"Annem mi?" dedi acar ve can hiç beklemeden öne atıldı.
"Annem mi dedin sen?" Merih daha da dayanamamış gibi öne çıktı.
"Anneme gidiyoruz mu dedin?"
Sürekli kafamı çevirmekten başım dönmüştü yahu!
Yutkunarak başımı onaylarcasına salladım.
"Benimle konuşmak istediği bir şey varmış, gitmemiz lazım."
Merih sinirle kaşlarını çattı ve elleriyle narince saçlarımı okşadı.
"Eğer o kadın seni üzecek tek bir şey söylerse ayliz benden sakin kalmamı bekleme."
Dişlerini arasından tıslarcasına söylediği şey karşısında gözlerimi tamam dercesine yumup açtım.
"Ay biz yine mi o lanet karıyı göreceğiz." Can'ın söylediğiyle kendimi tutamayarak kıkırdadığımda merih yüzümün gülmesiyle rahatlayarak elimi tutup yürümeye başladı.
"Ayliz bu emir amerikaya gitmiş duydun mu?"
Acar'ın söylediği şeyle şaşkınlıkla ona döndüm. Emir bana veda etmeden gitmezdi ki!
"Ne! Ama o bana veda etmeden gitmezdi. Neden böyle bir şey yaptı.."
"Evini bastıktan sonra yanına yaklaşmaya korkmuş olmalı."
Merih'in alayla söylediği sözler karşısında acar ve can cins cins sırıtarak bana bakarken sinirle gözlerimi kıstım.
"Sizin yüzünüzden yani!"
"Ayliz!"
Duyduğum sesle birlikte başım sağa doğru döndü. Akşın nefes nefese bana doğru koşarak geliyordu.
"Bir bundan kurtulamadık."
Acar'ın mırıldanışını duymamla uyarırcasına ona baktım. Beni takmadan omuz silktiğinde gözlerimi devirmeden edememiştim.
"Akşın?"
"Selam gençler, ayliz bana bir beş dakikanı ayırabilir misin?"
Beklentiyle yüzüme baktığında hiç beklemeden başımı onaylarcasına salladım. Ne söyleyecekse önemli bir şeye benziyordu. Merih'in kolunun altından çıkarak bana bakan üçlüye döndüm
"Siz beni bahçede bekleyin olur mu? Ben geleceğim."
Acar ve can kıskançlıklarını ortaya çıkarıp konuşmak için öne atıldılar ki merih eliyle buna engel oldu. Yüzündeki sıcak gülümsemesiyle bana baktı
"Sen konuş bebeğim, biz dışarıda seni bekliyoruz."
"Tamam."
Acar ve can'ın ensesinden tutarak çıkışa sürüklerken gülerek akşına döndüm. Kaşları hayretle havalanmış merihin arkasından bakıyordu.
"Eniştem bana alıştı sanki he?"
Dediği şeyle yüzümdeki gülümseme sırıtmaya döndü. Merih enişte...Sanırım bunu daha sonra düşünüp kahkahalara boğulabilirdim.
"Hadi gel oturalım."
Kantin kısmına geçerek masaya oturduğumuzda merakla akşına döndüm. Canı sıkılmış gibi derin bir nefes bıraktı.
"Ayliz, olanları çok geç öğrendim. O gün yanında olamadığım için senden çok özür dilerim."
Bahsettiği merih'in pamiri dövdüğü gündü. Yüzümdeki buruk gülümsemeyle masada duran elini tuttum.
"Akşın sen benim hayatımı kurtardın orada olamamışsın çok mu? Lütfen bu yüzden kendini suçlama." Dedim ve konuşmasına izin vermeden heyecanla devam ettim.
"Hem anlatsana, talya nasıl onu bırakıp mı benim yanıma geldin yoksa?" Gülen yüzü anında düştüğünde aklıma gelen şeyle korkuyla yüzüne baktım. Tahmin ettiğim şey olamazdı öyle değil mi?
"Talya...Beni terk etti. Ben de daha fazla orada duramayarak senin yanına geldim."
"Nasıl, siz talyayla yıllardır birliktesiniz akşın. Neden seni terk etti."
"Pamir gitmeden önce son kötülüğünü yaptı ayliz. Talya ya onu aldattığımı söylemiş...Seninle aldattığımı." Şaşkınlıkla akşının yüzüne bakakaldım. Pamir ne zamandan beri bu kadar pislik olmuştu. Hep böyleydi de ben mi görememiştim. Tam bir aptaldım. En yakın arkadaşına bunu nasıl yapabilmişti. Akşının talyayı ne kadar sevdiğini çok iyi bildiği için yapmıştı. Akşından aklınca intikam almıştı pislik.
"Hemen talyanın yanına dönüyorsun akşın. Şimdi, pamirin oyununa mı yeniliceksin yani? Buna hayatta izin vermem gerekirse talyayla ben de konuşurum! Kız seni terk etti diye gururuna bişey söylemeden buraya mı geldin?"
"Ama.."
"Aması yok akşın. Söylesene pamire yenilip hem kendine hem de talyaya bu acıyı yaşatacak mısın?"
Dediklerimle derince yutkunarak dolu gözleriyle bana baktı. Ah akşın...Canın kim bilir nasıl yanıyordu.
"Bak akşın ben pamirin oyunlarına rağmen artık çok çok çok mutluyum. Beni seven bir ailem var. Sevdiğim çocuk yanımda, kardeşlerim yanımda. Baksana beni senden bile korudular, kıskandılar. O kadar korkuyorlar ki başıma bir şey gelecek üzüleceğim diye...Pamir'in oyunlarına rağmen ben vazgeçmedim. Sıra sen de akşın talyanın kalbini geri kazanacaksın."
Tuttuğum elini ayağa kalkarak çekiştirip onunda ayağa kalkmasını sağladım. Umut tohumları gözünde yeşermişti.
"Hadi..Talya seni bekliyor." Dolu gözleriyle birlikte sıkıca bana sarıldığımda başımı omzuna yasladım. Onlar mutlu olmayı hak ediyordu.
"Çok teşekkür ederim ayliz."
"Hadii bana teşekkür edeceğine talya ya git!"
Başını heyecanla sallayıp koşarcasına çıkışa doğru yürüdüğünde ben de daha fazla burda durmayarak ayakta dikilmiş çıkış kapısında beni bekleyen bebeklerimin yanına gittiğimde can ve acar gözlerini kısarak bana baktı.
"Ne konuştu o sırık?"
"Gergedan kılıklı."
Ay! Diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Merih'in kıskançlığı bunlara mı geçmişti bana mı öyle geliyordu. Merih kolunu omzuma atarak saçlarımın arasına sıcak dudaklarını bastırdı.
"Darlamayın sevgilimi! Ulan ben sevgilisi olarak bir şey demiyorum size ne oluyor?"
"Sen de iyice gevşek oldun lan!"
Acar atarlanarak can'ın omuzuna kolunu atarak yürümeye başladı.
"Yürü lan çikolatalı süt gidelim." Can bize nispet yaparcasına o da acar'ın omuzuna kolunu atarak yürümeye başladı.
"Gidelim sipidermanım!"
❤️❤️❤️
Gerginlikle yutkunarak karşımdaki eve baktım. Sahi..bu evde neler neler yaşamıştım. Korkuyla köşeye sinip ağladığım, annemin sarhoş sarhoş gelip sızdığı, pars'ın ölüsünün çıktığı bu ev...Benim hayallerimin öldüğü evdi burası. Bu eve her girdiğimde içimi öyle bi huzursuzluk kaplıyordu ki...
Acar can ve merih sessizce arkamda durmuş beni izliyorlardı.
Daha fazla sessizce durmayarak elimi yukarıya kaldırarak zile bastım. Kapı bir kaç saniye sonra açıldığında karşımda güzelliğinden bir gram kalmamış harabe halde olan annemi gördüm. Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Onu daha önce hiç bu kadar kötü görmemiştim. Bana doğru bir kaç adım attı ve buruk bir şekilde gülümsedi.
Annem bana ilk defa gülümsedi...
Elini bana doğru uzattığında belimden tutulup çekilmemde önümde bir duvar misali duran merih'in sırtıyla bakıştım.
"Ona dokunma."
Adete hırlarcasına kurduğu bu cümleyle ellerini sımsıkı tuttum.
"Sakin ol..Sadece konuşacağım.."
"Ne konuşacaksanız burada konuşacaksınız bebeğimizi üzmenize izin vermeyeceğim."
Bunu ben de istiyordum. Ne konuşacaksak onlarda duymalıydı. Merih'in elini bırakmadan arkasından çıktığımda annemin gözleri beni buldu.
"Son kez benimle konuş ve son kez senin yüzünü görmüş olayım."
Başını sessizce sallayarak diliyle dudaklarını ıslattı.
"Ben...Ben pars'ın yanına gittim."
O an nefesimin kesildiğini hissettim. Yıllarca pars'ın yanına gitmesi için ona yalvarmıştım ama bir kez bile gitmemişti. Şimdi..bana pars'ın yanına gittiğini söylüyordu.
"O an yaptığım şeyi anladım. Ben bir katilim ayliz. Ben ikinizin de katiliyim. Ben onun hayatını, seninse çocukluğunu öldürdüm...Çok özür dilerim ayliz. Seni...Sizi sevmediğim için çok özür dilerim. Bugün gidip teslim olacağım ayliz. Pars'ı öldürdüğüm için gidip teslim olacağım. Lütfen beni affet."
Annemin yüzüne karşı bakakalmıştım. Sanki o an gözlerimin önünden tüm anılarım geçti. Pars'a haykırmalarım, anneme haykırmalarım, annemin bana yaptıkları, annemin yüzünde küçücük beni gördüm. Küçük aylizi...dolu gözleriyle bana bakmış hakırırcasına bağırıyordu.
Affetme diyordu. O bizi öldürdü...onu affetme..
Gözlerinden akan yaşlar benim canımı acıtmıyordu..O artık benim canımı acıtamazdı.
"Seni affetmiyorum anne. Ne pars ne de ben. Biz seni affetmiyoruz. Şimdi git ve o hapishanede çürü. Senin yerin o çöplük."
Yüzümdeki gülümsemeyle onun aksine kıkırdayarak merih'in elini bırakmadan yürümeye başladığımda beni sıcacak göğsüne çekti. Annemi arkamda harabe bir şekilde bırakarak ailemle birlikte yoluma devam etmiştim.
❤️
Akşam olmaya yakın bir saatte alışveriş merkezine gelerek ilk önce acar ve merih için siyah takım elbise bakmıştık. Üçüde hiçbir şey olmamış gibi davranıp neşeli davranıyorlardı. Artık ne onlar üzülmemi istiyordu ne de ben. Acar ve merih ilk denediklerini alarak mağazadan çıkmışlardı. Can kendi gömleğini tasarlayıp terziye gönderdiğini söylediğinde şaşkınlıkla ona bakmıştık. Ne ara gömleği seçip terziye verdiğine inanamıyordum.
Yarım saattir benim için girdiğimiz mağazada her elbiseye kulp bulan merihle birlikte 10. Elbisemi deniyordum. Bütün denediğim elbiselerde illaki sorun çıkarıyordu. Sırtı çok açık olmuş bebeğim, yırtmacı var bebeğim, dekoltesi çok bebeğim. Can ve acar onun aksine bana muhteşem elbiseler getiriyordu ama merih sayesinde geri bırakıyorduk.
Üzerime giydiğim zümrüt yeşili mini elbiseyle birlikte derin nefes verdim. Çok güzel olmuştu fakat merih bunu da beğenmeyecekti.
Gazamız mübarek olsun diyerek kabinden çıkarak beni koltukta oturmuş bekleyen üçlüye doğru yürüdüğümde merih içtiği suyu yutamayarak bana bakakalırken can neşeyle ayaklanarak yanıma geldi.
"Çok güzel olmuşsun yavru tavşanım! Allah nazarlardan saklasın benim kızımı tü tü!"
Yüzümdeki ufak gülümsemeyle birlikte can'a bakarken acar yanıma doğru gelerek elbisenin eteğini aşağı doğru çekiştirmeye başlamasıyla şaşkınlıkla ona baktım.
"Kızım bunun devamı nerede!?"
"Evde kalmış acarcım! Dağ ayısı sus sen!" Can acar'ı itekleyip elimden tutarak Merih'in önüne getirdiğinde merih zorlukla ağzındaki suyu yutarak gözlerini açıkta kalan bacaklarımda gezdirdi.
Yavaşça ayağa kalkarak yanıma gelip belimden tutarak şefkatli gözleriyle gözlerime baktı.
"Bebeğim sencede bu elbise..Bacaklarını çok güzel göstermemiş mi? Şimdi ben sana başka bir elbise bulsam sen de onu denesen olur mu?"
Öyle tatlı tatlı söylemişti ki gözlerimi kırpıştırarak kara gözlerine bakakaldım. Bana elbise mi seçecekti. Heyecanla yutkunarak yanağına bir öpücük kondurdum.
"Tamam bebeğim. Ama bu son!"
"Son."
Başıyla beni onaylayarak söz verircesine konuşmasıyla birlikte ellerini belimden çekerek elbiselere bakmaya gittiğinde can burun kıvırarak kollasını göğsünde bağladı.
"Bu iki dağ ayısıyla alışverişe mi çıkılır zaten. Yavru tavşanım lütfen bir daha ki alışverişimizde yalnız olalım." Kıkırdayarak can'ın omzuna başımı yasladım acar alayla can'a baktı ve konuştu.
"Ulan sana kalsa sen aylize çikolatalı süt baskılı elbise aldırırsın."
"Muhteşem olurdu! Değil mi yavru tavşanım?"
Şaşkınlıkla can'a doğru döndüm. Çikolatalı süt baskılı elbise...ah tamam sanırım buna tamam diyemeyecektim. Çünkü can gerçekten gidip yaptırırdı. "Sanırım bu konuda sana katılamayacağım can." Acar neşeyle kahkaha atıp can'ın bozulmuş suratına bakarak ensesine vurdu.
"Ne oldu lan bir bozuldun?"
"Ya üff kes çeneni kes kes kes kes kes kopek soylusuu."
Can her zamanki gibi tiktoktan gördüklerini bize aktarırken acar bunu bilmediği için sinirle kaşlarını çatarak can'ın ensesinden tutup kendine çekti.
"Ne dedin lan sen bana süt beyinli!"
"Acar mağazadayız bak şimdi kovulacağız! Can rahat dur sen de!" İkisini de birbirinden ayırmaya çalışırken merih'in sert sesini duymalarıyla birbirlerinden ayrılmışlardı.
"Lan!"
Merakla merihe doğru döndüğümde sinirle kaşlarını çatmış ters ters acar ve can'a bakarken bana doğru dönmesiyle anında gülümseyerek elindeki elbiseyi bana doğru uzattı. Ona bakmaya son verip elbiseye baktığımda şaşkınlıkla kaşlarım havalandı.
Uzun saks mavisi saten dokuda olan askılı bir elbise seçmişti benim için. Sol tarafta olan yırtmaç detayıyla kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Merih bana yırtmaçlı elbise mi seçmişti.
"Sana çok yakışacağına eminim bebeğim."
Heyecanla elinden askıyı alarak kabine doğru koşturduğumda arkamdan eğlenen sesiyle konuşmuştu.
"Koşma düşeceksin!" Onu dinlemeden hızlıca üzerindeki zümrüt yeşili elbiseyi çıkararak uzun saks mavisi elbisemi giydiğimde arkadaki fermuarını kolaylıkla çekip aynadaki yansımama baktım. Hayranlıkla aynadan kendimi süzdüm, çok güzeldi..Gözlerimle uyumlu olan bu elbise gözlerimi olabildiğince daha da çok ortaya çıkarmıştı. Yırtmaç çok hızlı yürümeyeceğim zaman açılmayacağı için merih bu elbiseyi seçmiş olmalı.
Kabinde durmaya son vererek dışarıya çıkıp tekrardan karşılarına geçerek kendi etrafımda bir tur döndüğümde üçününde hayran bakışlarıyla kaşılaşmıştım.
"Vay canına.."
"Oha." Diyen acarla birlikte kocaman sırıtarak yanıma gelen sevgilime baktım. Kara gözleri hayranlıkla çalkalanmıştı.
"O kadar güzelsin ki ayliz..Gözümü senden alamıyorum. Bu elbise ancak sana yakışırdı bebeğim." Utançla bakışlarımı kara gözlerinden kaçırdığımda dudağını sertçe yanağıma bastırarak koklaya koklaya öpmüştü.
"Karar verdiniz mi efendim?"
Merih bize bakan bakan mağaza görevlisine dönerek başını salladı.
"Alıyoruz."
🌸
Ve bir yıl boyunca beklediğimiz o an gelmişti. Mezuniyet günümüz gelip çatmıştı hepimiz büyük bir özenle hazırlanmış bir yılı geride bırakmak adına son kez o okula gitmek için evden çıkıyorduk. En azından çıkmaya çalışıyorduk...
Can ve acar kendi odasında hazırlanırken merih ve bende kendi odalarımız da hazırlanıyorduk.
Elbise tahmin ettiğimden daha da çok yakışmıştı bana. Saçlarımı su dalgası yaparak yüzüme çok hafif bir makyaj yapmıştım. Merih saf aşıklar gibi hülyalı bir şekilde ara ara bana bakıyordu.
"Bebeğim, papyonumu bağlar mısın?"
Aynadan son kez kendime bakıp ona döndüğümde gözlerim büyük bir yavaşlıkla üzerini süzdü üzerine giydiği gömlek kaslarını iyice ortaya çıkarmıştı.
Ayaklarına beyaz bir spor ayakkabı altına siyah bir pantolon üstüneyse beyaz bir gömlek giymişti. Derin bir yutkunma hissiyle doldum. Sakince ayağımdaki topuklularla yavaş yavaş yürüyerek karşısına geçtim. Topuklu giydiğimden dolayı boylarımız eşitlenmişti.
Elinde tuttuğu papyonu elime alarak beyaz gömleğinin yakalarını kavrayıp yukarıya doğru kaldırdım. Kollarımı boynuna dolayarak kendine has kokusunu derin derin kokladım. Bu kokuya aşıktım.
Papyonu takarak yukarıya kaldırdığım yakalarını aşağı indirdiğimde kıvırcık saçlarına sıcak dudaklarımı bastırdım. Elleri belimi sıkıca sararak beni daha da kendine çekti. Burnunu büyük bir yavaşlıkla burnuma sürttüğünde nefesimi tutmuş bir şekilde karalarına baktım.
"Merih..."
"Bebeğim..."
Belimdeki elleri rahat durmayarak usul usul belimi okşarken burnunu burnuma sürtmeye devam ediyordu.
"Bugün her şey bitiyor bebeğim. Bütün kötü anılarımızı o okulda bırakıp geri döneceğiz. Artık gerçekten sadece mutlu olacağız. Seni bir daha ağlayarak görmeyeceğim bebeğim. Artık ne annen, ne de pamir var. Artık sadece sen ben ve kardeşlerimiz var. Sana söz veriyorum bebeğim, biz bunları atlattık ya artık bizi kimse yıkamaz. Çok mutlu bir hayat bizi bekliyor ay parıltısı.."
"Bekliyor değil mi merih? Artık mutlu olacağız değil mi? Artık sadece sen ben ve kardeşlerimiz olacak..Değil mi?" Umutla tekrar etmesi adına gözlerine baksam o evet dese o an her şey bitecek gibi geliyordu. Hep öyle olmuştu zaten. Her zaman onun dediklerine inanmış ve güvenmiştim. Dudaklarındaki güven veren gülümsemesi benim de gülümsememe neden oldu.
"Seni öpmek istiyorum ay parıltısı.."
"Öp o zaman kara göz."
Burnunu burnuma sürtüp büyün bir yavaşıkla dudaklarımı uzun uzun öptü. Onun dudaklarının tadını çok seviyordum.
"Abi hadi nerde kaldı- lan!" Aniden odanın kapısının açılmasıyla merihin dudaklarından ayrılırken acar gözlerini kapatarak arkasını döndü. Sırıtarak merihe baktığımda alayla kaşlarını havalandırarak acar'a baktı.
"Abi pardon ya.."
"Yok acar çekinme direk dal odaya kardeşim, ne olacak sanki.."
Kıkırdayarak acar'ın omzundan tutup kendime çevirerek üzerini süzdüm. Oldukça yakışıklı olmuştu. Beğeniyle ıslık çaldığımda karizmatikçe gülümseyip eliyle saçlarını düzeltti.
"Yakıyorsunuz acar bey."
"Sizin yanınızda çok sönük kaldım ayliz hanım."
"Acar, can nerede lan."
Merih merakla bizim yanımıza geldiğinde acar'ın sinirle kaşları çatılmıştı.
"Bu mal beni odaya almıyor. Kapıyı kilitlemiş muhteşem takımımı giyiyorum diyip duruyor." Can ne giydi gerçekten çok merak ediyordum. Acar ve can'ın odasının önüne gelerek kapıyı tıklattım.
"Can ben geldim çikolatalı sütüm açar mısın kapıyı!"
Acar ve merih merakla gelip yanımda durduğunda duyduğumuz kilit sesiyle heyecanla kapıya bakmaya devam ettim. Kapıyı büyük bir yavaşlıkla açıp karşımıza çıktığında şokla gözlerim büyüdü. Gözlerimi inanmak ister gibi kırpıştırarak tekrar üzerini süzdüm. Ayakkabısından pantolonuna, pantolonunundan gömleğinde, gömleğinden ceketine, ceketinden papyonuna kadar çikolatalı süt baskılı kıyafetleriyle can aşırı tatlı duruyordu!
"Nasılım nasılım! Güzel olmuş muyum."
Can heyecanla bize bakarken yüzümdeki kocaman sırıtmayla üzerine baktım.
"Can! Çok tatlı olmuşsun çikolatalı sütüm." Can en içtenliğiyle yanaklarıma sulu sulu öpücük kondurdu. Acar ve merih şaşkınlıkla cana bakmaya devam ediyorlardı.
"Vallahi ben bu çocuğun kafasından istiyorum."
"Can büyük bir şaşkınlık içerisinde söylüyorum ama..çok tatlı olmuşsun." Merih'in inanmazca kurduğu cümle karşısında can sırıtarak havalı havalı bize baktı. "Eee ne sandınız! Hadi hadi geç kalacağız bir an önce gidelim de artık mezun olalım!"
Can havalı havalı önden çıkarak giderken arkasından şaşkınlıkla ona bakan bizi geride bırakmıştı...
Acar haklıydı ben de bu çocuğun kafasından istiyordum.
❤️
"Ayliz anar."
Herkesin alkışları eşliğinde topuklularıma dikkat ederek sahneye çıkıp beni bekleyen hocama doğru yürüyerek gülümsedim. Yanına gelmemle elimi sıkarak bir yıl boyunca sabırla beklediğim diplomamı bıraktığında heyecanla beni izleyen üçlüye dönerek diplomamı havaya kaldırıp salladığımda üçü de ıslık çalarak beni alkışlarken merih koşarcasına yanıma gelerek beni bir bebek gibi kucaklayarak etrafında döndürmeye başladığında çığlık atarak omuzlarına tutundum.
Mutlulukla kahkaha atmaya başladığımda kahkahası kahkahama bulaşmıştı. En sonunda beni indirerek sıcak dudaklarını şehvetle dudaklarıma bastırarak geri çekildi.
"Bitti."
Bugün yüzümden eksik olmayan o gülümsemeyle yüzüme doğru vuran o güneşe karşı sırıttım.
"Bu sefer gerçekten bitti kara göz."
Acar ve can yanımıza geldiğinde bakışlarım onlara döndü. Üçü de çoktan diplomalarını almışlardı. Sahneye çıktıklarında büyük bir heyecanla tam bir anne edasıyla onları izlemiştim.
"Hadi gidelim ya, bu okulda durdukça ruhum sıkılıyor. Şimdi bu okula arkamızı dönelim ve bir daha hiç bakmadan yolumuza devam edelim."
Acar bir elini bana bir elini can'a uzattığında Merih'in elini bırakmadan diğer elimlede acar'ın elini tuttum. Can da sessizce acar'ın elini tutmuştu. Arkamızı dönmeden önce son kez okuluma gözlerimi diktim.
Bu okulun kapısının kapandığı gibi pamirinde kapısı tamamiyle kapanmıştı. Mezuniyette bize bakan haset gözleriyle denk gelsekte bunu umursamamıştık. Şimdi onu da bu okulla birlikte buraya gömedek arkamı ailemle birlikte dönüp mutluluğumuza doğru yürümeye başladık.
Artık her şey tamamiyle bitmişti...
Birlikte mutluluğumuza doğru yürüdüğümüzde ilk geldiğimiz yer şile olmuştu. Sessizce yanyana oturmuş hırçınlaşan denizi izliyorduk.
Ayaklarıma hırçın denizden vuran sulardan değdikçe rahatlıyordum. Can sessizce elindeki çikolatalı sütleri bize uzattığında gülerek elinden alıp büyük bir keyifle içmeye başladım. Artık hepimizin favori içeceği çikolatalı süt olmuştu.
"Bu bir yıl..Acısıyla tatlısıyla çok güzel geçti. Ama en güzeli neydi, biliyor musun ayliz?" Merakla acar'a döndüğümde yüzündeki buruk gülümsemesiyle bana bakarak iç çekti.
"Sendin, sen bizim aile olmamızı sağlayan parçaydın..Sanki bir parçamız eksikti ve sen geldiğinde tamamlandı." Dedi acar ve can hiç beklemeden acar'ın konuşmasını devraldı.
"Yeri geldi bize anne oldun, yeri geldi kardeş, yeri geldi benim en en best friendim olup benimle bütün çılgınlıkları yaptın. Sen bana...Hiç tanıyamadığım annemin şefkatini gösterdin yavru tavşanım. Sana neden hep yavru tavşanım derdim biliyor musun?"
Dolu gözlerimle birlikte dolu gözlerine baktım.
"Neden" Fısıltıyla çıkan sesime karşı gözlerini gökyüzüne dikti.
"Annem bana yavru tavşanım dermiş...İşte bu yüzden." O an dolu gözlerimden birer bire yaşlar dökülmeye başladı. Can sessizce elini göz yaşlarıma atarak sildi.
Merih sessizliğini bozarak beni göğsüne çekerek yavaşça saçlarımı okşamaya başladı. "Ben annemi kaybettim ama...Annem bana bir melek gönderdi bebeğim. Annem bana seni gönderdi. İyi ki gönderdi, ayliz'im, ay parıltım ,iyi ki sen geldin hayatıma. Benim güzel sevgilim, bebeğim. Sen olmasan ne yapardım ihtimalini bile düşünmek istemiyorum. İyi ki benim sevgilimsin küçük annem..İyi ki bizim annemizsin. Sen bizim evimizin en en en büyük parçasısın. Sensiz hepimiz eksiğiz..Sensiz hepimiz yarım kalırdık. Sen geldin bizim hayatımız yeniden doğdu. İyi ki..sevgilim binlerce kez iyi ki geldin. Seni çok seviyorum minik bebeğim."
Daha fazla konuşurlarsa burada hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayacaktım sanırım. Merih'in beline sıkıca sarılarak göz yaşlarımı silip boğazımı temizledim.
"İyi ki benim hayatımdasınız, iyi ki sizi tanıdım, iyi ki ailenizden bir parça oldum. Ben sizinle birlikte aile ne demek onu öğrendim, aile demek huzur demek mutluluk demek hüzün demek aile demek her şey demekmiş. Acar..Sen benim hep abim oldun beni hep gülümsetmek için uğraştın...Bana yaralarını açtın, benim derdime dert oldun..Her zaman hiç çekinmeden sana geldim..Çünkü sen benim abimsin...Can..benim güzel çikolatalı sütüm sen benim hep küçük kardeşim olarak kalacaksın. Sana baktığımda hep ne dedim biliyor musun can? Pars yaşasaydı, o da can gibi olurdu dedim...Hayat dolu neşeli çikolatalı sütlere aşık..Sen benim en en en en best friendimsin. Bir ömür boyu seninle hep süt içeceğim...söz veriyorum...Merih benim güzel bebeğim...Sen benim bu hayattaki en büyük parçamsın. Sen benim hiçbir zaman hayatımda olmayan babam oldun, bana baba kavramını öğrettin, yeri geldi beni bir baba gibi korudun yeri geldi bir kardeş gibi sarmaladın..Ve hep beni bir bebek gibi sevdin..İyi ki sevgilim, iyi ki senin minik bebeğinim. Seni çok seviyorum kara gözlüm."
Dördümüzde dolu gözlerimizle hüzünle birbirimize baktık. Biz birbirimize değil biz acılarımıza veda ediyorduk. Biz acısıyla tatlısıyla geçirdiğimiz bir yıla veda ediyorduk. Ağladığımız gecelere veda ediyorduk..Biz bu veda sayesinde mutluluğumuza kapı açmıştık. Can neşeyle çikolatalı sütünü havaya kaldırarak bize doğru döndü.
"O zaman çikolatalı sütler aşkına!!"
"ÇİKOLATALI SÜTLER AŞKINA!!!"
Merih ve ayliz'in parodi hesapları açıldı!
Bebeklerimi takip etmeyi unutmayın❤️
Instagram👇🏻
merih.uyar24/ayliizzanaarr
Biricik yazarınızı da takip etmeyi unutmayın❤️
Instagram👇🏻
dolunaayyz
Size nasıl veda edeceğim inanın bilemiyorum. Merih,Ayliz,Acar,Can. Sizi yazarken hep yüzümdeki eksik olmayan gülümsemeyle yazdım. Siz her zaman öyle güzeldiniz ki..Öyle masum, öyle saf, öyle içten...Siz gerçekten aile oldunuz. Bize aile ne demek en önemlisi kardeşlik ne demek onu gösterdiniz. Merih ve Ayliz...Benim güzel bebeklerim sizin lise aşkınızı yazmak o kadar güzeldi ki..Acar ve Can benim iki güzel tatlı çocuklarım...Eminim ki benim gibi bir sürü kişi sizin tatlı atışmalarınızı izlemeyi çok özleyecek. En çok sizin atışma sahnelerinizi yazmaya özleyeceğim. ÇİKOLATALI SÜTLER AŞKINA HİKAYENİZİN BİTTİĞİNE İNANAMIYORUM!! Onların hikayesi buraya kadarmış. Artık onlar çok çok çok çok mutlu olacak. Onlar acılarına veda ederek sonsuz mutluluğa yürüdü. Siz de onlarla birlikte sonsuz mutluluğa yürümeye var mısınız?
Ayliz, Merih, Can, Acar, sizi çok özleyeceğim.❤️ Ve çikolatalı sütler sizi de çok özleyeceğim.
O zaman son kez HOŞÇAKALIN🤍
SİZİ ÇOK SEVİYORUM❤️