"Nasıl öpüştünüz?" dedi Niall bağırarak ve Harry onu sakinleştirdi.
"Sessiz ol, birileri duyacak." dedi Harry gülerek ve yemeğini yemeye devam etti. "Birdenbire çalışıyorduk sonra-"
"Senin baştan çıkarma parfümünün etkisinde kalmış olmalı." dedi Niall. Harry sessiz kaldığında Niall devam etti. "Seni sürtük!"
"Niall." dedi Harry. "Bunu konuşmayalım."
"Ne konuşacağız? Şuanda en heyecanlı konu bu." dedi Niall.
"Çalışıyorduk ve bana baktığında adeta nefesi kesildi. Sonra da-" dedi Harry. "Çok güzeldi."
"Sonra ne oldu?"
"Kathy geldi."
"Siktir!" dedi Niall. "Bunu Eleanor'a anlatacaktır."
"Umarım." dedi Harry.
"Harry, Eleanor'un bunu duymasını istiyorsun." dedi Niall. "Tanrım!"
"Benimle yeterince uğraştı." dedi Harry gülerek.
"Onunla bir şey yaşamayacaktın." dedi Niall.
"Bilmem." dedi Harry.
"Hope'u anlatman lazım." dedi Niall.
"Ama-" dedi Harry. "Ya benden uzak durursa?"
"Bunu en sonunda öğrenecek." dedi Niall. "Ama Harry sen onunla bir şeyler yaşamak istiyorsun. Kısa bir süre de olsa-"
"Niall, ben sadece-"
"Evet?"
"Ona aşık oluyorum." dedi Harry ve Niall en yakın arkadaşına baktığında durumunu anlıyordu.
#
Harry, Louis'nin odasına geldiğinde Louis onu gördüğüne mutlu olmuştu. Harry, Louis'ye imzalanması gereken dosyaları uzattığında Louis onun bileğinden tutup kendine çekti.
"Bay Tomlinson-"
"Bay Tomlinson mı?" dedi Louis. "Bence artık bu kadar mesafeli konuşmaya gerek yok. Başbaşayken adımla seslen."
"Lou-" dedi Harry ve Louis ona öpücük kondurdu.
"Bu sabah çok güzeldi." dedi Louis ve Harry utandı.
"Bence de." dedi Harry. Louis, masadan kalkıp ona yaklaştığında Harry güldü. Louis, onun elini tutup gözlerine baktığında Harry onu yeniden öpmek istiyordu. Louis, Harry'nin dudağına küçük bir öpücük kondurduğunda Harry de ona karşılık ve birbirlerinin ellerini bırakıp sarıldılar.
"Harold-" dedi Louis. "Çok güzelsin."
"Lou-" dedi Harry inleyerek. Louis onu masaya oturtup bacaklarının arasına girdi ve boynunu öpmeye başladı.
"Louis-" diyerek aniden içeri giren Zayn ile ikisi de toparlandığında Zayn odadan çıktı.
"Ben gitsem iyi olur." dedi Harry ve odanın kapısını açtığında Zayn hala oradaydı. Harry, yüzü kızarmış bir şekilde masasına gittiğinde Zayn odaya girdi.
"Kapı çalma diye bir şey icat edildi." dedi Louis.
"Yatak odası diye bir şey icat edildi." dedi Zayn. "Sana inanmıyorum! Harry ile sevişiyorsunuz ve ben bilmiyorum."
"Ne istiyorsun?" diye sordu Louis.
"Ne zaman oldu?" diye sordu Zayn. "Hadi ama Liam olsa ona her şeyi anlatırsın."
"Sen patavatsızsın." dedi Louis. "Bu sabah öpüştük. Aramızda başka bir şey olmadı."
"Şuanda sevgili misiniz?" diye sordu Zayn.
"Bilmiyorum." dedi Louis. "Ama o da bana karşı boş değil."
"O zaman olacaksınız." dedi Zayn gülerek ve Louis de güldü.
"Sanırım." dedi Louis. "İşimize dönelim, Zayn."
"Pekala, büyük patron." dedi Zayn ve gelme sebebini anlattı.
#
Harry, masasında çalışıyorken Kathy onun yanına geldi. Sabah gördükleriyle ilgili konuşmak istiyordu. Harry, ona baktığındaki Kathy'nin yüzünden kuşkuları belli oluyordu.
"Bu sabah için özür dilerim." dedi Kathy.
"Asıl ben özür dilerim." dedi Harry.
"Bay Tomlinson ile-"
"Bu konu hakkında konuşmayalım." dedi Harry.
"Pekala." dedi Kathy. "Hope-"
"Ne?" dedi Harry anlamayarak.
"Kızın. Ne yapıyor? Nasıl? İyi mi?" diye sordu Kathy.
"Harika." dedi Harry ve şüphelenmişti.
"Sevindim." dedi Kathy. "Ben çıksam iyi olur."
"Pekala." dedi Harry ve Kathy odadan çıktığında Harry, başını evraklara geri gömdü.
"Biz Jack'i ayarlamandan korkuyorken senin gözün daha büyük bir balıktaymış." dedi Eleanor.
"Bayan Calder-"
"Kibar davranmayı bırak. O güzel yüzünün ardındaki asıl yüzünü gördüm. Bana artık bir şey demene gerek yok." dedi Eleanor. "Başından beri amacın Louis'yi ayarlamaktı."
"Ne diyorsun?"
"Kızına zengin bir baba aramak için mi diğer babasıyla bütün ilişkini bitirdin?" dedi Eleanor.
"Haddini aşma!"
"Aşan sensin." dedi Eleanor ve yüksek sesle devam etti. "Nasıl olsa nişanlımın boğazına dilini sokan sensin!"
"Ayrıldınız."
"Senin yüzünden ayrıldık. Sen bizi ayırdın." dedi Eleanor ve Harry etrafa baktığında insanlar onlara bakıyordu. "Louis ile aramız sen yokken çok iyiydi ve birdenbire sen geldin. Yuva yıkmaktan hoşlanıyor musun? Jack'i yoldan çıkaramayacağını anladığında Louis'yi mi baştan çıkarmaya karar verdin? Yoksa başından beri amacın oydu da Jack sadece bir araçtı?"
"Eleanor, haddini aşma!" dedi Harry sinirlenerek ve elleri titriyordu.
"Bana masumu oynama Harry. Louis ile onun ofisinde kırıştırırken pek masum değildin!" dedi Eleanor.
"Ne oluyor burada?" dedi Louis araya girerek ve onlara bakan insanlara döndü. "Herkes işine dönsün."
"Ne oldu Louis? Seni ve iki yüzlü sevgilini ifşa ettiğim için mi kızdın?"
"Sen odama geliyorsun." dedi Louis ve Eleanor'un kolundan çekip onu odasına götürdüğünde Harry'nin hala elleri titriyordu.
"Biraz su içmek ister misin?" dedi Liam.
#
"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Ne bu terbiyesizlik!" dedi Louis.
"Benimle ayrıldığın gün o adamla öpüşüyorsun ve bana hesap mı soruyorsun?"
"Adı üstünde, biz ayrıldık!" dedi Louis. "Gerçek olmayan bir ilişkiyi bitirdik. Eğer bana ve ilişkime saygı göstermeyeceksen, sus!"
"Aptalsın Louis. O adam kızına zengin bir bakıcı ayarlamak için seni kullanıyor ve sen de ona inanıyorsun." dedi Eleanor.
"Yeterince çirkinleştin. Sus!"
"Sana onun gerçek yüzünü göstereceğim Louis. O çocuğun babası kim? Nerede? Neden ondan hiç bahsetmek istemiyor? Bunları hiç düşünemiyor musun?" dedi Eleanor.
"Sanane." dedi Louis. "Bu benim hayatım."
"Yıllardır kurmana yardımcı olduğum holdingini bir fahişe yüzünden batırmana izin vermeyeceğim." dedi Eleanor.
"Bu şirket benim. Ben kurdum. O yüzden şirketim hakkında da, çalışanlarım hakkında da hiçbir şey söyleyemezsin. Üstelik Harry hakkında hiçbir şey diyemezsin." dedi Louis sert bir şekilde.
"Sana o adamın ne işler çevirdiğini göstereceğim." dedi Eleanor ve odadan çıktığında Louis çok sinirliydi.
"İyi misin dostum?" diyerek Zayn içeri girdi.
"Sence?" dedi Louis. "Harry?"
"Liam'ın ofisinde." dedi Zayn.
*
Harry, Liam'ın uzattığı sudan bir yudum aldığında hala sinirliydi. Olanlara inanamıyordu. Şirkette herkes onu yuva bozan, zengin erkek avcısı olarak görüyordu.
"Daha iyi misin?" dedi Liam gülümseyerek.
"Teşekkürler Bay Payne."
"Lütfen Liam de."
"Bilmiyorum, bu uygun olur mu?"
"Louis, benim en yakın arkadaşım ve sana değer veriyor. En yakın arkadaşının sevgilisinin sana resmi bir şekilde hitap etmesi hoşuna gitmezdi, değil mi?" dedi Liam.
"Louis-" dedi Harry. "Bütün olanları öylesine bir eğlence olarak görmüyor değil mi?"
"Asla." dedi Liam. "Kendisi hayatı boyunca hep çalıştı. Aslında aşkla ilgili pek bir bilgisi yok. Ama konu bir insana iyi davranmaksa o konuda en iyisidir. O benim en yakın arkadaşım olduğu için bunları demiyorum. İyi bir insan olduğu için o benim en yakın arkadaşım."
"Harry-" diyerek içeri dalan Louis ile durduklarında Harry ona sarıldı. "Daha iyi misin?"
"Evet." dedi Harry.
"Özür dilerim." dedi Louis ve Liam'a baktı. "Liam-"
"Benim işim var." dedi Liam ve odadan çıktı. Louis, Harry'nin dudağına tutkulu ve kısa bir öpücük kondurdu.
"Hadi gel, dışarı çıkalım."
"Nereye?" dedi Harry.
"Hava alırız." dedi Louis ve Harry onun elinden tuttu.
#
Ertesi gün olduğunda Harry şirketteki dedikoduları duymamaya çalışarak Louis'nin kahvesiyle beraber ajandasını alıp onun odasına gitti
"Günaydın, Bay Tomlinson." dedi Harry.
"Günaydın, Harold." dedi Louis ve Harry ona kahvesini uzattı.
"Bugünkü programımızı aktarıyorum. Sabah sekiz buçukta ortaklarınızla her gün yaptığınız sabah toplantınız var. On birde Almanlar ile sahildeki proje için yatırım görüşmesi yapacaksınız. Öğlen saatinde onlarla yemek yiyeceksiniz ve saat dörtte de bütçe toplantısı yapacaksınız. "
"Bitti mi?"
"Evet."
"Bir şey daha eklemeni istiyorum." dedi Louis.
"Tabi." dedi Harry ve eline kalem aldı.
"Akşam yedide Harry evinden alınacak." dedi Louis ve Harry tam yazacakken durup ona baktı.
"Ne?"
"O saatte hazır olamazsan yedi buçuk da olur." dedi Louis gülerek. Harry ona baktığında heyecanlanmıştı. Louis, ona randevu teklifi ediyordu.
"Saat yedi gayet uygun." dedi Harry. "Ama bunu unutmayacağınıza emin olduğum için yazmıyorum."
"Tüm gün bunu düşüneceğim." dedi Louis ve Harry de güldü.
"İyi günler, Bay Tomlinson." dedi Harry ve odadan çıktığında gülümsemesini durduramadı.
#
Akşam kırmızı, saten gömleğinin altına dar siyah pantolonla beraber üstüne ceket giydi. Kulaklarına inci küpelerini taktıktan sonra aynada son kez kendisine baktığında gülümsedi. Kapı çaldığında odasından çıkıp Hope'a baktı.
"Harry, arkadaşın geldi." dedi annesi gülümseyerek.
"Nereye gidiyorsun baba?" diye sordu Hope.
"Bir arkadaşımla dışarıya çıkacağım." dedi Harry ve beraber kapı önüne geldiklerinde Louis oradaydı. "Louis, seni annemle tanıştırayım."
"Louis."
"Anne." ikisi el sıkıştığında Hope Louis'ye sarıldı.
"Louis abi!" dedi Hope.
"Naber Hope?" dedi Louis. Harry, ikisinin konuşmasına hayran hayran seyrettiğinde Anne ona bakıp gülümsedi. "Hadi, biz gidelim."
"Pekala." dedi Harry ve kızına döndü. "Büyükanneni üzmek yok."
"Tamam."
"Söz mü?" diye sordu Harry.
"Söz." dedi Hope ve Harry onun yanağından öptükten sonra Louis ile beraber evden çıktılar.
Restorana geldiklerinde Harry hayatı boyunca bu kadar lüks bir yere gelmediği için oldukça şaşırmıştı. Garson ona yerlerini gösterdikten sonra menüyü getirdiğinde ikisi de birbirlerine bakıyordu.
"Ne istersin?" diye sordu Louis.
"Bilmem." dedi Harry.
"Burada tavuk harikadır. Vejetaryen veya vegan değilsen öneririm." dedi Louis.
"Değilim."
"Ne zaman evine gelsem Hope'a sebze yediriyorsun." dedi Louis ve Harry güldü.
"Hope, sağlıksız beslenmeye bayılıyor. Sağlıklı beslenmesi için yedirmek zorundayım." dedi Harry gülerek.
"Bu konuda sana çekmediğine göre diğer babasına çekmiş olmalı." dedi Louis ve Harry donarak ona baktı. "Pardon, eğer sevimsiz bir konuysa-"
"Değil." dedi Harry. Louis, gerçeği bilmeyi hak ediyordu.
"Hadi yemek sipariş verelim." dedi Louis gülümseyerek.
#
Restoranda iki saatlik yemeğin ardından içki içmek için Louis'nin evine geldiklerinde ikisi de gecenin ilerleyen saatlerinde ne olacağı konusunda hemfikirdi.
Louis, içki standından bir kadeh viskiyle martini hazırladığında martiniyi Harry'e uzattı. Harry, ona baktığında gülümsedi. Sekiz yıl önce de aynı içkiyi içmişti.
"Martini sevdiğimi nereden biliyorsun?" diye sordu Harry.
"Oturalım mı?" dedi Louis. Beraber bir kanepeye yanyana oturdular. "Hayatında yaptığın en çılgınca şey neydi?"
"Ne?"
"Soru gayet açık. Hayatındaki en çılgınca olay." dedi Louis ve Harry güldü.
"Sanırım Hope'u doğurmaya karar vermem." dedi Harry.
"Güzel ama çılgınca bir karar." dedi Louis gülümseyerek. "Benimkini anlatmamı ister misin?"
"Evet." dedi Harry merakla.
"Sekiz yıl önce iş için Clarence Otel'de kaldım." dedi Louis ve Harry şaşırdı. Hatırlıyordu. "Sonra Tinder'da bir adamla randevulaşıp beraber oldum."
"Ne-"
"Bu çılgınca değil, biliyorum. Ama çılgınca olan şey ne biliyor musun?"
"Ne?" dedi Harry merakla.
"Sekiz yıl önce sadece bir kere seviştiğim adamı aklımdan çıkaramamış olmak." dedi Louis. "O beni hatırlamasa da."
Harry, şaşkınlıkla ona baktı.
Louis her şeyi hatırlıyordu ama Harry'nin hatırlamadığını sanıyordu.
"Hope'a hamile olduğumu öğrendiğinde onun babasının kim olduğunu bilmiyordum." dedi Harry ve Louis ona baktı. "Önce eski sevgilim sandım hatta ödüm koptu. Sonra babasının o olmadığını söyledi ve ben kim olduğunu anladım."
"Öyle mi?" diye sordu Louis anlamayarak.
"Sekiz yıl önce Tinder'da bir adamla randevulaştım ve onunla seviştim. O adamı hiç unutamadım çünkü bana çok büyük bir hediye verdi." dedi Harry. "Hope'u."
* * *
BAM. BAM. BAM.
GELECEK BOLUM KAOS GELIYORRR.
Sonunda Louis öğrendi. Ne düşünüyorsunuz?