"Ah,benim sevgili oğlum.."
Mahiru onun yanına gelen Yuu'yu izledi.Ardından Yuu'yu kolları arasına alırken,Yuu sessizce kafasını eğdi.
"Anneciğin seni gerçekten çok seviyor.."
Yuu bir şey demedi.Mahiru'nun kollarından ayrıldı ve kontrol paneline doğru yürüyüp kapıyı açtı.Duvarla birleşen kapı boylu boyunca dışarı doğru açılırken,havanın karanlık ve yıldızların oldukça parlak olduğunu gördü. Karşısındaki manzara kesinlikle görülmeye değerdi.
Arkasına bakamıyordu Yuu.Onları öylece ölüme terk etmişti.Ne düşünmesi ve ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu.Sadece ona söyleneni yapıyordu.
O,Mika ve Fujisaki'nin çığlık çığlığa bağırmasını ya da oradan kurtulmaya çalışmasını beklemişti.Ancak beklediği gibi olmadı.Yükselen oda sıcaklığında ve birazdan patlamalarla yıkılacak olan binada,ikisi de sessizce ölmeyi bekliyordu.
Mika'nın durumu yeterince kötüydü.Bu yüzden mücadele etmenin boşa olacağının farkındaydı.Onun öylece ölmeyi beklemesi Yuu'yu derinden sarsıyordu.
"Her şey sona erdi."
Mahiru Yuu'nun yanına geldi ve elini Yuu'nun panelin üstündeki eline koydu.
"Kurduğunuz bombaları patlat,böylece ölümleri daha hızlı olacak ve acı çekmeyecekler."
Yuu tepkisiz bir şekilde ona bakarken,Mahiru eliyle Yuu'nun yanağını kavradı ve ona yaklaştı.
"Bu binadan geriye hiçbir şey kalmayacak."
Sessizce onu dinledi Yuu.Elini Mahiru'nun beline koyarken,Mahiru onun gözlerinin içine baktı.
"Tüm acılarını burada bırak ve yeni bir başlangıç yap."
Yuu ona gülümsedi.
"O zaman seni de burada bırakıyorum."
Mahiru'nun tebessümü bu sözlerle solarken,Yuu onun belindeki elini doğrulttu ve saklamış olduğu bıçağı hızla Mahiru'ya sapladı.
"Bu nasıl anne?Bu konuda gayet iyiyim,değil mi?"
Mahiru hızla gerileyip belinden akan kana bakarken, aniden Yuu'ya doğru koştu ve eline aldığı bıçakla ona saldırdı.Ve böylece aralarındaki son savaş başlamış oldu.
"İşe yaramaz bir bıçağın beni öylece öldüreceğini mi düşündün?!"
"Elbette!Neden olmasın ki?!"
Yuu onun ellerini tuttu ve saldırısını engelleyerek arkaya doğru kaçtı.
"Hadi ama Yuu!Sana yıllarca eğitim verdim,tek yapabildiğin bu mu?!"
Yuu ondan kaçarken,Mahiru hızla onun peşinden koştu.
"Çok yavaşsın anneciğim!Yaşlanmak çok zor olsa gerek!"
Yuu'nun tepkileri üzerine elindeki diğer bıçağı ona fırlatan Mahiru,Yuu'nun bıçağı yakalamasıyla sinirle ona baktı.
"Canın oyun mu oynamak istiyor?Üzgünüm ama anneciğinin buna zamanı yok,buraya gel ve bu işi bitirelim!"
Yuu ondan hızla kaçarken güldü.
"Maalesef gelemem,daha değil!"
Yuu'nun onu peşinden koşturması Mahiru'yu öfkelendirmeye başlarken bir süre duruldu.Yuu onu bıçakladığı için hareketleri güçleşiyordu.
"Koşmaktan yoruldun mu?Sana yardım etmeme izin ver anne!"
Yuu ona yaklaştı ve elini Mahiru'ya doğru uzattı.
Mahiru hızla Yuu'nun saçlarını kavrayıp karnına vurdu ve yere düşmesini sağladı.Elindeki bıçağı hızla Yuu'ya indirdi.
Bıçak Yuu'nun omzuna saplanırken Yuu acı dolu bir inilti bıraktı ve hızla onu üstünden itip kalktı.
Yaralanan omzunu tuttu ve acısını görmezden gelmeye çalışarak beline saklamış olduğu silahı çıkarıp ona doğrulttu.
Mahiru ona baktı ve kahkaha attı.
"Nihayet seni elde ettiğimi düşünmüştüm!Anneciğine karşı gelmen hiç hoş değil Yuu!"
Yuu silahını indirmezken,Mahiru ona doğru yürüdü.
"Eğer buna bir son verirsen seni affedeceğim ve hiçbir şey olmamış gibi davranacağım,söz veriyorum."
"Sana bir daha boyun eğeceğime ölürüm daha iyi."
Mahiru Yuu'ya doğru beklemediği bir anda hızla hareket etti ve bıçağıyla ona saldırdı.
"O zaman seni öldürecek kişi ben olacağım sevgili oğlum!"
Yuu'nun silahını elinden atan Mahiru onu iterken,Yuu ayakta kalmak için onun saldırılarını engellemeye çalıştı. Kontrol panelleri ve ekranların olduğu masaya doğru düşerken,Mahiru'nun elindeki bıçağı indirmesiyle hızla bileklerini tuttu.
"Üzerimden kalkar mısın anneciğim?Çok kilolusun, taşıyamıyorum."
"Hala dalga geçebiliyor musun?"
Yuu ona gülümserken,Mahiru'nun ani bir hareketle bıçağı karnına saplamaya çalışmasıyla acıyla yüzünü buruşturdu. Hızla kenara kaçtığı için bıçak gömleğini yırtmış ve karnını sıyırmıştı.
"İtaatsiz bir çocuksun,benim çocuğum asla böyle olmamalı.Tek yapman gereken yıllarını bana harcamak ve itaat etmekti.Tıpkı Fujisaki'nin yaptığı gibi."
Mahiru Yuu'nun ona engel olmasıyla bıçağını daha güçlü bir şekilde iterken konuştu.
"Senin hayatını elinden aldım,sevdiklerini elinden aldım. Hala neden yaşamak için diretiyorsun?"
Bu sözler Yuu'yu öfkelendirirken,yüzündeki bıçağı güç bir şekilde itmeye çalıştı.Ancak yaralı olan omzu buna izin vermiyordu.
"Senin yaşamaya hakkın yok.Hiçbir zaman da olmadı."
Mahiru ona doğru eğildi ve gülümsedi.
"Ablan yaşasaydı senin gibi bir kardeşe sahip olduğu için utanırdı."
Yuu nefes nefese bir şekilde kafasını çevirirken, Mahiru'nun söyledikleriyle ona baktı.
"Ne yazık,sonun ablan gibi olacak."
Bu sözler Yuu'yu öfkeden deliye döndürürken,Mahiru ona doğru eğildi.
"Seni öldürecek kişi ben olduğum için teşekkür etmelisin."
Mahiru elindeki bıçağı kaldırdı ve doğrularak Yuu'ya baktı.
"Söz veriyorum,ölümün boşa olmayacak."
Yuu korku ve panik içinde gözlerini ona dikerken,Mahiru hızla bıçağı ona indirdi.
Ancak aniden elindeki bıçağı düşürdü.Ağzı ve burnu kan dolarken elleriyle ağzını kapattı.
Yuu güldü.Bu zaten gerçekleşmesini beklediği bir durumdu.Mahiru'nun bu durumunu fırsat bildi ve hızla onu itip üstüne çıktı.
Mahiru'nun düşürdüğü bıçağı kaptı ve hızla ona doğrulttu.
"Sanırım sen ve boş lafların buraya kadarmış anneciğim."
Mahiru ona engel olamazken,Yuu cebinden çıkardığı iğneyi hızla Mahiru'ya sapladı.
"Hareket edemiyorsun,değil mi?"
Mahiru nefessiz bir şekilde boğazını tutarken,Yuu onun ellerini iki yana bastırdı.
"Sana sapladığım bıçakta zehir vardı.Bıçak doğrudan karnını kestiği için kana çok çabuk yayıldı ve seni güçsüz bıraktı.Etkili olması için tek yapmam gereken seni bir süre oyalamaktı."
Mahiru'nun karşısında böylesine güçsüz bir şekilde durması Yuu'yu heyecandan deliye döndürürken,hızla elindeki bıçağı göğsüne sapladı.
"Beni tebrik et anne!Seni yendiğim için beni tebrik et!!"
Yuu gözü dönmüş bir şekilde çığlık çığlığa bağırırken, etrafa sıçrayan yoğun kanlarla birlikte bıçağı defalarca kez Mahiru'ya sapladı.
"Beni sen yarattın anne!Ben senin eserinim!Yaratıcımı öldürmekten çekinmeyeceğim!Söz veriyorum,seni kendi ellerimle öldüreceğim!"
Yuu Mahiru'nun iki yakasından tutup ona eğildi ve bağırdı.
"Beni seviyorsun musun anne?!Beni sevdiğini söyle!Her anne oğlunu sever,değil mi anne?!"
Mahiru ifadesiz ve donuk gözlerle karşıya bakarken,Yuu doğruldu ve kahkaha attı.
"Ben de seni seviyorum.!!Seni inanılmaz derecede çok seviyorum.!!Ölümün beni zevkten deliye döndürüyor,seni böyle görmek beni baştan çıkarıyor.!!Bu mükemmel bir his!"
Yuu ellerini iki yana koydu ve Mahiru'ya eğildi.
"Seni bir gün yeneceğimi söylemiştim!Başardım anne!O büyük gün bugün!Bugün seni yendiğim gün!"
Yuu nefes nefese bir şekilde elindeki bıçağı bırakırken, terden alnına yapışmış saçlarını geriye attı ve dudaklarından ufak bir soluk düştü.
"Ah,dostum..Mükemmel hissediyorum.."
Yuu yüzüne vuran ay ışığıyla birlikte,kafasını kaldırıp bulutların arasından parlayan aya baktı.
"Vay canına anne!Şuna bir bak!"
Yuu hayranlıkla ayı izlerken,gözlerini kanlar içerisinde yatan Mahiru'ya çevirdi.
"Gökyüzünde kanlı ay var!Gecenin tüm muhteşemliği resmen bizi izliyor!Tıpkı onun gibi parlıyorsun!Kanlı aya ne kadar da çok benziyorsun öyle!"
Mahiru'nun sessizliğiyle birlikte kafasını eğdi Yuu. Ardından bir süre sessiz kaldı.Sakinleşmek için kendine zaman verdi.Duygusuz gözlerle Mahiru'yu izledi.
Bilinçsizce gözleri dolarken,ellerini yana koydu ve sessizce mırıldandı.
"Tek istediğim annem olmandı.."
Yuu dolu dolu olan gözleriyle birlikte,öfke içinde Mahiru'ya baktı.
"Ama sen hayatımı cehenneme çevirdin..Seni asla affetmeyeceğim.."
Yuu bıçağı tekrar eline aldı.Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlarken,tereddütsüz bir biçimde bıçağı havaya kaldırdı.
"Beni yendin Yuu.."
Mahiru kalan son gücüyle gülümserken,gözlerinden yaşlar süzüldü.
"Anneciğin seninle gurur duyuyor.."
Yuu'nun havada olan elleri titremeye başlarken,Mahiru kanlı elleriyle ona uzandı.
"Sana son bir kez sarılmama izin ver.."
Yuu'nun ağzından bir hıçkırık kaçtı.Ayakta duracak gücü kendinde bulamadı ve daha fazla bu oyunu sürdürmek istemedi.Titreyen vücuduyla birlikte Mahiru'ya doğru eğilirken,Mahiru kollarını güç bir şekilde Yuu'ya sardı.
"Beni öldürdüğün için teşekkür ederim..Izdırabıma son verdiğin için teşekkür ederim.."
Yuu içli içli ağlarken,sesinin çıkmaması için kendini sıkmaya çalıştı.Mahiru titreyen sesiyle fısıldadı oğluna.
"Sana annelik yapamadığım için özür dilerim.."
Mahiru'nun fısıltı ve güçsüzlükle çıkan sesiyle sonunun geldiğini anlayan Yuu,gözyaşları içinde doğruldu ve parmakları bıçağı beceriksizce kavradı.
"Seni seviyorum oğlum.."
Yuu bıçağını son kez Mahiru'ya sapladı.
Mahiru'nun açık kalan ve yaşlar süzülen kırmızı gözlerine bakarken,artık nefes almadığını ve yaşamının sonlandığını anladı.
"Her şey bitti anne.."
Yuu bıçağı elinden düşürürken,kanlı elleriyle yüzünü kapadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
"B-ben seni yendim..!"
Kanayan kalbiyle,bir cevap almak istercesine annesine baktı Yuu.
"Ama neden mutlu değilim?!Neden istediğim şey bu değilmiş gibi hissediyorum?!!"
"Çünkü sen sadece anneni öldürdün.Duygularını değil."
Arkasından gelen ses konuşmaya devam ederken,Yuu dolu dolu olan gözleriyle onu dinledi.
"Acılarını saklayamazsın,onları yok edemezsin.Anneni öldürdün,ama annenden istediğin sevgiyi alamadın."
Yuu yaşlı gözleriyle konuşan kişiye dönünce,onun Urd olduğunu gördü.
"Anneni öldürmek istedin.Ama her zaman içinde ona karşı bir beklenti vardı.Sana annelik yapmasını istedin.Diğer çocuklar ve ebeveynlerinin yaşadığı gibi bir hayat yaşamak istedin.Ama onlar sana sevgisini vermedi."
Yuu dudağını ısırdı.Ağlamamak çok zordu.Bununla başa çıkamıyordu.
"Yarım kalan her şey kötüdür Yuichiro."
Urd Yuu'nun yanına geldi ve Mahiru'nun ölü bedenine baktı.
"Bu yüzden ölüm her zaman kötü değildir."
Yuu gözlerinden süzülen yaşlarla annesine bakarken,Urd gözlerini Mahiru'dan ayırmadan konuştu.
"Bir şeylerin bitmesi onu kötü yapmaz.Ama bir şeylerin yarım kalması sende çok şey bırakır."
Kalbi acıyordu Yuu'nun.Bu gerçekler,onu kalbinin derinliklerinden sarsıyordu.
"Bu yüzden mutlu olamıyorsun.Onun ölümü seni mutlu edemiyor.Çünkü her ne yaşanırsa yaşansın,özünde o senin annen."
Yuu titrek bir şekilde geri çekildi ve annesine bakmayı sürdürdü.Urd Yuu'nun karşısında hafifçe eğildi ve konuştu.
"Gücün karşısında saygıyla eğiliyorum.Sen gerçekten inanılmaz bir çocuksun."
Yuu şaşkınlıkla aralanan ağzıyla ona bakarken,söylemek istediklerini toparlayamadı.Çok şey söylemek istiyordu, ancak kelimeler ağzından çıkmıyordu.
"Gidelim Yuichiro."
Urd elini Yuu'nun omzuna koydu ve gülümsedi.
"Yapman gerekeni yap ve yaşanan bunca acıyı geride bırak.Bundan sonra yeni bir hayatın olacak."
Yuu gözlerini Urd'dan çekti ve son kez Mahiru'ya baktı.
Elini ona doğru uzattı.Ancak kendine engel oldu.Bununla başa çıkmalıydı,yanlış hiçbir şey yapmamıştı.Bu yüzden Mahiru'yu ardında bırakarak Urd ile birlikte dışarı doğru yürüdü.
"Bundan sonraki hayatında başarılar dilerim."
Yuu arkasında kalan Urd'a bakarken,onun kapının eşiğinde öylece durmuş olduğunu gördü.
"Sen gelmiyor musun.?"
Urd ona gülümseyince,Yuu tedirgin bir şekilde ona baktı.
"Seni de burada öldürmemi mi istiyorsun.?"
"Taze bir ölüm,acı bir hayattan çok daha cazip geliyor."
Urd gökyüzündeki kanlı ayı izlerken konuştu.
"Neticede,en yakın dostum öldü.Sanırım o olmadan işleri daha fazla devam ettiremem."
"En yakın dostun mu..?"
"Evet,annen ve ben küçüklüğümüzden beri en yakın dostlardık."
"Ama siz.."
"Birbirimize kötü davranıyorduk,değil mi?Etrafta dost rakipler olarak tanınan bizler için son derece normal."
Yuu şaşkınlıkla ona baktı.O ikisinin yakın olabileceğini düşünmemişti.
"Kötü amaçlar uğruna birbirine yardım eden iki dost.."
Yuu'nun kendi kendine mırıldandığı bu sözlerle,Urd sakince kendini açıkladı.
"Yaptığımızın yanlış olduğunu en başından beri biliyorduk Yuu.Ve bugünün geleceğini de biliyorduk.Bu yüzden tüm bu düzene bizim için devam et,bizim aksimize iyi amaçlar uğruna hizmet et.Senin karşında saygıyla eğilecekler.Sana itaat edecekler."
Urd ona doğru adım attı ve Yuu'nun elini tutup desteklercesine bakı.
"Burayı değiştireceksin.Yeniden inşa edeceksin,ama iyilikler üzerinde kurulu olacak."
Yuu yavaşça kafasını sallayıp ondan bir adım uzaklaştı.Urd
ona ciddiyetle baktı.Yuu'nun aklından geçen düşünceleri biliyordu.Annesine duyduğu nefret kaçınılmazdı.Ancak bu diğer duygularıyla birleşince Yuu'yu bir çıkmaza sokmuştu.
"Anneni affet Yuu.O seni bu dünyada en çok seven kişiydi. Bunu tüm kalbimle söylüyorum."
Urd cebinden bir mektup çıkardı.Tebessüm ederek Yuu'nun ellerine tutuşturdu.
"Annenden sana kalan bir mektup.Hemen atma ve sadece oku.Bunu okuyunca söylediklerimi daha iyi anlayacaksın. Ve kötü amaçlar uğruna kurulu sandığın tüm bu düzeni anlamlandırmaya başlayacaksın."
Yuu yaşlı gözleriyle elindeki mektuba bakarken,gelen alarm sesiyle gözlerini saatine çevirdi.Urd saate baktı ve mırıldandı.
"Sanırım zamanı geldi.."
Yuu gözlerinden süzülen yaşlarla kafasını salladı. Kurdukları bombaları artık patlatmaları gerekiyordu.
Urd Yuu'dan uzaklaştı ve birkaç adım atarak kapıdan içeri girdi.Yuu birazdan yaşanacaklar için yavaşça oradan uzaklaştı.
Urd Yuu'ya son kez baktı ve minnettar bir şekilde eğildi.
"Kaderimizi değiştirdiğiniz için teşekkür ederiz.."
Yuu kanla kaplı eline baktı.Ardından gözlerini Urd'a çevirdi.Düzeneklere bağlı olan tuşa bastı.Binanın her bir noktası aynı anda patlarken,bina saniyeler içinde büyük bir gürültüyle çöktü.
"Yine yalnız kaldım.."
Yükselen alevleri izleyen Yuu,gözyaşları içinde kendi kendine mırıldandı.
"Yine her şeyi berbat ettim.."
Alevler gittikçe büyüdü.Daha da çoğaldı ve her tarafı sardı. Sert bir şekilde esen rüzgar bile alevi söndürmeye yetmedi. Bu büyüleyici görüntüyü izleyen Yuu,saçları önünde uçuşurken yürümeye devam etti.
"Artık yaşamak istemiyorum.."
Yuu alevlere doğru yürürken,zihnini boğan düşünceler durmasına ve bağırmasına sebep oldu.
"Bu kadarı yeter değil mi Mika.?!Herkesi kurtardım! Yoluma çıkan herkesi öldürdüm!Ve sonunda ölmeye hakkım var,değil mi?!!"
Elindeki kanlı bıçağa bakan Yuu,acı içinde bağırdı.
"Ben herkesi kaybettim!Ailemi kaybettim,seni kaybettim! En sevdiğim insanları öldürdüm!Neden hepinizin arasından yaşayan sadece benim?!Bu hiç adil değil.!!"
Yuu elini kalbine koydu ve çaresizce yanan alevlere baktı.
"Yeniden beni sever misin Mika?!"
Çaresiz bir şekilde haykırırken,gözlerine dolan gözyaşları görüş açısını bulanıklaştırıyordu.
"Yanına gelsem yeniden beni öper misin?!Bana sarılır mısın?!"
Yuu acı ve öfke içinde bağırdı.
"Her şey geçecek Yuu-chan de!Beni sevdiğini söyle!"
Mika'nın yüzü gözlerinin önünde belirmeye başlarken,Yuu duyduğu pişmanlık ve acıyla kalbini tuttu.
"Ben bununla başa çıkamıyorum!Sen olmadan yaşamak istemiyorum.!!"
Yuu ateşe doğru yürüdü.Ağlamaktan ve çevresini saran dumandan gözleri acımaya başlamıştı.Bu yüzden gözlerini sıkıca kapattı ve kendini alevlere atmaya hazırlanmadan evvel içindekileri son kez haykırdı.
"Seni seviyorum Mika.!!Seni çok seviyorum!!"
"Yuu-chan!!"
Yuu duyduğu sesle gözlerini kocaman açarken,bir süre gözünün önünde yanan alevlere baktı.
"Yuu-chan!"
Aynı sesleri tekrar tekrar duymasıyla,Yuu halüsinasyon görüp görmediğini anlayamadı.Yavaşça,korku içinde arkasını döndü.
"..Mika.?"
Yuu şaşkınlıkla aralanan ağzıyla karşısında canlı bir şekilde duran Mika'ya bakarken,Fujisaki'nin de onunla olduğunu gördü.
Mika ona elini uzattı.
"Hadi eve gidelim,Yuu-chan."
Yuu gözyaşları içinde onu izlerken,omzuna dokunan bir elle sağına baktı.
"Başaracağını biliyordum Yuu."
Yuu ona gururla bakan Guren'i gördü.Guren buruk bir tebessüm etti.
"Baban seninle gurur duyuyor.."
Yuu'nun gözleri tekrar Mika ve Fujisaki'ye çevrilince, titreyen sesiyle konuşmaya çalıştı.
"Sen..Onları kurtardın mı.?"
"Senin için hiçbir şey yapamadım.En azından planımıza sadık kalmama izin ver."
Yuu o an hatırladı.
Tüm bu olanları en başından beri Guren ile planlamıştı. Mahiru'ya tüm planları söyleyerek yanında gibi gözükecek ve ardından onu öldürecekti.Tüm bunlar olurken Guren Mika ile Fujisaki'yi kurtaracaktı.Yuu'nun aklı öylesine dağınıktı ki,bu planı ve Guren'in geleceğini tamamen unutmuştu.
"Gerçekten öldüklerini sanmıştım.."
Yuu gözyaşları içinde mırıldandı.
"Tüm umudumu yitirmiştim.."
Gözlerini Guren'e ve ardından Mika'ya çeviren Yuu,zihni karışmış bir şekilde gülmeye başladı.
"Hahah..Buna inanamıyorum.."
Elleri,yüzü ve göğsü kanlarla kaplı bir şekilde Mika'ya doğru yürüdü Yuu.Sarsak adımlarla ona ilerlerken, ürkütücü bir gülümsemeyle baktı.
"Yaptım Mika..Senin için Mahiru'yu öldürdüm.."
Mika korku dolu gözlerle ona bakarken,Yuu daha fazla ayakta kalamadı.Bunca yükün ağırlığı altında ezilmekten çok yorulmuştu.Mahiru'nun yaraladığı omzu onu iyice güçsüz bırakıyordu.Yere düşerken Mika onu yakaladı ve onunla birlikte yere çöktü.Kollarını Yuu'ya sardı.
"Seni koruyacağımı söylemiştim..Ben.Nihayet onu yendim.!"
"Başaracağını biliyordum Yuu-chan."
Mika Yuu'yu kendine çekerken,titreyen sesiyle fısıldadı.
"Başaracağını biliyordum.."
Yuu gözyaşları içinde onu izlerken,Mika kafasını kaldırdı ve gözlerinden süzülen yaşlarla sessizce konuştu.
"Evimize gidelim Yuu-chan.."
"Evimize gidelim Mika.."
Yuu gözlerinden yaşlar süzülürken,Mika'nın mavi gözlerine yansıyan alevleri izledi.Elini Mika'nın yanağına koydu.Alevler büyük bir uğultu eşliğinde her yeri son kez yakıp yıkarken,Mika ve Yuu'nun dudakları yeniden birleşti.
Onların en özel öpüşmesiydi bu.Alevlerin içerisinde onca yılın acısını bırakmışlardı.Ve acılarını sonlandırdıkları ateşin önünde yeniden hayat bulmuşcasına birleşen dudakları,yeni hayatlarının başlangıcı olmuştu...
🍁🍁🍁🍁🍁
Bölüm sonu..
Çok tuhaf ve beni etkisinde bırakan bir bölümdü, yazarken ciddi anlamda çok duygulandım..
Aslında en başından beri angst bitirmek gibi bir düşüncem yoktu,ancak senaryo buna o kadar müsaitti ki angst bitirmeyi çok fazla istedim..
Belki de yapmalıydım.?Ama sanırım size kıyamadım..
Yine de içimde kalacak bir son oldu.Kötü sona bu kadar müsait bir kitap daha önce görmedim diyebilirim,yine de her şeye rağmen memnun kaldığım bir bölümdü.
Her neyse,umarım sizin de beğendiğiniz bir bölüm olmuştur.
Artık her şey düzeldiğine göre,sonraki bölümde görüşmek üzere..!