Selamunaleyküm ballarım.
Bu bölümü azrasop @Sevdenurniy, hayalet_olabilir, @RukiyeCaymaz0 veee @siyah_260 ithaf ediyorum. (Biraz rastgele seçildi ama olsundu😂 ikinci defa falan oluyorsada çaktırmayın zira henüz hiç almayanlar var😂)
NOTT: Bölüm çok uzundu sıkıldığınız yerde bırakmakta hürsünüz😂
Bismillahirrahmanirrahim.
Berin'den devam:
Sayılı günler çabuk geçer mi? Bence hayır. Sayılı günler çabuk geçse ben bu kadar özlemezdim. 8 defa beklediğim 6 ay artık bir ömür gibi geliyor. Hâlbuki o kadar kavuşmuş bile sayılmayız ki.
Ama az kaldı. Geçmiyor ama az kaldı. Hatta çok çok az kaldı. Bugün gelmesi gerekiyordu, ama geldi mi bilmiyorum. Zehra'yada ulaşamıyorum zaten. Ya ben onu arayınca açmıyor, yada tam ben derse girince arıyor.
Evet artık derslere giriyorum. Öğrencilerimin hepsi birbirinden tatlı. Sınıfta hakimiyet kurmak bazen zor olsada hepsinin dikkatini çekmeyi başarabilirsem işim kolaylaşıyor.
Sonunda günün son dersinin 15 dakikasına geldiğimizde artık sınıf serbestti zaten. Gergince otururken sınıfa sığamıyordum. Çocuklar bazı merak ettikleri şeyleri soruyor onlara zor cevap veriyorum.
Sonunda son zili duyunca bir yandan çocukların çıkışını ve velilerini bulup bulmadıklarını kontrol ediyor bir yandanda Zehra'yı arıyorum.
Sonunda tam kapatacakken Zehra telefonu açınca artık bir parça olsun ferahlamış hissettim.
"Selamunaleyküm gülüşüm." ALLAH'ım biraz daha sakin olsam ölmem herhalde ama yok olamıyorum.
"Aleykümselam yengem de sen biraz sakin mi olsan?"
"Çok belli oluyor değil mi? Ya duramıyorum gerçekten duramıyorum. Geldi mi? İyi değil mi bir sorun yok? Keyfi yerinde mi canını sıkan bir şey olmuş mu?"
"Yenge dur bi anladım tamam merak ediyorsunda az sakin ya."
"Zehraaa gülme ablacım gülme."
"Tamam tamam, gelmedi ki daha."
"Ne demek gelmedi? ALLAH korusun bir şey mi oldu? Yok deme sakın öyle deme."
"Hiç sakin ol falan demeyeceğim. Yahu bu ne telaş? Bir şey olduğu falan yok. Sadece bir aksilik çıkmış bugün gelememiş. Yarın yola çıkacakmış işte, ama fazla uzak değil ya yarın akşama yakın buralarda olur."
Yarın akşam mı? ALLAH'ım zaman nasıl geçecek ki şimdi? Geçmez asla geçmez.
"Eh hayırlısı olsun."
"Amin amin." Sınıftan Erva'nın hâlâ kapıda durduğunu ve tedirgin şekilde etrafına baktığını görünce etrafı kontrol etmeye başladım. Velileri tanıyor olmak için özel çaba sarfettiğim doğrudur. Hepsini tam tanımak ne kadar zamanımı aldı ya.
"Gülüşüm bizimkilerden birinin velisi yok şu an. Ben bir onu arayayım biz zaten sonra konuşuruz yine."
"Tamam yengem, kolay gelsin ALLAH'a emanet ol."
"Sende gülüm."
Hemen Erva'nın yanına gidip etrafa iyice baktım. Annesi karşı kaldırımda durmuş Erva'ya el sallıyordu ama boyu yetmediğinden olsa gerek görmemişti Erva.
Eğilip Erva'ya annesinin yerini gösterip gönderdim. Diğer çocuklar gitmeye başlamışlardı bile. Sadece kenarda biri kalmıştı.
"Berat sen niye gitmiyorsun?"
"Öğretmenim evim kaçmıyor ki kalabalık dağılsın sakin sakin giderim." Gülümsedim, bu çocuk kesin büyümüşte küçülmüş.
Kalabalık biraz daha dağıldığında Berat'a baktım. Gülümseyerek bana baktı ve elimi tuttu. Kaşlarım çatık ne yapacağını izlerken kibarca elimi öpüp 'izninizle öğretmenim.' Gülmemeliyim. Hayır gülmemeliyim.
"Buyrun efendim müsade sizin."
Berat bana gülümseyip gidecekken ciddileştim biraz. Etrafta annesini göremiyordum.
"Berat kim alacak seni?"
"Ablam şurda." Eliyle işaret ettiği yerde tatlı bir kız görünce gülümsedim ve Berat'ıda gönderdim.
Bende okuldan ayrıldıktan sonra sonunda eve gelebilmiştim. Günler kısaldığı için birazdan akşam ezanı okunacaktı. Abdestimi alıp odama geçtim. Ezanı beklerken gelen mesajları kontrol ediyorum. Çoğunlukla velilerin ödev sormaları, çocukların unutulmuş eşyaları ve idarenin birkaç duyurusu var. Vee bizim mükemmel grubumuz.
*Al buyur burdan yak*
Minokmanak: Günaydınnn hayırlı sabahlarrr, naber millet?
Ablamsı yenge: Günaydınn hayırlı sabahlar çiçeğim iyi, sen?
Minokmanak: Bende iyiyim abla hamdolsun.
Manyak gülüşüm: Bugünümüze şükür.
Minokmanak: Şükür şükür dee
Ablamsı yenge: Neden iyi değil?
Manyak gülüşüm: Abim bugün gelecekti ya, gelmiyormuş yaa.
Ablamsı yenge: Hadi ya.
Minokmanak: Uppss.
Manyak gülüşüm: Yaa özledim ya hayırsızı😂
Manyak gülüşüm: Gelsinde az uğraşayım, bu nedir ya hiç ona bulaşmadan 6 ay geçerdi ona yeterde artar bile😂
Ablamsı yenge: Tabi sende haklısın😂😂
Minokmanak: Obaaa
Minokmanak: Berin'in haberi var mıığ?
Manyak gülüşüm: Biraz önce öğrenmiş bulundu.
Ablamsı yenge: Aaa taze öğretmen o ya.
Minokmanak: Ya abla deme öyle bak çıkışa kadar dayanmış😂
Ablamsı yenge: Doğru😂
Manyak gülüşüm: Ya siz niye yengemle dalga geçiyorsunuz hıh.
Minokmanak: Aman bee ne kıymetli yengen varmış?
Ablamsı yenge: Al senin olsun hıh.
Manyak gülüşüm: Yaaa ama trip atmayın banaa.
Manyak gülüşüm: Kıymayın minnoşunuza zaten abimde gelmedi.
Minokmanak: Kes şovu kes.
Ablamsı yenge: Ajitasyon yapma bize utanmaz😂
Manyak gülüşüm: Tamam ya sustum gidiyorum hıh.
Minokmanak: Git git bende gideceğim iş çook.
Ablamsı yenge: Hadi o zaman hepiniz ALLAH'a emanet.
Konuşmalar burda sonlanıyordu. Hepsine az biraz yanıt verdikten sonra ezan okundu. Huşu içinde namazımı kılıp biraz dua ettikten sonra ailecek yemek için sofraya kurulduk.
"Buyrun afiyet olsun. Bismillahirrahmanirrahim." Babam başlayınca bizde yavaş yavaş başladık. Anlamsızca benim enerjim düşmüştü. Hayır zaten bugünde gelse benim için değişen bir şey olmaz ki.
"Şu sıra nasılsınız bakayım, hiç ailecek konuşmuyoruz?"
"İyiyiz baba hamdolsun."
"ALLAH bozmasın huzurumuz yerinde."
"Evet çok şükür işler de yolunda gidiyor."
"İyi iyi MaşALLAH. Kızım sen?"
"Hm, efendim?"
"Nasılsın diyorum kızım nasılsın?"
"Hee iyiyim babam. Sen?"
"Bende iyiyim kızım ALLAH bozmasın."
"Amin babam."
"Sanki sen biraz dalgınsın gibi ama?"
"Aa öyle mi baba?" Evet evet gerçekten iyi olmadığımı anlayacak babam. Babam şaşkınca baktıktan sonra bir şey demeden yemeye devam etti. Yengemle göz göze geldiğimizde dudaklarını birbirine bastırıyordu.
Biraz daha yemeğimle oyalandıktan sonra yatsı ezanının okunmasıyla kaçar gibi kaçtım. Evet evet kaçar gibi kaçtım. Ben iyi değilim galiba ya.
Telefonumu biraz daha karıştırdım, elim gidiyor işte hep bir haber bekliyorum ya. Daha fazla durum böyle devam etmesin diye uyumalıyım. Ama bir dakika Zehra'ya sorsam ne kaybederim ki?
Siz: Gülüşüüüm.
Siz: Selamunaleykümmm.
Manyak gülüşüm: Aleykümselamm, söyle yengemcim.
Siz: Yarın neler yapıyorsun gülüşüm?
Manyak gülüşüm: He sen direkt şeyi sorsana abimin ne zaman geleceğini?
Siz: Hmm ne zaman geliyormuş?
Manyak gülüşüm: Yarın dedi başka bir şey demedi.
Siz: Neyse gelir işte ya.
Siz: Aff çok uykum var ya.
Manyak gülüşüm: Uyu ablam, iyi geceler ALLAH rahatlık versin.
Siz: Amin gülüşüm cümleten, hadi hayırlı geceler o zaman.
Manyak gülüşüm: Sanada ablamm.
Telefonumu bırakırken yastığa çeyrek kala uykuya daldım bile. Sabah ola hayrola.
Sabah namazına uyanıp tam namazımı bitirip dua etmeye başlamıştım ki telefonuma bildirimler yağmaya başladı. Ya ALLAH noluyoruz ya, sabah sabah.
Namazlığımı katlayıp bıraktıktan sonra bildirimlere bakmaya başladım. Gereksiz sitelerin gereksiz mesajları...
Bu sırada Zehra'dan gelen bir mesaja baktım.
Manyak gülüşüm: Ablaa bir pencereye çıkar mısın?
Ayy neden ki acaba? ALLAH'ım geldi mi yoksa? Hemen pencereye çıkıp etrafa bakmaya başladım. Eee kimse yok burda.
Manyak gülüşüm: Sence yağmurluğumu alayım mı? Yağmur yağar mı?
Ne?
Siz: ?
Manyak gülüşüm: Hadi itiraf et abim geldi sandın değil mi?
Manyak gülüşüm: Aklın kaydı değil mii?
Siz: He Zehra aferin gülüşüm. Aynen öyle oldu.
Manyak gülüşüm: E tabi zeki kızın hâli böyle. Hadi bir daha bak bakayım tam aşağıya.
Bu sefer hevesle bakmadım ama ordaydı. Evet işte orda yine kanlı canlı orda duruyor. ALLAH'ım özledim mi şimdi ben seni? O yere bakarken ona bakmaya dalmıştım. Gözümden gelen bir damla yaşla hemen bakışlarımı çektim ondan.
"Yağız?"
"Meleğim?"
Gülümsemem büyürken tabiri ile daha fazla gülümsedim. Meleğim...
"Geldin yine, hoşgeldin."
"Geldim Valla ne yaparsın kaldım başına, hoşbuldum."
"Bak kalsın istemiyorsan atayım başından, bir tekmeme bakar."
"Aliii?"
"Buyur süt güzelim?"
"Ben doğru mu duyuyorum, Ali'nin dönmesine daha vardı ama."
"Doğru doğru tabi bak cee-ee bende burdayım." Penceremin dibinden birde Ali çıkarken çok şaşkındım. Benim penceremin dibi neymiş ya?
"Ya ben sizi yerimm, sizi var ya sizi alır mıncıra mıncıra severim. Ay yanaklarınızı makasla keser oyuncak yaparııı ım dım yani yapardım ee şey." Ali'ye bakarken çok iyi gidiyordum da bir an Yağız'a gözüm kayıp uzaylı bakışlarını görünce sustum bir an. Yada toparlamaya çalıştım.
Ali gülerken Yağız'a dirsek attı.
"Üstüne alınma abisi kardeşim bana diyor onları."
"Ya ben daha burda dikilecek miyim?"
"Zehraaa sen espiri sultanı mısın kızım?"
"E yaani yapıyoruz bir şeyler."
"Benim burda ne işim var?"
"Bahar?"
"Efendim Berin abla?"
"Oo Bahar da burda. O pencerenin altından daha çıkacak var mı o kadar eğilemiyorum mâlum."
"Herkes tamam da ben buraya niye geldim?"
"Alper?"
"Sen ne ara geldin?"
"Ali abi hani beni gördünde gel gel dedin peşine taktın ya. Ben niye geldiiim?"
"Deme ya öyle fena mı oldu eğlenceyi kaçırmadın en azından."
"Ablamda benimle eğlenmezse sorun yok. Uyanıpta beni göremeyince ölecek meraktan."
"Ölürse öldürür Ayşe bu."
"Ya abartmayın. En kötü ne olabilir ki?"
Alper biraz durduktan sonra kahkaha attı.
"Sadece bana psikopatça uyuz olur o kadar."
Tam biz gülerken yukarıdan yanan bir ışıkla gözlerim kocaman açıldı. Bu kadın teyze bizi böyle görürse vay halimize.
"Dağılın çabuk kameralar kayda başladı."
"Ne/ Ha anlamadım kii?" Yağız ve Ali şaşırırken Bahar ve Zehra hemen ikisinin kollarından tutup alıp gittiler kafamı içeri soktuğumda gülen yüzümün yanında gözlerim dolu doluydu. Şükür etmek gerekmez mi ya?
Hemen katladığım namazlığımı tekrar serip 4 rekat şükür namazı kıldım. Gerçekten binlerce kez şükürler olsun.
Bizim evdede yavaş yavaş hareketlilik başlarken namazlığı tekrar topladım. Şimdi uykumda gelmez ki benim. Yatağıma oturup biraz kitap okumaya başladım. Bir yirmi dakika kadar okuduktan sonra kalkıp hazırlanmaya başladım. Tam evden çıkarken bir mesaj sesi ile annemin sesini aynı anda duydum. Tabiki anneme cevap vereceğim.
"Efendim anne?"
"Akşam Mustafa bey bizi ailecek yemeye çağırmış."
Yutkundum. Ne güzel ne güzel de niye ki?
"Niyee?"
"Ne niyesi kızım, adam misafirliğe çağırmış işte. Zaten daha öncede çağrıyordu."
"Evet doğru, tamam ben oyalanmadan gelirim eve."
"Gelme eve gelme."
"Sebep?"
"E kızım o kadar çağrıyorlar iki erkek bir el kadar kız çok yormamak lazım sen yardıma git."
"Ciddi misin anne?"
"Evet."
"Hayır hanım hayır. Sordum Mustafa'ya Zehra'ya yardıma göndereyim mi Berin'i diye gerek yok benim oğlumda kızımda beceriklidir, bende varım birlikte hallederiz dedi."
"İyi, peki madem. Kızım sen oyalanmadan gel. Yengene söylemiştim zaten."
"Tamam anne hadi görüşürüz ALLAH'a emanet olun."
Evden çıkarkende bildirimi açtım. Zehra'da onlara misafirliğe gideceğimizi kendi mizahı ile söylemişti.
Manyak gülüşüm: Yengeee bu akşam geleceğe alıştırma olarak bizdesiiin. Abimin tansiyonu fırladı galiba heyecandan. Ay canım babam😂
Siz: Ha ha ha ben okula dersime gidiyorum hıh.
Okula geldiğimde sınıfta birbirinin neredeyse üstüne çıkacak çocukları görmemle gözlerim kocaman açıldı. E hadi ama daha 1.sınıfsınız siz az yavaş bee.
"Çocuklaaar, inin birbirinizin üstünden." Hepsini zar zor indirdikten sonra zil çalmıştı zaten. Dersler şimdi su gibi geçer kesin.
Tahmin ettiğim gibide oldu dersler gerçekten su gibi geçti. Zilin çalmasıyla annemin araması birdi. Hayır yani kadının içine mi doğuyor ne kaçacağımı bildiği için hemen arıyor.
Hemen eve doğru yol almaya başladım. Eve gelir gelmez annem hemen hazırlanmam için odama postaladı. İyi de nasıl hazırlanacağım şimdi? Hadi Bismillah fazla uğraşmadan.
15 dakika sonra hazırdım iyi oldum ya güzel güzel. Tüm ev halkı hazır beni bekliyordu. Babam kapıda bize dönüp soru faslına geçti.
"Arabayla mı gidelim yürüyerek mi?"
"Yakın ya baba, yürüyelim bence."
"Tamam." Babam çıkarken Mine gelip eteğimi çekiştirdi.
"Hayaa eteğini bana vercen mii?"
Herkes gülerken bende güldüm.
"Yaa ya vercem Minişim başka ne istersin?"
"Hıykanda güzelmiş ama o sana kalsın."
Hepimiz gülerken babam Mine'yi yanına çağırıp elini tuttu ve çıktı. Annemde hepimizi çıkarıp son bir kontrol yaptıktan sonra oda geldi. Ben heycan yaptım.
Hemen yanımda yürüyen yengemin koluna girerken gerginliğimi bırakmak istiyordum.
"Hiç bir şey olmaz Berin. Kimse seni yemez de zaten. Sadece normal bir yere misafirliğe gidiyormuş gibi gidip geleceğiz. Tamam?"
"Ta-tamam."
"Hah güzel."
Kısacık süren yol sonunda bitip geldik. Babam kapıyı çalarken bizde bekliyorduk. Babamlar içeri geçtikten sonra bizde içeri girdik. Yağız ilk gidenlerden olup babamla direkt önden gittiği için görmemiştim onu. Mustafa amcada abimle salona geçiyordu. Zehra ise annemi bir diğer odaya aldı. Bu eve 4 yıl içinde kaçıncı gelişim bilmiyorum ama ilk kez bu kadar gerginim. Yengem ben ve Zehra mutfağa geçtik.
"Ayy yengemcim evine teşrif etmiiiş. Hoşgeldin."
"Aff Zehra ya, hoşbuldum." Zehra gelip bana sarılırken göz kırptı. Kulağıma eğilince bir daha konuştu.
"Seda abla şimdi orta yerinden çatlarsa hiç şaşırmam."
"Yengeme pislik yapma yaa."
"Beriin bak bak gör görümcelik gör. Ben ilk geldiğimde senin pis bakışlarınla yaşam mücadelesi verdim be."
"Yaa deme öyle Seda abla yengem yanlışlıkla öyle yapmıştır."
"Sen hele sus be. Bende geldim falan yani."
Zehra'nın gıcık gülüşü yarım kalırken ben gülmeye başladım. Oh olsun. Biz gülerken Mustafa amca kapıyı çalıp içeri girdi.
"Hoş geldiniz kızlarım."
"Hoşbulduk Mustafa amca. Nasılsın?"
"İyiyim iyiyim kızım çok şükür. Yağız'da döndü çok daha iyiyim."
"ALLAH daim etsin."
"Amin amin. Berin kızım müsaden varsa ben şimdi babana sana talip olduğumuzu bir çıtlatmak niyetindeyim. Ne dersin?"
"Bismillahirrahmanirrahim." Sesli düşünürken batırmışlığın verdiği hisle dişlerimi dudağıma geçirdim.
"Tamam kızım sakin ol." Mustafa amca gülerken Zehra ve yengemde daha fazla duramayıp gülmeye başladılar. Hayır ama yaa.
"O dünden hazır baba yaa. Bulmuşuz bırakmayız."
"Zehra bir dur kızım. Yengen kendi cevap versin." Eveet hayat çok güzel, kelebekler uçuyor. Ben şu an ne yapmalıyım? Tüm devrelerim yandı galiba. Yengee yardım et.
Yengeme yardım etmesi için bakışlarımı atarken yengem bana gülümseyip konuşmaya başladı. Bu kadının pelerini nerde ya. Demek pelerinsiz kahramanlarda oluyormuş.
"Mustafa amca şimdi çat kapı gelmek istemiyorsan bir haber ver istersen babama. Yani Berin için uygundur muhtemelen, utançtan konuşamaz o şimdi."
"Doğru, doğru dedin tabi. Benimkide iş ya gelmiş soruyorum ne desin kızcağız? O zaman ben hafif hafif söylüyorum."
Zoraki bir gülümseme sunup Mustafa amcaya baktıktan sonra o güldü ve tezgaha döndü.
"E hadi bari önce adamın bir karnını doyuralımda toptan bayılmasın. Zehra ben abini gönderirim ayarlayın sofrayı ikiniz kızım."
"Tamamdır baba hazır sayılır zaten."
Mustafa amca çıkarken Zehra yemekleri doldurmaya başladı. Yengemde bir tencereyi alıp ona yardım ederken bende salatayı tabaklara koymaya başladım.
Kapı bir kez daha çalınca hırkamın kolunu düzelttim. Salatayı yaparken biraz yukarı kıvırmıştım.
Yağız mutfağa girince anlık baktıktan sonra hemen başka yerlere bakmaya başladım. Gri giymiş...
Tabakları götürmeye başlamadan önce yengeme dönüp ufak bir karşılama yapmıştı. Banada hoşgeldin derken dilimi yutmuş gibi olmayı bırakıp hoşbuldum dedikten sonra tuttuğu tepsiye salata tabakları ı yerleştirdim. Mutfaktan çıkarırken hafif gülümsemişti, bende gülümsedim.
Abiminde yardımlarıyla sofrayı kurmuştuk. Diğer bir sofrada kurulunca bizde yemeklerimizi yedik.
"Abim şu an tatlı yapıyor."
"Vaays."
"Tabii ne sandın? Becerikli yahu."
Biz sofrayı topladıktan sonra Zehra elinde künefe ile odaya gelince gözlerim parladı. Bu kadarda iddialı bir tatlı?
Künefenin lezzetinden mutlu olurken Zehra'nın sırıtışını gördüm.
"Müstakbel nişanlın kendisi kadar tatlı bir tatlı yapmış dimi? Hadi sende kalkta çayları götür. Ay yenge çok yoruldum ya demlikler hazır zaten bıraksan yeter."
Bu kadarda hızlı ikna olunmaz derken kendimi mutfakta tek elime demlikleri alırken buldum.
Demlikleri götürürken tam salona giriyordum ki Yağız'da çıktığı için az daha elimde demliklerle çarpışıyorduk ki sağa kaydım. Kaymamla birlikte tek elimdeki demlikte kayıp çay biraz elime dökülünce elim yandı.
Yağız hemen demliği düzelttiği için biraz dökülmüştü ama elim sızlıyordu. Yinede dayanıp ikisinide bıraktıktan sonra çıktım salondan. Elim hafif yanarken benden önce mutfağa girmiş bir adet Yağız beklemiyordum.
Direkt elime baktıktan sonra elinde tuttuğu merhemi masaya bıraktı.
"Sürebilecek misin? İstersen Zehra'yı çağırayım o sürsün."
"Yok ben sürerim teşekkürler."
"Dikkat et kendine meleğim, ne demiştin canımın canı."
Elimin acısını unutup bir an gülümsedim. Bu adam kendini çok sevdirir arkadaşlar benden söylemesi.
"Hadi hadi hemen sür şu merhemi. Gideyim bende."
Yağız giderken bende sandalyeye oturup merhemi sürmeye başladım. Gülümsememe ise engel olamıyordum. Biraz sonra ise babamın ayaklandığını belli eden sesler duydum. Abim salondan odaya gidip annemle yengemi çağırırken bende mutfaktan onların yanına gittim.
Babam ve Mustafa amca vedalaşırken Mustafa amca gülümsüyor, babam çatılmış kaşlarıyla bakıyordu.
Zehra ile son sarılıp son çıkan olduktan sonra bizimkilere yetiştim. Tam bu sıra daha yürürken babamın sesini duymayı beklemiyordum.
"Begüm biliyor musun, Mustafa bana ne dedi?"
"Ne dedi?"
~~~~~~~
Vee son. Biraz daha gitsem bu bölüm bitmezdi😂
(Berin kıyafetleri temsili)
(Grili bir Yağız)
Nasıldı ama?
Ayayaay bizimkileri veriyok ya bayağı.
100 Bin olduuk🎉🎉
Şu an mutluluktan ölebilirim. Sizi çok sevdiğimi tekrar şeedeyim. 100 okunma olduğu gün geldi aklıma😟 duygulandım hdnshdnshs
Şey ya soru cevap bölümleri oluyor ya çok özeniyorum ya😂😂 bizde yapalım mıığ?
Hadi gaçtım ben ALLAH'ın izniyle.
ALLAH'a emanet olunn.
Selametle💙💕