Kapı çalındığında Asaf deli danalar gibi etrafta dolanıyordu. Çocuk yoktu. Geri gelmesini istiyordu. Kokuları birbirine karışmışken nereye gitmişti ki?
" Deli olacağım. Yanlış bir şey mi yaptım?"
Ellerini saçlarına götürerek çekiştirdi. Canını mı yakmıştı acaba? İyi miydi? Adını bile bilmiyordu ki. Üzerini giyinip çocuğu aramaya çalışacağı sırada hala yanan sobanın farkına bile varmamıştı.
Kapı dünkü gibi çalındığında hemen açtı. Karşısında gördüğü bedenle dizlerinin üzerine düşecekti neredeyse.
" Asaf bir şey mi oldu?"
Çoçuk telaşla içeriye girip Asaf'ın boynuna sarıldığında genç adam put gibi duruyordu.
" Neredeydin?"
"Ekmek almaya gitmiştim. "
"Geç içeriye."
Etrafı kontrol edip kapıyı kapattı. Yanan sobayı farketmemesine şaşırıyordu şimdi.
" Asaf korkuttuysam özür dilerim. Beraber kahvaltı yapmak istemiştim sadece."
Asaf farkettiği şeyle dudaklarını dişledi. Çocuk paytak paytak yürüyordu. Arada buruşan yüzünden canının acıdığını anlamıştı.
" Canın mı yanıyor?"
Tecrübesizliğiyle çoçuğun canını yakmış olma düşüncesi üzmüştü adamı.
" Şey biraz acıyor. Ama geçer."
Bir işi becerememişti işte. Çocuğun canını acıtmıştı. Ama dün çoçuk defalarca tekrar yap dediği için beceriksizliğini farkedememiş bir Tanrı gibi hissetmişti kendini.
Bu düşünceyle suratı iyice asıldı.
"Sen uzan ben hazırlarım şimdi bir şeyler."
En azından çocuğun karnını doyurabilirdi.
" Hayır hayır ben hazırlamak istiyorum."
" Canın acıyor. Sakın kalkma yerinden."
" Tamam."
Çocuğun uysal sesini duyduğunda topallayarak ufak mutfağına girdi. Dün gece zevkten, bu sabah korkudan hissetmemişti ama bacağı yine sızım sızım sızlıyordu. En yakın zamanda biten ilaçlarını almayı aklına not etti.
Tek yaşadığından dolayı evde pek bir şey yoktu. Dört yumurta kırıp yanına zeytin peynir koydu. Utanmıştı biraz, keşke reçelde olsaydı belki çocuk severdi.
Çayı da sobanın üzerine koymak için yanına alıp sobanın yanına siniyi serdi.
" Bekle."
Çocuğun kalçasının ağrıdığını bildiği için altına yumuşak bir yastık koydu.
" Otur şimdi."
Çocuk alenen onu izlerken Asaf kaçamak bakışlarla karşılık veriyordu ona.
" Teşekkür ederim."
Kahvaltı faslı sessiz geçmişti. Zaten ikiside kurt gibi aç oldukları için yemeğe saldırmışlardı. Dün gece çok efor sarfetmişlerdi çünkü.
Asaf çoçuğun çok acıkmış olduğunu görünce yumurtanın ucundan bir kaç kere almak dışında peynir ve zeytine düşmüştü. Çocuğu çok yormuştu. Canınıda acıtmıştı. Onun daha çok yemesi gerekirdi.
" Eline sağlık çok beğendim yumurtayı."
Ağzı dolu halde kocaman gülümseyerek Asaf'a bakınca hemen gözlerini kaçırdı genç adam. Utanmıştı.
" Sobayı sen mi yaktın?"
" Hı hı ben yaktım. Çok zorlandım ama üşümeni istemedim."
Usulca başını salladı Asaf. Ondan önce uyanıp yakmamış olmasına hayıflanıyordu. Çocuğu o haliyle yormuştu.
" Bir daha beni uyandır. Sen yorulma."
Sevinçle kafasını salladı çocuk. Çünkü bir dahaki seferinde olacağı anlamına geliyordu bu.
" Peki olur."
Yemek faslı bittiğinde ikiside divana çöktü. Çocuk sanki dayanamıyormuş gibi Asaf'ın kucağına oturdu hemen.
Asaf çoçuğu itmemişti ama derin düşüncelere dalmıştı.
" Senin adın ne çocuk? Kimsin sen, beni nereden tanırsın?"
" Adım Akif.."
Kucağında yerleşmek istermiş gibi yerinde kıvrandı ama yetmemiş olsa gerek elini Asaf'ın pantolonuna atıp kemerini açtı.
" Bir hafta önce arkadaşlarla köydeki eve geldik."
💧💧💧💧💧💧💧🔞
Pantolon düğmesini ve fermuarınıda açtı. İkininde pantolonunu baksırla beraber sıyırdı.
Asaf'ın nefesleri hızlanmıştı.
" Dün köyden geçerken birinin sana adınla seslendiğini duydum. Evine gidiyordun buraya girdiğini gördüm sonra."
Dün geceki gibi Asaf'ın parmaklarını ıslattı ağzının içinde.
Yeterince ıslandığına emin olduktan sonra deliğine doğru götürdü.
" Dur. Canın acıyor olmaz."
Akif acıyla inledi.
" İstiyorum senin kocaoğlanı. Bak deliğim nasılda kasılıyor."
Parmağını tutup deliğine bastırdığında deliğin dünkü gibi kasılıp gevşediğini farketti Asaf.
Yine de itiraz etti.
" Olmaz. Düzgün yürüyemiyorsun bile. Canını yakıyorum senin."
Akif böyle olmayacağını anlayıp penisin üzerinde doğrularak üzerine oturdu.
" Ahh."
Yavaş yavaş içine aldığında duvarları yırtılacakış gibi hissediyordu ama dişlerini sıktı. Bunu istiyordu.
" Akif kalk."
O kaldıramasın diye penisini dibine kadar içeriye aldığında gözlerinden yaşlar damlıyordu.
" Yine canını yaktım. Neden bunu yapıyorsun."
Poposu Asaf'ın kasıklarına yapışmışken boynuna sarılıp göz yaşlarını omzuna akıtmaya başladı.
" Bu zamana kadar almadığım zevki veriyorsun bana. Hep içimde olmanı istiyorum. Lütfen itme beni."
Bunları söylerken bile ağlıyordu çoçuk. Zaten tahriş olan deliğine kuru kuru penisi kökleyince deli gibi yanmıştı deliği.
" Tamam ağlama lütfen. "
Akif yavaşça kalkıp sürmeye başladı Asaf'ı.
" Ahğğ keşke içimden hiç çıkman gerekmese."
Asaf'ın zevk noktasına vurmasıyla küçük bir çığlık kaçtı ağzından.
" Asaf evet orası lütfen."
Genç adam önce canını yaktığını düşünsede Akif'in yalvarır gibi çıkan sesiyle kalçasını yarı yolda yakalayıp hızla içine vurmaya başladı.
"Anlatmaya devam et."
Asaf,'ın direktifiyle inlemelerinin arasından konuşmaya başladı.
" Dün gece içtiğimiz içkilerin içinde viagra varmış?"
" O ne?"
Asaf'ın kaşları çatıldı. İçki mi içiyordu bu çocuk.
" Azdırıcı işte. Ama ben kimseyle olmak istemiyordum. Birden aklıma sen düştün. "
Azdırıcı demesiyle boynuna kadar kızardı Asaf. Ne biçim çevresi vardı çoçuğun.
" Şimdide onun etkisinde misin?"
İlacın etkisiyle kendisiyle birlikte oluyor düşüncesi yıkmıştı Asaf'ı.
" Hayır Asaf. Dün beni o kadar sağlam o kadar çok boşalttın ki içimden çıkan sıvılarla vücuttan attım ilacı. Ama sen kendin afrodizyaksın zaten. Seni istemek için ilaca ihtiyacım yok. Ahhhhhhh."
Duyduklarıyla en derinine vurmuştu genç adam.
Bu sözlerinden zevk aldığı apacık ortadaydı. Kendisini tutmasını gerektirecek bir şey kalmamıştı artık.
Çocuğu hala içindeyken koltukta domaltıp hızlı hızlı zevk noktasını ezmeye başladı.
" Ohhhhhh. "
İkisininde inlemeleri birbirine karışmıştı. Akif ritmik bir şekilde çığlıklar atıyordu zevkten.
Daha dokunulmadan Akif boşaldığında bir süre sonra Asaf'ta Akif'in içine gelmişti.
" Yine Asaf lütfen."
Asaf çocuğun yalvaran sesine karşı koymak icin kendini sıkması gerekse bile geri çekildi. Çocuğun deliği kıpkırmızıydı. Bir kaç damla kan bulaşmıştı penisine. Dün gecede kanamış olmalıydı.
" Akif dinlenmen gerek."
" Lütfenn."
" Söz istediğini her zaman vereceğim sana ama şimdi dinlenmen gerek tamam mı?"
" Tamam."
Akif'in mızmız sesini duyunca yüz üstü uzanmasını sağlayıp üzerine battaniye örttü.
" Sakın doğrulma geliyorum ben."
Asaf içeriden nemli bez getirip çoçuğun ve kendinin üzerine bulaşmış sıvıları sildi. Çoçuğun deliğini acıtmadan temizledikten sonra parmağını yavaşca sokup içindeki menilerini çıkardı krem sürmek için.
Akif refleksle inleyip kalçasını ona doğru kaldırmıştı.
" Rahat dur Akif."
Ağrı kesici kremi parmağına boca edip çocuğun duvarlarına sürdü.
" Ağrı kesici krem sürdüm. Etkisini gösterir birazdan. "
" Teşekkür ederim."
Asaf yanıt vermeden sobayı biraz harlayıp üzerine bir güğüm su koydu. Çoçuğun banyoya ihtiyacı vardı.
" Su ısınınca banyo yaparsın iyi gelir."
" Olur. Asaf hep senin yanına gelebilir miyim?"
Asaf'ın kaşları çatıldı. Çoçuğu bu saatten sonra bırakmaya hiç niyetli değildi. Öbür türlüsünü aklına bile getirmemişti.
" Gelebilirsin. Gitmek mi istiyorsun yoksa?"
Bu düşünceyle kalbi sıkışmıştı. Bunca yıldır yalnız yaşıyordu alışmıştı ama çoçuğun gitme düşüncesi adamı yıkmıştı.
Gitmek istiyorsa engel olamazdı çünkü.
" Hayır hayır. Ama annemler iki güne eve taşınacak o zaman gitmem gerek. "
" Tabi."
Bu söylediğiyle rahatlamıştı Asaf. Bu köyde yaşacaktı. O da yeterdi. Ondan kaçmak istemiyordu işte.
" Ama beni bırakmazsın değil mi? Hep gelebilirim yanına?"
" Gelebilirsin."
Düzenli bölüm atacağım hikayeye :)
Sevdiniz mi karakterleri 👉
Asaf'ın Akif'i hemen benimsemesinin nedeni çok uzun süredir yapayalnız ve anlayıştan yoksun insanların muamelisine maruz kalması. Kaybedecek hiç bir şeyi yok.