaya çalışmasına önce kaşlarını çatarak baktı, ardından onun bu haline güldü. Gerçekten şapşaldı.

"Bence de seni sarıya boyamalılardı, beyaz çok sıradan. Evet ben de öyle düşünüyorum. Üzülme duvar, bir gün senin de değerini anlayıp, fikirlerine önem vereceklerdir."

Wooyoung arkasından daha çok yaklaşmış ve kulağına doğru eğilmişti. "Sormaya korkuyorum ama... ne yapıyorsun?"

San, Wooyoung'un arkasında durduğunu fark etmediği için kulağında hissettiği nefesle 'hih!' diyerek arkasını dönmüş ve aralarında santimlerin bile olmadığı kadar kısa bir mesafe kalmasına sebep olmuştu. Wooyoung'un bakışlarını dudağına kaydığında hızlıca geri çekildi.

"Oh, gelmişsin."

"Geldim," dedi Wooyoung yüzünde ki gülümsemeyle. San ise öylece bakakalmıştı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. 

Yıllarca hayal bile edemeyeceği bir şey oluyordu. Wooyoung ona karşı hisler beslediğini söylemişti ve San mantıklı düşünemiyordu. Hayallerindekinden çok daha farkıydı bu his. Aldığı nefesi geri veremiyormuş gibi hissediyordu. Bir şey söylemek istiyor ama ağzını bile açamıyordu. Aldığı sık nefeslerden Wooyoung ne kadar heyecanlandığını anladığı için kolunu tutmuş ve şirkete doğru yürütmeye başlamıştı.

"Şirketin içine mi gireceğiz?"

Wooyoung gülerek başını iki yana salladı. "Habercilerle dolu bir şirkete seninle birlikte girip ilk günden aşk skandalı çıksın istemiyorum."

İlk gün. Aşk. Birlikte. Wooyoung. San. Ve aşk. İlk gün?

"İlk gün mü?" diye mırıldandı San kendine engel olamayarak. 

Wooyoung dudaklarını dişleyip San'a döndü ve usulca başını salladı. "Buraya kadar geldiğine göre kabul ettiğini düşündüm."

San kaşlarını çattı. "Ortada kabul etmem gereken bir teklif olduğunu hatırlamıyorum?"

Az önceki çekingen halinin aksine oldukça iddialı çıkan sesi Wooyoung'un hoşuna gitmişti. Sadece gülümsemekle yetinip onu şirketin arka tarafına geçirdi.

Burada hiç kimse yoktu. Sadece eski bir merdiven vardı ve çıktığı kapının üzerinde depo yazıyordu. Wooyoung San'ı merdivene çekiştirip oturmasını sağladığında, kendisi de hemen yanına oturmuştu. Aynı basamağa oturdukları için aralarında çok bir mesafe olduğu da söylenemezdi. San öylece önüne bakarken, Wooyoung sırtını arkasındaki duvara yaslayıp San'a döndü.

San üzerindeki bakışlar yüzünden daha çok geriliyordu. Wooyoung her ne kadar rahat gibi gözükse de, onun da San'dan farkı yoktu. Hatta ondan daha heyecanlı bile olabilirdi. Kendisi için kolay olmayan bir şeyi kabullenmişti. Ve bu konuda ne kadar emin olduğunu, karşısında çekingence oturan çocuğa sıkı sıkı sarılıp öpücüklere boğmak istemesinden anlıyordu.

Aşık değildi belki, ama büyük bir sevgi besliyordu. Diğer arkadaşlarına hissetmediği bir sevgi, diğer arkadaşlarına duymadığı bir istek vardı.

"Konuşmayacak mısın?"

San çekingen bakışlarını Wooyoung'a çevirip omuz silkti. "Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum."

Wooyoung alt dudağını dişleyip imalı bir gülüş kondurdu yüzüne. "Az önce bir tekliften falan bahsediyordun sanki?"

San gözlerini kocaman açıp Wooyoung'a bakarken, Wooyoung'un yüzündeki gülümsemesi büyümüştü. Neden bu kadar rahattı bu çocuk? Pekâlâ, San da rahat davranabilirdi! Yani belki yapabilirdi...

O da yüzüne iddialı bir gülüş kondurmaya çalıştı. "Ha evet, ortada kabul etmem gereken bir teklif olmadığını söylüyordum."

"Bir teklif istiyorsun yani?"

Omuz silkti San. "Fena olmazdı."

Wooyoung kıkırdadı. San hayranlıkla onu izlerken iç çekti. Wooyoung sırtını duvardan ayırıp San'a yaklaştığında, etrafa kısa bir bakış attı. Kimsenin olmadığına emin olduktan sonra elini San'ın yüzüne götürüp, elinin tersiyle yanağını okşadı. San hissettiği temasla istemsizce titrek bir nefes bıraktı. Ölecekti. Şimdi heyecandan ölecekti.

Wooyoung yüzünü San'ın yüzüne yaklaştırıp kısık sesle konuştu. "Kelimeler yerine, dudaklarımız konuşsa olmaz mı?"

San birkaç saniye boş boş baksa da, bu soruya gözlerini kapatarak cevap vermişti. Woooyung gülümseyerek dudaklarına daha çok yaklaşmış ve yanağını avcuyla kavramıştı. Dudaklarını San'ın kırmızı dudaklarına bastırıp ufak bir öpücük kondurdu. Ardından alt dudağını kavrayıp emdiğinde, San da elini Wooyoung'un omzuna atmış ve ona daha çok yaklaşarak öpüşüne karşılık vermişti.

Ağlayabilirdi, gerçekten bu dudaklar karşısında hüngür hüngür ağlayabilirdi. Yıllarca kaçtığı, bakmaktan bile çekindiği dudaklar şimdi kendi dudaklarının üzerindeydi. Ve San bu kadarını hayal bile edememişti.

Sakince, tamamen şefkat dolu hislerle öptüler birbirlerini. Romantik bir an değildi belki, romantik bir yer de değildi. Belki ilk öpücükleri de değildi. Ama özeldi işte, her şeyiyle özel bir andı onlar için. Biri gençliğinden beri sevdiği çocuğa kavuşmuş, biri yıllardır içinde olan ama daha yeni yeni anlam kazandırdığı hislere teslim olmuştu.

Dudakları yavaşça birbirinden ayrıldığında Wooyoung'un ıslanmış dudaklarını yalaması, San'ın nerdeyse kalbini durduracaktı. Bakışları birbirinden bir saniye bile ayrılmazken gülümsedi Wooyoung. "Teklifimi yaptım.
Kabul ediyor musun?"

San da gülümsemiş ve usulca başını sallamıştı. "Ediyorum. Böyle güzel bir teklifi kabul etmemek mümkün mü?"

Wooyoung bu sefer dişlerini gösterecek kadar büyük bir gülüş vermişti San'a. "Etmelisin. Güzel teklifti bence."

Bu sefer San da seslice gülmüş ve kafasını Wooyoung'un omzuna gömmüştü. Boynundan gelen kokusunu derince solurken gözlerini yumdu. Wooyoung da yüzündeki gülümsemeyle kollarını San'ın beline doladığında gün boyu böyle durabileceğini hissediyordu. Bu düşüncelerle derin bir nefes alıp mırıldandı. "Sanırım bugünkü randevumu iptal etmem gerekecek." 

***
noluyo kardeşim burada alooo

woosan'ım da woosan'ım

16 Nisan 2021
🌈

Continue Reading

You'll Also Like

180K 18.9K 41
kai soobin'e, soobin yeonjun'a, yeonjun beomgyu'ya, beomgyu taehyun'a aşıktı. bu aşk beşgeni onları birbirine bağlarken aynı zamanda aralarındaki rek...
337K 35.4K 36
"Nasıl yani? Sen şimdi Hwang Hyunjin'in kızı mısın?"
148K 13.7K 28
'o kazağın bana yakıştığını söylemiştin ama ona verdin çünkü onu daha çok seviyordun' #texting #mizah
182K 17.4K 30
-friends to lovers au her şeyimi değiştirdim, sadece senin için