Keyifli okumalar...
Mardin tabelasının görünmesi ile gelmiş olduğumuzu anladım.
Dünden beri yoldaydık. Yolculuk boyunca sessiz kalmıştık. Daha çok kedimizi dinlemiştik desek daha doğru.
Ara ara mola verip Nur ' u emzirmem ve ihtiyaçlarımızı karşılaşmamız ile sabah 7 sularında Mardindeydik.
Bizi ne gibi şeyler bekliyor bilmiyorum. Ama iyi şeyler olmasını umuyorum.
Camdan Mardi'nin o görkemli yerlerini keşfediyordum. Güzel bir yerdi.
İnsanları da güzeldir heralde. Bunu kısa zamanda zaten keşfederdim.
Nur 'un hareketlenmesi ile ona döndüm. Yerinden rahatsızdı. Karan 'ın da gözü ona dönmüştü.
Yavaş bir şekilde ana kucağından kendi kucağıma aldım.
Araba yavaşlamıştı bu arada. Karan düşünmüş olsa gerekti.
Benim kucağıma geldiğinde kendine en rahat ettiği yeri ayarlamaya çalışmıştı.
Tebessüm ederek baktım ona. Ben olduğumu anlamıştı. Küçük ağzı hafif aralık kalmış bir şekilde göğsüme sokulmuştu.
Karan 'ın gözleri üzerimizde dolaşıyordu.
" Benim küçük kızım. Uyu bebeğim. Pış pış pış. "
Kulağına doğru fısıldaştım. Göğsüme daha çok gömülmüştü.
Yüzümü büyük bir gülümseme kapladı.
Başımı kaldırdığım da Karan 'ın tebessüm ile bize baktığını farkettim.
Çok dikatli bakıyordu.
Gözlerimi kaçırdım. Cama doğru döndüğümde şehre indiğimizi farkettim.
Tarihi evler vardı. Taşlı yollar. Yolda gelirken yollar iyi değildi gerçekten ama Karan dikkatli sürmüştü.
Çarşı vardı. Büyük bir çarşı.
Araba çarşının ortasından geçerken herkes arabaya dönüyordu. Karan 'ın arabası olduğunu anlamışlardı.
Karan ona dönen insanlara korna çalarak selam veriyordu. Ama hafif ses çıkıyordu.
Aralarında bize bakıp fısıldayanlar bile vardı. Bu da her şeyi bildikleri izlenimini veriyor bana.
Biliyorlardı.
Bakamıyordum kimseye. Bakışlarımı çekmiştim.
Nur kucağımda huzurlu bir şekilde bir elinde kıyafetimin düğümünü tutmuş uyuyordu.
Saçlarını okşayıp saçlarına bir öpücük kondurdum. Hissetmiş gibi bir anda minik parmağı baş parmağımı tutmuştu.
Sıkıntılı yüzümü bir anda gülümseme almıştı.
Hiç pişman değildim onu doğurduğum için. Hemde hiç. Yine ona hamile olsaydım , zaman geriye sarıp yine hamile olduğumu öğrendiğim güne gelseydim bile asla vazgeçmezdim ondan.
Benim en değerli hazinemdi o.
Annesi olduğum için hiç bir zaman keşke demeyeceğim küçük kızım o benim.
Başına son bir öpücük kondurup önüme döndüm.
Ara sokaklara girmiştik. Tarihi binalar daha çok göze batıyordu.
Araba ile ilerlerken en sonda büyük bir konağın önünde durmuştuk. Önünde abilerim ve babamların arabaları vardı.
Bizden baya erken gelmişlerdi. Uçak yolculuğuydu sonuçta.
Karan ' a baktığımda o da bana bakmış ve arabadan inmişti.
Sert adımlar ile kapıma gelip açtı.
Nur' a dikkat ederek indim. Gözü Nur' a kaydığında elini saçlarına götürüp okşamış , sonra da üstüne dudaklarını bastırmıştı.
Geri çekilip benimle göz göze geldiğinde yüzünde yumuşak bir bakış vardı.
Kısa ama bana uzun gelen saniyelerde kalırken sonunda gözlerimi çekip önünde bulunduğumuz konağa baktım.
Mardine ilk defa gelmiştim ve ilk defa canlı bir şekilde konak görüyordum. Şehirde sürekli binalar vardı.
Yapılış biçimi ve taş duvarları çok güzeldi. Her bir yerinde bin bir yaşanmışlık ve bin bir anı yer alıyordu.
Karan bavulları eline alıp yanıma geldiğinde kapıya doğru adımladık.
Kapıdaki iki adam bizi görmesi ile şaşırmışlardı. Görünüş olarak beni tanımıyorlardı zaten ama isim olarakta tanıdıklarını sanmıyordum. Fahriye 'nin ben olduğumu bilmiyorlardı.
Hem bundan hemde Karan 'ın yanına bulunmam aynı zaman da kucağımda bir bebek ile bulunmam apayrı bir şaşkınlık veriyordur onlara.
Yüzlerindeki şaşkınlık ifadesi düşmeden hemen yanımıza ilerlediler.
Karan sert bakışları altından onlara bakıyordu. İstanbuldaki benliği burada da kendini koruyordu. Hatta daha fazla.
Bavulları alır almaz Karan 'ın önünde durmuştu.
" Hoş geldiniz ağam. "
Karan" Durumlar Nasıl Kadir. Çok mu kötü. " sesindeki ton çok katıydı.
Kadir" Aynı ağam. Sizden önce ağamlar geldi. Bir kaç saat sonrada aşiret burada toplanacak. "
Karan" peki. Bavulları içeri götürün. "
Onlar içeri götürürken kucağımdaki Nur'a bakıp elini yanağında gezdirmişti.
Karan" Bizim konağa geçicem. Babamların ne yaptığına bakıcam. Aşiret burada toplanacak. Ben ve ailem de olacağız orada. O zamana kadar kendine ve Nur' a iyi bak. " her kelimesi beni düşüncelere sokuyordu. Baskın bir ton kullanıyordu üstümde.
Sadece başım ile onayladım. Ne diyebilirdim ki. Gerçi ailesi ne tepki verir en çok bu beni tedirgin ediyordu. Nasıl insanlardı acaba.
Nurun boynuna eğilip öptükten sonra benimde saçlarımı öpüp arabaya yürümüştü.
Artık ona yetişemiyordum. Her hareketinde daha da tuhaflaşıp şaşırıyordum.
Yine arkasından baka kalmıştım. Kalbime iyi gelmiyordu bu hareketleri.
Ne düşündüğünü anlamıyordum. Bir öyle davranıyordu bir böyle. Ama bu aralar ilk halinden daha iyi gibiydi. Yada bana mı öyle geliyordu.
Kadir denen kişi ve yanındaki diğer adam bavulları götürüp gelmişlerdi. Gözleri de ben ve Nurdaydı.
İçeri girmemiz için kapıyı açmışlardı. Kucağımdaki Nur ile içeri ilerledim.
Tam kapıdan giriyordum ki arkamı dönme isteği ile dolup taştım. Döndüğümde bir çift zümrüt gözün hâlâ üstümde olduğunu gördüm.
Kafası ile içeri girmemi söyleyip arabayı çalıştırdı.
Önüme dönüp kapıdan geçtim. 4 katlı bir konak ti galiba. Her bir katında kocaman terası yada balkonu vardı.
Çok güzel bir yapıydı. Bunu demekten bıkmayacağım galiba.
Aşağı katta bulunan kapı açıktı ve bir kaç kişi bulunuyordu.
Hemen yan tarafta da yoğun bir karmaşa vardı. Galiba bir kaç saat sonra olacak olan toplanma içindi.
Ben etrafa bakıp dalmışken yan tarafımdan bir ses geldi. Benim yaşlarımda yada benden küçük olduğunu tam bilemediğim bir kız duruyordu.
" Merhaba bacım. Kim siniz? Ne için gelmiştiniz. Birini soracaksınız? "
" Hayır hayır. Ben Fahriye Fahriye Sarıhan. "
İsmimi duyması ile gözleri kocaman açılmıştı. Hemen utanıp bazını eğmişti.
" Şey özür dilerim hanımım. Hanım ağam geleceğinizi söylemişti. Onlarda mutfakta. Buyrun sizi ona götüreyim. "
Çekinerek konuşuyordu. Konuşurken elini bir o yana bir bu yana sallıyordu. Çok gergindi.
Bu hali tebessüm etmemi sağladı.
" Özür dileme ne gerek yok. Bir şey yapmadın. Adın ne senin? "
" Aygül hanımım. "
Güzel bir ismi vardı.
" Memnun oldum. Güzel bir ismin var. " utanmıştı.
Aygül" teşekkür ederim hanımım. "
Az önceki kapıdan annemin çıkması ile ona baktım. Çok meşgul gibi görünüyordu.
Yanına ilerlemeye başladım Aygül ile. Bir kaç kişi bana dönmüştü. Beni görenler kim olduğumu düşünüyor olmalıydılar.
Annem beni gördüğünde koşa koşa yanıma ilerledi. Bune hız anne. Sanki yıllar sonraymış gibi.
Nur' a dikkat ederek bana sarıldı.
Annem" Hoş geldin yavrum. Dikkatli geldiniz değil mi bir sıkıntı olmadı yani. Nur' um nasıl? Aşı olduğunda çok ağladı mı? "
Sarılırken beni soru yağmuruna tutmuştu. Kıkırdamıştım. Aygül yanımızda duruyordu.
" Hoş bulduk anne. Merak etme dikkatli geldik bir sıkıntı falan olmadı. Nur' u soracak olursan aşı olurken çok ağladı. Karan sakinleştirdi onu. Şimdi de uyuyor hanfendi. "
Annem kıyamıyormuş gibi Nur'a bakıyordu.
Aygül de yüzündeki buruk gülümsemesi ile bakıyordu.
Annem" Ah kıyamam yavruma. Hadi hadi çok fazla ayakta kalma Nur ile. Oda hazırlattım sizin için. Beşik bile hazır. "
Aygül ' e döndü.
Annem" Aygül kızım sende git mutfağa yardım et. Çabuk bitsin herşey. "
Aygül" Emrin olur hanım ağam. "
Merdivenlere doğru ilerledik. Aygül de mutfağa girmişti.
" Anne bizimkiler nerede? "
Annem" Babaannen odasında dinleniyor. Babamlar ve dedenler de çalışma odasında. Olacak olan aşiret toplantısı hakkında konuşuyorlar. "
Konuşa konuşa bizim için hazırladığı odaya geldik. Güzel bir odaydı. Büyüktü bir kere. İki kişilik yatak ve ben yanında Nur için pembe bir beşik vardı.
Kahverengi ve beyaz renkleri kullanılmıştı. Normal bir odaydı yani.
Annem" Odayı senin için doldurdum bebeğim. Bütün ihtiyaçların karşılandı. Yoldan geldiniz biraz yorgun olmalısın. Az sonra Aygül ' ü eşyalarını yerleştirmen için yollarım. Benim mutfakta biraz işim var. Burada bekle birtanem. "
Annem Nur' u ve beni saçlarımızdan öpüp gitmişti.
Kucağımdaki Nur' a bakıp beşiğe doğru yürüdüm. Rahat yer bulma hissiyle beşiğin içinde hareketlenmişti.
Ellerini başının iki yanına koyup bedenini gevşetmişti.
O uyurken bende yorgunluğuma yenilip kendimi yatağın kenarına kırvıldım. Sabah erkenden kalktığım içinde uykumu alamamıştım zaten.
***
" Anne ne konuşuyorlar, ne oluyordur şimdi? Kötü bir şeyler olmasın! "
Annem" Bilmem ki kızım. Daha yeni herkes toplandı merak etme kötü birşey olmayacak. Babamlar hepsi orda. Sorun yok. "
Dilşah Hanım" Evet yavrum bir şey yoktur. Merak etme. Herkes orda birşey olursada durdururlar. Kendini strese sokma. "
" Siz öyle diyorsanız "
Uyanmış ve üstümü değiştirmişim. Fazla kısa değil ama yıldız desenleri olan ışıl ışıl bir elbise giymiştim.
Ben üstümü değiştirdikten sonra Aygül gelmişti. Birlikte eşyaları düzenlemiş ve sonrada sohbet etmiştik.
Çok tatlı bir kızdı. Abisi ile birlikte burada çalışıyorlarmış. Birde anneleri var.
Biz konuştuktan sonra da annemler gelmişti. Annem beni Dilşah Hanım ile tanıştırmıştı.
Karan 'ın annesi. Şok ile bakmıştım ona.
Doğrusu çok utanmıştım. Yüzümü kaldıramıyordum.
Çok kötü hissetmiştim kendimi.
Oğlundan evlenmeden çocuk yapmıştım resmen.
Ama sonradan utanmamam gerektiğini ve benim suçum olmadığını söylemişti. Galiba neler olduğunu biliyordu. Karan anlatmıştır belki.
Nur uyanmış ve onu kucağına vermiştim. Kızım babannesi ile tanışmıştı. Karan' a benzediğini o da farketmişti.
Şimdi de aşiret toplantısı başlamış ve bizde odada oturuyorduk. Aşağıda 50 'yi geçmiş adam bulunuyordu. Yaşlı genç herkes vardı.
Dilşah Hanım" Gül şuna bak nasıl da Karanıma çekmiş. Babasının kopyası gibi. Bizimde artık kız torunumuz var Gül. 5 tane serseriden sonra küçük bir kız torun. Ayy çok mutluyum. "
Galiba onunda kızı yoktu. Bune ya herkes erkek doğurma peşinde. Cinsimin kökü kuruyacak ya.
***
KARAN DEMİR
Sarıhan konağında bana bakan 50'den fazla adam ile yüz yüzeydim.
Büyüklerin yanında bulunan 50 yaşında bulunan KURT aşiretinin ağası Hamit ağa söze girmişti.
Zaten girmeye cesaret edemezlerdi. Beni biliyorlardı. Acımasız ve sert biri olarak tanınırdım. Tanımayan da tanırdı illaki.
Hamit ağa" Duyduklarımız doğru mudur Karan ağa? Sarıhanların yeni buldukları kızı ile bir geçmişin ve bu geçmişten bir kızın mı vardır? "
Yüzümdeki ifadeyi hiç bozmadan en ciddi yüzüm ile cevap verdim.
" Evet vardır. Hem bir geçmişim hemde bir kızım vardır. "
Bu sefer hemen yanındaki KIRATLI aşiretinin genç ağası Serhad konuşmuştu. Benim yaşlarımdaydı. Sert ve otoriter bir adamdı.
Serhad" O zaman gerekenin yapılması gerektiğini bilirsin. İki seçenek vardır. Neler olduklarını da çok iyi bilirsin. "
Seçenekler. Aşiretin kurduğu sistem. Çok iyi bilirdim.
MİRVAN aşiretinin ağası Azad ağa tamamladı sözü.
Azad ağa" Ya evleneceksiniz ya da kızını kendi soyadına ve kendi konağına alacaksın. Töre bunu gerektirir. "
İkinci seçeneği duymamla öne doğru dikleşerek dişlerimi sıkmam bir oldu. Benim ile beraber neredeyse bütün SARIHAN ve DEMİR erkekleri yerlerinde zor duruyorlardı.
" O ikinci seçenek asla olmayacak. "
Aydın ağa" Ne dersin sen Azat ağa benim kızım hiç bir şekilde kızından ayrılmayacak. Kendinize gelin. Kendinizi öldürtmeyin bana. "
Yanındaki Mirza dişlerini sıkıyordu. Elleri de yumruk olmuştu.
Mirza ağa" Babam doğruyu söyler. Hiç kimse bunu yapmayacak. Zaten yapamaz da. "
Hamit ağa" O zaman tek seçenek kalıyor geriye. Evlenecekler. Ortada küçük bir bebek vardır. Babası ve annesi olarak onu düşünmeniz lazımdır."
Aydın Ağa" Benim kızım neye karar verirse o olacaktır. "
Küçük kardeşim Behram konuşmuştu.
Behram" Herkes en iyi olana karar verecek ağalar. "
Mirza ağa" Aygül! git Fahriye' mi çağır. "
Merdivenlere ilerleyip çıkmıştı. Ben onun cevabını zaten biliyordum. İnatçıydı. Tabiki kabul etmeyecekti iki seçeneği de.
Yukarıdan duyulan topuk sesleri ile herkesin başı oraya dönmüştü.
Hemen dizlerine gelen siyah bir elbise giymiş ve saçları kalçasının altına kadar gelmiş bir şekilde geliyordu.
Ellerim yumruk oldu. Bu kadın beni çıldırtırdı. O saç nasıl olurda açık olur.
Biraz çekingen gibi duruyordu. Her bir basamakta ayağını ufak ufak atmaya çalışıyordu.
Bu kadar adamın içine gelecekti. Bu düşünce bile benim için kötü.
***
FAHRİYE SARIHAN
Çekingen adımlar ile iniyordum aşağı. Utanma duygum ön plandaydı. O kadar adamın içinde.
Topuk sesim ayrı bir şeydi. Hafif topuk olmasına rağmen ses çıkartıyordu. Saçlarım desen ben her basamağı indiğimde sallanıp duruyordu.
Elbisem neyseki iyiydi. Kısa giymemiştim.
Kalan son 3 basamağı da bitirip babamların olduğu yere doğru ilerledim.
Bir sürü göz üzerimdeydi. Her taraftan hissediyordum. Babama baktığımda bana güven vermek ister gibi gülümsemişti.
Herkesin beni görebileceği bir yere geçtim. Bu stresle oturamazdım ben.
" Yok artık. Resmen Aydın SARIHAN 'ın kadın versiyonu. Karşımda Aydın ağa var gibi. Gözleri bile aynı. "
Birden bire karşımdan gelen ses ile bakışlarımı o yöne çevirdim. Bu kimdi. Karan' a benziyordu biraz ama çok değil.
Sözlerini şöyle bir geçirdiğimde direk babama baktım. Bana bakıp gülümsüyordu.
Benimde dudağım azıcık kıvrılmıştı.
" Aha böyle de Mirza ağaya benziyor. Yüzde yüz SARIHAN ' ların kızı bu. Her tarafından belli oluyor. "
Yine aynı sesin konuşması ile ona baktım. Biraz şaşkın bir suratı vardı.
Gözüm bir an herkeste bulundu ve geri çekmemde bir oldu. Herkes çok dikkatli bir şekilde yüzümü inceliyordu.
Yanaklarım kızarmıştır.
Kafamı yerden yavaş bir şekilde kaldırdığında bu sefer Karn görüş acıma girdi. Dudağındaki hafif kıvrılma ile bana bakiyordu.
Ama elleri niye yumruktu bunun.
Ortamı bozan bir boğaz temizleme sesi olmuştu.
Yaşlı bir adamdı. Ama her yerinden asalette akıyordu.
" Merhaba kızım. Ben KURT aşiretinden Hamit ağa. Yıllar sonra karıştırılıp bulunan SARIHAN ' ların kızı da sensin. Öncelikle evine hoş gelmişsin."
Sadece başımı eğmiştim. Ne diyebilirdim ki. Hayatım mahvolmuştu. Devam etti.
Hamit ağa" Karan ağa ile durumun bilinir.
Ve buna uygun bir kara verilecektir. Biz EVLENMENİZE uygun bakarız. Yoksa kızın babasının konağında ve soyadı ile yaşayacak. "
Evlenmek. Bu kelimeyi duyar duymaz sınır başıma vurmuştu. Utanma duygum ve çekingenliğim arka plana atılmıştı.
Ellerimi yumruk yapmıştım. Bedenimin her zerresi duyduğu ile kaynıyordu sanki.
" B.ben yanlış mı gördüm? Az önce mavi olan gözleri her tonundan bürünüp yeşilin en koyusuna mı büründü? Bismillahirahmanirrahim. Gerçek mi bu? O.o çok güzel. "
Yine aynı ses ama benim ona bakacak zamanım yoktu. Direk konuşmuş olan adama bakıyordum. Ben ona , herkeste bana ve vereceğim tepkiye bakıyordu. Herhalde çokta düşünmeseler bari.
" Nur benim kızım. Ve kızımın yanı benim yanımdır. Babası ister gelir burada görür isterse başka bir şey yapar. "
Her kelimemi bastıra bastıra kullanıyordum. Şaşırmışlardı. Her birinin gözünde şaşkınlığı okuyordum. Az önceki ürkek ceylanın içinden başka biri çıkmıştı.
" Ama sizin yaptığınız resmen beni evliliğe zorlama gibi bir şey. Benim bu karara cezabım HAYIR. Kimseyle evlenmiyorum ben."
Hamit ağa" Evlenmezsen kızın babasında kalır. Burdaki töreler böyledir. Ya çocuk babasın da kalır yada annesi ve babası evlenir. "
Ne demek töreler bunu gerektirir. Bu sefer sesim öncekinden daha yüksek çıkmıştı.
" 23 yaşında bir kadınım. Ve onca yıl tek başıma büyümüş biriyim. O yüzden bu töreler benim için hiç bir şey ifade etmiyor. Kızımı nasıl tek başıma büyütüyorsam yine aynı şekilde büyütürüm. Kızım asla benden ayrılmayacak. Bu törelere uymayacağım. "
Sesim konakta yankılanmış , herkesin de kaşları çatılmıştı. Umrumda değildi.
" ilk önce o sesinin ayarına dikkat et. Karşında büyükler var. Töreler seni ilgilendirmiyor mu dedin.... Sen SARIHAN 'ların kızı değil misin? Yanlış mı biliyoruz. Töreler ne kadar buradaki herkesi ilgilendiriyorsa seni de o kadar ilgilendiriyor. "
Genç ve yakışıklı ama bir o kadar buz gibi bir adam konuşmuştu. Bana bakarak söylüyordu. Otoritesi sağlam olmalıydı.
Ufak bir gülümseme yüzümü kapladı.
" Ben 23 yıldır töreler ile yaşamıyorum ve bu saatten sonra yaşamasam pek bir şeyi etkilemez. O yüzden kararım yine aynı. HAYIR! "
Başımı o adamdan çektim ve babamlara döndüm. Gurur duyar gibi bakıyorlardı bana. Benim arkamdalardı.
Ben onlara bakıyor haldeyken bir anda bir el tarafından çekiştirilmeye başlamıştım.
Tabiki Karan 'dı bu.
Konaktan çıkıp arabaya getirdi beni. Kafası ile binmemi işaret etti. Uzun bir süre yüzüne bakıp yeniden bindim.
Benim binmem ile o da binmişti. Bana bir bakış atıp arabayı son sürat çalıştırmıştı.
Nereye gittiğimiz hiç umurumda değildi. Zaten her tarafımdan sınır akıyordu.
20 dk sonra bir uçurumun önüne gelmiştik.
Arabadan inip uçurumun dibine gitti. Arkasında da ben.
Bir anda arkasını dönüp belimden kendine çekti.
Karan" Konaktaki halin neydi öyle. "
Kızmış olduğunu sandım ama kulağıma yanaşıp dedikleri ile yanıldığımı anladım.
Karan" Benim kadınım gibi davrandın. "
Kelimeleri tuhaftı. Şaşkın şaşkın bakıyordum ona. Kendimi ondan çekip biraz geri çekildim.
" Nasıl bu kadar rahatsın. Resmen bizi zorla evlendiriyorlar ve sen bir şey demiyorsun! .....Dur bir dakika bu senin baştan beri istediğindi zaten. Niye bir şey diyesin ki! "
Sinirden bir sağa bir sola dönüyordum. Birden kolumdan tutup ona bakmamı sağladı.
Karan" Ortada o alan bizim kızımız. Onun babasız büyümesini mi istiyorsun. "
Kaşları çatık bir şekilde konuşuyordu.
Karan" Ben ne kızımın babasız büyümesine izin veririm ne de sen onun eksik büyümesine. O yüzden evleniyoruz anlıyor musun. Başkası ile evlenirim dersen ki deme! çünkü baştan beri dediğim gibi öyle bir şey olmayacak. "
Eksik büyümek benim 23 yıl boyunca hissettiğim en yoğun duyguydu. Kızımın bu duyguyu bilmesini Na dil isterdim.
Evlenmek diyordu Nur için olacak bir evlilik.
Karan" Gerçek bir evlilik olacak. Üçümüzün birlikte olduğu bir evlilik. Senin benim olacağın bir evlilik. Mafya olduğum için evlenemiyordun ya benimle şimdi Mardindeyiz. Burda her taraf bana ait. Burda tehlike olmaz ne senin için nede Nur için. "
Nur için bu evlilik olacaktı. Üçümüzün olduğu bir ortam. Hiç bir engel olmadan. Hem Mardin di burası dediği gibi tehlike olmaz id belki burda.
Ama ikilem vardı içimde. Büyük bir ikilem.
Uzun bir süre ben ona o bana baktı.
" Tamam evlenicem seninle. Ama Nur için bir tehlike olursa evli olduğumu unutur giderim anlıyor musun? Giderim! Düşünmem. Bunu senin için bir şans olduğunu say. "
Yüzlerimiz çok yakındı. Bütün cesaretim ile yüzüne karşı konuşmuştum.
Kararmış gözleri ile bana bakıyordu.
Bir anda sert bir şekilde sol elini belime atıp sağ eli ile boynumu kavrayıp dudaklarıma yapışmıştı.
Sert bir şekilde davranıyordu. Bende karşılık vermiştim. Bütün herşeyin acısını çıkartmak istercesine öpüşüyorduk.
Kendimizi kaybetmiş gibi. Dudaklarım yanıyordu. O Na dil sert davranıyorsa bende davranıyordum.
Daha da çekmişti kendine beni. Resmen yaşıktım ona.
Eli boynumun hepsini kavramıştı. Saçlarım elinin arasında sıkışmıştı.
En son yavaş yavaş kendimize gelip çekilmiştik. Aslında ben çekilmiştim.
Dudaklarım cayır cayır yanıyordu. Kan akmıyor da değildi. Dudağımın yanından sıcaklık vardı.
Onun dudağında da bulunuyordu.
Ne için yaptığımı bilmiyorum ama bana öncesinde davrandığı şeyler için olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşlar merhaba.
Sizlere bir şey söylemem lazım. Artık bölüm gelir mi bilmiyorum. Çünkü ablam artık Wattad kullanmamı istemiyor. Kitaba devam edebilir miyim burası ise muaama.
Neyse bölümü nasıl buldunuz?
Karan ve Fahriye 'nin son sahnesi?
Karan'ın Fahriye 'ye olan duyguları?
Evlilik kararları?
Fahriye 'nin konakta ki davranışı?
En güzel sahne?
Veya replik?
Sizi seviyorum.
İyi okumalar.
Görüşebilir miyiz bimiyorum ama kendinize iyi bakın.