Lo♡er / taegyu

By taegyu_yoonmin

29.9K 3.9K 5K

-devam etmeyecek- "Oğlunu saraya bağışla." -Omegaverse- °•°•° Bazen bir lanet, bazen bir düşmanlık, bazen bir... More

"oğlunu saraya bağışla."
"seninle yakından ilgilendi."
"Kral ne derse onu yapacaksın."
"Kralın emirine karşı mı geliyorsun?"
"Choi sürüsünden Beomgyu ile eşleşeceğimi duyurun."
"kralın güvenini kazanmalısın."
"omegaya bugün sen eşlik et."
"Kralım, omega kızgınlığa girdi."
"Ay, Güneş'ini buldu."
"isminin Choi Beomgyu olduğunu söyledi."
"Bıraksam gidebilecek misin sanki?"
"kaşa kaş, göze göz."
"alfa, omegasını didik didik arıyor."
"kime ait olduğunu bilmiyorum"
"özledim."
"bana acıma Taehyun."
"...geri geldi."
"söz veriyorum, kalk hadi..."
"pembe çiçekler."
"Babanı hâlâ hatırlıyor musun?"
"bu kürk sana."

"kurdunun acı çığlıklarını duyabiliyorum."

1K 186 220
By taegyu_yoonmin

Geçen bölüm koymayı unutmuşum..

Ne kadar çok yorum atarsanız yeni bölümü o kadar hızlı atarım♡

°•°•°

Beomgyu'yu daldığı yerden çıkaran Yeonjun'un önüne yemek tepsisi koymasıydı. Tepside sadece bir tabak ve bir de bardak bulunuyordu. Su ve tteokbokki.

"Saraydaki yemeklere benzemez ama idare etmeliyiz." Demişti Yeonjun. Kötü davranmıyordu alfa. Aksine kendisini suçlu hissediyor, olabildiğince nazik davranıyordu. Kötü davranmak istese bile davranamazdı, Yeonjun öyle bir insan değildi.

Beomgyu zaten köyde doğup büyümüştü, bazen önüne yemek bile konulmamıştı. Yemek ayırmazdı.

Yeonjun'un gitmesini bekledi Beomgyu. Yeonjun ise inadına omeganın yemesini bekliyordu. Onların bu halini Huening Kai fark etmiş ve "General." Diye seslenerek yanına çağırmıştı Yeonjun'u. Yeonjun yanından uzaklaşınca elini tepsideki çubuklara uzattı ve kavradı Beomgyu.

İlk lokmasını yavaşça çiğnerken gözlerini etrafta gezdiriyordu. Odayı tamamen ezberlemişti ama incelemeden kendini alamıyordu. Keşke nerede olduğunu bilseydi. Huening Kai'nin yanına yaklaştığını görünce yutkundu Beomgyu.

Eğer feromonları olsaydı, herkes onun gergin olduğunu anlardı. Kurdunu kaybetmeye başlıyordu Beomgyu. İlk belirtisiydi feromonlarını kaybetmesi.

"Ne düşünüyorsun?" Dedi Huening Kai. Beomgyu'nun feromonlarını kaybettiğini fark eden ilk kişi O'ydu. Bu sabah kalktığında, Beomgyu'ya yemek getirmek için odaya girdiğinde lale feromonlarından iz yoktu. Havada silik bir koku vardı ama o da odayı havalandırınca yok olup gitmişti. Beomgyu da bunu fark etmiş olmalıydı ki odanın en köşesine sinmiş, başını öne eğmiş öylece duruyordu.

"Cevap vermeyecek misin?" Dedi omega. Daha düne kadar kaybedecek bir şeyi yokmuş gibi dikleniyordu herkese. Şimdi ise suskundu. Kafasını yerden kaldırmıyordu. Hanbokunun yırtılmış omuzuna gözü kaydı Huening Kai'nin. İzi silikti. Oysaki kömürle çizilmiş gibi simsiyah olması gerekiyordu. Ve de o kolunu oynatmadığını fark etmişti. Acıyor olmalıydı.

Huening Kai, Beomgyu'nun izine dokundu. Dokunmasıyla Beomgyu'nun kısık sesle inlemesi ve geriye çekilmesi bir olmuştu. Omega parmak ucunun bile değmediğine yemin edebilirdi. Demek ki gerçekten acıyordu.

"Üzgünüm. Sadece..." sustu. Devamını nasıl getirebilirdi ki? "Sadece, izin böyle olması garip." Dedi. Beomgyu gene cevap vermemişti.

Huening Kai, yemeğine devam etmesi için ayağa kalktı. "Karnını güzelce doyur." Dedi ve omegadan uzaklaştı. Pişmandı. Deli gibi pişmandı.

Beomgyu yemeğini yemeğe devam etmedi. Doymuştu. Oysaki bir lokma tek almıştı. İştahı yoktu artık. Gün geçtikce zayıflıyor, güçten düşüyordu. Bunu belini artık sıkmayan hanboktan anlamıştı.

°•°•°

Taehyun saraydan ayrılmak için bindiği atın tepesinden inmişti. Meydana kurulmuş olan pazara gelmişlerdi. Kral kılık değiştirmişti, tanınmaması gerekiyordu. Öylece beklemek saçma geldiği için o da Beomgyu'yu aramak için saraydan çıkmıştı.

Askerleri etrafa dağılmış omegayı ararken o da etrafta göz gezdiriyordu. Meydandan başlayıp saraya doğru kurulan tüm evlere bakacaklardı. Askerler neden meydanın arkasına ilerlemediklerini çok merak ediyorlardı. Taehyun'un 'Kimsenin aklına yakınlara saklanma ihtimali gelmez' mantığıyla ilerlediğini bilmiyorlardı.

Pazarın yanındaki evlerin kapısı tek tek çalındı. Hiçbir evde de Beomgyu'ya dair bir iz yoktu. Saraya doğru giden evler, barınaklar, misafirhaneler, hanlar, kulübeler.. hepsine bu gün bakacaklardı.

Diğer evlere de bakmak için ilerleyecekleri zaman Taehyun'un boynu ile kulağının arasındaki izi yanmaya başladı. Sanki o noktaya kızgın demir saplamışlar gibi yanmış Taehyun acıdan tutunacak yer aramıştı. Nefesi kesilmişti ve elini göğüsüne vurup nefes almaya çalışmıştı.

Bu his beş saniyelik bir şey olsa da Taehyun bir saat gibi hissetmişti. Aklına sadece omegaya zarar vermeleri ihtimali gelmişti. Asla omeganın kurdunu kaybetmeye başladığını düşünmemişti.

Derin nefesler almaya çalışırken dolu gözlerini gökyüzüne kaldırdı. Kimsenin duyamayacağı şekilde fısıldadı; "neredesin omega?"

°•°•°

Sessizlik çökmüştü gene. Herkes uyuyordu. Normalde bu sabah yola çıkmış olmaları gerekiyordu ama krallığın etrafının askerler ile çevrildiğini öğrenmişti Beomgyu. Alfanın onu aramadığı düşüncesi yok olmuştu aklından. Onun için tüm krallığın etrafını çevirtmişti.

Ağlamak istiyordu omega. Gözleri doluyor ama devamı gelmiyordu. İçinde sürekli bir sıkıntı vardı. Nedense sonra aklına abisi geldi. Küçükken beraber çayırların arasında koşturduğu abisi. Yeri geldiği zaman kendisine kızan ama yeri geldiği zaman tüm köyün çocuklarından koruyan. Abisine sarılmak istedi. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmediği abisine sarılmak istedi. Yer yatağında gittikçe küçüldü Beomgyu. "Hyung." Diye fısıldadı. Abisi ile küçükken bahçede oynarken bir anda ortadan kaybolmuştu. Annesi sürekli babasını suçlamıştı. Beta oğlunun yokluğunun acısıyla yataklara düşmüş, küçük oğluna daha fazla bağlanmıştı. Feryatlar dökmüşler, aranmadık yer bırakmamışlardı. Yoktu, abisi yoktu. O zamanlar çocuk kölelerin satımı çok yaygındı. Bunu sonradan kral yasaklasa da çoğu, türü belli olmayan çocuk ailesinden koparılmıştı.

Beta annesi bile bir zamandan sonra ümidi kesmişti. Beomgyu asla ümidi kesmemişti. Her gece kaybolduğu saatte küçük kulübenin bahçesinde yorganıyla otururdu.

Belki abisi gelir diye. Yanında fazla yorgan da bulundururdu. Üşümüştür diye.

Omuzuna dokunulmasıyla hızla gözlerini yumdu Beomgyu. Uyuyormuş gibi davrandı. "Uyumadığını biliyorum." Dedi arkadan gelen ses.

Omega cevap vermedi. Ona acıdıklarını hissediyordu. Bu kurdunu daha zor duruma sokuyordu, incitiyordu. Huening Kai pes etmedi. Onu duyduğunu bilerek konuşmaya devam etti. "Kurdunun acı çığlıklarını duyabiliyorum."

Beomgyu 'bir kurdum yok.' Demek istedi. 'Sayenizde kurdum yavaş yavaş bedenimi terk ediyor.'

"Dışarıda.." Sustu Huening Kai. Onun bu hali çok canını yakıyordu. "..seni bekleyen bir at arabası var, git." Dedi. Beomgyu gözlerini açtı. Duydukları doğru muydu? Onu mu test ediyorlardı? Yoksa bu da oyunlarının başka bir parçası mıydı?

Yutkundu. "Seni saraya götürecek."

"Üzgünüm." Dedi Huening Kai gözünden düşen bir damla yaşı silerken. Beomgyu'nun kalbi acıdı. Ona haksızlık yapıyordu. Prens onun iyiliğini istiyordu. Onları ele vereceğini bile bile kaçmasına yardım ediyordu. Yeonjun'un hain olduğunu söyleyeceğini bile bile.

"Bunu neden yapıyorsun?" Diye sordu Beomgyu. Huening Kai omeganın sesini duyunca bir an bocalasa da hemen toparlamıştı. İkisinin de aklında aynı anı canlandı.

°•
Huening Kai başını sallayıp Beomgyu yanından ayrılacak iken kolunu tuttu. "Bunu neden yapıyorsun?" Dedi. Kim karşılıksız yardım ederdi ki?

"Bir nedeni yok. Sen bir veliahtsın. Burada olmayı hak etmiyorsun." Dediğinde Huening Kai gülümsedi.
°•

"Bir nedeni yok, burada olmayı hak etmiyorsun." Dedi Huening Kai, o güne gönderme yaparak. Beomgyu cevap vermedi.

"Şimdi kimse uyanmadan git."

Huening Kai ayağa kalkmış ve elini omegaya uzatmıştı. Beomgyu'nun görüş açısında değildi eli. Beomgyu yavaşça Huening Kai'ye döndü ve kendisine uzatılan eli tuttu. Yine aynı yavaşlıkla yerinden kalktı. Gücü yoktu. Ayakta durmakta zorlanıyordu. Huening Kai elini omeganın ince beline atıp tüm ağırlığını üstüne aldı.

Karanlıkta kimseye görünmeden geçtiler koridoru. Küçük bir eve benziyordu. Sonunda dışarıya çıktıklarında Beomgyu kendisini bekleyen at arabasını gördü. Gözü etrafa kaydığında sarayı görünce çok şaşırmıştı. Küçük evin bahçesinden bakınca sarayı görebiliyordu. Bu onu fazlasıyla şaşırtmıştı.

İçinde heyecan filizleri oluşmaya başlamıştı. Huening Kai, Beomgyu'nun iyice güçten düştüğünü anladığı için at arabasına oturana kadar ağırlığını üstlenmişti. Omeganın rahat olduğuna emin olunca at arabasından uzaklaşmış ve son kez bakmıştı omegaya. Vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu bir yandan da. Beomgyu at arabası harekete geçtiğinde Huening Kai'nin kendisine gülümseyerek baktığını gördü. Beomgyu onun vicdan azabı çektiğini anlamıştı. O da aynı şekilde kocaman gülümsedi kendisine. At arabası uzaklaşıncaya kadar Huening Kai içeriye girmedi. İçeriye girmek için arkasını döndüğünde onu gördü.

Kendisine tepkisizce bakan Yeonjun'u.

°•°•°

At arabası durmuş, süren kişi Beomgyu'nun inmesini beklemişti. Omega arabadan inerken baya çaba sarf etmişti. Kendisi arabadan iner inmez at arabası hızla uzaklaşmıştı.

Beomgyu sarayın bahçesindeydi. Etrafta asker veya herhangi bir hizmetli görünmüyordu. Bu onu şaşırtmıştı. Şuan dışarıdan gelen birisi rahatlıkla saraya girebilirdi.

Beomgyu elini karnına koydu. Karnında tarifi imkansız olan bir acı vardı. Buna rağmen bir adım attı saraya doğru. Her adımında bacakları titriyor, jole gibi sallanıyordu.

Bacaklarındaki tüm güç tükendiğinde dizleri üstünde yere düştü. Ellerini yere koyup başını yere eğdi. Midesi bulanıyordu. Hiçbir şey yememişti ama kusmak istiyordu. Uzun zamandır duymadığı sesi duydu. "Beomgyu!" Soobin'in sesi çok uzaktan geliyordu. Kafasını kaldırdığında kendisine doğru koştuğunu gördü.

"Tanrım, tanrım Beomgyu!" Alfa iyice güçten düşen omegayı kollarının arasına aldı yerde. "Buradasın. İyisin."

Onların sesini duyan birkaç hizmetli dışarı çıkmış, olanları görünce sevinçle tanrıya dua etmeye başlamışlardı. Soobin arkasına dönüp hizmetlilere bağırdı. "Efendimizi bulun." Dedi.

Omeganın alfasına ihtiyacı olduğunu anlamıştı.

Beomgyu, Soobin'i görünce yüreğine bir su serpilmişti. Neden bilmiyordu ama kendini güvende hissediyordu şimdi. Soobin kendisini kucağına almıştı hemen. Onun feromonlarının olmadığını fark edince telaşlanmış ve gözleri dolmuştu. "Hyung." Dedi Beomgyu. Ona 'hyung' diye seslenmezdi ama ağzından çıkmıştı. Soobin ise bunu sorgulamadan "buradayım." Dedi güven dolu sesiyle. Dediğini doğrulamak için tekrarladı sonra.

"Buradayım."

BÖLÜM SONU

Bir geçiş bölümü daha.. her bölümde olay olsun istemiyorum. Bu biraz sıkar çünkü.

Eva-

Continue Reading

You'll Also Like

420K 50.7K 49
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
1.7K 250 11
Yoongi yeni taşındığı evde hoseok ile tanışır
43.8K 3.6K 28
Chan ve Jeongin'in sevgili olmasıyla iki arkadaş grubu yakınlaşmış ve olayların bu şekilde ilerleyeceğini tahmin edememişti. hyunmin changlix minsun...
2.3K 484 10
Utangaç genç, onu hep izlerdi. Hep yalnızdı güzeli elinde bir kitap olurdu genelde kulağında ise kulaklıklar, otururdu kendi halinde. Onun her pazar...