MAROBİS (TAMAMLANDI)

By Zeynel__

13.8K 2K 143

Tanrı kurdun rahmine yerleştiğinde gökyüzü yeryüzüyle bir oldu. Yeryüzünde doğan bir fitne yeraltıyla bir ol... More

Bölüm 1: Yaradılış
Bölüm 2: Demircinin Oğlu
Bölüm 3: Müjdeli Haber
Bölüm 4: Davetsiz Bir Cin
Bölüm 5: Saklı Sırlar Mağarası
Bölüm 6: Buzlar Ülkesi
Bölüm 7: Güneyde Solan Yıldız
Bölüm 8: Kral Akman & Lort Alçin
Bölüm 9: Baba ve Oğul
Bölüm 10: Delinin Nasihati
Bölüm 11: Asena
Bölüm 12: Teslimiyet
Bölüm 13: Umut Işığı
Bölüm 14: Ena
Bölüm 15: Sur Şehri
Bölüm 17: Akşam Yemeği
Bölüm 18: Şaman
Bölüm 19: Kısa Süreli Kavuşma
Bölüm 20: Kutsal Kanun
Bölüm 21: Tepegözlerin Adası
Hakan Geray
Yüzüğe Karşı Taç
Yüzüğe Karşı Taç II
Son Durak
Şahmeran
Hakan Geray II
Hayat Ağacı
Merküt ve Tulpar
Müjdeli Haber
Kraliçenin Yemini
İtbaraklar
Yelbegen
İlk Çarpışma
Güç
Kış Sarayı
Miskinler Tekkesi
Miskinler Tekkesi II
Yeryüzünün Muhafızları
Hedef: Orman Krallığı
Kral Sadar
Abra
Kara Ateş
Mergen Han
Akrep Kalesi
Baskın
Orman Cini
Tanrıların Eli Yeryüzünde
Yaprak Elfleri
Lort Altay
Atıken Anakarası
Yenilgi İnananlarındır
İntikam
Artık Geri Dönüş Yok
Emanet Sahibinde
Marobis'in Hanımı
Yeni Bir Plan
Hakan & Hanım
Aşk mı? İhanet mi?
Eksik Parça Tamamlandı
Dua'nın Kabulü
Lort Kuyaş
Kutsal Kanun Kalktı
Hakan & Hanım'ın Yemini
Kral Karer
Aşk Tebessümü
Kirisya Kraliçesi
Bu Bir Oyun mu?
Zümrüt Taşı & Mürsel
Erlinay
İlk Karşılaşma
Yeniden Doğuş Işıkları
Altı Yıldızın Müjdesi
Lort & Loriid
Marobis Hakanlığı
İkizlerin Savaşı
SON

Bölüm 16: Pus Prensesi

170 30 0
By Zeynel__


Ena son kez bizi uyardı ve planı anlattı, gerçi hâlâ umudum yoktu bu plan karşısında ama umursamadım. Plana uyarak atın dizginlerini yaya olarak aldım elime, Ena ata bindi ve Akel sol tarafta atın arkasında kalarak yürümeye koyulduk. Üçümüzden silahlı olan tek kişi Enaydı ve tüm silahlar atın eyerindeydi. Acil durumda kolaylıkla almak için bir kılıcı kendi tarafımda saklamıştım. İlerledik ve korku bizi ele geçirmeye çalışıyordu. Ben korkmak istemiyordum zira planı batıracak şey korkumuz olacaktı. Surların önündeki düzlükte önümüzdeki kervanın arkasından ilerliyorduk. Gözlerim kervanı tararken aralarında tutsakların olduğu ve çoğunun nara askeri olması dikkatimi çekmişti. Öfkem parmaklarımdan yüzüme ilerlerken Ena dizginleri sıktığımı görmüş olacak ki beni sakinleştirmeye çalışıyordu, ''emin ol şu durumda yapabileceğimiz bir şey yok onlar için.'' Haklıydı, elimden hiçbir şey gelmiyordu ama ülkemin şanlı askerlerinin tutsak olarak görmek öfkemi harlamıştı. Başımı eğdim ve onlara bakmak istemedim, eğer baksaydım daha çok öfkelenecektim ve istemeyeceğimiz şeyler yaşanacaktı.

''durun!'' diye tok bir erkek sesi işittiğimizde önümüzdeki kervan yavaşlamaya başladı ve en sonunda toplaşarak durdu, bizde arkasında. Aniden etrafımızı süvariler sardı; üzerlerindeki siyah zırhlı kıyafetleri ve göğüslerinde temsil ettikleri Akman Krallığının işareti ve aynı zamanda Marobisin işareti olan aslan figürü vardı. Yüzleri açıktı ve hepsinin bir eli kılıçlarının kabzasında diğer elleri atlarının dizginlerinde olacak şekilde etrafımıza set kurdular. En öndeki kervanın sahibi kapıdaki askerle konuşuyordu. Askerin gözleri kervandan ayrılmazken nihayet bizi görmüştü ve sahibe bizi sordu. Ondan olumsuz bir cevap alacak olmalı ki yanındaki askere bizi işaret ederek bir şeyler söyledi. Yanımıza yaklaşan yaya asker önce gözleriyle taradı bizi sonra da atın üzerindeki Enaya dikkatle baktı, ''sende kimsin? Burada ne işin var?'' köle gibi davranmalıydım bu yüzden ne kadar çok istesem de efendimin yüzüne bakmamalıydım.

''ben Pus Prensesi Ena'' lakin askere rahatlıkla bakabiliyordum. Gözleri bizi tekrar taradıktan sonra sordu, ''Pus Prensesi Ena iki hafta önce ormanda saldırıya uğrayıp öldüğü haberini almıştık.'' Duyduklarıma inanmıyordum, Ena gerçekten prenses olabilir miydi?

''evet saldırıya uğradım ama kurtuldum, bu kölem Sefan ve nedimem Sina.''

''üzgünüm her ne kadar anlattıkları gibi olsan da bunu valiye bildirmem gerek. O daha önce prenses ile görüşmüştü.''

''bekletmeyin, beklemeyi sevmem.'' Ena'nın bu soğuk kanlı tavrı iyiden iye canımı sıkmıştı, o gerçekten de Pes Prensesi miydi? Ama neden bize söyleme gereği duymamıştı? Bir dakika, Akel... onunla karşılaştıklarında son derece yakın davrandılar ve her şekilde onun arkasında olmuştu. İyi de Akel onu nereden tanıyordu?

Ben kafamda bunca soruyla boğuşurken asker çoktan gitmişti onun gidişiyle birlikte gözlerim Ena'yı buldu. Bana bakmadı ama ona baktığımı biliyordu, ''her şeyi anlatacağım.'' İşte malumun ilanı. O Pus Prensesiydi ve bunu bizzat kendi ağzıyla söylemişti. Arkamdan bunca iş çevirdiği için ondan bunun hesabını soracaktım elbet ama bizi buraya sokmaktaki amacı ile köle olmamdaki diretmesinin bir plan olduğuna artık adım kadar emindim. Şu durumda sakladığım kılıcı alıp bir askeri öldürerek kaçmayı planlasam da aklıma o beyaz giyimli kadın geldi. Durmalıydım ve bu oyunu sonuna kadar oynamalıydım. Askerin gidişinden kısa bir süre sonra önümüzdeki kervan şehre giriş yapmıştı ve biz açık kapının önünde öylece beklemeye koyulmuştuk. Önümde duran asker silahsızdı ama arkasında dört tane okçu ve kılıçları hazır olan askerler hazırda bekliyorlardı. Gözleri beni izlerken rahatsız olmamak elde değildi ama belli etmemem gerekiyordu.

''söyler misin prenses, bu kadar güçlü bir köleyi nasıl buldun?''

''ben değil Kralımız yüce Akman buldu onu. Hiç şüphesiz bugüne kadar bir ihanetini görmedim.''

''yüzü bir Nara askerinin yüzüne çok benziyor. Öldürdüğüm birçok naralının hatları var yüzünde.'' Sözleri bir hançer misali bedenimi delip geçmişti ve gözlerim öfkenin verdiği ve bulunduğum durum sayesinde çaresizlikle açıldı. Ondan korkmuyordum tam tersi onu parçalara ayırmak istiyordum. Üstelik bu sözlerinden sonraki kahkahası daha bir çekilmez olurken ben artık kendime hâkim olamıyordum. Artık kılıcı çıkarıp bu lanet pislik herifin boğazını kesecektim. Nefes alışlarım hızlandıkça Ena ve Akel'in arkamdan korkuyla baktıklarını anlayabiliyordum. Öfkeyle döndüm ve Ena'ya aktığımda duruşunu bozmadan bana bakıyordu, ''öyle deme asker kendisi ölümden çok korkar. Baksana bana sığınıyor.'' Yemin ederim ikisini de öldürme isteği şu an çok cazip geliyordu. Öfkemi beslemeye devam eden konuşmalarının arasından bir el tuttu elimi; sıcacık ve narin. Akel'in elleri elimi bulurken gözlerimi gözlerine almak için çenemi kavradı ve şefkatle kendisine döndürdü, ''lütfen sakin ol, biraz daha dayan. Lütfen.'' Kısık sesi kulaklarımdan beynime ulaşması epey uzun sürdü ama ulaşmıştı ve beni dizginlemişti. Onun gözlerindeki umut ve güven içimi ısıtmaya yetmişti üstelik öfkemi dindirmişti. Gözlerimle onu onayladıktan hemen sonra valiye giden asker geri geldi, ''vali onlarla görüşmek istiyor. Bırakın girsinler.'' Onun bu uyarısından sonra önümüzdeki askerler kenara çekilip bize yol verdiler. Atın dizginlerini iyice kavradıktan sonra içeriye adım attım. Gelen asker bir atın üzerinde bize valinin evine kadar eşlik etti. Ev denize çok yakın ve son derece büyüktü hatta bir tür küçük saraya benziyordu. Avlusunda çalışanlar var, biz avluya girdiğimizde bize odaklandılar. Evi koruyan askerlerden biri valiye haber vermeye gittikten bir müddet sonra valiyle geri döndü. Vali yaşlı biriydi, beyazlaşmış saçları ve tombul haliyle bizi karşıladı, Ena'yı gördüğünde tanımıştı onu ve önünde eğilerek selamladı, ''Kralımızın gözdesi Pus Prensesi Ena, hoş geldiniz.'' Ena atından inerek valinin karşısına geçti. İkisi kaynaştılar ve sohbet ederek sarayın içine doğru gittiler Akel ve ben ise orada öylece kalmışken Ena'nın aklına yeni gelmiş olacaktık ki dönüp bize baktı, ''onlar da benimle.'' Vali onun sözlerinden sonra, ''tabi ki efendim.'' Elleriyle bize giriş izni verdiğinde atı oradaki çalışanlara bırakarak içeriye girdik. Son derece ferah ve gösterişli olan saray bunca zaman gördüklerime çok zıttı. Dışarıda insanlar konforsuzluktan toprağın üzerinde yatarken burası son derece güzel minderlerle doluydu, dışarıda insanlar açlıktan ölürken burada bin bir çeşit yiyecek vardı, dışarısı tamağ ise burası uçmağdı. Dışarıdaki insanlar melek ise vali, Erlik Han'ın ta kendisiydi. Ena ve bizi bir daireye yerleştirdiler. Köle olarak sadece malzemeleri yerleştirmek için girişime müsaade edildi ama Ena buna karşı çıkarak benim de odada kalmamı sağladı. Evet, bunu yaptığı iyi oldu zira onunla konuşmamız gereken çok önemli konular vardı en başta, Yüce Kralımızın gözdesi? 

Continue Reading

You'll Also Like

212K 7.4K 103
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
172K 19.2K 39
"Çok yakınımdasın kedicik. Dikkat et, ısırabilirim." "O halde sana yeni bir bilgi daha çıngıraklı." Öfkesi birden çekilmişti. "Bir Aslanın dişleri de...
131K 10.4K 40
~ WATTYS 2023 BÜYÜK ÖDÜL KAZANANI ~ Yüzyılda bir kez yaşanan ve ruhlar dünyasının kapılarının açıldığı Dhura gecesinde Aris isimli bir erkek çocuk dü...
658K 54.8K 51
Tamamlandı Fantastik- MPREG hikayesidir. Hikaye interseks bir birey ve Panter adam adasında geçmektedir. Hikayenin fantastik ögesi erkek hamileliği d...