Hello nasılsınız? Ben çok duyguluyum sizinle musmutlu bir bölümle geldim bir sonraki bölüm final olduğu için içim çok buruk ama mutluyum da diğer kurgularıma da sıra gelecek çünkü :)
Sizleri seviyorum yorum yaparsanız çok mutlu olurum.
***
Bebeklerle birlikte özellikle çocuklarınız ikizse alışveriş yapmak gerçekten çok can alıcı oluyordu. Evden kahvaltı edip çıktığımızda ilk aldığım şey ikiz bebek arabası olmuştu çünkü apar topar geldiğimiz için yanımızda çok az şey vardı. Çocukları arabaya yatırdığımda Simay da kaybolmamak için arabanın kenarına tutunmuştu birlikte büyük alışveriş merkezinden İKEA'ya girmiştik. Evdeki tüm mobilyaları değiştirmek istiyordum bunun için de Zamirin parasını kullanamazdım.
Hem adamı mal gibi bırakıp gidiyordum hem de parasını yemek çok iğrenç bir davranış olurdu bende bankadaki biriken parayı kullanmaya karar verdim o kadar parayı tekrar biriktirirdim nasıl olsa iki tasarım daha çizerdim olur biterdi. İKEA da saatlerce dolaşmıştık ikizler için güzel bir oda takımı seçmiştik ikisini aynı odada yatıracaktım sonra Simay için güzel bir çocuk odası takımı almıştık. Zamirle benim odamı da özenle seçip aldığımızda dolanmanın acısını ayaklarım çekiyordu.
Biraz dinlenmek için alışveriz merkezinin restoranında oturmuştuk Simay için bir çocuk menüsü söylerken kendime de güzelce yiyebileceğim bir salata söyledim. Sağlıklı beslenmek istiyordum doğumdan sonra aldığım kiloları verememiş üstüne stres ve sıkıntıdan daha çok kilo almıştım. Bebekler için evden çıkmadan hazırladığım biberonları verdiğimde ikisi de iştahla içmeye başladılar daha bir aylık olmuşlardı ama ilk doğdukları zamandan iz yoktu zaman yavaş geçiyordu ama onlar hızlı büyüyordu.
Onlar çıngıraklarıyla oynarlarken bende bundan yararlanıp yemeğimi hızlıca yemiştim. Simayı kalabalıkta kaybederim diye korktuğumdan onu çocuk oyun alanına getirip ismini yazdırmış ve oradaki görevlilere emanet etmiştim saat başı ücret alıyorlar ve çocukları oyalıyorlardı. İkizler küçük olmasa onları da verirdim ama maalesef iki ve beş yaş arası çocukları alıyorlardı. İkizlerle birlikte biraz kıyafet alışverişi yapmıştık ve yemek alışverişini en sona bırakmıştık.
Mutfak alışverişini de yaptığımızda bütün poşetleri bebek arabasının dört bir yanına bağlamıştım bebek arabası bebek arabası olmaktan çıkmış market arabasına dönmüştü. Çocuklarla dolaşmak o alışveriş yapmak o kadar zordu ki bir an aklımı kaçıracağım sanmıştım daha almak istediğim şeyler vardı ama çocuklarla nasıl yapardım bilmiyordum. Neyse Allah büyük derken boyacıya girdim oradaki görevli adamla konuştuğumda bana yardımcı olabileceklerini söylemişlerdi istediğim renk boyaları taksiye kadar taşıya bileceklerini söylediklerinde neredeyse adamın boynuna atlayacaktım sevinçten.
Simayı çocuk alanından alıp geldiğimde boyaların ve malzemelerin parasını ödedim birlikte alışveriş merkezinden çıktığımızda taksiye kadar bana yardımcı olmuşlardı. Eve geldiğimde ise tek başımaydım ama dedim ya Allah büyük diye yine bana yardım edecek birini gönderdi. Annemlerin zamanında mahallemizde yaşayan çok ton ton bir teyze vardı onu hayal meyal hatırlamıştım annemlerin ne zaman işi olsa beni ona bırakırlardı.
Kerime teyzeyi yıllar sonra saçları pamuk pamuk olmuş görünce şok olmuştum oda evin önünde beni eşyalarla görünce daha çok şaşırmıştı. "Kerime teyze."diye cıvıldadığımda bana şaşkınca baktı tanıyamamıştı tabi yıllar geçmişti.
"Buyrun?"dediğinde dudaklarımı heyecanla ısırdım.
"Benim Sima hani bu üst dairede annemler yaşıyordu önceden annem küçükken beni size bırakırdı beni hatırladınız mı?"diye sorduğumda biraz düşünmüştü aklına geldiğimde ağzı kocaman aralandı.
"Ahh Sima kızım sen misin?"dediğinde kafamı heyecanla salladım. "Yavrum sen ne kadar büyümüşsün öyle kocaman olmuşsun maşallah sana."yanaklarımı okşadığında ona sarıldım oda kollarını bana sarmıştı.
"Anne bu teyze kim?"diye sordu Simay.
"Kızım bu senin kızın mı?"diye sordu Kerime teyze.
"Evet Kerime teyze benim kızım ve Simaycığım oda beni küçükken bakan Kerime teyze."diye tanıştırdığımda Simayın da yanaklarını sıkarak sevmişti. Kerime teyze çocukları çok severdi iki oğlu vardı hatırladığım kadarıyla ve büyük oğlu çoluğuyla çocuğuyla amerikada yaşadığı için çocuklara hasretti ve bana bakmaktan da çok hoşlanırdı. Küçük oğluna ne olduğunu bilmiyordum ama annesini bırakmadıysa hala buralarda demekti.
"Kızım sen evi baştan mı dizeceksin?"diye soran Kerime teyzeye başımı sallayarak cevapladım. "Uğura söyleyeyim de sana el atsın da yardım etsin kuzum çocuklara da bana bırak sen heba olmuşlar yeterince bak sende yorulmuşsun."bir an duraksadım insanlara olan güvenim o kadar zedelenmişti ki ne diyeceğimi bilememiştim bir yandan da evi boyamayı düşündüğüm için çocuklar kokudan etkilensin istemiyordum hafifçe kafamı salladım.
"Olur."diye mırıldandım ama ağzımdan kelimeler zorla çıkmıştı.
"Bu evin kokusu da hemen çıkmaz kızım siz bu gece bizde kalırsınız olur mu?"dediğinde tebessüm ettim.
"Teşekkür ederim Kerime teyze."
"Olur mu yavrum ben ne severim seni de anneni de oyy hadi kolay gelsin."omzuma hafifçe vurduğunda bebek arabasını ve Simayı alıp karşı eve ilerlemişti. Ben poşetlerin hepsini eve taşıyıp yemek malzemelerini dolaba dizmeyi bitirdiğimde kapı çalınmıştı hızlıca koşturup kapıyı çaldığımda Uğur abi gelmişti.
"Vay vay mahallemizin fedarı iftiharı yıllar sonra kürkçü dükkanına dönmüş beni hatırladın mı?"diye sorduğunda kafamı salladım çocukluğunda nasılsa hala öyleydi hiç değişmemişti.
"Hayal meyal."diye mırıldandım.
"Olsun annem yardım lazım demiş geleyim dedim hayırdır senin kocan nerede?"diye sordu tırnaklarımı avuç içime geçirdiğimde gülümsedim.
"Benim kocam asker ya."
"Ha dağ bayır diyorsun anladım ama yani üç çocukla da tek bırakmış seni olmaz ki kızım öyle."omuz silktim.
"Ben memnunum hayatımdan."üzerine kirli kıyafetler giymişti tam boyacılığa bürünmüştü.
"Öyle olsun bakalım sonra tanışırız enişte beyle nereden başlıyoruz boyamaya?"diye sorduğunda elinden tutup içeriye soktum ve şeffaf naylonları gösterdi.
"Önce bunları parkeye yapıştıracaksın parkeler boya olsun istemiyorum sonra da sen salonu boyarsın bende ikizlerin odasını boyarım."
"Tamamdır bana uyar."yanağımı sıktığında saçlarımı çocukluk zamanında yaptığı gibi karıştırmıştı.
"Ya Uğur abi hala gıcıksın çocukken de gıcıksın çek şu elini ya."elini ittiğimde göz devirdim ve elektriklenen saçlarımı düzeltip bebek mavisi be tos pembe boyayı alıp odaya ilerledim. Aynı şeffaf naylonu ona söylediğim gibi çocuk odasının yerine serip bantladığımda her şey hazırdı camlara güzelce gazete bantlamıştık ki bir daha camlarla uğraşmak istemiyordum.
Odanın ortasına boydan boya bant çekmiştim. Yarısını pembe yarısını mavi boyamak istiyordum bence çok tatlı olacaktı çocuklar büyüdüğünde bu odanın rengini de değiştirirdik. İlk mavi boyanın kapağını açıp biraz su eklemiş ve çok beklemeden işe koyulmaya başlamıştım. Böyle antin kuntin işleri kendim yapmayı çok seviyordum hem uğraşmak aklımı da boşaltmama yardımcı oluyordu.
Her mola verdiğimde Uğur dan Kerime teyzeyi arayıp çocukları soruyor ve işime dönüyordum hava kararmaya başlamıştı bile etraf karanlık olurken şartelleri kaldırıp ışıkları yakmıştım. Uğur abi benden daha hızlıydı salonu boyamayı bitirdiğinde Simayın odasını boyamak için arka tarafa geçmişti. Karnım açlıktan guruldarken odayı bitirmeme az kalmıştı burayı bitirmeden çıkmak istemiyordum elimle yüzümü sildiğimde biraz yukarıya ulaşmam gerekiyordu. Uğur abi boyam kısa diye evinden merdiven getirmişti tavandaki kenar kısımları boyamak için küçük fırça kullanıyordum ve oraya uzanmam çok zor oluyordu.
Merdivenin en üstüne boya kutusunu koymuş dört merdivene de basarak ben çıkmıştım ve tamamen tavanın kenar kısmına odaklanmıştım. Adeta bir sanatçı gibi duvarı boyarken birinin kirlenen tişörtümü çekiştirmesiyle çığlık attım düşmemek için merdivene tutunuyordum ki boya kutusuna çarptım bütün pembe boya beni çekiştiren Uğurun kafasından aşağıya döküldüğünde hızlıca merdivenden inip ona döndüm.
"Uğur abi çok çok özür dilerim!"diye heyecanla ve telaşla bağırışırken Uğur abi kapıda bitmişti.
"Sima niye öyle bağırıyorsun?"diye sorduğunda şaşkınlığım daha çok artmıştı boya dökülen kişiye döndüğümde onu ancak üniformadan tanıya bilmiştim.
"Zamir senin ne işin var burada?"şaşkınlıkla konuşurken gözlerini sildi ve kapıda dikilen Uğur abiye sinirle baktı.
"Asıl bu dallama kim evde ne işi var!"sinirlendiğinde dudaklarımı dişledim gerçekten efsane bir sürpriz olmuştu.
"Ya o benim çocukluk arkadaşım evi boyamama yardım ediyordu."diye mırıldandım.
"Çocuklar nerede?"diye sorduğunda kafasından aşağı dökülmüş pembe boyayla onu ciddiye almak çok zor oluyordu.
"Annemin yanında."diye cevapladı Uğur abi. "Yalnız dallama falan ayıp oluyor enişte istersen geç bizim evde bir duş al pesbembe olmuşsun."Uğur abinin sözleriyle birlikte kıkırdamaya başladım ama onun üzerine boya dökerken yarısı da benim pantolonuma dökülmüştü. Zamir Uğur abiye karşı biraz gıcık olsa da belli etmemeye çalışmıştı.
"İstemez bu evin banyosu çürüğe mi çıktı!"diye sitem ettiğinde sızlanarak bağırdım.
"Olmaz daha doğal gazı açtırmadım ben vallahi donarsın kas katı kesilirsin!"diye sızlandığımda mecburen Uğur abinin teklifini kabul etmek zorunda kalmıştı. Etrafı toparlamaya başlamıştık boya işi bitmemişti ama Zamirin bakışları ikimizi de bitirecek cinstendi. Hızlıca dağılan yerleri toparladım ona gitmesini söylemiştim ama gram kıpırdamamıştı bile birlikte evden çıktığımızda üçümüz Kerime teyzenin evine gelmiştik kapıyı tıktıkladığımda açılmıştı ki Kerime teyze çığlık atıp kalbini tuttu.
"AMAN YARABBİ BU NE!"Zamirden korkmuştu gerçi ben olsam bende korkardım çok kötü görünüyordu.
"Kerime teyze sakin ol kocam o benim kafasına kazayla boya döktüm de."diye fısıldadım sesim sonlara doğru kısılmıştı. Uğur abi alttan alttan gülerken annesinin koluna girdi ve onu içeriye götürüp kalp ilacını içirmişti Kerime teyze ikizleri güzelce uyutmuştu Simay yerde oyuncaklarıyla oynuyordu. Zamiri gördüğünde oda kısa bir çığlık attığında babası olduğunu anlamasıyla korkusu geçmişti daha fazla kişinin kalbine indirmeden Zamiri banyoya sokabilmiştim.
Hepimiz güzelce yıkanıp temizlendiğimizde Kerime teyzenin bize verdiği odada kalıyorduk Zamir Uğur abiyi çok kıskanmıştı ama ikizler odada diye bağırıp sinirini atamıyordu onun yerine söylenip duruyordu. "Sima ya sen niye o adamla evin içine akşama kadar duruyorsun o kadar olaydan sonra üstelik."dediğinde kaşlarımı çattım.
"O kadar olay senin yengen yüzündendi, bir kere olsun benim ailemden sana zarar geldi mi? Hayır o zaman niye boş kıskançlık yapıyorsun ayrıca ben adama abi diyorum ayıp bu yaptığın."dediğimde bozulmuştu ama haklıydım.
"Kıskanmak ayıp mı gülüm."dedi ve çocukça omuz silktim. "Ben anlamam yarın o adamla ev boyamıyorsun ben boyarım seninle evi."kıkırdadım.
"Ben seni çok güzel boyadım ama değil mi?"
"Pembe hiç benim rengim değil gülüm."uzanıp yanağını okşadım ve dudaklarını öptüm ayrıldığımızda kocaman gülümsüyordum.
"Artık gitmeyeceksin değil mi?"diye sorduğumda yüzü düştü.
"Tayinimi verdim ama görev çıktı bir kere o görevi tamamlamadan tayinimi onaylamıyorlar."dediğinde yüzüm düştü.
"Yani dokuz aya yakın bir süreçte olmayacaksın."
"Doğru ama o Uğur mudur nedir onu gördükçe istifa düşüncesi bir aklımdan geçmiyor değil."göz devirdim ve elini tuttum.
"Gerçekten kıskanılacak bir şey yok yemin ederim tamam biraz gıcık olabilir biraz lavbali olabilir ama öyle birisi değildir ben onu çocukkende tanıyordum yengemlere gelip giderken de görüyordum az çok tanıyorum yani."
"Tanıdığımız insanları aslında hiç tanımadığımızı çok acı bir şekilde öğrenmedik mi biz gülüm?"dediğinde tırnaklarımı avuç içime batırdım ve kafamı salladım gözlerim dolmuştu. "
"Bir şey demedim say o halde haklısın aptalcaydı."bundan sonra kime güvenecektim? Tabi ki kimseye bu halde kimseye güvenen kimseye inanamam ben bir daha nasıl güvenirim nasıl inanırım nasıl böyle yaşarım onu da bilmiyordum. Bir daha birileriyle dost olabilir miydim mesela? Yatağa uzandığımda usulca ağlamaya başlamıştım oda yanıma uzandığında çocuklar ortamızda duruyordu onları rahatsız etmeden elini uzatıp yanağımı okşadı ve akan yaşları sildi.
"Tamam ağlama yeter ki ben arkadaşlara söyleyeceğim burada ki güzel kapsamlı bir araştırma yapsınlar eğer dediğin gibi çıkarsa söz veriyorum gözümü kırpmadan emanet edeceğim seni onlara senin de için rahatlamış olacak tamam mı?"kafamı salladığımda uzanıp yanağımı öptü.
"Yemek yiyelim mi? Hatırladığıma göre Kerime teyze çok güzel sarma yapar ve galiba yemekte sarma var."dediğinde sırıtması çoğaldı.
"Hazır bizim bebeler uyuyorken gidelim o halde bir tanem."yataktan kalktığımızda gözlerimi sildim ve elini sıkıca tuttum salona geçtiğimizde Kerime teyze masayı kuruyordu tabakları elinden aldığımda oturmasını istedim. Zaten evini açmıştı o kadar bir de bize hizmet mi edecekti? Sofrayı dakikalar sonra kurduğumda herkesi çağırmıştım Kerime teyze gözlerimin kızarıp olduğunu gördüğünde Zamire beni ağlattı mı diye bir posta azar çektiğinde gülmeye başlamıştım.
Kerime teyzeyi beni ağlatmadığına dair ikna etmeyi başardığımda sessizce ve huzurla yemeğimize devam etmiştik. Zamir iki gün bizimleydi ve iki günün sonunda geri dönecekti ondan sonra tekrar ne zaman görüşeceğimizi ancak Allah bilirdi. Yemekten sonra biraz daha oyalanıp sohbet muhabbet çay falan içmiştik saat geç olurken yorgunlukla koltukta uyuya kalmıştım. Zamir beni kucakladığında kafamı onun kokusuyla omzuna yasladım beni odaya getirmiş olmalıydı yatağa yatırdığında üzerimi örtmüştü saniyeler sonra tekrar uykuya dalmıştım.
Sabah Karanın ağlaması ile uyanmıştım gözlerimi odada gezdirirken kucağında Karacayı sallayan Zamiri görmüştüm hafifçe tebessüm ederken Karanı kucakladım ve onu da ben sallamaya başladım. "Anneciğim tamam anne uyandı bak şimdi ilgilenecek sizinle."kucağımdaki Karanı öpüp Karacanın da saçlarını okşadım Zamir bana yaklaştığında yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Göğsümü açıp yatağa oturduğumda Karanı emzirmeye başladım bir yandan da Zamir ile Karacayı izliyordum.
"Ne oldu babacığım ne oldu babasının bir tanesi ne oldu nereye bakıyorsun sen öyle?"Zamir gözlerini tavana dikmiş bakan kızımızı nazlatırken o kadar tatlı görünüyorlardı ki ikisini de yemek istemiştim. Karan karnını doyurana kadar onları izlemiştim karnını doyurduğunda Karacayı da emzirip içeriye gitmiştik. Simay çoktan uyanmış Kerime teyzeye yardım ediyordu birlikte masa kuruyorlardı galiba Uğur abi erken çıkmıştı tabi bugün pazartesiydi muhtemelen işe gitmişti.
Kerime teyze de beni onayladığında bugün yardımcı olamayacağını söylemişti zaten sorun değildi biz Zamirle yapacaktık. Çocukları bırakıp karşı eve geçmiştik üzerimizi değişik kirli kıyafetleri giymiştik birlikte evi boyamaya başladığımızda Zamir ellerimi tutmuştu aramızdaki yakınlık artarken nefesim kesilmişti sanki arkamdan bana sarıldığında dudaklarını boynuma bastırdı ve boya fırçasına bağlı sopayı hareket ettirmeye başladık.
Onunla bu kadar yakınken iş yapmak daha zor oluyordu. Ara sıra kondurduğu öpücüklerle kıkırdarken en sonunda dirseğimi karnına vurdum. "Bırak beni de adam akıllı işimizi bitirelim bak daha eşyalar gelecek bu evin kuruması lazım hadi."
"Tamam gülüm tamam sen nasıl istersen."dudaklarımı sıkı bir öpücük kondurup kalçalarıma sert bir tokat yapıştırdığında hafif bir çığlık kaçtı ağzımdan. Ona sinirle baktığımda gülerek diğer odaya geçmişti. Arkasından bende güldüğümde odayı boyamaya devam ettim öğlene kadar kalan son iki odayı da boyamış ve işimizi bitirmiştik. Üzerimizi değiştirmiştik biraz Kerime teyzede çocuklarla ilgilendiğimizde İKEA'dan arayıp eşyaları getirdiklerini söylemişlerdi Zamirle birlikte eve dönüp adamlarla beraber eşyaları istediğim şekilde yerleştirdiğimde evi köşe bucak temizlemiştim.
Akşama doğru kendi evimizde kendi yuvamızdaki ailecek ilk yemeğimizi yiyecektik masaya tabakları dizdiğimde çorba doldurmuştum. Köpekler gibi yorulmuştum ama mutluydum yaşadıklarımı yavaş yavaş atlatacaktım bu evde huzurlu mutlu birlikte yaşayacaktık çocuklarımızı burada büyütecektik kötülükler artık bize o kadar kolay bulaşamayacaktı. Onunla kalan son günümüzü de evden çıkmadan beşimiz birlikte geçirmiştik Zamiri uğurlama zamanı geldiğinde kendimi tutamaz hale gelmiştim havalimanına kadar onunla birlikte gelmiştim çocuklara Kerime teyze bakıyordu ben ise Zamirle havalimanında oturmuş uçak saatinin gelmesini bekliyordum.
Kafamı Zamirin omzuna yaslamıştım oda kolunu belime sarmıştı uçağın kalkmasına bir saat vardı ama ben gözyaşlarımı tutamamıştım uçağın kapılarının açıldığına dair duyuru yapıldığında ayaklanmıştık. Ellerini yanaklarıma çıkardığında etrafımızdaki insanların varlığını unutarak öpüşmeye başlamıştık aramızdaki öpüşme ateşlenerek artarken bir anda beni bıraktığında boşluğa düşmüş gibi kala kalmıştım. Ellerini yanaklarımdan çektiğinde benden ayrıldı ve biletini gösterip geçti ona bakıyordum oda bana dönüp baksın istiyordum ama dönmezdi dönerse gidemezdi aklı bende kalacaktı zaten ama dönerse gitmeye de cesaret edemezdi dönmedi de...
- Diğer bölüm Final :')
- SİMA -
- ZAMİR -
- SİMAY VE İKİZLER -