BÖLÜM YAYINLAMA TARİHİ; 12 Ağustos 2022 Cuma.
Bolumleri değiştirip yayınladığım için anca geliiyor.
Lutfen Yorum ve Beğenilerinizi Eksik Etmeyin.
Benide takip edin.... Ki duyurulardan haberiniz olsun.
Keyifli okumalar
💫
Hissettiklerim, aslında hissetmek istediklerim miydi? Bilmiyorum ... Karmakarışık olan duygularım ile sadece odaklanmış arabayı sürüyordum.
Yaklaşık 15 dakika önce konaktan ayrılmıştım.
Bir müzik açmıştım.
Derdim biraz kafamı toplarlamaktı.
En sevdiğim yere doğru sürmeye devam ettim.
İstediğim yere geldiğimde arabayi park edip indim.
Uçurumun kıyısında bir bank vardı.
Oraya oturdum.
Sırtımda hissetiğim bir el ile irkildim.
"Buraya geldiğine göre çok kötü hissediyorsun sanırım?" Dedi Adnan Amca.
Evi tepenin hemen üzerindeydi.
Geldiğimi görmüş olmaliki hemen yanıma gelmişti.
"Bir çıkmazsın içinde gibi hissediyorum Adnan Amca. Yüreğim ile aklim arasında sıkıştım kaldim."dedim.
Adnan Amca tebessüm etti.
"Ah benim kır çiçeğim,bu banktaki günleriniz gözümün önünden hic gitmiyor. Sen ne kadar asi, dik başlıysan, O bi o kadar uysal ağır başliydi. Ondan sonra seni hiç içten gülerken görmedim kızım. Sen Azra'sın. Sen o sıkışıklıkları yıkar geçersin. En kötü anlarda senin için hep bir ümit vardir unuttun mu?" Dedi Adnan Amca.
Azra güldü.
"Ah Baba yarım Adnan Amcam,bu sefer yokki. Sıkıştım burda. Gitsem olmuyor,kalsam olmuyor. Bir yola girdim ama sonu ne olacak bilmiyorum."
Derince iç ceken Azra'nın elinin üzerine elini koydu.
"Benim kır papatyam, istemediğin birşeyi yapmak zorunda değilsin! Biliyorsun ki ben senin her zaman yanındayım"
Azra, Adnan Amcasının omzuna kafasını yasladı.
"Biliyorum Adnan Amca'm." Dedi sessice.
"Çayın varmı?" Dedi Azra.
Adnan Amca güldü. "Olmaz mı güzel kızım, hemde senin sevdiğin gibi demledim. Bahçede çok güzel oldu. Hadi gel eve doğru gidelim" dedi Adnan amca. Oturduğu yerden kalkip tepedeki evine doğru yürüdü.
Azra'da onun arkasından kalkıp yürüdü.
Adnan Amca eve doğru girdi.
Azra ise Bahçeye doğru girip dalından domates kopartip kokladi.
Tıpkı küçükken yaptığı gibi.
"Mis gibi kokuyor" dedi...
💫
Konağın önüne geldiğimde arabayı park edip indiğimde karşımda arabasına yaşlanmış beni bekleyen bir adet Aslan duruyordu.
Çantamı alıp aşağıya indiğimde oda bana doğru adımlayıp yanıma kadar gelmişti.
Kolumdan tutmuştu. Tuttuğu kolumu ondan kurtardığımda onun kolunu kıvırıp arkasına çevirdim. Kulağına yaklaşıp "Eğer birdaha bana benden İzinsiz dokunursan emin ol bu kolunu daha başka bir şekilde sana..."
Korumalar benim bu hareketimi gördüklerinde Aslan'ı hedef alıp silahlarını çekmişlerdi.
Korumalara silahlarını indirip yerlerine geçmelerini emrettiğimde once itiraz etmişlerdi ama daha sonra onlarada bağırdığımda pes edip yerlerine geçmiştiler.
Kolundan sesler geldiği için bıraktığımda gücüm karşısında hayretler içerisinde bana bakıyordu.
Evet beni tam olarak tanımıyordu. Izin verdiğim kadarıyla tanıyacaktı.
Duvara yaşlanmıştı. Ellini bir cebine koymuş öylece bana bakıyordu."Evet Azra Soydan'ı senden bir açıklama bekliyorum yapacak mısın?"
"Hangi konuda açıklama yapacam sana Aslan Kaya Özdemirhan?" Hangi konuda açıklama yapmamı bekliyordu acaba.
"Benden neden kaçıyorsun?" Dedi
"Ne? Ne saçmalıyorsun sen? Ne kaçması?" Dedim şaşırmış gibi yapıp.
Histerik bir kahkaha atıp sinirle yüzüme döndü. "Neden o gün bana birşey demeden çektin gittin? " Ne yani ona açıklama yapacağımı felan mı düşündü?.
Alt dudağımı dişimin arasına alıp küçük bir ısırık attığımda ağzıma gelen tat kanattığımı gösteriyordu.
"Üzüldün sanırım seni orada öylece bırakıp gittim diye. Neyseki çokta önemli değil." Dedim.
Beni birden belimden tutup kendine çektiğinde dudaklarıma doğru yaklaştı "Neden önemli olmasın? Sen benim evleneceğim kadınsın!" Dedi Gözleri bir an olsun dudaklarımdan ayrılmadan.
"Evet maalesef evet evleneceğin Kadın'ım. Çok üzücü bir durum ve ben bu durumdan çok rahatsızım. Ya birşey soracaktım Aslan,senin işlerin yokmu? Neden burada benim yanımdasın? Maria'nin yanına neden gitmiyorsun?" Dedim ters köşe yaparak.
"Maria bu işlere karışmak istemiyor Azra'cım. O ben ne dersem ona inanır ve onu yapar üstelik. Sorgulamaz!" Dedi kendinden emin bir tavırla.
"Hmm.. Öyle diyorsun da peki senin benim ile evleneceğinden haberi varmı?" Dedi Azra büyük bir keyifle.
Aslan sessiz kaldi.
"Sanırım yok." Dedi Azra.
"Sen beni tehdit mi ediyorsun?"dedi Aslan. Azra'nin belindeki elini sıktığında kadının canı yanmıştı.
Ama Azra belli edecek değildi.
Azra, Aslan'ın yüzüne doğru uzanip önce alt dudağını dişledi, daha sonra konuştu. "NE ANLADIYSAN O!"
Azra kendini Aslan'ın pencesinden kurtardı ve 2 adım geriye gitti.
Aslan Azra'yı elinden tutup birden konağın duvarına yasladi.
"Birdaha beni tehdit edersen o dudaklarıni kanatana kadar öperim. Sana yemin ederim yaparım."
Azra adami kendinden yitip konuştu. "Canim ben birisini bir kez tehdit ederim, ikinciye firsat vermem direk yaparim ne yapacaksam. Şimdi Konağımin önünu terk et!" Dedi.
Onu orda bırakıp koşarak konaktan içeriye geçtiğimde kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki bi an nefesim kesiliecek sanmıştım.
💫
Kina Gecesi...
Aynanın önündeki pufa oturduğumda akşamki kına gecesi için hazırlanmaya başladım.
AZRA'NIN KINA KIYAFETİ
Kabarık saten kırmızı bir elbise tercih etmiştim. Yengem taşlı modeller istesede benim için kabarık olması yeterince gösterişliydi zaten.
AZRA'NIN KINA SAÇI
Saçlarıma açık bir model yapmalarını istediğimde maşalayıp tel tokalar ile biraz yukarıdan topladiklarında kırmızı tacı takmışlardı.
AZRA'NIN KINA TACI
Hazır olduğumda odanın kapısı çalmıştı. "Gel" dediğimde içeriye annem girmişti.
Beni gördüğünde gözlerinden akan yaşlar çoğalmıştı. "Ah benim güzel kızım, ne kadar güzel oldun böyle." Yanıma gelip bana sarıldığında ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Minik minik yanağımdan süzülen damlaları sildiğimde annemde bana sarılmayı bırakmıştı.
Derin bir nefes alıp güldüm. "Hadi bakalım anne sultan bu kadar duygusallık yeter. Ben bir gideyim de bir evleneyim " dediğim zaman odadaki herkesten bir kahkaha koptu.
Neşelendirmem gerekti annemi üzülsün istemiyordum. Çünkü o benim hayatımdaki en değerli insandı.
🌼
Aşağıdan müzik sesleri gelmeye başladığında havada epeyde kararmıştı.
Karnımdan gurultular geldiğinde acıktığımı daha yeni fark ediyordum.
Odaya yengem elinde tepsi ile girdiğinde beni düşünen birisinin olduğunu görmek çok mutlu etmişti.
"Yengesinin güzeli hadi birşeyler ye. Acıkmışındır." Yengem tepsiyi bana doğru uzattığında kucağıma aldım. Tepsideki yemekleri mideme indirdiğimde midem oldukça bayram etmişti.
"Sende olmasan yenge aç kalacaktım valla" deyip kahkaha attığımda yengemde benimle birlikte kahkaha atmıştı.
Karnımın tok olmasının verdiği mutluluk ile aynada son bir kez daha yansımama baktığımda gerçekten güzel olmuştum.
💫
Odamın önündeki terasa çıkıp dışarıya baktim.
Nazlı dün gece uçağı ile gelmişti.
Geldiği gibi sabah konağa el atmiş bu geceki kına gecesi için elinden gelenin fazlasını yapıp süslemişti.
Terastan kendi odama geri girdim. Odamdan çıkıp dikkatli adımlarla aşağıya doğru indiğimde gelen misafirlerin masalara yerleştiğini gördüm. Aslan'ın annesinHavin Hanım Teyze de baş köşede kendine bir yer bulmuş oturuyordu.
Alkışlar eşliğinde benim için hazırlanan tahta oturduğumda Nazlı'da hemen Yanımdaki pufun üstüne oturmuş etrafı seyrediyordu.
Bana doğru yaklaştığında bende ona doğru biraz eğildim "Azra, kızım millete bakar mısın sokağa taşıyor. Herkes damlarda, pencerelerde buraya bakıyor. Allahım biriside beni burdan oğluna alır mı acaba ?" Demişti.
Ortamın kalabalık olmasından kaynaklı kahkaha atamamıştım ama ilk fırsatta buna güleceğime emindim. " Alırlar güzel arkadaşım Alırlar merak etme. Şuandan itibaren zaten herkes seni oğluna söylüyor baksana" deyip ona karşı masada oturan kadınları gosteridiğimde gözlerini kocaman açmıştı."
Müziğin başlaması ile beni oyuna kaldırmışlardı. İstemesemde mecbur oynayacaktım.
Aradan geçen 1 saatin ardından yorulmuştum. Önüme gelen herkes ile oynadığımda kına yakma vaktinin geldiğini söylemişti Aslı yengem.
Tekrar yerime geçip oturduğumda ise yengem başıma kırmızı bir tülbent örtmüştü. Konağın kapısının sonuna kadar açılması ile içeriye Aslan ve arkadaşları girmişti.
Onlar içeriye doğru geçerken Nazlı birden çalan müziği değişttirmiş Kenan Doğulu"dan Güzeller İçinden Bir Seni Seçtim şarkısını özellikle çıldırmıştı.
Aslan beni gördüğünde dakikalarca öyle kalmıştı. Kuzeni olarak bildiğim Kerem'in onu dürtmesinden sonra yanıma gelip oturduğunda" Çok Güzel Olmuşun Azra." Kulağıma söyledikleri içimin bir değişik hissetmesine neden oluyordu.
"Teşekkür ederim Aslan Ağa. Bizde kendi çapımızda yaptık birşeyler işte" dedim
"Sen böyle şeyler yaparsan" demişti ama gerisini getirmeye fırsatı kalmamıştı.
Sohbetimizi bölen yengem olmuştu. "Güzelim eline kına yakacaz, Sakın ben aç demeden açma." Yengemi duvağın altından onayladığımda çok geçmeden elimi açmak isteyen birisi olmuştu.
"Gelin elini açmıyor Havin Hanım. " Demişti kına mi yakmak isteyen kadın.
Oturduğu yerden kalkan Havin Hanım, yanıma kadar gelip elbisemin yaka kısmına kocaman bir altın takmıştı. Altını takıp tekrar yerine oturduğunda elimi açmıştım. Yengem elime kına yakmış Aslan'ın yanına geçmişti.
Aslan'ın da kınasını yakmıştı. Kına merasimi bitince Aslan beni dansa kaldırmıştı.
Ellerini belime koyduğunda içimde birşeyler kopuyordu." Yarın gece için hazır mısın? Kurduğu cümleye gözlerimi açıp baktığımda yüzündeki gülümseme beni sinir etmek için bile yeterliydi.
"Şurda karnına bir dirsek yemek istemiyorsan sus bence! Hem sen o planlarını Maria'ya sakla bana değil." Dedim kırıklikla.
Kulağıma eğildiğinde "Evet haklısın,ona saklayım planlarımı!" Dedi.
Bütün gece benden hariç herkes kına gecesinin keyfini çıkartmıştı. Gecenin bitiminde bütün misafirler gittiğinde çok oynamasam bile çok yordulduğmun yeni farkına varmıştım.
Ağır adımlarla odama çıktığımda Ezgi telefon ile konuşuyordu.
"Abi, yapma lütfen böyle bak üzüyorsun beni." Uzun bir süre karşı tarafı dinlemişti. "Kerem, ona iyi bak. Bir delilik yapmasın düğün öncesi. Ben eminim Maria abim-." Cümlenin gerisini dinlemeye gücüm yoktu.
Duyduklarımdan sonra odama çıktığımda ne yapacağımı bilememişim. Sırf benim yüzümden, onu sevdiği için kendine birşey yapmasına asla izin veremezdim.
Üzerimdeki elbiseyi çıkartmak istediğimde zorlanmışımtım. Kapımın tıklatıldığında "Gel" demem üzerine içeriye Ezgi girmişti.
"Yardım etmemi ister misin?" Demesi üzerine onu "Evet, çok iyi olur" diye yanıtlamıştım.
Ezgi'nin yardımı ile üzerimdeki elbisenin iplerinden kurtulduğumda üstümden düşmemesi için tutup banyoya geçmiştim. Banyoya girdiğimde üzerimdeki elbiseyi bıraktığımda aşağıya doğru düşmüştü. Kısa bir duş alıp bornozuma sarılıp banyodan çıktığımda Ezgi beni elinde kahve bardağı ile bekliyordu.
Yanına doğru gidip elinden bardağı aldığımda onu oturması için berjeri işaret etmiştim.
Koltuğa oturduğunda "Azra senden birşey rica etmek için geldim. Nasıl desem bilmiyorum" dediğinde az çok ne demek istediğini anlamıştım.
Uzanıp ellerini tuttum "Bak ben senin ne demek istediğini anlıyorum Ezgi. Abini düşünüyorsun biliyorum. İnan bu durum benim içinde çok zor." Sesim oldukça ılımlı ve sakindi.
"Biliyorum Azra, İnan bana biliyorum.. Aslan Abim zordur. Hatta abilerimin içinde en zor olan odur. Ama biliyorum ki, birgun seni çok seve-" Ezgi'yi susturmuştum.
"Ezgi, bu konuyu konuşmak istemiyorum. Izin verir isen uyumak istiyorum" dedim.
Gücüm yoktu aslında.
Hayatında başka bir kadın olan adamın karısı olacaktım yarın gece!
Sahiden olacak mıydim?
Üzerimdeki bornozu çıkarmak için banyoya geçmeden önce çekmecemden eşofman takımı almıştım.
Üzerimi banyoda giyip içeriye döndüğümde Ezgi koltuğun üzerinde uyuya kalmıştı.
Odadan çıkıp aşağıya indiğimde abimi görmüştüm. Elinde telefon birisini arıyordu. Duyduğum melodisi sesi Ezgi'yi aradığını gösteriyordu.
Küçük balkona doğru ilerleyip abime seslendim" Ezgi benim odamda abi uyuya kaldı." Dediğimde abim hızlı hızlı merdivenleri çıkarak yanıma gelmişti.
Bana sarılmak istediğinde bir adım geriye gittiğimde ona odayı gösterdim ve onu arkamda bırakarak aşağıya indim.
Konuşmak istemiyordum, evet Hazar abim gibi yapmamıştı ama yinede içimden gelmiyordu.
Mutfağın önüne geldiğimde farklı duyduğum seslerile duraksadım. "Ne varsa bu kadında. Aslan Ağa'nın yanınada yakışmıyor." Demişti.
Bir başka ses duyduğumda sessiz oldum. "Aslan Ağa'da tutturdu illa Azra olacak diye ne var sanki Maria hanımım ile evlense. Gül gibi kızdı, mis gibi geçinir giderlerdi. Bunda saygı denen birşey bile yok. Ama sen dur Dilan bir içlerine gireyim neler yapacam ona. Bin pişman olacak. Havin hanımın bizi buraya göndermekle iyi etti. Anasını iki göz yaşımızla kandırdık. Elbette o Azra yılanınıda kandırırız."dediğinde içeriye girdim.
Beni görmeleri ile yüzleri bembeyaz olmuştu. Ikisinede mutfağın dışını gösterdiğimde birbirlerine bakmakla yetinmişlerdi.
"DIŞARI ÇIKIN, HEMEN" Bağırmam ile ikiside sıçramışlardı. Onlari ilk defa görüyordum bizim konağın çalışanları değildiler.
"Az önce dediklerinizi birdaha deyin" az öncekine göre sesim daha sakindi.
"Hanımağam şey biz, biz öyle demek istemedik" dedi beni Aslan Ağa'ya yakıştıramayan ama Maria ile evlenmesini isteyen kadın.
Diğeride konuştuğunda" Hanımağam vallah billah bizi yanlış anladınız." Elimle sus işareti yaptım.
"Ben gayet doğru anladım, ama siz benim tam olarak kim olduğumu bilmiyorsunuz değil mi. " O kadar şiddetli bağırmıştım ki babam abimler herkes toplanmıştı.
Babam yanıma inerek geldiğinde "Hayırdır noldu güzel kızım.?" Demişti.
"Hayır baba hayır. Bu iki kadın beni Aslan Ağa'nın yanına yakıştıramıyorlarmış. " dediğimde babamın öfkesi gözlerinden belli oluyordu.
"Ağam, Hanımağam bizi yanlış anladı. Biz Dilan ile öyle demek istemedik." Nazlı sesleri duyup odasindan çıktığında koşarak yanıma gelmişti. Eh biliyordu şimdi olacakları kaçırmazdı.
Öğrendiğim kadarıyla birisinin adı Dilan'dı. "Duyduğum kelimeler sizin ağzınızdan çıktı. Açıkla o zaman nasıl yanlış anladım." Dediğimde birbirlerine boş boş bakınmakla yetinmişlerdi.
Kafamı salladığımda aslında kendilerini açiklayabilecekleri bir açıklamaları yoktu. Çünkü ben doğru duymuştum.
"Bak, ben size kendimi tanitmayacağim siz beni tanıdıkça öğreneceksiniz nasıl birisi olduğumu. Ve emin olunki ağzınızdan çıkanlar için çok özür dileyceksiniz.." Dediğimde kadınların yanına bir adım daha yaklaştım.
"Ama ben sizi yemek yediğiniz kaba pislediğiniz için affetmeyeceğim!" Dedim.
"Ahlas, alın bu kadınları sahipleri kimse onun yanına götürün, Azra Soydan'ın selamı var deyin. Benimle uğraşmaya devam ederse canlı kaldığı her saniye için şimdiden şükretmeye başlasın. Sabrım taşarsa, sabahki olanlar yapacaklarımın yanında sadece bir fragman olarak kalır." Emrim ile iki kadında konaktan götürülmüştü.
"Hayırdır güzel kızım, kimdi bu kadınlar?" Babam olanlardan dolayı epey meraklanmıştı.
Birlikte merdivenlerden yukarıya çıktığımızda annem telaşlı bir halde bizi izliyordu.
Yanina gidip sarıldım, pamuk yanaklarından sulu sulu öptüğümde birazda olsa neşesi yerine gelmişti.
"Havin içeriye sokmak istediği iki yılan baba." Dediğimde herkes hayret içerisinde bana bakıyordu.
"De hayde anlat kızım nasıl anladın?" Demişti babam.
"Tesadüf duydum baba. Ben zaten bu konakta herşeyi tesadüf eseri duyuyorum ya bunuda öyle duydum işte." Cümlemi kurarken abime bakmam onu üzmüş olmalı ki kafasını yere doğru eğmişti.
"Elimde kalacaklardı da yine uğraşmak istemedim. Neyse ben artık müsaadenizle odama geçeyim." Babam müsaade ettiğinde odaya geçtim.
Uzun ve yorucu bir günün ardından yatağa uzandığımda yorgunluk ile gözlerim kapanıyordu.
🌼
Telefonumun alarmı ile uyandığımda sabah saat 9 du. Bugün benim düğün günümdü. Çok mutlu olmasamda katlanmam gerekiyordu.
Yataktan kalkıp banyoya geçtiğimde kısa bir duş almıştım. Saat 11 de kuaförler geleceği için daha vaktim vardı.
Bornozuma sarılıp banyodan çıktım. Giyinme odama girip sade yeşil renk bir elbise giyip aşağıya yemek salonuna oturdum.
Herkes birer çift gibiydi, annem babam abilerim, yengelerim, hepsine baktığımda yüzlerindeki mutluluklar görülmeye değerdi.
Sessizce kahvaltımı yaptığımda odama tekrar çıktım. Yatağımın üzerinde bir paket vardı. Bildiğim kadarıyla onu yengem benim için özel almıştı. Merak edip sorduğumda ise düğün gününün sabahında öğreneceksin deyio geçiştirmişti beni.
Odamın kapısı açılıp içeriye yengem geldiğinde elinde küçük bir paket daha vardı.
"Yenge bunlar nedir?" Dediğimde yengem önce elindeki paketi açmamı istediğini söyledi.
Elindeki paketi alıp açtığımda saten kırık beyaz kisa bir sabahlık vardı.
Kutudan çıkarıp baktığımda ise arkasında bride yazıyordu.
Tabi ya, ben gelindim saçım ve makyajim yapılana kadar ne ile duracaktım ki. Hiç aklıma gelmemişti.
"Senin aklına gelmeyeceğini bildiğim için önce bunu vermek istedim. Evet güzelim sen artık istesende istemesende gelin oluyorsun. Ilerde kesinlikle ben eminim Aslan'ı çok seveceksin. İçinde kalsın istemedim. Şimdi yatağın üstündeki paketi aç." Dediğinde uzanıp yatağın üstündeki paketi aldım.
Ben seveceğim de,peki o beni sevecek mi yenge? Diyemedim sustum.
Elime paketi alıp Kurdalesini açtığımda heyecanlanmıştım. Kapağını kaldırıp baktığımda İçinde gördüğüm parça beni bozguna uğratmıştı.
"Güzelim, bunu gelinliğin altına giymen gerekiyor biliyorsun değil mi? İlk geceniz-" yengemin sözünü bitirmesini istememiştim.
"Yenge, sana çok teşekkür ederim desteklerin için. Sen benim yengem değil ablam oldun. Beni benden daha çok düşünmen inan beni çok mutlu ediyor ama devamını getirme olur mu inanki hazır değilim. " Demiştim.
Yengem yüzümü avuçlarının arasına almıştı. "Biliyorum Azra'm. Hazır değilsin vede hissetmiyorsun. Ama mecburuz güzelim. Olacak olan olmazsa berdel hükümsüz olacak güzelim ve direk onları öldürürler." Gözümden akan yaşları eli ile silip yanağıma öpücük bıraktı.
Evet ben Aslan ile birlikte olmazsam berdel hükümsüz olacaktı. Olduğunda ise hiç acımadan onlara kıyacaklardı.
Kalbim sıkışıyor düşündükçe nefesim daralıyordu. Yalnızca sevdiğim adam ile olmak istemiştim ben. Beni sevmeyen bir adam ile değil.
"Hadi giyin kuaförleri içeriye alıcam." Dediğinde Gözümden akan yaşları elimin tersi ile sildim.
Banyoya geçip Yengemin benim için aldıklarını giyindiğimde banyodan çıkıp makyaj için hazırlanan Masanın önüne oturdum.
Sade abartılı olmayan bir makyaj istemiştim. Tam istediğim gibi yaptığında gelinliği giymem için vaktin geldiğini söylediklerinde zorda olsa oturduğum yerden kalktım.
Üzerime geçirdiğim gelinlik aslında benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Tekrar yerime oturduğumda içeriye Selen ve Ezgi girmişti. Aslı yengem gelinliğin Arkasını yapıyordu. Yaptığını gören kızlar birbirlerine bakıp kahkaha atmışlardı.
Merak ettiğimde "Güzelim arkasına tam 250 düğmük attım. Adettendir damat hepsini tek tek sökmeden sana yaklaşamaz" dediğinde bende kendimi tutamayıp kahkaha atmıştım.
"Ha unutmadan sakın makas ile felanda kesmesin. Yoksa seni rüyasında görür bu sefer." Dedi.
Saçımda abartıdan uzak sade şık bir topuz olmuştu.
Gelinliğim ile bir bütün olduğumda çok zarif ve güzel bir gelin olmuştum.
(Daha önce paylaşmıştım. Ama unutanlar için tekrar paylaşmak istedim)
Gelinliğim ile bir bütün olduğumda çok zarif ve güzel bir gelin olmuştum.
🌼
Hazır olduğumda büyük salona inmek için hareket ettim. Evet herşeyim ile kusursuz olmuştum.
Merdivenlerden inip büyük salona geçtiğimde ailemdeki herkes beni bekliyormuşcasına ayağa kalkmışlardı.
Beni gören babamın, abilerimin gözlerinden yaşlar süzülmüştü.
Annem, gözümün nuru, çiçeği. Bana bakıp bakıp ağlıyordu.
Yanlarına yaklaştığımda önce babamın elini öpüp helallik istedim. "Benim canım sana feda olsun güzel kızım. Bunca zaman ne başımı öne eğdin nede yüzümü kara çıkarttın. Böyle olsun istemezdim biriciğim. Evleniyorsun diye sakın bitti sanma ben hep senin bir adım gerinden gelicem. Allah bana senin gibi evlat verdiği için ne kadar şükretsem azdır. Senin tek bir damla gözyaşina tüm Mardin'i yakarım. Ben senin hep yanındayım güzel kızım." Dediğinde kendimi ağlamamak için sıktım.
Büyük abim Fırat'a sarıldığımda onunda gözleri dolu dolu olmuştu. Fırat abim zordu ama başkalarına bana her zaman kol kanat olmuştu.
Ortanca abim Hazar, ona sarıldığımda "Birgün beni affedebilir misin küçüğüm. "Dediğinde sadece yüzüne bakmak ile yetindim. İçimden gerisi gelmedi.
Onun küçüğü Hakan abim, onadan sarıldım.
Ardından ennküçük abim Fatih, yeri bambaşka olan abim, her zaman gözümün içine bakan abim. Ona doya doya sarıldığımda beni alnımdan öpmüştü. "Sen hep bizim en küçüğümüz olarak kalacaksın. Evleniyorsun diye büyüdün sanma." Dediğinde ona birazda olsa gülümsedim.
Annem, bilerek onu en sona bıraktım, çünkü ona doya doya sarılmak istedim. Sarıldımda. Elini öpüp helallik aldım.
Büyük yengem Aslı, aslında yenge değil her zaman bana abla olan kadın. Abimin kendine yaptığı en büyük iyilik onula evlenmesi olmuştu. Pamuk kalbi ile herkesin yardımına koşardı. Rabbim onlara bir evlat vermemişti ama inanıyorum ki verecekti. Çok yıpranmıştı yengem. Çünkü çok istemişti bir bebekleri olsun ama nasip olmamıştı. Abim asla onu bu konuda yalnız bırakmamış hep destek olmuştu. "Rabbim bana senin gibi bir eş verdi, ben daha ne isterimki" deyip severdi yengemi. Aşkları 6 sene geçsede hiç bitmemişti. Aksine ilkgünkinden daha fazla olmuştu.
Küçük gelin Ezgi, onunla vedalaştığımda abim kuşağı bağlamak istemişti.
"Abi, düğün bitiminde otelden çıkarken bağlayalım kuşağı şimdi dursun" dediğimde abim kuşağı cebine koymuştu.
Babam gelip kırmızı duvaği başıma örttüğünde vaktin geldiğini anlayıp odadan birlikte çıktık.
Düğün konvoyunun sesleri bütün Mardin'de yankılanıyordu. Çünkü biz iki güçlü Aşirettik. Hali ile gelenlerimizde fazlaydı.
Babamin kolundan merdivenlerden inip avlunun orta yerinde durmuştum.
Kapı sonuna kadar açıldığında içeriye Aslan ve ailesi girmişti.
Aslan damatlığın içinde oldukça yakışıklı gözüküyordu. Kabul et Azra düştün adama. Iç sesimin dediklerini duymazdan geldim.
Yanımıza gelip babamın elini öptü. Babam elinu omzuna atıp konuştu." Bak oğlum, ben göz bebeğimi sana vermiyorum sadece emanet ediyorum. Onun tırnağına bir zarar gelirse seni yok ederim bunuda bil. " Aslan babamdan duyduğu sözler ile başını sallayıp konuştu "Sana söz baba emanetine gözüm gibi bakıcam. Onun gözünden akacak bir damla yaş için Tüm Dünyayı yakarım. O benim en değerli hazinem." Deyip beni Kolunu Aldı.
Zılgıtlarla, davullarla baba evimden ayrıldım.
Oldukça lüks gelin arabasına Aslan'ında yardımları ile bindiğimde düğünün yapılacağı otele doğru ilerledik.
BÖLÜM SONU BEĞENİ VE YORUMLARINIZI BEKLIYORUM ARKADAŞLAR TEŞEKKÜR EDERİM
YAZIM YANLIŞIM VARSA AFFOLA.