18. Bölüm “Hain"
Ne yapacaktı bundan sonra Amine. Ceylan teyzenin evindeydi Tunahan Albay’ı arıyor ve cevap alamıyordu ne olacaktı. Daha kavuşamamıştı sevdiğiyle.
Uzun telefon trafiğinden sonra Tunahan, albay ile görüşmüş gerçeği öğrenmişti.
“Anne sakin olun bir şey yokmuş görev için rehin alınmış. Durum kontrol altındaymış.” Tunahan coşkuyla girmişti “Nasıl oğlum?”
“Görevmiş ama kimseye bahsetmeyin dedi Albay kimseyi söylemeyin.” Tunahan annesini rahatlatmak için elini tuttu.
“Çok iyiymiş merak etme yanında asker arkadaşları da varmış.” Amine’nin içine su serpilmiş gibi olmuştu “Evet Ceylan Teyze onun arkadaşları çok iyi ben biliyorum.” Amine de Ceylan teyzenin elini tutar ve “O iyi ve iyi olacak sen içini ferah tut.”
“Anne su içmek ister misin?” elindeki su dolu bardağı uzattı Pelin “Hem Metehan’ı bilmiyor musunuz siz? Kapı kapalı olur camdan girer.”
“Teşekkürler kızlarım, telaşlandırıldım sizi de.” Suyu içti kendini silkeledi içinden evlatlarım için ayakta kalmam lazım.
“Tamam kendimdeyim. Amine kızım sen evine git okuldan geldin zaten. Pelin kızım da sen otur.”
Amine evine gider endişesini belli etmese de o kadar korkuyordu ki ona bir şey olacak diye. Dua etmekten başka seçeneği yoktu. Sahi ne ara onun canına bir şey olacak diye korkuyordu. Ne ara ona bu kadar tutulmuştu.
...
Metehan baya bir dayak yemişti en son Ali yeter komutanım dediğinde hızını alamamış Ali’ye çarpmıştı bir tane. Yani ikisi de şuan perişandı ve oturuyorlardı. Ali gizlice komutanına su vermişti.
Metehan’ın esirliğinin ilk haftasıydı sadece bir kere yemek yemiş ve arada su içiyordu ve bolca dayak yiyordu.
Ali e bu süre sarfında yaranmaya çalışıyordu ve bundan nefret ediyordu. Musa için sahte bir cenaze töreni yapılmış, kardeşi de güvenli bir yere alınmıştı.
“Söyle lan bir daha ki operasyon ne zaman?” terörist bağırarak konuşmuştu iğrenç sesi mağarada yankılanmıştı. “Ağzımdan bir şey alamazsınız. Benden bir bilgi öğrenemezsin. Bizler, sizler gibi değiliz. Zoru görünce satmayız.”
Bir yumruk attı yüzüne “Lan elimdesin hala gevezelik ediyorsun.” Bir kez daha yumruk attı “Korkuyorsun o yüzden ellerim bağlı değil mi?”
Terörist Metehan’a hamle yaparken Ali çelme taktı ve yere yapıştı. “Ben dokunma demedim mi?” der kaldırmak için elini uzatır tam o elini uzatınca geri çeker ve düşer.
“Onunla laf dalaşına girme seni lafa tutup bir şeyler peşinde.” Dedi arkasına doğtu gitti önceden Metehan’a verdiği bıçağı alıp “Bunu kim verdi lan.” Gürledi
“Ben ne bileyim?” terörist sinirle baktı Metehan’a “Senin değil mi Ali? Ali yoksa sen köstebek misin?” bunları söylerken bağırıyordu ve diğerleri merakla mağaraya giriyordu.
Bugün dağ ayıları için özel gündü daha önemli bir komutan geliyordu. Metehan, Ali ile plan yapmış onu devre dışı bırakacaktı.
“Ado ne oldu ne bağırıyon?” dye içeri girdi Osman, Ali’den daha üstteydi ve Alex’e ulaşmak onunla daha kolaydı.
“Bak bunu kim vermiş askere bak Osman aranıza kimi aldığınızı?” bağırırken ses telleri kopacağını düşündü bir an ama devam etti “Benim anamın, babamın, bacımın intikamı almak için zorla ele geçirdiğim askere bıçak vermiş kaçsın diye.”
“Ado sen kime ne dediğinin farkında mısın?” bağırdı Osman Ali onun kaç yıldır askeriydi iki günlüğe inanır mıydı?
“Farkındayım Osman farkındayım...” Teröristin elinden bıçağı alır “...bu bıçak onun en sevdiği bıçağı değil mi Osman al bak incele...” Osman’a fırlatır bıçağı “...yanından ayırmadığı leşlerin üzerine bununla imza atmıyor mu Osman?”
Osman bıçağı eğilip aldı ve inceledi gerçekten de onun yanından asla ayırmadığı bıçağıydı.
“Ali bu nedir? Niye askerin elinden çıktı?”
“Osman sen bilirsin beni asla yanlışım olmadı sana.” Derken Osman sözünü kesti “Ado olmasa bu asker kaçacaktı lan sonra arkadaşlarıyla gelip kökünüzü kuratacaktı.”
“Osman bana tuzak kurdular. Ben...”
“Osman sana saygım da sevgim de sonsuz ama ben bunu durduğu yerde durmam. Benim esirim de durmaz.”
“Ne diyon sen Ado?” Osman delirerek “Ben bu askeri yakalamak için anamın babamın öldüğüne şahit oldum haberin var mı? Ben bunu yakalamak için askeri öldürdüm görmüşsünüzdür haberlerde hı bunun da görmüşsündür. Sence böyle tuzak olur mu?”
kj
“Ali sen dışarı çık. Konuşalım.” Derken sesinden belliydi siniri kaç yıllık askeri neden böyle yapmıştı “Konuşalım Osman.”
“Konuş ve bana söyle Osman yoksa alırım bu askeri de giderim. Haberin olsun.”
İkisi de çıktıktan sonra Metehan, Ali’ye bakarak gülümsedi. Amine’yi düşündü acaba ne yapıyor merak ediyor mu? Korktu mu haberi görünce?
Aklında o kadar düşünce vardı ki annesi, kardeşi, arkadaşları ve sevdiği o ölürse diğerleri ne olacaktı. Ne olursa olsun veda mektubu yazıştı ayrı ayrı hepsine.
Başta annesi, kardeşi ve sevdiği okurken onların canı acıyacaktı Metehan’ın da yazarken canı acımıştı. Ne olacağı belli değildi annesi ve kardeşine yıllar önce yazmıştı Amine diye mektup da ekledi aralarına. Bir can daha yakacaktı gidişiyle.
Ali son kez baktı komutanına ve çıktı anlaşılabilirdi. İçinden ‘inşallah’ dedi Ali ‘o bıçağı alırken kimse görmemiştir.’
“Ben gördüm Ali komutanımın bıçağını Ado aldı.” İçlerinden bir tanesi çıktı dediği cümle herkesi dondurmuştu “öyle mi? Ali’nin köpeği değil misin sen?” onu işaret ederek “Ona mı güveneceksiniz o asker benim bacımı öldürdü. Alırım onu giderim acı içinde öldürürüm.”
Düşündü Osman biri yıllık askeriydi diğeri de genç bir delikanlı ama asker getirmişti.
“O zaman askere soralım? Türk askerleri dürüsttür söyler kimin verdiğini?”
“Osman bu kadar saf olma silah arkadaşını satar mı bundan asker olmaz en azından ona yardımı dokunduysa asla satmaz ölümü göze alır satmaz.”Ali’nin lafı ile yeniden düşündü Osman haklıydı Türk askerleri dürüsttü ama yardım edene sırt çevirmezdi.
“Askerde ne zaman bıçak yoktu ve sen ne zaman gördün onu aldığını.” İkisine de bakarak söylemişti
“Dün sabah aldığını gördüm çay alma bahanesiyle çıkmıştı herkes oradaydı Ali’nin ceketinin orada bir şey yapıyordu beni görünce gitti.”
“Orada Ali sigarasını almamı istemişti Aptal oradakiler de istediğine şahittir.” Aslında doğru söylüyordu o sırada alacaktı ama görgü tanığı olamazdı. “Ayrıca Dün öğleden sonra askeri bir güzel benzettik elinde bveya üzerinde yoktu.” Ali her şeyi kafasında kurmuştu. Bir senaryo yazmış ve diyalogları okuyordu.
“Sigara istemiştim.” Ali sadece bunu dedi ve bir an olsun kendinden şüphe etti “Asker bir ara bana yelkenmişti o sırada almış olabilir.”
“Askere soralım. İçeri.” Osman ile beraber herkes içeri geçmeye başlamıştı “Ben diyorum size yardımcısını ele vermez.”
Ali’nin çırpınışı fayda vermedi böyle de bekliyordu zaten Hemen ardından o da girdi mağaramsı yere. Alex adı şuan hiçbir yerde geçmiyordu. Ali isimli teröristi halledip Osman ile yakınlaşırsa belki de ona sorabilirdi.
“Söyle asker o bıçağı sana kim verdi?” Osman, Metehan’ın önünden dikiliyordu ve Metehan’a soru soruyordu ama Metehan sadece teröristlere olan gülüşünü atıyordu -mutluluktan uzak felaketin geldiği habercisi olan gülüşü- “Sana neden bana yardım edeni söyleyeyim ki?”
Osman bir kere vurdu Meteha’ın yakışıklı yüzüne o sırada arkadaş Ali geldi yarım saat sonraolacaktı ve bu hamle onların aralarına sızmayı daha kolay hale getirecekti.
Ali Metehan’ın boynundan tutup “Kim verdi o bıçağı yandaşın kim?” diye bağırdı suratına.
Askerdi ama bu oyunculuğu bazı oyunculara taş çıkartırdı evet kesinlike şuan mükemmel yuncuydu görev bitince de koşudu olacaktı ne kadar görevde olsa da abartmıştı ama Metehan bunu anlıyordu ve Metehan da Ali’yi şuan gerçekten terörist olarak görüyordu.
O sırada Metehan da Ali’ye kafalık attı. “Bu piç verdi bıçağı.” Derken Ali’yi gösteriyordu “Ben size dedim yandaşını satmaz diye. Bana suç atıyor.nasıl öldürdüm ama arkadaşını kanlar içindeydi. Kartallar leşini yemişlerdir bile.
Bu Metehan’ı daha da sinirlendirdi ve gerçek kavga gibi gözükmüştü. Ali söylediği laflar ile kendinden soğuyordu. Osman baktı o onu suçlamıştı ve asla terörist olana bakmamıştı aklınca onu koruduğunu düşündü. Bir yandan da oyun mu diye de düşündü ve bammm.
Osman vurmuştu ama kimi?
Ali dehşet içinde baktı içi hoş olmuştu gözleri parlıyordu. “Topraklarımız bir hainden kurtuldu.” Osman’a baktı “Ellerine sağlık abi.”
“Ado aramıza hoş geldim kardeşim.”
...
Güzelim’e
Beli kavuşmuşuzdur belki kavuşamamış. Birazdan göreve gideceğim, belki de dönüşümün olamayacağı bir görev. Çok fazla tanıyamadık birbirimizi ama bilmiyordum değişik bir his var içimde. Bu hisin açıklaması ne bilmiyorum ama çok iyi hissettiriyor. Bu hissin aşk olup olmadığını bilmiyorum ama aşk ise aşığım, sevda ise sevdalıyım.
Çok kısa sürede beni kendine bağladın. İlk görüşüm gözlerin beni benden almıştı. O kadar şehirden çıka geldin karşılaştık. Gerçek sen olduğuna inanmamıştım, hayalini çok görüyordum onu da hayal zannettim.
Annelerimizin buluştuğu gün annem bahsetmişti Hamide annenin kızının kaçırıldığını ama asla sen olanileceğni düşünmedim. Ben çok katı bir insanım. Askerlikten galiba ama sen gülünce çok değişik oluyorum yaşayamadığım çocukluğu yaşayasım geliyor. Sen ne ettin bana bilmiyorum ama ölürken bile seni düşüneceğime eminim. Belki nasiptir gittiğim görevde alacaksın haberimi ama Amine’m yalnız kalma, yeniden sev bana bir şey olursa ken,n, yalnızlığa hapsetme ben zaten sen mutlu olduğunda mutluyum. Seni seviyorum demek biraz garip kaçar ama Ben sana sevdalıyım...
*
*
*
11Aralık 2023
*
*
*
Takip etmek isterseniz hesaplarım bunlar.
Bazen kitabı yazarken video çekip atabiliyorum.
Sizi de beklerim.
🤍
İnstagram
@nisa.diyolar.iste
YouTube
@sadecw_nisaa
Tiktok
@sadecw_nisaa