Swear we drive each other, mad, s
he be so stubborn
But, what the fuck is love with no pain, no suffer|
Oturduğum sandalyede dibimde bulunan Jungkook'u izliyordum. Sağ ayağı iki ayağımın arasında duracak şekilde sandalyeye ters oturmuş bana pansuman yapıyordu.
"Seni gördüğünden eminsin değil mi?" buraya gelişinden beri 5. kez soruşumdu. Letty'i gördüğünde peşinden gittiğini arabadan inice Letty'nin ona ateş ettiğini söylediğinden beri bu soruyu tekrarlıyordum.
"Bir tür amnezi gibi bir şey geçiriyor olmasın?" oturduğu arabanın üstünden konuşan Giselle'e Taehyung da hak verdi.
Jungkook çenemden beni sertçe döndürünceye kadar konuşmaları dinliyordum ama çenemi kavradığı elleriyle beni kendine döndürdü.
"Kafanı oynatma pansuman yapıyorum." hurdaya dönen arabada kafamı çarpmış olmalıyım ki başımın sağ tarafından süzülen kanı buraya geldiğimde farkettim. Pansuman yerine yüzümü yıkayacağım zaman Jungkook herhalde kafasını dağıtmak için pansuman yapmak istemiş ve beni oturtmuştu.
"Letty'e kızgınsın." Bana olan az önceki sert davranışını buna yorumluyordum.
"Letty'e falan kızgın değilim Jimin 2 dakika susamaz mısın?" gördüğüm muamele ile sinirlenirken kaşlarım çattım. Yüzümün sabit durmasını sağlayan ellerini sertçe itmem ile sandalyeden ses çıkararak kalktım.
"Bak Jungkook, ben de senin kadar Letty'i özledim ama sakın Letty'e olan sinirini benden çıkartma." herkesin gözleri bana dönerken Taehyung biraz yaklaşmıştı sorunun ne olduğunu anlamak için.
"Letty'e falan sinirli değilim." kafayı yiyecektim adam sevgilisine olan sinirini benden çıkarıyor sonra da sinirli değilim diyordu.
"Çocuklar hepimizin sinirleri bozuk lütfen boşverin"bizim kavgamızın alevlenmesini engellemeye çalışan Taehyung'a cevap verecek modda değildim.
"Neye sinirlisin o zaman söyle de öğrenelim?"
"Sana ve dikkatsizliğine sinirliyim senin dikkatsizliğin yüzünden birini kaçırmamız yetmediği gbi bir de arabayı hurdaya çevirdin. Yaralanmandan bahsetmiyorum bile."işte bu duymayı asla beklemediklerimdendi.
Diğerlerinin de beklemediği aşikardı. Jungkook asla böyle şeylere kızmazdı önce hayatımız olduğunu ve bir aile olduğumuzu söylerdi. Görünüşe bakılırsa aileden değildim. Veya listede adım yoktu.
"Özür dilerim Jungkook birdahakine daha dikkatli olurum" hayal kırıklığına uğramış sesim her yerden duyulurken Jungkook aniden bağırdı ki Hobbs içeri girince kavgayı kesmemiz gerekse de benim bile ödüm kopmuştu.
"Ondan mı bahsediyorum sence ben?"
"Pekala çocuklar Shaw'ı bulmamız lazım artık onları daha iyi tanıyoruz." içeri girerken konuşmasına devam etmekte tereddüt ettiğini görebiliyordum. Ama Jungkook'un masaya gitmesiyle devam etti.
"Shaw'ın Interpol'den yerini öğrendik ihtiyacı olan son bileşenin yerini gösteren bir veri tabanı.Liste son 96 saati gösteriyor yani Shaw nereye vurgun yapacaksa bunu 4 gün içinde yapacak. O yüzden hızlı olalım."
"Pekala çocuklar onlarla tanıştınız ne biliyoruz?" bana döndü bal sarısı gözleri. Yoongi cevapladı.
"Modifiyeli motor kullandıklarını biliyoruz o kaldıraçlı aracın vites atma sesini duydunuz."
"Ardı ardına geçiş vardı"
"Sesi normal bir motor gibi değildi"
"Turbodizeldi."
"Onca darbe aldıkları halde hala sağlam dönebiliyorlardı farkettiniz mi?"
"Evet hidrolik"
"Ya da manyetik süspansiyon." birbirlerini cevaplayan ekibimiz Hobbs'u şaşırtırken benim ardımdan Hoseok'un sorusu geldi.
"Böyle bileşenleri üreten kim var ki?"
"Londra'da birkaç dükkan" Jungkook cevapladı.
"Böyle bir şeyde sıradan dükkanlar yetmez derine inmemiz lazım. Taehyung,Giselle,Hoseok,Jin sıra sizde. Arabayı yapanı bulursak Shaw'ı da buluruz."
Ve merkezde Yoongi ile araba bulmaya giden Hobbs ile Namjoon ben ve Jungkook kalmıştık. Tabi Jungkook da bir süre sonra çıkmıştı sonradan öğrendiğim kadarıyla Letty'nin gideceğini öğrendiği sokak yarışına.