uzun uzun baktım etrafa. her yer bulanıktı sanki. İnsanların yüzleri, sözleri, her şey bulanmıştı. Gözyaşı mıydı bu yanaklarıma oluk oluk akan? acı ve çaresizlik miydi yoksa?
Etrafımıza toplanan insanlar aramış olmalıydı ki ambulansın siren sesi kulağımı delip geçti. Şaşkın gözlerle bize bakıyorlardı. Ne yapmalıydım? Zeynep'e sarılıp ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu elimden. O an kalabalığı delip geçen bir güç aldı Zeynebi kollarımdan. Yağız.. Ne olduğunu anlamadan ön tarafa attım kendimi. Yağız Zeynebin yanına geçmişti. Hemşirelere açıklama yapıp tıbbi terimler söylüyordu. O an anlamıştım tıp okuduğunu. Busenin elini sıkıp ağlamak geliyordu elimden. Çaresizce.. Elim kolum bağlı oturup izliyordum. Zeynep görse çok kızardı bana, ağlamamı hiç sevmez. Ama karşımda bu durumda yatarken elimden hiçbir şey gelmiyordu. Tabi ağlamaktan başka. Kalbimin ağrıdığını parmak uçlarıma kadar hissediyordum. Geçmişe döndüm bir an. Geçmişte ki hatıralardan izler kanamaya başladı. Yine mi geliyordu karanlık günler? Kimi görmüştü Zeynep? O gülen koca deniz gözlerini kim yaşlandırmıştı? onu bir bulsam.. diye geçirdim aklımdan. kapı birden açıldı ve o zaman atlayıverdim dışarı. Yağız telaşlı görünüyordu. Hemşirelere emirler yağdırıp ilk yapılması gerekenleri söylüyordu. Etraf durmadan dönüyordu benim gözümde.
koşturarak bir odaya götürdüler Zeynebi. Bedenim solgun ve yorgundu. oturup tavanı izledim dakikalarca belki saatlerce. Zeynep sara hastasıydı. Ağlamazdı hiç. Ben sinirlendirsem de bazen, huzursuz olup korkmasına izin vermezdim asla. İlaçlarını hep yanımda taşırdım. ama bu seferki farklıydı. Gözlerinde ki korkuyu hissetmiştim. hayatında karşılaşmaması gereken birini görmüş olmalıydı. ama kimdi o? Şuan önemli olan bu değildi. Zeynep.. iyi olmalıydı. Ama yinede 'kim?' sorusu aklımdan çıkmıyordu. Derken yanıma oturan Yağızı garip bir şekilde parfümünden tanımıştım. aklıma direk Buse geldi. Hemşirelerin onu başka bir odaya götürdüklerini söyledi. Kafamı hala tavandan alamıyordum. Düşüncelerimin arasında Zeynepten başka kimse yoktu. Bir de kötü bir his. Sabahkinden daha bir kötüydü içimdeki sıkıntı. Büyüyerek çoğalıyordu sanki. Başka neler olacaktı? Korkuyor muydum yoksa? tabi ya korkuyordum. Zeynep benim canımdan kocaman bir parça. düşüncelerle birlikte saatlerde geçiyordu aklımdan. Gitgide içim kabarıyordu. ne yapıyorlardı içeride? bu saate kadar çıkmamışlardı derken içeriden bir hemşire yüzünde ki maskeyi çıkararak çıktı. Garip görünüyordu ne mutlu ne mutsuz. ''Uyuyor, yakınısınız sanırım. Sizden kullandığı ilaçların listesini rica edeceğim'' dedi kibarca. Bende yanımdaki tüm ilaçları gösterdim. ayağa kalktığım zaman büyük bir karanlık karşıladı beni. Çok büyük bir karanlık...
Kolumda rahatsız bir şeyler bozdu büyük uykumu. gözlerimi açamıyordum. Ama duyduğum bir ses çaba sarf etmeme engel oldu. İçten bir sesti. ''Neler yaşıyormuş insanlar. Herkesin bir acısı var, herkesin bir yarası var hala kanayan. Ama hiç bitmeyen bir dostluğa sahipsin. Benim bakışlarımdan kimse anlamadı yaşadığım hüznü, kimse sevmedi beni bu kadar. Her insan aynıymış meğer. Herkesin içinde karanlık bir taraf varmış. Korkuları öfkeleri kinleri. Herkesin içinde yaşattığı bir boşluk varmış meğer. Ben şu hayatta 23 yıldır varım. Ne insanlar geçti hayatımdan. Herkes mutlu görünüyor, herkes hayata karşı heyecan biriktiriyor kalbinde. sevgi biriktiriyor.. dost biriktiriyor yanlarında. Ben soğuk bir insanımdır. Küçük yaşlarda çok büyük sorumluluklar yüklendi omuzlarıma. Erkenden hem abi hem kardeşimin babası oldum ben. Kimseyle bu kadar uzunda konuşmadım. Zaten her zaman yaptığım şeyi yapıyorum. Kendi kendime; kendi benliğimi anlatıyorum..'' kapının kapanmasıyla gözlerimi araladım. Karşımda duran saat 4'ü gösteriyordu. Etraf karanlıktı. Yağız'ın oturduğu koltukta ters çevrilmiş kitapla bir bardak kahve duruyordu. Aklımda Zeynep.. Nasıl olmuştu? uyanmış mıydı? Sorgulanması gereken konu hala aklımdaydı. Kolumdaki serumu çıkarıp kolumu tutarak dışarı çıktım. beni göre Yağız telaşlanmış gibiydi. '' Neden hemşireyi beklemedin? Dinlenmen lazım. Zeynep iyi.'' Garip bir şekilde bu söyledikleri hoşuma gitmişti. Zeynep hala uyanmamıştı ama iyi demiş doktorlar. Başım uyuşuyor etraftaki ışıklar gidip geliyordu. Yağızın yanında oturup söylediklerini düşündüm. Ama duyduğumu söyleyemezdim. Utanırdı, belkide üzülürdü. ben bir şeyleri düşünürken ''birini gördüm.'' dedi. ''Bunu sana söylemem gerektiğini düşündüm çünkü nedeni belkide budur yani..'' bir şeyler söyleyecekti ama ne söylediğini anlamıyordum. ''kimi gördün?'' Heyecanla gözümün içine baktı. ''kötü biri mi bilmiyorum. Ama Zeynebin bir adamla göz göze geldiğini gördüm. Adamın kötü bir gülüşü vardı 'karşılaştık yeniden' der gibi bakıyordu. onu gördüğü an gözleri doldu. ve sonrası..'' Aklımda biri belirmişti ama olamazdı. Geçmişten yaralar, düşündüklerim sanki Yağız'ın görüdüğü insanı işaret ediyor gibiydi. Bir an 'Aman Hira abartıyorsun. Daha çıkmamıştır içeriden.' desem de içim kan ağlıyordu. Ya oysa? Kafamı karıştıran şey Yağızın söyledikleri olmuştu. Kabuslar bitti derken yeniden mi? İçimdeki sıkıntı gitgide büyüyordu. dakikalar saatler gibi geçerken bitmek bilmeyen bir gecenin ardından güneş doğuyordu. Sabahları çok severiz Zeyneple. Daha bir önceki sabah mutlu bir güne uyanmışken bugünün böyle başlaması yeni bir yıkımı getiriyor. Zeynebi koydukları bir odada sadece camdan izleyebiliyorduk. Her zaman nöbet geçirdiğinde hastaneye giderdik ama en son uzun zaman önce böyle olmuştu. Ve ben bir bağlantı kurmak istemesem de kafamda ki düşünce hep o yana kayıyordu. Yağız'ın söylediği de bu düşüncemi destekliyordu adeta. Yağız biraz nefes almam gerektiğini söylese de benim Zeynebin yanından ayrılma gibi bir niyetim yoktu. Ama sadece 5 dakikalığına temiz hava almaya ihtiyacım vardı sanırım. uzun uzun merdivenleri inerken vücudumun her noktasının sızladığını hissediyordum. dışarı çıktığımda gözlerimin kamaşmasını sağlayan güneşi ellerimle kapatmaya çalışırken vücudum hala titriyordu. oturduğum bir bankta gözüm resmi giyinimli birine kaymıştı. o an vücudumda ki tüm suyun çekildiğini hissetmiştim. İşte oydu. Kabusların baş kahramanı. Bana bakıp o pislik gülüşünü saçıyordu. Gözlerimden yaşlar akarken elim istemsizce ağzıma gitmişti. zangır zangır titreyen bedenimi hastanenin içerine attığımda gözlerim karardı. Korkuyla karışık ağlıyordum. Yağız'ın yanına gittiğimde korkunun tüm vücudumu sardığını hissettim. ve hatırladığım son şey sorgulayan o bakışlardı.
'Ne oldu Hira?'