tüm suçlu bu fotoğraflar ve hyunjin'in götünü avuçlamaktan vazgeçmeyen minhodur.
sorumluluk kabul etmiyorum.
yetişkin içerik!
yorum yapmayana ciddi manada darılıyorum
ayrıca olay akış hızını lütfen görmezden gelin seks öncesi olayları uzattığım zaman da "hadi sikisin aq" moduna girdiğiniz için biraz daha hızlı ilerledi olaylar
keyifli okumalar
"heyecanlı mısın?" diye sordu jisung. boynumu esnetip kollarımı ve belimi gerdikten sonra başımı iki yana salladım. "pek değil." elindeki mikrofonu birkaç kez salladıktan sonra gülümsedi. seul'de vereceğimiz son konser için sıkı çalışmıştık ve üst üste gerçekleştirdiğimiz iki konser sebebiyle hepimiz oldukça yorgun düşmüştük. bu yüzden son konserimiz için her zamankinden fazla motive olmalıydık. bunu da birbirimize destek olarak, boş vaktimizi konseri düşünmeden kafa dağıtarak sağlıyorduk.
sahneye çıkmadan önce hepimiz bir araya gelip daire oluşturduk. chan her zamanki konuşmasını yaparken tam karşımda olan hyunjin'in bana bakışlarını yakaladım. irislerim onunkiyle buluşur buluşmaz hemen gözlerini yere indirdi. birkaç gündür aramızda garip bir soğukluk vardı ben ne kadar düşünürsem düşüneyim cevabını bulamıyordum. bu durumda olmamız için herhangi bir sebep gelmiyordu aklıma.
chan konuşmasını bitirdi. sahneye çıkmadan önce kemerimi düzeltirken hyunjin yanıma gelip durdu. yüzüne baktım fakat o yalnızca ileriye bakıyor, beni görmezden gelmeyi seçiyordu. "başlıyoruz!" anonsu gelir gelmez hyunjin'in koluna hafifçe dokundum.
"iyi şanslar."
bana bakıp yutkunurken aynı zamanda beceriksizce gülümsedi.
sahneye çıktık. gerek bizim gerek de hayranların çoşku ve enerjisi nedeniyle kendimi daha iyi hissediyordum. sahneye çıkmadan önde hissettiğim tüm yorgunluk bir anda son bulmuştu sanki. en zorlu koreografilerin bile üstesinden kolayca gelebiliyordum.
deli gibi terlemiştim.
boynumdan ve alnımdan terler akana kadar, boğazımdan geçen nefes dâhi canımı yakasıya kadar dans ettim.
hayranlar çığlık çığlığa bağırıyor, biz ise bunun verdiği enerji ile biraz daha kaybediyorduk kendimizi.
koreografinin en eğlenceli kısımları da benim üyelerin kalçalarına vurmam ve onların verdiği tepkiye gülüp kendimce mutlu olmamdı. bu her zaman yapardım. bu sadece benim değil, üyeler ve hayranların da alıştığı bir şeydi. normal, minho'nun her zamanki hâli işte der ve geçerlerdi. fakat bu sefer normal olmayan şey; hyunjin'in tepkisi ve bu tepkinin aptalca bir şekilde bedenimde oluşturduğu hislerdi.
koreografi gereği karşı karşıya dizlerimizin üstüne eğiliyorduk. yapmam gereken parmaklarımı onun beline yerleştirmem olsa da her seferinde kalçasına götürüyordum ellerimi. hyunjin de ben de bu yaptığıma her seferinde gülüp geçerdik.
bu sefer hyunjin gülmedi. ben kalçalarını avuçlarımın arasına alıp hafifçe sıkarken o başını geriye atıp gözleri kapalı bir hâlde dudaklarını ısırdı. dolgun dudaklarını dişlerinin arasına almış bir hâlde dehşet seksi görünüyordu ve ben yakın arkadaşlarımdan biri olan hyunjin'in yüz ifadesini farklı şekillerde yorumlamaya çalışıyordum.
o her zaman sahnede hepimizden daha eşsiz mimiklere sahip biri olmuştur. onun bu tarz seksi ifadeleri alışılmadık değildir fakat kalçası ellerimin arasındayken ve bedenlerimiz arasında bu kadar az mesafe varken böyle bir ifade takınması, bedenimde görmezden gelemeyeceğim şekilde bir reaksiyona sebep olmuştu.
gözlerini açıp dudaklarını serbest bırakmadan önce bana baktı. sanırım o an hayatım boyunca ilk defa dikkatim dağıldığı için bir harekete geç kalmıştım.
***
konser bitti.
hepimiz bitap hâlde soluklanmaya çalışıyorduk. hemen su şişelerinden birini kapıp su içmeye başladım. tişörtüm su içindeydi ve ben serinlemek için biraz daha ıslattım kendimi. su şişesini ensemden aşağı boşalttım. o sırada hyunjin yanıma geldi. masanın üstündeki şişeye uzanırken "iyiydin." diye mırıldandı. aramızdaki tuhaf gerginlik yüzünden bana söylediğinden emin olamayarak yüzüne baktım. o bana bakmadı. şişenin bir kısmını içip bir kısmını da boynundan aşağı boşalttı.
ona gözlerimi bir an bile kırpmadan baktığımı fark etmiş olacak ki olduğu yerde hafifçe bana doğru dönüp iki kaşını da havaya kaldırdı. "iyi misin minho hyung?"
alt dudağımı yalayıp dişlerimin arasına aldıktan sonra başımı salladım. "ben iyiyim ama..." cümleme devam etmekte tereddüt ettim. çünkü tüm bunların benim kendi kuruntum olma ihtimali de vardı. belki de ben yanlış anlamışımdır, aramızda benim sandığım gibi garip bir soğukluk yoktur diye düşünüyordum. devam etmemi beklermişçesine başını hafifçe yana eğdi. "sen iyi misin peki?" sorum hoşuna gitmiş gibi hafifçe tebessüm ettikten sonra dolgun dudaklarını diliyle ıslattı ve başını öne eğdi.
"iyiyim sanırım..." sonra ise başını kaldırıp bana baktı.
"hyung bugün geziye çıkmak ister misin? önceden yaptığımız gibi yemek yemeye veya denizi izlemeye gidebiliriz." bunca yorgunluktan sonra dışarı çıkmayı teklif etmesi ne kadar garip gelse de aramızın iyi olmasına şükrederek gülümsedim.
"yorgun değil misin? ayrıca biz hazırlanıp çıkasıya kadar baya geç olacak."
cevabıma karşılık derince bir nefes verdikten sonra dudaklarını birbirine bastırdı ve hafifçe bana doğru yaklaştı. "gece eve dönmen gerekiyor mu? bir oda tutabiliriz."
bana beklentiyle bakan gözleri, ara ara yutkunup derin derin nefesler alması yüzünden anlamıştım onda bir farklılık olduğunu. bu hyunjin'in her zamanki bakışları değildi. bu onun her zamanki ses tonu da değildi. birkaç gündür anlamlandıramadığım bir farklılık vardı onda.
birkaç saniye daha düşündükten sonra gülümsedim hafifçe. "tamam olur o zaman. bir oda tutabiliriz."
***
duşa girdim. tüm bedenimi özenle yıkadım. içimde aptalca bir heyecan vardı ve bunun sebebinin tam olarak ne olduğunu bir türlü anlayamamıştım. hyunjin'in değişen tavırları mı yoksa bugün ellerimin arasındayken sadece bana gösterdiği ifadesi mi bilmiyordum. hyunjin'in davranışlarında herhangi bir değişiklik var mı bilemem ama ben onun dişlerinin arasına aldığı dudaklarına deli gibi vermek istiyordum.
üstüme temiz bir şeyler geçirdikten sonra parfümümü de sıkıp cüzdanımı ve telefonumu cebime koydum. tam da o sırada hyunjin içeri girdi.
"çıkalım mı?"
onun arkasından gelen changbin meraklı bir ifadeyle bakıp "nereye gidiyorsunuz?" diye sordu. ben cevap vermedim. hyunjin'e bakıp onun yanıtlamasını bekledim.
"biraz gezintiye çıkacağız."
changbin bir şey diyecek gibi oldu fakat hyunjin ondan önce davranarak "ben seni dışarda bekliyorum hyung." dedi ve odadan çıktı. changbin ile birbirimize baktık. gelmeyi teklif etme düşüncesi var mıydı bilmiyorum ama sanırım bir şekilde bundan vazgeçmesi gerektiğini anladı.
***
"bugün de hava bayağı serin." hyunjin ile boş ve karanlık sokakta yürüyorduk. o ceketinin bilek kısmını ellerinin arasına almış, kollarını göğsünde birleştirmişti. ben ise ellerimi cebime koymuştum. söylediğine gülerek yanıt verdim.
"üşüdün mü?"
o da başını hafifçe öne eğdikten sonra kıkırdadı.
"biraz üşüdüm sanırım."
"ceketimi vereyim ister misin?"
soruma karşılık hemen gözlerime baktı ve dudaklarını hafifçe araladı. "hayır, gerek yok teşekkür ederim." birkaç saniye sonra devam etti. "ama çok geç kalmadan otele geçsek iyi olur sanırım."
planladığımızdan bile daha erkendi saat. doğru düzgün gezmemiştik bile ve hyunjin odaya gitmemiz için fazla hevesli görünüyordu. onun bu istekli tavırları benim biraz daha hoşuma giderken hafifçe tebessüm ettim.
"gidelim mi o zaman?"
***
otele giriş yaptık. sık sık bu tarz kaçamaklar yaptığımız için çalışanlar tarafından çok iyi tanınıyorduk. fakat bu sefer hyunjin ile birlikte gelmiş olmamıza biraz şaşırmış gibilerdi. aynı odayı isteyip istemediğimizi sorduklarında bu sefer hyunjin bana baktı. ben de ona bakıp gülümsedikten sonra "aynı oda olsun." dedim.
odaya çıkar çıkmaz üzerimdeki ceketi askıya astım ve kendimi yatağa bıraktım. hyunjin kıkırdadı. "bugün cidden yorulduk." hâlâ tavanı izlerken gülümsedim ben de. "öyle ama yine de güzeldi."
birkaç saniyelik bir sessizliğin ardından hyunjin beni şaşırtarak yanıma uzandı. benim gözlerim hâlâ tavandayken o yan yatmış bir şekilde beni izliyordu. ben de ona baktım. gülümsedi.
"sahnedeyken neden sürekli kalçam ile uğraşıyorsun?"
biraz kızgın biraz da çocuksu bir tavırla sorunca sesli bir şekilde güldüm.
"biliyorsun benim olayım bu." cevabıma karşılık ikimiz de kahkaha atmaya başladık. gülüşlerimiz son bulurken birkaç dakika birbirimize bakıp öylece tebessüm ettik.
"peki tüm olayın bu mu?" sorusunu anlamaya çalışır gibi başımı hafifçe yana eğdim. hyunjin aniden cesur bir hamle ile elini pantolonumun üstünden hafifçe belli olan penisime götürdü. "başka olayların da var mı?"
hemen irkilip kaşlarımı çattım hafifçe. "ne yapıyorsun hyunjin?"
alt dudağını dişlerinin arasına alıp penisimi biraz daha avuçladı.
"ben de sana dokunuyorum."
parmaklarını biraz daha sıkmasıyla birlikte başımı iyice yatağa bastırıp gözlerimi kapattım ve hafifçe zorlanarak "siktir, ben sana bu şekilde dokunmuyorum." dedim. hyunjin elini penisimden çekti. geri çekilme hamlesiyle birlikte hemen ona bakıp hafifçe kaşlarımı çattım.
"ne istiyorsun hyunjin?"
bir süre sessiz kaldıktan sonra bana yaklaşıp dudaklarımızın hafif hafif dokunmasını sağlayarak cevap verdi.
"bana bu şekilde dokunmanı."
nefeslerim yavaş yavaş hızlanırken dudaklarına bakıp "bunun bizim için sorun olmayacağına emin misin?" diye sordum.
açıkçası ben de istiyordum ona dokunmak. hyunjin gözlerime her zaman farklı bir güzellikte gelse de bugün tamamen başkaydı. bugün bu güzelliğe sadece bakmakla yetinmek istemiyordum. sadece, onun da bunu net bir şekilde isteyip istemediğinden emin olmam gerekiyordu. bir grubun içinde bulunmayı geçtim yıllardır süren bir arkadaşlığımız da vardı aynı zamanda. her şeyi anlık bir yükselme ile mahvetmek istemiyordum.
"gizlediğimiz sürece sorun olacağını düşünmüyorum."
cevabı beni tam olarak tatmin etmediği için tekrar sordum.
"hyunjin arkadaşlığımızdan bahsediyorum. bunun için endişeli değil misin?"
hızlı bir hamle ile üstüme çıkıp kucağıma oturduktan sonra yüzüme eğilip fısıldadı.
"arkadaş olmayı istemeyecek kadar çok arzuluyorum seni."
cümlesi biter bitmez dudaklarıma acele bir öpücük kondurup aşağı doğru kaymaya başladı. ellerimi başına götürüp onu takip ederek hafifçe doğruldum ben de. pantolonumun üstünden penisime birkaç kez öpücük kondurduğunda adını seslendim. dudakları hâlâ bacaklarımın arasındayken bana baktı.
"bundan emin misin?"
sesli bir şekilde cevap vermek yerine pantolonumun düğmesini ve fermuarını açmaya başlamasıyla cevabımı almıştım.
hemen doğrulup hyunjin'in de ayağa kalkmasını sağladım. bunu yapma sebebimin ne olduğunu anlayamaya çalışırmış gibi bakarken bir yandan kemerimi açmaya başladım ve "dizlerinin üstüne çök." dedim.
hyunjin itaatkâr bir şekilde dizlerinin üstüne çöktü. kemerimi çıkarttıktan sonra hiç vakit kaybetmeden pantolonumla birlikte iç çamaşırımı da sıyırıp sertleşen penisimi elime aldım. hyunjin elleri üst bacaklarının üstünde, benim yapacağım hamleyi bekliyordu. sahnede gördüğüm ifadesi beni çileden çıkartsa da aynı ifadeyi önümde diz çökmüş bir hâlde yukardan izlemek daha farklı gelmişti gözüme.
hemen sert penisimin şişmiş kafasını dolgun dudaklarına sürttüm. ben dudaklarının her bir noktasını gezerken hyunjin gözlerini kapattı. beni çıldırtmak için yaptığına emin olduğum bir şekilde ara ara minik öpücükler konduruyordu. dudaklarının arasından çıkan sesler penisimi biraz daha sertleştirirken nefesim git gide hızlanmaya başladı.
"bunu ne zamandır istiyorsun?"
merak ediyordum cidden. önceden aramızdakiler iki yakın arkadaşın arasında olanlar gibiydi fakat bir süredir hyunjin bu samimiyeti bozmuştu. hem de hiçbir sebep olmadan, bir anda. sırf bu yüzden şu an aramızda gerçekleşen her şeyi uzun zamandır istiyormuş gibi hissetmiştim. tüm o gerginliğin sebebi beni arzuluyor olması gibi gelmişti.
gözlerini hafifçe araladıktan sonra gülümsedi.
"bir hiçmiş gibi kalçalarımı avuçladığın ve benim bundan delicesine zevk almaya başladığım günden beri."
her söylediği bende bir şok etkisi yaratmaya devam ediyordu. hyunjin dilini aşağıdan yukarı sert penisimde gezdirdiğinde ben de alt dudağımı dişleyip gülümsedim.
"bundan bu kadar hoşlandıysan daha önce söylemeliydin. çünkü avuçlarımın arasında ezdiğim götünü sikmek için deliriyordum."
söylediğim hoşuna gitmiş olacak ki dudaklarının önündeki penisimi tek hamleyle ağzına alıp nefessiz bir şekilde yalamaya başladı. bir yandan yalıyor, diğer yandan kavradığı eli ile hafif hafif okşuyordu.
parmaklarımı yavaşça saçlarının arasına geçirip kavradım. bir yandan öne arkaya hareket ediyor bir yandan da avuçlarımın arasındaki saçlarından kendime biraz daha bastırıyordum. bir süre gel git yaparak yaladıktan sonra bir anlığına köküne kadar boğazını zorladım. dudakları neredeyse testislerime ulaşana kadar bastırdım kendime. nefes alamıyordu, boğuk boğuk birkaç ses çıkarttı. suratı kıpkırmızı hâldeydi ve ben bu görüntüden dehşet bir biçimde zevk almıştım.
birkaç saniye daha o şekilde nefessiz kaldı. bacaklarıma birkaç defa vurmasıyla birlikte bastırdığım başını serbest bırakıp ağzının içinden yavaşça çıktım. suratı kıpkırmızı olmuş hâlde gözlerini kapatıp başını yavaşça geriye yasladı. gözlerinin kenarından akan bir damla yaş ve dudaklarının kenarından akan bir damla tükürük gülümsememe sebep olmuştu.
"siktir...bu cok iyiydi."
hâlâ gözleri kapalıyken sessiz bir şekilde mırıldandı. hemen sert penisimi elime alıp hyunjin'e doğru biraz daha yaklaştım ve başını dudaklarına hafifçe vurdum.
"hâlâ boşalmadım hyunjin."
cümlem biter bitmez gözlerini aralayıp bana baktı. yavaşça dizlerinin üstünden doğrulup ayağa kalktıktan sonra minik bir adım atıp elinin birini enseme götürdü. gözlerim dudakları ve gözleri arasında mekik dokurken ellerimi tişörtünün eteklerine götürüp yavaşça yukarı kaldırmaya başladım.
bir yandan tişörtünü sıyırıyor diğer yandan da bana biraz daha yaklaşan dudaklarını takip ediyordum. birkaç saniye hızlanan nefeslerimiz eşliğinde birbirimizi izledik. daha sonrasında ise hyunjin hayranı olduğum dudaklarını benim dudaklarıma bastırdı. hiç vakit kaybetmeden alt dudağını dudaklarımın arasına alıp bir süre emdim. ben onun alt dudağı ile ilgilenirken o da benim üst dudağım ile ilgileniyordu.
sıcak dili dilimi buldu. ağzının içinde daireler eşliğinde dilimi diline sürtüyordum. doyumsuzca öpüşüyorduk. sanki birkaç saniye bile vakit kaybedersek pişman olacakmışız gibi soluksuzca ve acımasızca öpüyorduk birbirimizi. tişörtünü tamamen yukarı sıyırdığımda hyunjin hızlı bir hamle ile benden uzaklaştı. direkt kollarını kaldırması üzerine tişörtü tamamen sıyırıp üstünden çıkardım.
hiç vakit kaybetmedi. benim ona yaptığım gibi o da benim tişörtümü tutup üstümden sıyırdı. daha sonrasında ise üst bacaklarıma kadar indirdiğim pantolonumu tamamen bileklerime kadar indirip çıkarmamı sağladı.
genelde kontrol bende olurdu fakat hyunjin'in üzerimde tatlı bir baskınlık kurması hoşuma gitmişti. dudaklarıma tekrar yapışıp belimden tuttuktan sonra yavaşça arkaya doğru adım atmamı sağladı. yatağın başına geldik. hyunjin beni yatağa oturtur oturtmaz dudaklarımızı bile ayırmadan kucağıma oturdu.
altındaki eşofmanı hâlâ çıkarmamıştı fakat sertleşen penisi eşofmanının üstünden bile belli oluyordu. kucağıma oturur oturmaz penisimi kalçalarına bastırıp yavaş yavaş sürtünmeye başladı. bir yandan dudaklarımı doyumsuzca emiyor, diğer yandan hafif hafif hızlanarak kucağımda kıvranıyordu.
birkaç saniye daha öpüştükten sonra dudaklarımı dudaklarından ayırıp boynunu öpmeye ve yalamaya başladım. hyunjin başını hafifçe geriye atıp kesik kesik inliyordu. köprücük kemiklerinden başlayıp kulak memesinin altına kadar dilimle uzunca bir yol çizdim. sonrasında ise ince deriyi dişlerimin arasında hafifçe çekip öpücüklerim eşliğinde sertçe emmeye başladım.
"ahh! minho hyung..."
kesik kesik adımı sayıklayarak inlemesi yüzünden zevkten çıldıracağımı hissettim. hemen belinden tutup üzerimden iterek yatağa uzanmasını sağladım. bacakları yataktan sarkıyordu. hemen bunu fırsat bilip eşofmanını aşağı doğru sıyırdım.
açıkta kalan penisini elimde kavrayıp aynı zamanda bir bacağımı yatağa koyarak hafifçe yukarı doğru uzandım. bir yandan sertliğini okşuyor diğer yandan uçları sertleşen memelerine öpücük konduruyordum. hyunjin'in üst bedeni gerildi hemen. memelerine yerleştirdiğim öpücüklerime son verip dilimin ucunu daireler çizerek gezdirmeye başladım. bir taraftan da yukarı kaldırdığım irislerimle hyunjin'in tepkisini izliyordum.
alt dudağını dişlerinin arasına almış, gözleri kapalı haldeyken başını biraz daha yatağa bastırıyordu. meme ucunu dudaklarımın arasına alıp hafifçe çekiştirdim. dudaklarının arasından sessiz bir "mmmh..." sesi çıktı. göğüsleri ile ilgilenmeyi bırakıp biraz daha yukarı kayarak kulağına doğru geldim. kulağının biraz daha altından başlayarak dilimi beyaz teninde gezdirdim. en sonunda kulak memesini dudaklarımın arasına alıp dilimin ucuyla hafifçe yaladım. bundan huylandığı kasılan bedeninden belliydi.
"hyunjin..."
kulağına sessiz bir şekilde fısıldadığımda hyunjin iyice kıvrandı. parmak uçlarıyla çarşafı sıkıyordu zevkten. penisinin etrafındaki hareketlerimi biraz daha hızlandırmaya devam ederken kulağına doğru tekrar fısıldadım.
"hyunjin-ah..."
kalçasını hafifçe havaya kaldırdı hemen. kasılmaktan yüzü kızarmıştı iyice. "biraz daha..." dedi mırıldanarak. biraz daha hızlanırken aynı zamanda dudaklarımı boynuna götürdüm. sesli öpücüklerimi bırakarak, ara ara dilimin ucuyla daireler çizerek boynunu yalıyordum.
nefesini içine çekti sesli bir şekilde. onun aldığı zevk ve inleyip kıvranması yüzünden ben de iyice azmıştım ve artık boşalmak istiyordum. hızlı bir hamleyle hyunjin'in belinden yakalayarak yatakta yüz üstü dönmesini sağladım. hemen ellerini yatağa bastırıp domalır pozisyona geçmek istedi fakat ben o kadarına müsaade etmeyip kalçasından hafifçe aşağı bastırdım.
bacakları yanlara doğru iyice açılırken deliğini tamamen sergiliyordu artık. kollarını birleştirip öne doğru uzattı. birkaç saniye dolgun kalçalarını ve dar deliğini izledikten sonra deliğinin etrafına öpücükler kondurmaya başladım.
hyunjin öne doğru kasılırken "ahh!" diyerek sesli bir şekilde inledi. hemen bir elimi sert penisine götürerek okşamaya başladım. okşamalarım biraz daha hızlanırken sıcak dilimi deliğine dayayıp doyumsuzca yalamaya başladım.
hyunjin'in bacakları titremeye başladı. bu pozisyonda zor dayandığının farkındaydım ama onun her noktasını yalamak istiyordum. dilimin ucunu yavaşça içine doğru zorladım. minik zorlamalarım onu iyice çıldırtırken bir yandan da delice inliyordu.
bir süre daha kalçalarının arasında oyalandıktan sonra biraz daha aşağı kayarak testislerini yalamaya ve emmeye başladım. hyunjin'in bacakları tamamen güçsüzleşti bu sefer. zaten aralık olan bacaklarını biraz daha aralayarak bedenini serbest bıraktı.
"boşalacağım!"
yumuşak derisini dudaklarımın arasında çekiştirirken aynı zamanda sert sikine yaptığım okşamaları hızlandırdım. biraz daha hızlanırken hyunjin çok sesli bir şekilde inleyerek beyaz çarşafın üstüne boşaldı.
nefes nefese bir hâlde yatağa uzanmış yatıyordu. hiç vakit kaybetmeden yine aynı şekilde belinden tutarak bacaklarını araladım ve domalır pozisyona gelmesini sağladım. bu ani hareketimi beklemiyor olacak ki nefes nefese "hyung...bekle." dedi fakat benim artık bekleyecek gücüm kalmamıştı. "ahh...bekle!"
kalçasından hafifçe aşağı bastırınca bacakları biraz daha açıldı ve bu sayede dar deliği gözlerimin önünde biraz daha ortaya çıktı. hafifçe başımı yukarı kaldırıp yukarıdan aşağı kalçalarının arasına tükürüklerimi bıraktım.
hissettiği ıslaklık sebebiyle hyunjin'in bedeni hafifçe irkildi. tükürüklerim yukarıdan aşağı, birazı deliğine kayacak şekilde akarken orta parmağım ve işaret parmağım ile bir miktarını topladım. parmaklarımın uçlarını hafif hafif tükürükler eşliğinde deliğinde gezdirdim. etrafında dolaşıyor, ara ara parmaklarımın ucunu içine doğru zorluyordum.
deliğini iyice yumuşattıktan sonra yavaşça parmaklarımı sokmaya başladım. hyunjin sıktığı çarşafı biraz daha sıktı ve bacaklarını biraz daha ayırdı. parmak uçlarımın bir kısmı içine girdiğinde hafifçe yana uzanıp hyunjin'in yüzüne baktım.
"iyi misin?"
dirseklerinden destek alıp kalçasını hafif hafif oynatmaya başladı. "lütfen hızlan hyung."
yaptığı daire hareketleri sebebiyle parmaklarımın biraz daha içine girmesini sağlıyordu. bu istekli hali beni iyice azdırırken hemen yüzümü kalçalarının arasına bastırdım. bir yandan iki parmağımla gel git yapıyor diğer yandan da dilimin ucuyla minik darbeler konduruyordum.
parmaklarımın yarısını içine aldı. arada bir dairesel hareketler yaparak iyice genişlettim deliğini. birkaç dakika sonrasında ise hyunjin benden de sabırsız olacak ki arkaya doğru doğrulmaya başladı. benim parmaklarım hâlâ onun içindeyken dizlerinin üstünde durup hafifçe arkaya dönerek neredeyse patlamak üzere olan sert sikimi eline aldı.
"minho hyung, artık parmaklarını istemiyorum."
bir yandan penisimi okşamaya devam ederken aynı anda dudaklarıma yapışıp doyumsuzca emmeye başladı. hyunjin'in azgınlığı ve bana karşı duyduğu arzu sebebiyle bütün bedenim heyecanla yanmaya, kavrulmaya başladı. bir süre daha nefessizce öpüştükten sonra hyunjinden uzaklaşıp hızlıca yatağa ittim. sırt üstü bir şekilde yatağa uzandığında hiç vakit kaybetmeden bacaklarının arasına girip bir bacağını omzuma doğru kaldırarak bileğinden tuttum.
hyunjin dudaklarını ısırmış, biraz sonra içine girecek olan sertliğimi büyük bir açlıkla izliyordu. hemen penisimi elime alıp şişmiş kafasını deliğine konumlandırdım. akan bir miktar zevk suyum, aynı zamanda biraz önce deliğinin her yerinde gezdirdiğim tükürüklerim sayesinde penisim daha kolay kayıyordu içine. yavaş yavaş deliği sikimin başını sardı. bir girdap gibi içine yavaşça çekilirken hyunjin kendini biraz daha kastı.
acıdığını hissetmiştim çünkü daha şimdiden dar deliği seğirmeye başlamıştı bile. hemen omzumdaki bacağını aşağıdan bileklerine doğru öpüp yaladım.
"hyunjin-ah eğer canın çok yanarsa söyle."
gözlerini sıkıca kapattıktan sonra beceriksizce nefes verip yanıtladı.
"iyiyim lütfen devam et."
sertliğimi içine biraz daha yollarken hafifçe öne doğru eğilerek bacağının sırtımdan aşağı sarkmasını sağladım. ona doğru eğilirken aynı zamanda içindeki hareketimi de ilerletiyordum. dudaklarına biraz daha ve biraz daha yaklaştım. tuhaf bir şekilde ne kadar istersem isteyeyim dudaklarını öpmek için yeterli cesareti toplayamamıştım. hyunjin benim bu çekingenliğimi anlamış gibi birkaç saniye bana baktıktan sonra ellerini yanaklarıma bastırıp başımı iyice kendine çekti. dudaklarımız nihayet buluştuğunda tamamen içine girdiğimi hissetmiştim.
bir anda hyunjin dudaklarımızı birkaç santim ayırıp ağzımın içine sesli bir şekilde inledi. hemen alt dudağını dudaklarımın arasına alıp delicesine emmeye başladım. bir yandan emiyor bir yandan da gel gitlerimi yavaş yavaş hızlandırıyordum.
ben hızlandıkça hyunjin'in altımdaki bedeni biraz daha kasılıyordu.
ikimizin arasında kalan bacağına iyice yasladım kendimi. dudaklarını doyumsuzca öpüp ısırdıktan sonra aramızdaki bacağına elimi koyup iyice bastırdım. hyunjin'in zorlandığı çok belliydi ama iki bacağının tamamen ayrılması yüzünden deliğinin iyice genişlemesi inanılmaz hoşuma gitmişti. bütün desteği bacağından alırken iyice hızlandım.
hyunjin'in dar deliğini delicesine sikiyor, neredeyse çığlık atmasına sebep olacak kadar sert vuruşlar yapıyordum. onun dolgun kalçası ve benim kasıklarımın buluşması sebebiyle bütün bedeni sallandıkça sallanıyordu. deliğine çarpan testislerim, aynı zamanda hızlanan nefesim ve hyunjin'in gittikçe daha da sesli hâle gelen inlemeleri tüm odayı dolduruyordu.
hyunjin kollarımı tutup tırnaklarını iyice derime bastırdıktan sonra sesini yükseltip "yavaşla lütfen!" diye söylendi. gözlerini sıkıca kapatmıştı. şakaklarına akan birkaç damla yaşı görünce hemen dudaklarını öpüp fısıldadım.
"rahatla hyunjin-ah."
fısıltıma karşılık gözlerini aralayıp bana baktı. birkaç saniye sonra ise ellerini yanaklarıma götürüp dudaklarıma uzandı. öpüşmüyorduk. yalnızca dudaklarımın her bir noktasına öpücüklerini yerleştiriyordu. bir süre sonra öpücüklerine son verip kollarını boynuma doladı. sarılmak isteyip de zorlandığını fark etmiştim bu yüzden aramızdaki bacağını aşağı indirebilmesi için hafifçe gerileyip uygun alan açtım. bacağını aşağı indirir indirmez iki bacağını belime, kollarını da boynuma sardı.
"sen..." cümleme devam edemeden sözümü kesti.
"sadece böyle kalalım."
itiraz etmeden sıcak bedenini bana yaslamasına, aynı şekilde sıcak nefesinin boynumu kavurmasına izin verdim.
garip ama bir o kadar da iyi hissediyordum kendimi. birbirimize dolanan bedenlerimiz, benim onun içinde yaptığım hareketlerim sayesinde tuhaf bir şekilde doğru hissettiriyordu her şey. öpüşmelerimiz, birbirimize dokunuşlarımız bile doğru hissettiriyordu. yakın arkadaşım, aynı zamanda grup arkadaşım olan hyunjin ile yaşadığım bu kaçamak bana çok iyi hissettiriyordu.
terden sırılsıklam olan bedenlerimizi birbirine sürttükçe öpüşmelerimiz daha da doyumsuzlaşıyordu. sıcak ve yumuşak dilini emiyor, kendi dilimle sarmalıyordum. sıcacık deliği sert sikimi tamamen çevreliyor, penisim içinde daha da zonkluyordu. deliği seğirdikçe, sertliğimi içine biraz daha çektikçe tüm bedenim zevkten titriyordu.
hyunjin topuklarını belime iyice bastırıp beni biraz daha kendine yasladı. dudaklarımızı nazikçe ayırdım. sarı saçlarını okşamaya başlarken aynı zamanda yanaklarını durmadan öpüyor, dudaklarının kenarlarına kelebek öpücüklerimi kondurmayı ihmal etmiyordum. ikimiz de alevler içinde delicesine kavruluyorduk. bir anda tamamen kökleyip içindeki hareketimi durdurdum. testislerim onun deliğine yaslıyken yavaş yavaş dairesel hareketlerle kalçamı oynatmaya başladım. birbirimize sürtündükçe hyunjin'in nefesleri biraz daha hızlanmaya başladı.
"minho..."
adımı ondan ilk defa böylesine arzu dolu bir şekilde duyunca tüm bedenimin tir tir titremesine engel olamadım. alnımı alnına bastırdım. boğazını ellerimin arasına alıp çok da sert olmayacak bir şekilde sıktım. gözlerimiz birbirine kenetlendi bir an. içindeki yumuşak hareketlerime devam ediyordum. nefeslerimiz birbirine çarpıyor, dudaklarımız sanki bir mıknatıs gibi birbirine çekiliyordu.
"seni seviyorum." diye fısıldadı hyunjin.
duyduğum hafif bir şok etkisi yaratsa da fısıltısı ve sıcacık nefesi dudaklarıma çarparken bundan deli gibi zevk almaktan başka bir şey yapamıyordum. ben herhangi bir tepki göstermeyince yineledi.
"seni seviyorum."
birkaç saniye birbirimize baktıktan sonra hızlıca dudaklarımı dudaklarına bastırdım. hyunjin de hemen ellerini sırtıma götürüp parmak uçlarını tenime bastırdı. bir süre doyumsuzca ve büyük bir açlıkla öpüştükten sonra hemen üstünden doğrulup bileğinden yakaladım. anında itaatkâr bir şekilde yataktan kalktı ve onu götürdüğüm yere doğru yürümeye başladı.
yatağın başına gelip sırtımı başlığa yaslayarak oturdum. hyunjin ise bana dönük bir şekilde kucağıma oturmaya hazırlanırken hemen belinden yakalayıp ters dönmesini sağladım. kalçası bana dönük hâlde kucağıma oturdu.
ellerini ayak bileklerime dolayıp belini hafifçe kırdıktan sonra penisimin üstünde biraz yükseldi. aynı zamanda başını biraz geriye çevirip bana bakıyordu. ellerimle dolgun kalçalarını yoğurduktan sonra "kendin sokmayı dene." diye mırıldandım.
hemen ellerini bileklerimden çekip geriye doğruldu. dik bir şekilde durduktan sonra sert sikimi eliyle kavrayıp deliğine konumlandırdı. yavaş yavaş içine sokmaya başlarken aynı zamanda yüzünü buruşturmasından zorlandığını anlamıştım. ellerimi kalçalarına götürüp hafifçe iki yana doğru açtım.
"ben yapamıyorum!" biraz ağlamaklı bir sesle söylediğinde yutkundum. ciddi bir şekilde sınırıma yaklaşmıştım ve artık deli gibi boşalmak istiyordum. hızlıca belini kavrayıp penisime bastırdığımda çığlığa benzer bir inleme koptu ağzından.
hyunjin'in tek başına hareket etmesi zor olacağından başlangıç olarak kendim kalçamı yukarı aşağı hareket ettirerek biraz daha rahatlamasını sağladım. hyunjin kucağımda hafif hafif gel git yaparken ben de bir yandan uyluklarıma bastırdığı kalçalarını sıkıyor, arada sert bir şekilde tokatlıyordum.
bir süre daha o pozisyonda kaldıktan sonra sırtımı yatağın başlığından kaldırarak iyice dikleştim. hyunjin'in belinden yakalayıp sırtını göğsüme yasladım. arkaya yaslanmasından dolayı sertliğim iyice içinde ilerledi. hemen ellerimi dizlerinin arka kısmına götürüp bacaklarını kırarak havada iki yana ayırdım. şimdi hyunjin'in bacakları havada, sertleşen penisi ortaya çıkmış bir halde sallanırken dar deliğini sertçe ve acımasızca sikiyordum.
hyunjin adımı çığlık çığlığa tüm otelde duyururken ben de kulak memesini dişlerimin arasına almış, hızlanan sıcak nefesimin onu daha da azdırmasını sağlıyordum.
ben zevk noktasını biraz daha zorlayıp sert vuruşlar yaparken hyunjin'in kollarımın üstünden sarkan ayakları zevkten ve acıdan kasılıyor, tüm bedeni deli gibi titriyordu.
en sonunda dayanamayacağımı anlayıp bir bacağını serbest bırakarak hemen elimi bacaklarının arasına götürüp penisimi içinden çıkardım. o sırada hyunjin başını bana doğru çevirdi ve dudaklarımı yalamaya başladı. bir yandan deliğine doğru penisimi okşuyor, diğer yandan hyunjin'in dolgun dudaklarını dudaklarımın arasında eziyordum.
birkaç dakika sonra ilk defa bu kadar seslisine şahit olduğum bir biçimde inleyip inanılmaz bir şekilde boşaldım.
***
o gün; hyunjin'in itirafı ve eşsiz seks deneyimimiz sonrasında, arkadaşlarımızdan ve tüm dünyadan gizli bir şekilde yaşayacağımız arzu dolu ilişkimizin başladığı zamandı.
kontrol edemedim hatam varsa, muhtemelen vardır, lütfen görmezden gelin.
bu sefer daha az içime sindi ama umarım üstesinden gelebilmişimdir 😕 diğer smutshotlarıma göre birazcık daha romantik (?) duygu barındırsın istedim ama sanırım duygusal seks yazma konusunda o kadar da iyi degilim
AJNAKDMXKWMD
neyse anlamışsınızdır zaten hyunjin minho'yu seviyo
(zaten söyledi aq)
beğendiyseniz son düşüncelerinizi buraya bekliyorum cook öptüm byy
selam selam gelecekten küçük bir not;
bu aslında bir smutshot kitabıydı fakat ben uzatmaya karar verdim
aşağı kaydırıp diğer sayfaya geçerek devam edebilirsiniz öptüüm