kapının kolunu sıktım
"hayır, sana öyle gelmiştir"
içeri bir adım attığında kapıyı kapatacaktım ki eliyle bastırdı ve kapatmamı engelledi
"neden benden kaçıyorsun ?"
"neden senden kaçmıyayım ?"
güldü
"sevgilinden kaçmak hiç hoş bir haraket değil güzelim"
elini belime uzattı, beni kendine çekti
"gayet normal bir haraket bence"
konuşmaya başlayacığında telefonu çaldı ve elini belimden çekti
"evet ?"
sırıttı
"güzel geliyorum"
kaşlarımı çattım
"nereye gidiyorsun"
bana döndü
"depoda biraz yanlız kalıcaksın güzelim. bizim işlerimiz var"
dudağımı büzdüm çenemden tuttu ve yüzünü yaklaştırdı
"ıssırım o dudağını"
gülümsedim
"ısır"
dudağıma küçük bir öpücük bıraktı
karşılık verdiğimde hızlandı, öpücüklerinin yerini sert ısırıklar aldığında inledim
elimi boynuna koyup onu ittirdim.
ikimizde nefes nefeseydik
dudağımdaki ıslaklığı hissetiğimde parmağımı dudağıma götürdüm ve sildim
parmağıma baktım kan olmuştu
parmağımı yaladım
"siktir, özür dilerim"
baş parmağıyla dudağımın kanayan yerini okşadı
"acıyor mu ?"
"biraz, bir şey olmaz"
sırıttı
"öpiyimde geçsin"
"çocuk musun aşkım?"
"güzel demir demeyi bıraktın. ayrıca olamaz mıyım?"
"senin yaşındaki birine biraz komik duruyor"
dedim gülerek
iç çekti
"hadi"
♤◇♧
"ne zaman geliceksiniz ?"
demir yaklaşıp çenemi tuttu ve küçük bir öpücük bıraktı
"bekleme uyu"
gülümsedim
"tamam"
demir uzaklaşırken deniz çaktırmadan yanıma yanaştı, kaşlarımı çatıp
'ne oldu' der gibi baktım
"bugün çok eğlenceli olacak, özellikle senin için"
tam konuşacağım sırada demir bağırdı
"deniz! yürü."
deniz hızla yanımdan ayrıldı, demirle alpin yanına gitti
"demi-"
kapıyı çarpıp çıktılar.
deniz neden öyle demişti ki, demir neden lafımı dinlemeden hızla çıkmıştı
bir şeyler dönüyordu ama, görünüşe göre şu an anlayamayacaktım
ayağa kalkıp mutfağa yöneldim
dondurucuyu açıp içine bir göz gezdirdim
sufle gözüme çarptığında hemen alıp mikrodalgaya koydum
...
akşam olmuştu, ama hâla gelmemişlerdi sabahtan beri kendi kendime zaman geçirmeye çalışıyordum
ama böyle duramayacaktım esneyip duruyordum demir zaten uyu demişti
televizyonu kapattım, ayağa kalkıp merdivenlere, ordanda odama yöneldim
kapıyı açıp yatağa atladım ve uyumaya çalıştım
♤◇♧
tuhaf bağırışma sesleri uykumu bölüyordu, kaşlarımı çatıp gözlerimi açmaya çalıştım
yataktan ayaklarımı sarkıttım, gözlerimi elimle ovuşturarak açtım
sesler devam ediyordu, rüyamdan geldiğini sanmıştım.
odadan çıktım ve merdivenlerden aşağı indim sesleri daha rahat duyuyordum
etrafa bakındım
en sonunda merdivenin alt yerinde olan kapıyı açtım. evet sesler aşağıdan geliyordu
bu sefer cılız bir ışıkta geliyordu
ses çıkarmadan merdivenlerden indim
burası yer altı deposu gibiydi sağda ve solda bir sürü açık demir kapı vardı
sağ tarafımdaki ilk odanın kapısı kapalıydı ve sesler o odadan geliyordu
derin bir nefes aldım ve kapının kolunu aşağı indirip açtım
kapının açılmasıyla, gözlerime inanamadım bu bir rüya filan olmalıydı
demir elindeki kerpeteni yere attı.
deniz ve alpde bir şey demeden bana bakıyordu
bense, iki kolundan duvara bağlanmış kanlar içindeki üvey babama.
bakışlarım tekrar demiri bulduğunda üstündeki kanlı kasap üniformasına gözüm takıldı
demirse çok mutlu görünüyordu
"bebeğim uyandırdık mı ?"
dedi hızla yanıma gelip kolumu sararken
"d-demir"
"biliyorum uykunun bölünmesini sevmiyorsun, ama bu orospu çocuğu çok bağırıyor, huzurlu uykunu böldü deği mi ? sinirlendim bak şimdi. seni ben gelip uyandıracaktım"
yutkundum ve suratına bakmaya devam ettim
denizle alp sessizce dışarı çıktıklar
demirin gülümsemesi bir an olsun silinmiyordu
"seni küçük sürtük, her yerde aradım seni, ama sen burada kendinden bilmem kaç yaş büyük adamlarla-"
demir yüzüne yumruğunu geçirdiğinde acı içinde inledi
"annenden bir farkın yok"
dedi kısık bir sesle
ayakta duramıyordum elimi duvara koyup destek almaya çalıştım
demir yere attıpı kerpeteni geri aldığında çığlık atmaya başladı, o an fark ettim elindeki çoğu tırnak yoktu
ve vücüdünün her yerinde kemer, yanık, kesik izleri vardı
"senin gibi orospu çocukları, hiç ama hiç akıllı değildir, bunu kanıtlamayı çok iyi başarıyorsun aferin sana"
demir parmağını kerpetinin arasına aldığında önce biraz oynadı. her haraket ettiğinde çığlıkları artıyordu
en sonunda demir hızla kerpetini kapattı
yere düşen parmağı sanki ağır çekimde görmüştüm
o çığlık atarken demir kahkaha attı
sanki o adamın çığlık attığını acı çektiğini görmek beni mutlı ediyordu
hayır, kesinlikle beni çok mutlu edigordu çünkü yüzümdeki belli bellirsiz sırıtışa engel olamıyordum
"bu kadar eğlence yeter, değil mi" dedikten sonra bama döndü ve hızla yanıma geldi
ve kulağıma fısıldadı
"bu işi beraber bitirelim"
ellerimin arasına gelen bıçakla irkildim
nerden çıkarmıştı bunu
de mir parmaklarımızı kenetlediğinde otomatik bıçağıda sıkıca tutuyorduk
demir yürümeye başaldığında ona ayak uydurdum
onun karşısına geldiğimizde demirin yardımıyla bıçağı kalbine bastırdık yalvarışlarına devam ediyordu
ama onun sesini bile duymak istemiyordum böyle birinin yaşamasına gerek yoktu, biz dünyaya iyilik yapacaktık
eilni iyice sıkılaştırdı
"hazır mısın ufaklık"
"evet"
dedim fısıldarcasına
demir sanki komutumu bekliyordu ve bu komutu almıştı
hızla bıçağı kalbine sapladığımızda çığlık bile atmaya vakti olmadı
...
"cesedi ne yapmak istersin?"
dedi belimdeki elini sıklaştırarak
"sonuçta ilk cinayettin sadece gömersek özel olmaz. çimento kalıbı haline getirip denize atabiliriz, tüm iç organlarını çıkartıp asitte yavaşça eritebiliriz, yakabiliriz. çok fazla seçenek var"
derin bir nefes aldım ve belimdeki elini okşadım
"sanırım ben neyi seçeciğini biliyorum"
"evet biliyorsun"
dedim onun aksine sakin bir tavırla o çok eğleniyordu çocuklar gibiydi
ben bir psikopata âşık olmuştım
"hadi gidip yakalım şunu"
.
.
.
.
.
.
selamlar uzun bir aradan sonra iyi bir dönüş yaptım bence
gecenin değişimi hakkında ne düşünüyorsunuz
lütfen çocukluğunda yaşadığı şeyleri unutmayın, çocukluğun geleceğe büyük etkileri vardır
bu arada bölümler 3-4 gün aralıklarla gelecek yeni düzen bu
oy ve yorum yapmanız beni yazmaya teşvik ediyor lütfen unutmayın :)